Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır izleyicilerle değerlendirdi: AKP’nin 26 il belediye başkan adayının analizi

AKP 31 Mart Yerel Seçimleri’nde göstereceği belediye başkan adaylarını açıkladı. İstanbul’daki Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen törene AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldı. Erdoğan, 26 ilin belediye başkanını adayını açıkladıktan sonra İBB Başkan adayını açıkladı. AKP’nin İBB Başkan adayı Murat Kurum oldu.

Erdoğan 17 mevcut belediye başkanını yeniden aday gösterdi.

Ruşen Çakır Medyascope izleyicileriyle AKP’nin açıkladığı adayları ve İstanbul ve Ankara’daki seçim stratejilerini değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi haftalar. Sizlerle birlikte pazar günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 26 ildeki Adalet ve Kalkınma Partisi belediye başkan adaylarını analiz edelim istiyorum. Tabiî ki en önemlisi Murat Kurum’du. Birkaç gün öncesinden belli olur gibi olmuştu. Bir gün öncesinde kendisinin zâten kutlamaları kabul eden videosu düşmüştü. Sürpriz özelliği azalmıştı. Ali Yerlikaya’nın da adı çok geçiyordu. Ama onun dışında, geri kalan iller haftaya pazar günü Ankara’da açıklanacak. Tabiî en önemlisi Ankara olacak. Onun da Turgut Altınok olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Yine de belli olmaz diyelim. Baktığımız zaman, 26 il, bunun 11’i büyükşehir; buralarda büyük çoğunluğu zâten AKP’li olan belediye başkanlarının yeniden aday gösterildiğini görüyoruz. Meselâ Denizli öyle, Bursa öyle, Bitlis, Bingöl, Balıkesir öyle, yine Elâzığ, Erzurum öyle, Giresun, Isparta, Kocaeli, Ordu, Rize, Tokat, Yalova. Şimdi orada Samsun’da bir sorun var. Samsun’da Çarşamba İlçe Belediye Başkanı büyükşehire aday gösterildi, bir tek o var. Bir de Yalova’nın tabiî ki seçilmiş belediye başkanı olmadığını söyleyelim. Vefa Salman kıl payı kazanmıştı Cumhuriyet Halk Partisi’nden, sonra zimmetine para geçirmek suçundan yargılandı. Onun boşalttığı yere bir tür kayyum olarak atandı Mustafa Tutuk.

Şimdi sizlerin katılımıyla bir yayın yapalım. Benim ve Medyascope’un YouTube sayfalarında chat bölümünde sorularınızı, yorumlarınızı, eleştirilerinizi dile getirebilirsiniz. Çünkü bayağı ilginç bir seçim yarışı nihâyet başladı diyebiliriz. En azından İstanbul’da Murat Kurum’la Ekrem İmamoğlu arasında bir yarış olacak. Bayağı çekişmeli bir yarış olacak. Tabiî ki en çok ilgi duyulan husus bu. Ama onun dışında da açıklanan 26 ilin bâzıları hakkında söylenecek benim bayağı bir notlarım var. Meselâ iki tâne kadın aday var; birisi Edirne’de, birisi Çanakkale’de. Edirne’de Belgin İba AKP’nin İl Başkanı. Çanakkale’de Jülide İskenderoğlu bir önceki dönem milletvekili. Buraların ikisinde de Cumhuriyet Halk Partisi kazandı. Çanakkale’de açık arayla kazandı. % 60 oy almış. AKP %35’te kalmış. Ama Edirne’de sanki daha böyle bir yakın; %44’e %40 gibi bir şey var. Anladığım kadarıyla CHP’nin elindeki belediyelere karşı kazanma şansı AKP için çok yüksek olmayan yerlerde, meselâ İstanbul’un bâzı ilçelerinde de böyle olacağı söyleniyor; Kadıköy, Şişli, Ataşehir, Bakırköy gibi ilçelerde, CHP’nin çok güçlü olduğu ilçelerde de kadın adayla çıkacağı ve CHP seçmeninden oy almaya çalışacağı anlaşılıyor. Bir diğer husus da tabiî ki “Kadın aday niye yok?” sorusuna bir anlamda cevap vermiş oluyorlar. Fakat şunu özellikle vurgulayalım; kazanma garantisi olan yerde, yani garanti hiçbir seçimde yoktur ama büyük ölçüde kazanacağı kestirilebilecek yerlerde hiçbir kadın aday yok şu âna kadar 26 ilden. Meselâ var olan belediye başkanlarından birini aday göstermeyip yerine başka birisini aday yapabilirlerdi, yapmadılar. 

Sizlerin sorularınıza bakalım.

