Can Atalay’ın avukatları, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) hedef alan, ağır eleştiri ve ithamlarla dolu bir metin yayımlamasının ardından açıklama yaptı. Yargıtay’ın açıklamasına itiraz edildiğinin söylendiği açıklamada, “Umutlu değiliz. İtirazımızdan sonuç çıkar mı bilmiyoruz. Beklemiyoruz” denildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasından tutuklanan ve 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Can Atalay’a “hak ihlali” kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
- Erdoğan tarafını belli etti, Yargıtay yine AYM’yi hedef aldı: “Anayasa Mahkemesi hukuk sistemini kaosa sürükleyen kararlar alıyor”
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Yargıtay’dan yana taraf alınca 3. Ceza Dairesi 10 Kasım Cuma günü yeni bir açıklama yayımlayarak AYM’yi hedef aldı.
Ağır eleştiri ve ithamlarla dolu olan açıklamada Yargıtay, özellikle bireysel başvuru hakkını hedef aldı, “AYM hukuk sistemini kaosa sürükleyen kararlar alıyor, anayasa koyucunun iradesini yok sayıyor” dedi.
Can Atalay’ın avukatları Deniz Özen, Akçay Taşçı, Evren İşler ve Fikret İlkiz, Yargıtay’ın açıklamasına karşılık bir açıklama yayımladı.
“Hiç kimse yargı krizinin çözümünde hakem olamaz”
Avukatların açıklamasında, yargıda yaşanan krize değinildi, “Yargının sorunu ve çözümü yargı organlarına aittir. Hiç kimse yargı krizinin çözümünde hakem olamaz. Sorunu yargının kendisi çözer. Yüksek yargı organları birbirlerine karşı taraf değillerdir, olmamalıdırlar. Hukuka olan inancımızla avukat olarak kanunlarda ve Anayasa’da yazılı olan haklarımızı kullanmakla yükümlü olduğumuzdan dolayı ‘itiraz’ hakkımızı kullanıyoruz” denildi.
Açıklamada, AYM’nin kararına uymayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararına itiraz edildi, “Belki, 26.10.2023 ve 27.10.2023 tarihli başvurularımız hakkında bir karar verilebilir. Belki, yüksek dereceli yargıçlardan oluşan yargı organlarından birisi kararı tebliğ edilebilir! Umutlu değiliz. İtirazımızdan sonuç çıkar mı bilmiyoruz. Beklemiyoruz! Yargı krizinin çözümünü etkiler mi, bilmiyoruz. Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nden bir beklentimiz yoktur, belki yine bir kişi bile olsa itiraz üzerine karşı oy yazan yargıç olabilir” diye devam edildi.
Can Atalay’ın avukatlarının açıklaması şöyle:
“Yargıtay Başkanlığı tarafından 10 Kasım 2023 tarihinde basın açıklaması yapılmıştır.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Bu açıklama nedeniyle; kamuoyunun gündemini meşgul eden Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Şerafettin Can Atalay hakkındaki kararları ile ilgili olarak, tıpkı Yargıtay Başkanlığı gibi kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla Can Atalay avukatları olarak aşağıdaki açıklamaya ihtiyaç duyulmuştur.
Yargıtay basın açıklamasında Anayasa’nın sadece 146. (Anayasa Mahkemesi) 154, (Yargıtay) ve 155’inci (Danıştay) maddelerinden bahsetmiştir. Anayasa’nın 153’üncü maddesini dikkate almamış ve bilinerek atlanmıştır.
Doğru bilgilendirme şudur: Anayasamızın 153. Maddesi’ne göre Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır. Yasama yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri ve Yargıtay’ı bağlar. Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. Yüksek dereceli yargı organları arasında üstünlük sıralaması yoktur. En üstün olan sadece Anayasa’dır.
Yargıtay Şerafettin Can Atalay hakkında inceleme yaparken savunma avukatlarının başvuru dilekçelerini yok saymış, hiçbir kararı tebliğ dahi etmemiştir. Böyle bir zihniyeti ve tavrı reddediyoruz.
Savunma, insanlığın tarihidir.
