Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır’ın konuğu Özer Sencar: Seçime 24 gün kala nerede kim önde?

Yerel seçimlere sadece 24 gün kaldı.

Bu yayında Ruşen Çakır, MetroPOLL Araştırma Kurucusu Özer Sencar ile son anketlerinden yola çıkarak şu sorulara yanıt aradı: İstanbul’da yarışta kim önde? İzmirliler, Hamza Dağ’ın adaylığı hakkında ne düşünüyor? AKP’li seçmen Murat Kurum’u beğeniyor mu? Erdoğan siyasi kariyerinin en büyük hatasını nerede yaptı? Erdoğan sokağa inse yarışın gidişatını değiştirebilir mi? İmamoğlu seçimleri kaybederse Kılıçdaroğlu geri gelecek mi? Kılıçdaroğlu, mayıs seçimlerinden önce Özer Sencar’a ne dedi?

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler. MetroPOLL Araştırma’nın Başkanı Prof. Özer Sencar stüdyo konuğumuz. Kendisiyle tabiî ki yerel seçimleri konuşacağız. Çok az bir vakit kaldı, 24 gün var. “Nerelerde kim önde?” diye sorduk. Hoş geldiniz Özer Bey.

Özer Sencar: Hoş bulduk.

Sizinle en son yine bu seçimleri konuştuk. O zamandan bu zamâna siz araştırmalarınızı da geliştirdiniz. Nerelerde kim önde sorusunda birtakım netlikler ve değişiklikler var galiba. Ama genel olarak baktığımız zaman nasıl bir yarış görüyorsunuz şu anda?

Özer Sencar: Girişi şöyle yapayım: Türkiye’nin genelinde bir yerel yönetim seçimi var; ama Türkiye’nin geleceğine yönelik olarak çok önemli etkisi olan seçim İstanbul seçimi. Bana göre şimdiye kadar hiçbir yerel seçim bu kadar Türkiye’nin geleceğiyle ilgili önemli bir konumda, önemli bir noktada olmadı. Ankara’da da, İzmir’de de seçim var şüphesiz. Diğer yerlerde de var. Ve AK Parti veya CHP buralarda birtakım büyükşehirleri, şehirleri paylaşacaklar. Ama kanımca İstanbul bir tarafa, Türkiye’nin diğer tarafı bir tarafa. İstanbul’u alan Türkiye’yi kazanır; İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi alsa da Türkiye’yi kaybetmiştir. Bu kadar net. Benim düşüncem bu. 

Şimdi isterseniz İstanbul’u sonraya bırakalım. Çünkü orada konuşacak çok şey var.

Özer Sencar: Bir şey daha söyleyeyim. 

Tabiî.

Özer Sencar: Şu anda seçim kampanyası devam ediyor. Bunları eleştiriyorsunuz, değerlendiriyorsunuz. Dünkü sizin konuşmanızı da dikkatle dinledim. Türkiye’de şu anda bir kampanya yürüyor, ama bu kampanyaya dikkat edelim. Bu kampanya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kampanyası değil. Aynı zamanda onunla birlikte 2028’deki cumhurbaşkanlığı kampanyasıdır yürüyen. Yani hem Erdoğan’ın hem İmamoğlu’nun zihninin arkasında hedef olarak koydukları yer İstanbul Belediye Başkanlığı değil; İstanbul Belediye Başkanlığı’ndan sonraki aşama, 2028’deki cumhurbaşkanlığı seçimidir. Kanımca, eldeki veriler bana şunu gösteriyor: İstanbul’u alan Türkiye’nin önümüzdeki 20 yılının geleceğine hâkim olacak. Eğer İmamoğlu İstanbul’u kaybederse, kanımca Erdoğan ölünceye kadar Türkiye’de cumhurbaşkanıdır. Yani artık onu oradan indirecek bir siyâsal ve sosyal güç kalmadı. Bu konuda Türkiye’nin son şansı İmamoğlu. Eğer İmamoğlu İstanbul’u alırsa bu, Beylikdüzü ve İstanbul’daki iki belediye başkanlığı seçiminden sonra dördüncü olarak Erdoğan’ı mağlup eden bir kişi olacak. Ben beşinci defasında artık Erdoğan’ın onu alt edebileceğini düşünmüyorum. 

Şimdi siz bunu söylüyorsunuz da, dün ben Ekrem İmamoğlu’na söyleşide sizin geçen yayında söylediğiniz lâfı söyledim. Yani, “Kesinlikle hayır” demedi. Sizin dediğiniz, “Bu seçimi kazanırsa 20 yıl ülkeyi yönetir…” Böyle demedi. “Olur mu öyle şey?” demedi. Ama, “Bana bir şeyler atfedilir, ama ben belediye başkanlığı yapacağım” dedi. 

Özer Sencar: Bunu söylemesi doğru olan şeydir. O bu şekilde konuşabilir. Ama ben sezgilerimle, öngörümle bu seçimleri bu şekilde değerlendiriyorum. Biz şu anda 2028’in cumhurbaşkanlığı seçiminin kampanyasını seyrediyoruz, izliyoruz. Ve İmamoğlu fevkalâde başarılı. Ben şu âna kadar tâkip ettiğim kadarıyla İmamoğlu’nun tercihleri ve söylemlerinde bir tek kusur görmedim. Olmuştur; ama ben görmedim. 