Ahmet Battal demiş ki: “Bu adayların rakiplerinin eğer seçilirlerse İçişleri Bakanlığı’nca görevden alınma riskiyle yarışacak ve çalışacak olmaları hakkında ne düşündükleri üzerine yorum yapmasını da arzu ederim.” 

Yani adaylara denecek ki: “Siz kaybederseniz yerinize seçilecek olan kişiler görevden alınabilir. Ne diyorsunuz?” vs. Böyle bir ülke değil Türkiye, böyle şeyler olmuyor biliyorsunuz. Görevden alınıyor, ediliyor. Özellikle Güneydoğu’daki il ve ilçelerde böyle yapılıyor. Şu anda da seçimler, bir anlamda maalesef iki seçimdir yerel seçim de formalite icâbı yapılıyor. Kendi beğenmedikleri aday olduğunda, hemen bir terör suçlamasıyla vs. görevden alınıyor, yerlerine kaymakam, vali vs. atanıyor — ki bu Türkiye’de başlı başına büyük bir utanç. Yönetimde ademimerkeziyetçiliği savunurdu bir zamanlar AKP. Yani yönetimin bölgelere yayılmasını, tek merkezden katı merkeziyetçilik olmamasını savunurdu. Ama son dönemde görüyoruz ki bu konuda çok acımasızlar; son seçimden sonra, 2019’dan sonra da hemen yaptılar neredeyse.

Ali Arısoy sormuş: “İstanbul adayı neden Ankara’dan önce açıklandı? AKP için durum Ankara’da İstanbul’dan daha mı umutsuz?”

Her hâlükârda Ankara daha zor, onu kabul edelim. Çünkü Mansur Yavaş sağ bir gelenekten, ülkücü gelenekten geldiği için çok deneyimli bir isim. Orada hem CHP’nin zâten olan oylarını alıyor hem de sağ partilerden de oy alabiliyor. Ve son 5 senesi de başarılı olduğu iddiasında. İstanbul çok daha önemli. İstanbul’u daha da önce açıklaması beklenirdi Erdoğan’ın. Çok önem veriyor çünkü, ama gecikti. Belli ki aday konusunda bayağı zorlandılar. Değişik isimler konuşuldu biliyorsunuz. Damat Selçuk Bayraktar konuşuldu. Ali Yerlikaya konuşuldu. Birtakım ilçe belediye başkanlarının adları geçti vs. ve sonuçta Murat Kurum oldu. “İstanbul murâdına erdi” diyor Erdoğan. Onun için İstanbul’u bile geç açıkladı. Ankara’yı belli bir düzenle yapıyorlar. Ankara’yı bir hafta sonra yapacaklar, Ankara’da yapacaklar. Onu da ayrı bir gösteri hâline getirmek istiyorlar onun için. Ama İstanbul ve Ankara AKP için gerçekten zor. Ve bu seçim esas olarak İstanbul ve Ankara’da ne olacağını bize gösteriyor. 

Hülya Yamanel: “İstanbul, İstanbul…” Vallahi bezdik. Bursa o kadar geri planda kalıyor ki…

Hülya Hanım, daha geçenlerde eşim Müge İplikçi bir edebiyat faaliyeti nedeniyle Nilüfer Belediyesi’ne gitmişti Bursa’ya. Orada bayağı bir yerel muhabbet de yaptık. Bursa’da az farkla CHP kaybetti son seçimi. Aynı adayla giriyor ve AKP de yine Belediye Başkanı Alinur Aktaş’la giriyor. Ne olacak? Açıkçası… geçen seçimde CHP alabilirdi ve CHP’nin kendi içinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle alamadığı yorumları yapılmıştı. Bu seçimde bence Bursa bayağı çekişmeli geçecek. Geçen seferki gibi çekişmeli geçecek. Tabiî burada akla hemen şu geliyor: İYİ Parti o zaman destek vermişti, şimdi aday çıkaracak. Olabilir, bu mümkün. Ama yine de Bursa’nın çekişmeli geçeceğini düşünüyorum.

Ergun Kundakçı demiş ki: “İmamoğlu’nun ilçe belediye başkanlarını belirleme haberini de yorumlayabilecek misin? Tabiî ki hayır.”  

Ergun Kundakçı benim yayınımı kundaklamaya çalışıyorsunuz, ama ben bildiğiniz gazetecilerden değilim, hiç merak etmeyin. Öyle ön kabullerle vs.’lerle şey yapmayın. İstanbul’un ilçe adayları belirlendiği zaman bunların hepsini de konuşacağız. Daha bugün yaptığımız yayında Göksel’le berâber biraz değindik, daha önce de değindik. Burası sizin bildiğiniz müesseselerden değil Ergun Bey. Biz herkese ne düşünüyorsak söyleyeceğiz.

