Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Küçük çocuklar, uzman doktorlar, gazeteciler, evlilik için gün sayanlar… Gazze’de kaybolan canların hikayesi

7 Ekim’den beri Gazze’de hayatını kaybedenlerin sayısı 10 bini aştı. İsrail hava saldırıları, Hamas veya sivil ayırt etmeden Gazze’yi vurmaya devam ediyor. Hayatını kaybeden binlerce kişi arkalarında, binlerce hikaye ve anı bıraktı. İşte onlardan bazıları.

Yusuf Abu Musa

Gazze’de elektrik kesintileri yaşanırken Yusuf ve kardeşleri Jury ile Hamit, arkadaşlarından biraz daha şanslıydı.

Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’nde radyografist olarak çalışan babaları Muhammed Ebu Musa, çocukların çizgi film izleyebilmeleri için evlerine güneş panelleri kurmuştu. İsrail’in hava saldırılarına da böyle bir anda yakalandılar.

Babalarının aktardığına göre, 15 Ekim’de evleri isabet aldı. Jury ve Hamit hayatta kaldı ama Yusuf molozlar yüzünden hayatını kaybetti. Sadece 7 yaşındaydı.

Annesi Rawan çığlıklar içinde oğlunu enkazın içinde arasa da Yusuf’un cansız bedeni, hastane morgundan çıktı.

Mohamed, “Yusuf’u canlı olarak son görüşüm, ben işe gitmeden hemen önce evimizin kapısında bana sarılmak için koştuğu andı” diyor: “Ona biraz bisküvi ve muz verdikten sonra beni öptü ve veda etti. Doktor olmak istiyordu, belki de beni her zaman iş için hastaneye giderken gördüğü için.”

Dr. Mithat Saydam

Şifa Hastanesi’nde birkaç gün süren vardiyadan sonra biraz da olsa dinlenmek için evine giden Dr. Mithat Saydam, diğer binlerce Gazzeli gibi İsrail hava saldırılarının hedefi oldu.

Meslektaşı Dr. Adnan Alburş, “Bu sakin, eğlenceli ve iyi kalpli adam ertesi sabah hastaneye cansız bir beden olarak geri döndü” dedi.

Hastanenin eskilerinden olan Saydam, genç doktorlar için de büyük bir akıl hocası olarak biliniyordu.

Şifa Hastanesi Plastik Cerrahi Bölüm Başkanı Dr. Ahmed El Mokhallalati, “Doktorlardan herhangi biri herhangi bir zorlukla karşılaştığında, Dr. Saydam’ın bunu çözecek kişi olduğunu bilirdi. Onun ölümü sadece bu hastane için değil, tıp mesleği için de büyük bir kayıp” dedi.

Nur Yusuf El Kharma

Nur, 11 Ekim’de Gazze Şehri’nin 14 kilometre güneyindeki Deir al-Balah kasabasındaki evinin İsrail hava saldırısında vurulması sonucu hayatını kaybetti.

Muhammed al-Kharma, yeğeninin bombardıman nedeniyle başka bir yere taşınmak ve akrabalarının yanında kalmak istediğini söyledi: “Babası ondan ertesi sabah bombalanan evinde kalmasını istedi. Bu onun kaderiydi.”

Nur, yeğeni Yazan ile birlikte öldürüldü. İkili oturma odasında oynuyordu. Anneleri Jamalat ile birlikte kahvaltı hazırlayan ablaları Ola ve Huda ise hayatta kaldı.

Nur lise son sınıftaydı ve doktor olmak istiyordu. Amcası, ailesinin Nour’un okul çantasını enkaz altından çıkardığını söyledi. Çantanın içinde kitaplar ve bir günlük vardı ve sayfalarından birinde şöyle yazıyordu: “Ailemin benimle gurur duymasını istiyorum ve Allah’ın izniyle yüksek notlar alacağım.”

Lurin Azzam Abuhalima

Nişanlısı Halit al-Masry ile yaptığı son görüşmede Lurin, savaştan korunmak için bir yerden bir yere taşınmaktan bitkin düştüğünü söyledi. 30 yaşındaki Lurin, teyzesinin yanında kalmak üzere Gazze Şeridi’nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampına yeni gelmişti.

Lurin, 16 Ekim’de Gazze Şehri’nde ailesiyle birlikte yaşadığı binayı yerle bir eden saldırı da dahil olmak üzere iki saldırıdan sağ kurtulmuştu.

