Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ve İsrail’in Gazze kuşatması ile Batı Şeria’daki saldırıları, küresel çapta bir su krizi yaşanmasına neden oluyor.
Pasifik Enstitüsü’nün araştırmasına göre 2022 yılında en az 228 su ile ilgili şiddet olayı belgelendi. Bu, 2021’den yüzde 87 daha fazla.
Bu artışın arkasında ise; Batı Şeria’da Filistinlilerin su kuyularını sabote eden Yahudi yerleşimciler, İran’da güvenli içme suyu talep edenlere karşı rejim güçlerinin tepkisi, Afrika’da su kaynakları için savaşan göçebeler ve Rusya-Ukrayna savaşında barajlar ve su arıtma tesislerini bombalaması yer alıyor.
Enstitünün Su Çatışmaları Kronolojisi adı verilen raporuna göre, suya erişimle ilgili şiddet olayları 2000 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde artmakta.
2023’e bakıldığında ise en dikkat çekici olaylarda İsrail suyla ilgili altyapıyı hedef aldı ve Gazze’deki 2 milyondan fazla insanın su ihtiyacını kesti. İsrail’in suyu bir silah olarak kullandığı iddia edildi.
Benzer iddialar, Ukrayna’yı işgal eden Rusya için de dile getiriliyor.
Pasifik Enstitüsü, 4500 yıl öncesine dayanan çatışmalara kadar dayanan ve 1630’dan fazla kayıt içeren kapsamlı bir veritabanı hazırladı.
Baraj, kuyu, arıtma tesisi, kanal, boru hattı ve benzer su tesislerinin hedefte olduğu şiddet ve savaş olayları 2000 yılından beri artmakta.
2023 yılı için veriler henüz tamamlanmadı ama suyla ilgili çatışmalar, dramatik bir rekora doğru ilerliyor.
Suyla bağlantılı şiddet olayları belirli bir yer ya da zamanla sınırlı değil ancak rapora bakıldığında çatışamaların Ortadoğu, Güney Asya ve Afrika’da yoğunlaştığı görülüyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Pasifik Enstitüsü’nün kurucularından Peter Gleick, rapor anlattı: “Kuraklık ve iklim değişikliğinin sonuçlarını düzeltmeye yönelik çabalar artmazsa veya Ukrayna ve Ortadoğu’daki çatışmalar azalmazsa, 2023 de 2022 kadar kötü olacak.”
Ukrayna
En son verilere göre, Rusya’nın Şubat 2022’deki işgalinden 2023 ortalarına kadar Ukrayna’da yaşanan 56 su çatışması var.
Nisan 2022’de, enerji ve su sistemlerinin hedef alınmasının ardından Ukrayna’nın Herson bölgesindeki 106 kasaba susuz kaldı. Ocak 2023’te yine Ukrayna’da enerji ve su sistemlerine düzenlenen bir saldırının ardından Odesa’daki 1 milyon Ukraynalı geçici olarak susuz kaldı. Ukrayna’da yaşanan baraj ve su tesisi saldırılarında, Kiev ve Moskova sıklıkla birbirini suçluyor.
Ukrayna’da savaş devam ettiği için uzmanlar, özellikle barajlara düzenlenen saldırıların sonuçlarını net olarak ortaya çıkartamadı. Güney kısımlarından gelen raporlara göre, su sıkıntısı kıtlığa neden oldu.
Leibniz Tatlısu Ekolojisi ve İç Su Balıkçılığı Enstitüsü’nde araştırmacı olan Oleksandra Shumilova, barajların patlatılmasının sonuçlarını anlattı: “Suyun kalitesi ve miktarı üzerindeki uzun vadeli sonuçlar Ukrayna ve dünya için önemli olacak. Asıl soru, Ukrayna’nın su kaynaklarının ve ekosistemlerinin nasıl iyileşebileceği ve bunun ne kadar zaman alacağı. Ukrayna’da binden fazla su kaynağı var ve savaş devam ederse hepsi risk altında olmaya devam edecek.”
Filistin
Hamas’ın 7 Ekim saldırılarının ardından başlayan İsrail’in Gazze kuşatmasında 1,1 milyondan fazla Filistinliye hizmet veren en az altı su kuyusu, üç su pompalama istasyonu, bir su deposu ve bir arıtma tesisi hedef alındı.
Gazze sakinleri, tuzlu deniz suyu içmek ve diğer ihtiyaçlarını yine deniz suyunda gidermek zorunda bile kaldı.
Gazze’de yaşanan son olaylar, henüz Pasifik Enstitüsü’nün raporunda ve kronolojisinde yer almıyor.
Ancak İsrail, Filistin’e karşı ilk kez su kaynaklarını bir tehdit olarak kullanmıyor.
Batı Şeria’daki Filistinlilere ait sulama ve su tedarik sistemlerini sistematik olarak hedef alınıyor. İsrail ve bölgedeki Yahudi yerleşimciler, Ocak 2022 ile 2023 ortaları arasında Filistinlilerin su kaynaklarına en az 66 kez saldırdı. Bu, sayısal olarak Ukrayna’da yaşanan çatışmalardan daha fazla.
Bir örnekte, Yahudi yerleşimciler ve İsrailli askerler Haziran 2022’de Cenin yakınlarındaki Yabad’da bir kuyuyu taşlarla doldurmak ve Bir Zayt’ta üzümleri sulamak için kullanılan bir göleti yıkmak da dahil olmak üzere su sistemlerine yönelik bir dizi saldırı gerçekleştirdi.
Bu yılın başlarında İsrail güçleri, Batı Şeria’daki El Halil’de Filistinli çiftçilere baskın düzenledikten sonra, toprak sahiplerinin tarım arazilerini sulamalarını engellemek için su kuyularına beton döktü.
Peter Gleick durumu şöyle açıkladı: “İsrail ve Filistin arasındaki mevcut büyük şiddet tırmanışından önce bile, Yahudi yerleşimciler veya ordu tarafından Batı Şeria’daki Filistinlilerin su kuyularına, sulama sistemlerine, boru hatlarına ve kaynaklarına yönelik saldırılarda büyük bir artış oldu. Bu da İsrail’in yerleşimleri genişletme ve Batı Şeria’nın çok sınırlı su kaynaklarını kontrol etme çabalarını yansıtmakta.”
Savaş zamanında su tesislerinin hedef alınması yeni değil. 20. yüzyılda da İspanya İç Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı sırasında barajlar kasıtlı olarak saldırıya uğramıştı.
BM güvenli, kabul edilebilir ve uygun fiyatlı içme suyuna erişimi temel bir insan hakkı olarak tanımlıyor.
Ancak 2 milyardan fazla insan, yani dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25’i suya erişemiyor.
BM uzmanlarına göre, insanların güvenli suya erişiminin kesilmesi veya engellenmesi uluslararası hukuk ve Cenevre sözleşmelerini ihlal etmekte ve savaş suçu teşkil etmekte.
Kaynak: Guardian