Oya Hanım demiş ki: “Ekrem İmamoğlu nasıl bir kampanya yapmalı? İşi çok zor. Kaybetmesini isteyen İYİ Partili ve CHP’liler var bu sefer.” 

Doğru, evet. Bir yayın yapmıştım, neredeyse bir ay önce. Bu aslında onun lehine de olabilir. Çünkü herkes ona karşı, ona rağmen kazanma iddiası onu çok daha fazla tetikleyebilir. Zor olacak. Ama Murat Kurum açıklandıktan sonra dün yaptığım yayında söyledim: Ekrem İmamoğlu bir kampanya canavarı; Murat Kurum onun yanında çok sönük o anlamda bakacak olursak. Murat Kurum’un çok desteğe ihtiyâcı var. Ekrem İmamoğlu kendi başına birçok şey yapabilir. Murat Kurum’un önünde çok şey var. Yani nasıl söyleyeyim? Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan var ve parti teşkîlâtı var, şu var bu var. Adımını atarken, mesajlarını verirken çok sakınımlı olabilir. Ama Ekrem İmamoğlu Allah ne verdiyse söyleyip yapabilir. Kimsenin onu sınırlayacağını sanmıyorum. Dolayısıyla avantajlı bir yönü de var, dezavantajlı yönü de var. En önemli husus, muhâlefetin değişik partilerinin aday çıkartma iddiaları, çıkartacak olmaları. Hattâ dün de söyledim, galiba bugün Muharrem İnce, İsmail Saymaz’a da aynı şeyi söylemiş. Buğra Kavuncu meselâ İstanbul’da İYİ Parti’nin adayı olursa, Ekrem İmamoğlu’nun bayağı aleyhine olacaktır. 

Zafer Polat demiş ki: “Fatih Mehmet Maçoğlu’nun Kadıköy’den adaylığı hakkında ne düşünüyorsunuz?” 

Bu geçen cuma günüydü yanılmıyorsam, izleyicilerle yaptığımız yayında — Kadıköy belli değildi galibâ, İstanbul geçiyordu — o zamAn da sorulmuştu. Ben de “Taş yerinde ağırdır” demiştim. Zâten Kadıköy adaylığı îlân edildikten sonra, duyurulduktan sonra –ki tam da nasıl duyurulduğu da belli olmadı– bayağı bir îtiraz geldi ve anladığım kadarıyla geri adım atacaklar. Ben Kadıköy seçmeniyim ve açıkçası yadırgadım. Yani hakîkaten ne işi var Kadıköy’de? Tunceli vs. hani şu olabilir, milletvekili olmak isteyebilir ya da siyâseti bırakır, belediye başkanlığını bırakır. Ama Tunceli, yani şimdi… Önce Ovacık’tı değil mi ilk başladığı yer? Ovacık’ta başladı, sonra Tunceli’ye geçti. O anlaşılır bir şey. Ama Tunceli’den İstanbul’a, Kadıköy’e gelmesi… Bir de niye geliyor? Kaç oy alacağını görmeye geliyor. Yani kazanma ihtimâli filan yok zâten. Garip bir olaydı ve kendileri de farkına vardılar anladığım kadarıyla. Herhalde gözden geçiriyorlar.

Ozan Kutlu: “İmamoğlu kazanırsa AKP’nin alacağı aksiyonlar sizce neler olur? Radikal adımlar bekliyor musunuz olumsuz anlamda?”

Vallahi her şey mümkün. Bu sefer vermemekte kararlı Erdoğan. Geçen sefer de vermemek için seçim tekrarlatmıştı. Bu sefer ne yapar açıkçası bilmiyorum, ama çok zorlanır. Çünkü bütün olumsuz şartlara rağmen İmamoğlu kazanırsa onu engellemeye çalışmak İmamoğlu’nun lehine de olabilir. Geçmişte bir Erdoğan örneği de var.

Serkis Kaprilyan: “İmamoğlu’nun açtığı kreşlerin ve yurtların sağ seçmenin oy verme karârında bir etkisi olur mu?” 

Çok şey yaptığını söylüyor, duyuluyor birçok faaliyet. Özellikle yoksul kesime yönelik, dar gelirli kesimlere yönelik belediyenin faaliyetleri olduğu söyleniyor. Bunları herhalde insanlar yaşayarak görüyorlardır. Ama bunlardan, bu hizmetlerden yararlanıyor olmaları illâki oy verecekleri anlamına gelmez.

Beytullah Başak: “Antalya’nın adayı da çok çalışkan biri.”

