Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Doğa Üründül yazdı | Hakem ile değil, hakeme rağmen oynanan bir garip futbol ligi: Suçlu kim?

Kulüp başkanı hakemi yumrukladı, adamcağız yere düştü, tekmelemeye devam etti. Milyonlarca kişi derler ya hani, burada milyon değil milyarlar gördü. Darp olayı, tüm dünyada manşetlerde yer buldu. Atanmış TFF Başkanı Büyükekşi, hakemi dövmek için çita gibi koşan, arı gibi sokan Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’yı “herhalde sağlık sorunu vardı” diye savundu. 

Atanmış TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, “YİTEEER!” diye bağırdı. “Ligleri durduruyoruz” dedi… Kimse inanmamıştı zaten, lakin gene bir umut; bu sefer kendimizle yüzleşeceğiz diye düşündük. Meğerse durdurmamışlar ara vermişler. Bari bir siyah kol bandı falan takın maçlarda da “hakeme şiddete” üzülmüş pozlarınızda şık durur.

Cezalar açıklandı… Faruk Koca ömür boyu futbol sahalarından men edildi. İddia ediyorum Halil Umut Meler ile Faruk Koca’yı buluşturmak ve birlikte fotoğraf vermeleri için “kimler kimlerle beraber” aracı olmuştur. Neyse ki yumruk yediği için yere düşen hakem, tüm camiadaki dik duran tek kişi oldu.

Darp olayının ardından sıcağı sıcağına yazmıştım. Aslında atılan yumruk bir sürecin sonucuydu. Zaman geçtikçe ahali suçluyu aramaya başladı. Mesela TSYD geçenlerde bir mesaj paylaşmış (mesaj İngilizce klavye kullanılarak yazıldığı için dokunmadan paylaşıyorum): “Uyelerimizin dikkatine. Bundan boyle TV’lerde, radyolarda, sosyal medyada, internet sitelerinde, youtube kanallarında kulüplerin avukatligina soyunmus gibi konusan, bir bakima amigoluk yapan spor medyasi uyeleri tespit edilecek olup spor musabakalarina belli sure akredite edilmeyecektir. Bilginize.”  Bu arada TSYD’den gelen mesajlar hep ölüm ilanlarıdır. Açıkçası başka bir konuda mesaj yazabildikleri bilinmiyordu.

Öncelikle TSYD üyesi değilim ve olmadığım için de mutluyum. Basın tribününde vakit geçirdiğinizde anlarsınız. Genellikle basın tribünleri ikiye ayrılır. İşini yapan profesyonel gençler ve tribünde olmaktansa bedavadan maç izleyen, tribündeki taraftardan hallice bazı gazeteciler. Gol olur ayağa kalkarlar, takımları aleyhine hakem hatası olur, basın tribününden tezahüratlara katılırlar. Bir de çay içmeyi çok severler. Devre arası olmadan daha çay kuyruğuna girerler. TSYD’nin basın diye kabul ettiklerinin ciddi bir kısmından en ufak içerik okumazsınız. Maksimum maçtaydım paylaşımı yaparlar. Yani müsabakalara belli süre akreditasyonunuzu engelleriz olayı tamamen boş bir tehdittir. Zaten basın tribününün ciddi bir kısmı angaje olmuş ve taraf insanlardan oluşur. Yani kısacası bu şiddet olaylarında benim hiçbir suçum yok, zaten üyeniz de değilim.

Peki ya darp mevzusunda suçlu “ben” değilsem kim?