Halit , “Bana duş alacağını, dua edeceğini ve dinleneceğini söyledi. Dua ederken öldürüldü” diyor.

Lurin ve Halit, Gazze’deki durum nedeniyle düğünlerini birkaç kez ertelemişlerdi.

Sonunda Aralık ayında evlenmeyi ve Kıbrıs’a taşınmayı planlıyorlardı.

Halit, hayatını kaybeden nişanlısının ardından, “O şimdi sonsuza dek dinleniyor. Eskiden beyaz bir elbise giyerdi ama şimdi beyaz bir kefen giyiyor” diyor.

Fikriye Hasan Abdul A’al

Gazze Şehri’nin Radvan mahallesinde kadın kıyafetlerine ihtiyaç duyanlar doğruca Fikriye Hasan Abdul A’al’ın evine giderdi.

“Evimizin, prova için annemin evine gelen gelin adayları ve nedimelerle dolu olduğu zamanları hatırlıyorum. Son derece yetenekliydi” diyor Fikriye’nin kızı Nevin.

65 yaşındaki terzi Fikrye, 23 Ekim’de sığındıkları evin bir hava saldırısıyla vurulmasının ardından iki kardeşi, iki çocuğu ve iki torunuyla birlikte hayatını kaybetti.

Bir arkadaşının evine sığınan Nevin, Fikriye’nin kendini ailesine adadığını ve her hafta büyük toplantılar düzenlediğini söylüyor. Ancak Nevin onun ruh halinin çatışmaların tırmanmasından ciddi şekilde etkilendiğini söylüyor: “Son telefon görüşmemizde bana şöyle dedi: ‘Çok bunaldım ve bitmek bilmeyen bir savaştan dolayı tükenmiş durumdayım’.”

Mazen ve Ahmet Ebu Assi

17 Ekim’de El Ehli Hastanesi’nde meydana gelen patlamada ölenler arasında 17 yaşındaki Mazen ve 13 yaşındaki Ahmet kardeşler de bulunuyordu.

Mazen ve Ahmet’in babası Arafat Abu Massi, iki kardeşin “Birbirlerine çok yakın olduklarını ancak çok farklı kişiliklere sahip olduklarını” söyledi.

Arafat ve eşi, liseye giden ve diş hekimi olmak isteyen Mazen’e sahip olabilmek için sekiz yıl boyunca tüp bebek tedavisi görmüştü.

Mazen için “Çocuklarım arasında en zekisi oydu“, Ahmet içinse “Ailenin en güçlüsü, en cesuru ve girişimci olanı” diyor Arafat.

Geriye kalan tek çocuğu üç yaşındaki Faraj, Arafat’a göre sürekli ağlıyor ve kardeşlerinin nerede olduğunu soruyor: “Ona Allah’ın onları cennette kalmaları için seçtiğini söyledim. Orası iki genç ve akıllı beyefendi için daha iyi bir yer.”

Salam Mema

32 yaşındaki Filistinli gazeteci Salam Mema, 10 Ekim’de Cibaliye’deki evinin İsrail hava saldırısında vurulması sonucu hayatını kaybetti.

Kocası, iki yaşındaki kızları Sham, yedi yaşındaki oğulları Hadi ve ailenin diğer üyeleri de öldürüldü ve beş yaşındaki oğulları Ali hayatta kalan tek kişi oldu.

Savaşta hayatını kaybeden 36 gazeteciden biri.

Safaa Nezar Hassouna

26 yaşındaki eczacı 17 Ekim’de Refah kentine düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldü.

Üç aylık kız bebeği Elyana ve kocasının yanında uyuyordu.

Safaa’nın amcası ve İngiltere’de yaşayan emekli bir tıp doktoru olan Omar Hassouna, ailesinin saldırıdan sağ kurtulmayı başardığını ancak ölümünün şokunu ve yıkımını yaşadıklarını söyledi.

Omar yeğenini en son Ocak ayında Gazze’deki tatili sırasında gördüğünü söyledi: “Safaa kibar, yardımsever ve herkes tarafından sevilen biriydi. Çok güzel bir yeğenimi kaybettim. Gazze’deki tüm sivillerin ölümü gibi onun ölümü de adil değil. Şu anda onlarla birlikte Gazze’de olmayı tercih ederdim, burada kendimi çok umutsuz hissediyorum.”

Kaynak: BBC

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.