Ama Antalya adayı henüz açıklanmadı. Siz herhalde kim olduğunu tahmin ediyorsunuz. Onun için bir şey söyleyemeyeceğim. 

Pınar Ekitir: “İstanbul’u kaybetmek Ekrem İmamoğlu’nun siyâsî hayâtını nasıl etkiler?”

O zaman büyük bir ihtimalle CHP’nin başına geçmek isteyecektir. Olur mu olmaz mı bilmiyorum. Ama böyle bir şey olacaktır ve CHP’nin lideri olarak siyâsete devam etmek isteyecektir. Tabiî ki olumsuz olarak başlayacaktır birçok açıdan. Ama tabiî ki kaybetmesi tek başına sorun değil; nasıl kaybedeceği de önemli. Ne kadar oy farkla, ne tür engellemelere muhâtap olduğu vs. falan gibi hususlar da önemli olacak. Eğer Murat Kurum çok tartışmasız bir galibiyet elde ederse, o zaman Ekrem İmamoğlu’nun siyâsî geleceği bayağı zora düşer. Ama şu hâliyle tam öyle bir hava pek yok. Bu seçimi kazanırsa tabiî ki o zaman bambaşka bir şey olur.

Muharrem Palaz –en sâdık izleyicilerimizden– demiş ki: “Yeniden Refah Partisi, Zafer Partisi ve kısmen de İYİ Parti’nin güçlü aday çıkarması İmamoğlu’nun elini güçlendirir mi? Bu parti adayları iktidar partilerinden oy alacak gibi gözüküyor.”

Yeniden Refah çıkarmayacak bence, öyle gözüküyor. Erdoğan onların çıkarmasını engelleyecektir. Karşılığında ne verecektir, ne vaat edecektir bilmiyorum. Ama İstanbul Büyükşehir için aday çıkaracaklarını sanmıyorum. Ama bunu bir kart olarak kullanacakları ve kullandıkları muhakkak. Zafer Partisi’nin adayı Azmi Karamahmutoğlu oldu. Daha Ülkü Ocakları Genel Başkanı değilken, İstanbul başkanıyken tanırım. Yıllar önce Milliyet gazetesine yaptığımız bir yazı dizisinde tanışmıştık Azmi’yle. O zamandan bu zamâna bayağı popüler oldu. Belli bir partiye angaje olmamıştı. Son seçimlerde Kılıçdaroğlu’nu desteklemişti. Şimdi Zafer Partisi’nden aday oldu. Açıkçası ben de merak ediyorum nasıl bir şey olur. Zafer Partisi’nin belli bir karşılığı var tabiî ki; ama kimden oy alır, nasıl oy alır bilmiyorum. Ve şunu söyleyeyim: Haftaya bir aksilik olmazsa Azmi Karamahmutoğlu ile bir yayın yapıp Medyascope’ta konuk edeceğiz. Cumartesi günü resmen duyurusu olacakmış. Ondan sonra diye sözleştik kendisiyle.

Cihan Orhan da Fatih Erbakan meselesini sormuş.

Evet, seçimin seyri değişebilir.Yani şu var: İstanbul, Ankara gibi yerlerde Yeniden Refah aday çıkarırsa alacağı birkaç puana AKP adayının ihtiyâcı olabilir. Dolayısıyla çıkartmaması için Erdoğan her şeyi yapacaktır. Nasıl bir pazarlık olur açıkçası onu bilemiyorum.

Hakan Bey demiş ki: “Maçoğlu’ndan bağımsız bir karar olma ihtimâli var mı adaylık konusu. Öyle ki TKP’nin ne olduğunu anlamış değilim.”

Neyse, oralara, fraksiyon meselelerine girmeyelim. İş karışır.

“Antalya açıklandı. Kepez Belediye Başkanı olan Hakan Tütüncü” demiş Atalay Bey.

Nerede nasıl açıklandı bilmiyorum. Benim elimde şu anda bir liste var. 26 kişi de İstanbul’da açıklanan kişilerden birisi değil. Daha önce açıklanmış olabilir. Tanıdığım birisi değil. Bir de bilmediğim için araştırmadım da. Sonuçta orada tabiî ki CHP’de olduğu için belediye başkanlık iddiası olan birisi Kepez Belediye Başkanı. Antalya’nın önemli bir yeri. Olabilir, bilmiyorum. Ama pazar günü açıklananların arasında Antalya olmadığını biliyorum.

Yolcu isimli bir izleyicimiz diyor ki: “Muhâlefet bu seçimi de kaybederse, bu seçimde önemli yerleri kaybederse Türkiye’nin otoriterleşmesi artar mı?”