Socrates’ten yorumcu Emre Özcan’ın da dile getirdiği bir konu var; “Türkiye’de hakemlerin bu kadar eleştirilmesindeki başlangıç noktası Erman Toroğlu ile Şansal Büyüka’nın Maraton programıdır.” Hatırlarsınız, internetin yaygınlaşmadığı dönemde, maç özetlerini izlemek için Lig TV’deki efsane Maraton programını beklerdik. Pazartesi günleri tek konu, Maraton’da Erman Toroğlu’nun hakem yorumlarıydı. Doğal olarak her hafta, hoca birilerini doğrar, takımlarımız ya maktul ya da zanlı olurdu.  Hak yiyen ile hakkı yenen arasındaki ince çizgide yaşayan kuşak şimdi büyüdü ve tüm hakemleri kendilerine karşı sanıyor. Düşünsenize, liglerin başlangıcını TFF’nin kabul ettiği 1959 kabul edersek, 61 sezondur oynanan Türkiye’nin en üst düzey liginde Galatasaray’ın 23, Fenerbahçe’nin 19, Beşiktaş’ın 16, Trabzonspor’un 7, Başakşehir ve Bursaspor’un da 1 şampiyonlukları var. Düz bir matematikle her üç yılda bir, “3 Büyükler”den şampiyon çıkıyor. Süper Lig’in daha ilk haftası ile büyük takımların yöneticileri, hakkımız yeniyor feryatlarına başladı. Aslında herkesin bildiği ve taraftarların da talebi üzerine bu bir önden yer kapma mücadelesi. En çok bağıran yönetici, daha sonraları başkanlığın en büyük adayı oluyor.

Mesela 2019/2020 sezonunda Trabzonspor’un Alanyaspor’a konuk olduğu maçta kavga çıkmıştı. Dönemin bordo-mavili kulübünün başkanı Ahmet Ağaoğlu, Alanyaspor’un yöneticilerine ve başkanları Hasan Çavuşoğlu’na saldırmak için sahaya dalmışlardı. Trabzonspor Başkanı’nın yanındaki isim ve kavgaya en önde giden kimdi? Şu anki başkan Ertuğrul Doğan’dı. Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, maçlardan sonra çok sık demeç vermez. Genellikle haklarının yendiğini düşünürse basın toplantısı yapar ve GS TV’de görüntülü analiz yapacağız bundan sonra gibi imkansız beyanlar verir. Katıldığı bir programda konuşan Galatasaray Başkanvekili Erden Timur da hakem hatalarının canlarına tak ettiğini söyleyip “Ligi bitirtmeyiz” demişti. Yani sarı-kırmızılıların 39. başkanı büyük ihtimal Erden Timur olacak diye tahmin edebiliriz. Fenerbahçe’de yönetici olan Ali Koç da Aziz Yıldırım yönetiminde, 2007’deki Türkiye Kupası yarı final maçından sonra maçın hakemi Selçuk Dereli ile ilgili konuşmuştu: “Beşiktaş’ı ezdik ezdik ezdik !.. Şerefsizler, hırsızlar emeğimizi çaldı!” 

Gördüğünüz gibi Türkiye’de yöneticilik iki yoldan geçiyor. Bir tanesi beyefendilerle ilişkileriniz kuvvetli olacak ve çevrenizi olabildiğince geniş tutacaksınız. Mesela TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin “göklerden gelen karar” neticesinde atandığı bilinirken, AKP’nin kurucularından Ankaragücü’nün saldırgan başkanı Faruk Koca’ya kötü bir söz söylemesi beklenir mi? İyi ki bu mevzu televizyonda oldu. Yoksa teknik direktör Hikmet Karaman’ın itiraf ettiği “Faruk Koca bana da yumruk atmıştı” gibi yıllar sonra duyardık. İkinci yol da en fanatik siz olduğunuzu camianıza ispatlamak. Ne zaman ki kulüp başkanlarını en fanatik olanımızdan değil, en rasyonel olanımızdan seçebiliriz, o zaman bazı şeyler pozitif yönde değişir.

Süper Lig’deki temizlik artık imkânsız. 6222 sporda şiddet yasası da yeterli bir yasa. PassoLig çıkarken demişlerdi ki, “Stadyumlar kamera ile izlenecek. Kim küfür ettiyse veya yabancı madde attıysa anında yakalanacak.” Sahi hiç sahaya madde attığı için veya küfür ettiği için yakalanan gördünüz mü? PassoLig’in anlaşması da yenilenmedi. Geldi bir tufan, gitti bir boran…

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.