Yargıtay’ın misyonu; adli uyuşmazlıkları, insan hakları, etik ilkeler ile evrensel hukuk değerleri ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın temel ilkeleri ışığında, toplumun güvenini ve hukuki güvenliği sağlayacak şekilde şeffaf, topluma karşı hesap verebilir, bağımsız ve insan onuruna uygun bir yaklaşımla; makul sürede sonuçlandırarak, ülke genelinde içtihat birliğini gerçekleştirmektir. Böyle yazmışlar, böyle söylüyorlar…
Ancak aksine davranan Yargıtay 3. Ceza Dairesi verdiği kararla 25.10.2023 tarihli Anayasa Mahkemesi kararına ‘uyulmaması’ kararı vermiş, Anayasa Mahkemesi’ni ve bireysel başvuru hakkını yok sayarak ‘yargıda kriz’ yaratmıştır.
Anayasa ve yasa değişikliği için yargı krizi yaratmak, kişilerin hukuki güvenliğini ortadan kaldırmaktır.
Temel hak ve özgürlüklerin korunması herkesin görevidir.
Hak arama yolu olan bireysel başvuru hakkı politik çıkarlara feda edilmeyecek kadar kıymetlidir…
Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkındaki Genel Kurul kararını yok sayarak ‘uygulanmaması’ yönünde karar almakla ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmakla Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anayasa Mahkemesi’ni ve kararını işlevsiz bırakmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin ve üyelerinin hedef gösterilmesi gibi son derece vahim, kabul edilemez ve hukuka aykırı sonuçlar yaratan bu karar yüzünden yargı krizi derinleşmiştir.
Bu yanlıştan dönülmelidir, temel insan hak ve özgürlükleri esastır ve geniş yorumlanır.
Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmak için verilir; kriz yaratmak için karar verilmez.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin benzer içtihatlarına ve Yargıtay Ceza Genel Kurul kararlarına aykırı davranmıştır. Bireysel başvuru kararlarıyla benzer ihlalleri önleme yükümlülüğü yargı organlarının hukuka ve adalete karşı sorumluluğudur. Başvurucu milletvekilinin anayasal haklarını daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle Şerafettin Can Atalay’ın temel insan hakları ihlal edilmiştir.
Yargıtay kararının doğurduğu sonuçlar gözetilmeksizin, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa ile verilmiş yargısal görev ve yetkisi kapsamında verdiği kararlara yönelik yüksek yargı kurumlarının saygınlığını zedeleyen ve eleştiri sınırlarını aşan haksız tepkiler endişe ve üzüntüyle karşılanmaktadır.
Hukuki güvenliğin, toplumsal barışın ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması şarttır.
Yasal haklarımızı kullanıyoruz, haklarımızı korumak için itiraz ediyoruz…
Anayasa’dan aldığımız yetkiyle Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Anayasa Mahkemesi’nin 25.10.2023 tarihli kararını uygulamamak üzere aldığı kararla ortaya çıkan sorunların çözümünde avukatları yok sayan yaklaşıma rağmen, Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararına itiraz ediyoruz.
Yargının sorunu ve çözümü yargı organlarına aittir.
Hiç kimse yargı krizinin çözümünde hakem olamaz. Sorunu yargının kendisi çözer.
Yüksek yargı organları birbirlerine karşı taraf değillerdir, olmamalıdırlar.
Hukuka olan inancımızla avukat olarak kanunlarda ve Anayasa’da yazılı olan haklarımızı kullanmakla yükümlü olduğumuzdan dolayı ‘itiraz’ hakkımızı kullanıyoruz.
Belki 26.10.2022 tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun (Esas No: 2020/16-462, Karar No: 2022/671) kararında Anayasa Madde 83 ve Madde 14. ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi kararlarına referans verilerek benzer sorunun çözümü yönünde verdiği kararı dikkate alan yargıçlar çıkabilir!
Belki, 26.10.2023 ve 27.10.2023 tarihli başvurularımız hakkında bir karar verilebilir.
Belki, yüksek dereceli yargıçlardan oluşan yargı organlarından birisi kararı tebliğ edilebilir!
Umutlu değiliz. İtirazımızdan sonuç çıkar mı bilmiyoruz. Beklemiyoruz!
Yargı krizinin çözümünü etkiler mi, bilmiyoruz.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nden bir beklentimiz yoktur, belki yine bir kişi bile olsa itiraz üzerine karşı oy yazan yargıç olabilir.
İtirazımız; suya yazılan yazı gibi karşılansa bile,
Hukuka, adalete ve hukuk devletine olan inancımızı bütün yapılanlara rağmen yitirmediğimizden,
Hayatın muhalefet şerhi olan biz aşağıda imzası bulunan avukatlar olarak;
Anayasa Mahkemesi’nin 25.10.2023 tarihli Genel Kurul kararını uygulamak üzere karar verebilecek yüksek dereceli veya sadece mahkeme arıyoruz…”