Daha ne kadar artsın Allah için? 

“Muhâlifler için, bir nevi, ‘Artık seçimlerle başaramıyoruz’ duygusu iyice pekişmez mi?”

Orası doğru. Yani bir yenilginin üzerinden ikinci bir yenilgi olur. Çok büyük, ağır bir yenilgi olur. O yönü de çok güçlü tabiî. Ama tekrar şunu hatırlayalım; 2018’de Erdoğan kazandı, ama 2019’da kaybetti yerel seçimleri. Aynı süre var neredeyse. Şimdi ne olacağına bakacağız. Yani tabiî ki sizin de dediğiniz gibi, bir de bunu kaybederse muhâlefet için çok büyük bir moral kırıklığı olacak ve ülkedeki Erdoğan hâkimiyeti çok daha güçlü olacak. İstanbul’u, Ankara’yı tekrar geri alırsa gerçekten büyük bir zafer olur Erdoğan için.

Nazif Bey demiş ki: “Murat Kurum, Soylu’ya yakınlığı sebebiyle düşünülmüyordu. Doğru değil mi? Ayrıca İmamoğlu 2. Erdoğan olur mu? Bu seçimi 94 seçimlerine benzetiyor musunuz?”

Soylu’yla yakınlığı olup olmadığını bilmiyorum. Ama öyle bir yakınlığı varsa kendisi için siyâsî olarak yaptığı büyük bir hatâdır. Soylu’nun kendine bir faydası olmadı ki onun yakınındakilere olsun… Bilmiyorum ama, Soylu artık yok yani. Türkiye’de yok hükmünde bir siyâsetçi. Hep yanlış yaptı ve kaybetti. Meclis’te Komisyon Başkanı olabilir; ama o kadar. “İmamoğlu 2. Erdoğan olur mu?” Ben bu soruyu çok önceden sormuştum, yazmıştım, tartışmıştım, hâlâ tartışırız. 94 seçimlerine benziyor, ama bir önceki seçim 94 seçimine daha çok benziyordu. Bu sefer bir daha kazanırsa artık önü çok açık olacak. Artık Erdoğan mı olur başka bir şey mi olur bilmiyorum.

“Komünist Başkan yüzünden Kadıköy Belediyesi AKP’ye gidebilir mi?” 

Yok, böyle bir ihtimal yok. Yani çok büyük bir fark var. O Komünist Başkan’ın alacağı oy ne kadar olabilir ki yani?

Bir izleyicimiz diyor ki: “Genç kuşakta politikaya ilgi kalmadı. Katılımın çok düşük olmasını bekliyor musunuz?” 

Evet, bu özellikle muhâlefetin çok önemli bir sorunu. Çünkü muhâlefet seçmeni son seçimden sonra büyük bir yıkıma uğradı, hayal kırıklığına uğradı, küskünlüğe uğradı. Dolayısıyla muhâlefetin, özellikle CHP’nin milleti sandığa getirebilmesi lâzım. Katılımı yüksek tutabilmesi lâzım. Bunun için çalışıyor olmaları lâzım. Aksi takdirde katılım ne kadar düşük olursa iktidârın o kadar işine geleceğini düşünüyorum.

“İBB Meclisi için parti tercihlerinde son seçimden bu yana nasıl bir değişiklik öngörüyorsunuz?”

Tabiî bu önemli. Meclis’ten önce belediye, ilçe belediyeleri önemli. Bildiğim kadarıyla CHP’nin 14 ilçesi var. Bunu artırmak istiyorlar. Geçen seçimde az farkla kaybettikleri Eyüp’ü, Fatih’i, Üsküdar’ı, Silivri’yi vs. almak istiyorlar. Bakalım olabilecek mi? Meclis’te çok büyük bir değişiklik olmaz gibi gözüküyor. Eğer cumhurbaşkanlığı seçimini Kılıçdaroğlu kazanmış olsaydı İstanbul’da Belediye Meclisi’nde CHP çoğunluğu alabilirdi pekâlâ. Ama şu hâliyle çoğunluğu alabilme ihtimâli bana biraz uzak geliyor. 

Bir izleyicimiz demiş ki: “Ekrem İmamoğlu’nun bu seçim sürecinde kurduğu cümlelerle tüm toplumda heyecan yaratması, yeni şeylere işâret etmesi mümkün mü? İktidar seçmeni açısından birçok düşünceyi değiştirecektir.” 

Çok zor. Nasıl bir kampanya yapacak? İşi çok zor. Bir kere medya büyük ölçüde iktidârın denetiminde. Önüne bir yığın engel çıkartılacaktır. 5 yıl önceyi hatırlayın. Sokakta rahat çalışamaz olmuştu. Değişik değişik hakaretler, saldırılar vs. olmuştu. Tüm Türkiye’ye hitap edecek şeyler… O söylediğinizi düşünüyor olabilir; ama bunların onun düşünmesiyle gerçekten toplumda bu karşılığın alınması öyle birebir aynı olmuyor. Çok zor gerçekten işi. 

Muharrem Bey demiş ki: “AKP’nin Muğla’da eski bir CHP’li olan Aydın Ayaydın’ı aday göstermesini, orta-üst sınıf, laik, seküler kesimin oyunu da almak istemesi diye yorumlayabilir miyiz?”

Evet, öyle. Aydın Bey’i tanırım. Ben Vatan gazetesinde çalışırken sık sık gazeteye gelirdi. Daha sonra CHP’de, meselâ Kılıçdaroğlu için Diyarbakır’da bir miting organize etmişti. Ben de izlemiştim. İlginç birisidir. Kızı son seçimde –ki benimle aynı liseden, benden tabiî çok küçük, Galatasaray Lisesi’nden mezun– İstanbul 2. Bölgeden milletvekili oldu. Aydın Bey Bodrum’da yaşıyor bildiğim kadarıyla. O da istedi, herhalde Erdoğan da istedi. Muğla’yı başka türlü kazanma ihtimâlini herhalde görmedi. Çünkü Muğla zor bir yer iktidar için. Yanılmıyorsam 6-7 puan fark var. Şu anda notlarımda göremedim. Aydın Ayaydın’ın da kazanamayacaktır, ama nâmı yürüyecektir. İyi mi yürüyecektir kötü mü yürüyecektir bilmiyorum. Ama çok deneyimli bir isim olduğu için bunları herhalde öngörerek kabul etmiştir. Tabiî dün açıklanan isimler içinde en çarpıcı isim gerçekten oydu yani. Onun CHP’den önce bir ANAP’lılığı da var. Yani doğma büyüme CHP’li birisi değil. 

“Bu seçimde de bir Murat Karayılan videosu gelir mi?”

Olur vallahi, her şey mümkün. Ama 5 yıl önceki seçimde bu terör vs. muhabbetleri çok fazla işe yaramamıştı. Burada yine böyle yaparlar mı bilemiyorum. Ama iktidâra her şey serbest biliyorsunuz. Muhâlefete de her şey yasak. Zor bir şey yani.

Alvin Plantinga: “Murat Kurum İstanbul’u açık ara farkla kazanır.”

Olabilir. Sizin bulunduğunuz yer neresiyse Alvin Bey oradan öyle gözüküyor olabilir. Ama neyse… Seçim tahmini, “açık ara” vs. çok erken bunları söylemek için.

Önder Alkan: “Sizce bu seçimde seçmenin tercihinde etkili olacak en güçlü tema ne olacaktır?”

İşte altın soru bu. Bunu bulan kazanacak. En temel tema ne olacak? Muhâlefetin bir kere “Yıkılmadık ayaktayız” diyebilmesi lâzım. İkincisi, “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminâtıdır” diyebilmesi; İstanbul’da, Ankara’da vs.. Bir de “Zâten ülke yönetimi bir tek adam yönetiminde, bâri belediyelerde farklı bir şey olsun” demesi vs. Bunlar üzerinden yürüyebilir. İktidar da ne diyor: “Ara verilmişti 5 yıl, hizmete kaldığımız yerden devam” diyorlar. Meselâ bugün Murat Kurum, Kadir Topbaş’ın mezarını ziyâret edip, “Kadir Abi’nin bıraktığı yerden” demiş. Ama Kadir Abi’yi Erdoğan zorla istifâ ettirmişti biliyorsunuz. Çok da bir –nasıl diyeyim?– ölümünden önce yapılacak hakîkaten kötü bir hareketti. Onu hep biz görevden ayrılmasıyla hatırlıyoruz artık, en son hâli olduğu için. Ama ben tanırdım. Yani böyle bir şeyi hak eden birisi değildi açıkçası. Vallahi bilemiyorum. 

Yerel gazetelerde “Antalya adayı sızdırıldı” haberleri varmış. 

İzleyicimiz Serhat Bey de diyor ki: “Hakan Tütüncü’ye karşı Muhittin Böcek kaybeder. Çok üzgünüm.”

Bana ne yani? Üzgün ya da sevinçli… Muhittin Böcek zâten CHP’den seçildi, ama daha önce AKP’de miydi? Değil mi? Öyle bir yerdeydi. Ve son Antalya Film Festivali olayı vs. çok da öyle olağanüstü başarılı bir belediye başkanı olduğunu sanmıyorum. Pekâlâ kaybedebilir — ki bu sefer Antalya’da galiba eski MHP milletvekili Nesrin Hanım’ı aday gösteriyormuş İYİ Parti. O da belli bir oy alabilir. Zâten işi çok kolay olmayacak. 

Boran Müfide: “Eskişehir adayı Yılmaz Büyükerşen’in adaylığı için görüşlerinizi merak ediyorum. 30 yıl başarılı olsanız dahi gençlere yol açmanız gerekmez mi? Yıllar insanı eskitmez mi?”

Evet, ilginç bir konu. Yılmaz Bey gerçekten acayip yani. Yıllardır yönetiyor. Daha önce rektörlüğü de var Eskişehir’de. Yani bir marka. 93 yaşındaymış. O kadar var mı? Demans başlangıcı geçirdiği söyleniyor. Umarım öyle değildir. Eğer böyle bir şey varsa zâten CHP yöneticileri de biliyorlardır. Artık çekilmesi, bırakması… Yani bilmiyorum. Çünkü şundan bilmiyorum; gerçekten Eskişehir’e, eğer gidip gördüyseniz ya da yaşıyorsanız orada görüyorsunuzdur, gerçekten Eskişehir’e çok şey katmış, Eskişehir’i Orta Anadolu’da çağdaş bir şehir yapmak için çok şey yapmış birisi. Hakkını yememek lâzım.

“AKP’nin adayı Nebi Hatipoğlu’nun şansı var mı?” diye soruyor bir izleyicimiz. 

Bilmiyorum, ama yani seçildikten bir ay sonra mı iki ay sonra mı parti değiştiren birisi.

Bu arada 86 yaşındaymış Yılmaz Büyükerşen. Bir izleyicimiz 7 yaş eklemiş. 86 da tabiî bayağı büyük bir yaş.

Nebi Hatipoğlu’nun şansı var mı bilmiyorum, ama yani 1 ay içerisinde parti değiştirmiş birisinden bahsediyoruz. Değiştirirken de herhalde bu adaylık konusunu da konuşmuş olsa gerek. Tanımıyorum, etmiyorum. AKP’yi Eskişehir’de son seçim %52’ye %45 geçmiş. Yani Yılmaz Büyükerşen her iki kişiden birinin oyunu almış, hattâ daha fazlasını almış. Büyükerşen ya da CHP’nin göstereceği başka bir aday aynı oranı tutturabilir mi bilemiyorum. Bu İYİ Parti’den geçen Hatipoğlu’na İYİ Parti seçmeni oy verir mi? Meselâ bu çok acayip bir soru. Partinizden seçildi, gitti AKP’ye geçti. Şimdi de sizin oyunuzu istiyor belediye başkanı olarak. İYİ Partili olsanız verir misiniz? Gerçekten ilginç bir soru olur. Her hâlükârda Eskişehir önemli olacak, Yılmaz Büyükerşen’li ya da değil. Sanki bu seçimde aday gösterilmez diye düşünüyorum. Çünkü gösterilecek olsaydı açıklanırdı diye tahmin ediyorum. Ama yine de belli olmaz.

Zafer Polat: “AKP şunu diyor; ‘İstanbul depremi olursa eğer, bizi seçerseniz ölmezsiniz. Aslında deprem güçlendirmesi yapardık, ama hele şu seçim geçsin. Bizi seçin, ondan sonra bakarız’ demeye getiriyorlar.”

Bu deprem meselesi acayip. Sanki Türkiye’yi CHP zihniyeti yönetiyor ve Murat Kurum da muhâlif partinin adayı olarak çıkıyor. Yıllardır AKP yönetiyor. Depremle ilgili sorunlar varsa İstanbul’da –ki var– bunların en önemli sorumlusu da AKP iktidârı. Özeleştiri olmadan, kendi yapmadıkları ve yanlış yaptıklarını söylemeden deprem üzerine söyleyeceği şeylerin çok inandırıcılığı bence olmayacaktır. Ama bu benim bakışım.

Rojda: “Sizce HDP karışmazsa –HDP değil artık biliyorsunuz, DEM Parti– ikisini de hangisi kazanır? Görüşünüz ne?”

Zâten Ankara’da Mansur Yavaş’a çok fazla oy vermiş olduklarını düşünmüyorum. Mansur Yavaş’a bir mesâfeleri vardı. Ama İstanbul’da DEM Parti aday çıkarsa dahi onun seçmeninin önemli bir kısmının Ekrem İmamoğlu’na oy vereceği kanısındayım. Bu yeter mi yetmez mi bilmiyorum.

Tarık Öğüt: “Ruşen Abi senin tespitlerin hep yanlış çıkıyor. İstanbul seçimlerini sence kim kazanır?”

Benim tespitlerim hep yanlış çıkmıyor. Son seçimde Kılıçdaroğlu’nun kazanacağını söylemiş çok sayıda insandan birisiydim. Bunun sorumlusu da ben değilim. Ama neyse… Tabiî ki onun değerlendirmesini de yaptım. Ama Ekrem İmamoğlu’nun ilk adı ortaya atıldığında, “Ya, kim bu?” dedikleri zaman da pekâlâ kazanma şansının yüksek olduğunu ilk söyleyenlerden de birisiyim Tarık Bey. İstanbul seçimlerini kimin kazanacağı konusundaki görüşlerimi de kendime saklıyorum, merak etmeyin.

Eriş Avşar: “Eko Başkan tabiî ki ilçe adaylarını belirleyecektir. En doğal hakkı.”

Bilemiyorum, öyle bir hak olmaması lâzım. Yani tamam, o birilerini söyleyebilir, ama birtakım mekanizmaların olması gerekir. 

“Partiler için yerel seçimlerde yeni adaylar, partide değişim, bir motivasyon nedeni değil midir?”

Evet, öyledir. Ama meselâ işte konumuz olan AK Parti’nin 26 isminin 17’si yanılmıyorsam zâten var olan belediye başkanı. Diğer yerlere bir tâne yerde kaybetmiş olan bir ismi ikinci kez aday olarak gösteriyorlar. Onun dışında, bir il başkanı, bir eski milletvekili var. Ve tabiî ilginç olanı, birçok yerde, meselâ Aydın’da, İstanbul’da –bir yerde daha vardı– milletvekili aday gösteriliyor. Çanakkale’deki eski milletvekili. Bakıyorum, birisi daha var. Evet, Nebi Hatipoğlu var işte Eskişehir’de, o da milletvekili. Yani kazanamazlarsa milletvekilliğine devam edecekler. Yani başka birilerini bulmamışlar ya da bulmak istememişler. 

“İmamoğlı kazanır dediğinizde biraz korkuyorum” demiş Aynur Hanım.

Merak etmeyin, korkmayın. Öyle bir şey demiyorum, kimin kazanacağını.

Oya Hanım: “İzmir ne olacak acaba?”

Herhalde orada Tunç Soyer’i göstermeyecekler, öyle gözüküyor. İmamoğlu’nun ekibinden Buğra Gökçe var. Onu empoze etmeye çalışıyorlar. Ama en son bizim Ankara’daki arkadaşlarımızın söylediğine göre siyâsî bir tercih olabilir. Selin Sayek Böke’nin adı tekrar gündeme gelmiş. Şu anda partide ikinci isim biliyorsunuz, Genel Sekreter. Olur mu bilmiyorum.

“Erdoğan’ı ilk siz yazdınız” demiş birisi. 

96 değil, 94’te. Neyse, oralara girmeyelim.

İnşallah İYİ Parti hem kaybeden hem kaybettiren olmaz.

Bununla bitirelim isterseniz. Kaybettirir mi bilmiyorum, ama kaybedeceğe benziyor. Zâten 5 yıl önce de hiçbir ili kazanamadı, CHP ile ittifâk yapmış olmasına rağmen. Şimdi tek başına kazanma şansı hemen hemen hiç yok. Dolayısıyla kaybedeceği kesin. İl Genel Meclisi oylarının da çok yüksek… Yani belki oradan şey olabilir. Kaybettirir mi bilmiyorum, ama kaybetme ihtimâli çok yüksek.

Tuncer Aydın: “Ahmet Şık ile bir yayın gelmez mi acaba? Hasret kaldık” demiş.

Evet, ben de hasret kaldım. En son konuştuk Ahmet’le, yapacaktık, hastalandı. Karı koca hastalandılar hem de. İyileşmelerini bekliyoruz. Bakalım, Ahmet’i bırakmayız merak etmeyin. Yapacağız. Onu geçen seçim öncesi bir kazâya kurban götürmeye çalıştılar; ama Ahmet öyle kolay kolay yutulacak lokma değildir. Fethullahçıların bile boğazlarında kaldı biliyorsunuz. Ahmet’le ilk fırsatta tekrar yayın yapacağız. İyileşmesini bekliyorum.

Evet, burada noktayı koyalım. Sizlerin sorularınızla, yorumlarınızla, bâzı izleyicilerin lâf sokmalarıyla güzel bir yayın oldu. Hepinize çok teşekkürler. Söyleyeceklerimiz bu kadar, iyi günler diyelim, noktayı koyalım. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.