En son bugünkü yaşanan olayı bir hatırlayalım. Dün Afyonkarahisar belediye başkan adayı Burcu Köksal, “DEM Partilileri sokmam” dedi. Kazanacağı yok ya… Yani Afyon’da CHP’nin…

Özer Sencar: Kazanma şansı sıfır.

Kazanma şansı sıfır. Bunun üzerine Özgür Özel dedi ki: “Sürç-i lisan…” Halbuki kadın hiç öyle bir şey söylemedi. Sonra tekrar ısrar etti. Bugün İmamoğlu açık açık, “Bunu söyleyen ya kendine başka bir iş ya da başka parti bulsun” dedi. “Terörle işbirliği yapıyor diye iktidar ağzıyla konuşmaktır” diye açık açık bir tavır aldı. Yani Özgür Özel’in yapmadığını, yapamadığını, Ekrem İmamoğlu yaptı. Çünkü onun hakîkaten DEM Parti tabanından oya ihtiyâcı var.

Özer Sencar: Şimdi bu aynı zamanda DEM Parti’den oy alır/almazdan öte, bir partinin mensubu, belediye başkan adayı, özellikle 100 yıllık Türkiye toplumunun en eski, en köklü partisinin bir mensubu çıkıyor, “Ben şu insanları belediyeye sokmam” diyorsa, şu anda CHP’nin yapacağı tek şey oturup bu kişiyi adaylıktan ıskat etmektir. Eğer bunu yapmıyorsa CHP, geçmişiyle arasına mesâfe koyuyor demektir. Böyle bir olay Atatürk döneminde, İnönü döneminde olsaydı, o insanı insan yüzüne çıkamayacak hâle getirirlerdi. Ben Özgür Özel’in bu konudaki tavrını çok böyle hafif, liderlik özelliğinin dışında bir tavır olarak gördüm. Meselâ ben bunu gördüm sabahleyin sosyal medyada; “Liderlik budur, gerekeni yapmıştır” dedim. 

İmamoğlu için.

Özer Sencar: İmamoğlu için. Çünkü CHP’nin o kişiyi hâlâ aday olarak tutuyor olması korkunç bir hatâdır. 

İstanbul’a döneceğiz. Çok konuşacak şey var. Ama birtakım şeylerin üzerinden geçelim. Meselâ sizinle en son konuştuğumda Ankara için Mansur Yavaş’ın durumunun çok da garanti olmadığı şeklinde şeyler söylemiştiniz. Ama anladığım kadarıyla şu hâliyle pek öyle düşünmüyorsunuz. 

Özer Sencar: Hayır. Ben bugün özellikle tekrar inceledim. Geçen ayın ilk haftasında, ayın 7’siydi zannediyorum, İYİ Parti’ye bir Ankara araştırması yaptık. Yani biz yaptık. Tabiî bu araştırmanın detaylarını veremem, izin almadan geldim. Ama gördüğüm şey şu: Mansur Yavaş önde görünüyor, yani 10 puandan fazla önde görünüyor. Ama 14 Mayıs’ta yapılan milletvekili seçiminde AK Parti 32, CHP 31 puan almış. 13 puanlık bir İYİ Parti var, 10 puanlık da bir MHP var. Parti çaprazlarına baktığımda MHP’nin neredeyse 60’ı filan Mansur’a gidiyor. İYİ Parti’de de aynı şekilde. Burada söyleyeceğim şey şu: Eğer sâdece Devlet Bahçeli bile kendi seçmenine, “Arkadaşlar bizim oy vereceğimiz kişi şudur. Mansur Yavaş değildir” desin, çünkü MHP’de parti disiplini, parti bağlılığı yüksektir, seçimin kaderini değiştirebilir. Aynı şeyi İYİ Parti de yapabilir. İYİ Parti’nin 13 puanlık oyu var. Şu anda İYİ Parti’nin bir adayı var, genç bir Mülkiyeli yahut da işte Mülkiyeli bir adam. Adaylığa yeni çıktı. Sosyal medyada, televizyonlarda ara sıra görüyorum. 

Ben kendisiyle söyleşi yaptım. 

Özer Sencar: Cengiz Topel Yıldırım. Siz de yaptınız. Bir ay önce yaptığımız araştırmada 5 puan görünüyordu. Benim şu andaki rakamlara bakarak söyleyeceğim şey şu: Meral Hanım ve Devlet Bahçeli isterse bu seçimin kaderini değiştirir ve AK Parti’ye kazandırabilirler. Yani şöyle bir şey olması lâzım. Meselâ İYİ Parti’nin 13 puanlık bir oyu var. Şu anda İYİ Parti adayının 5 puanı var, bir ay öncesi için söylüyorum. Eğer İYİ Parti’nin adayının oyu 10 puana çıkarsa ve o günlerdeki AK Parti adayının oyu 5 puan artarsa seçim tamâmen AK Parti’nin olabilir. 

“Hâlâ belli değil” diyorsunuz. İzmir için bir şey söyleyecek misiniz? Ben geçen İzmir’deydim. Bütün önde gelen adaylarla konuştum. Hamza Dağ çok ilginç bir şey yapıyor biliyorsunuz. Hiçbir yerde Erdoğan yok, hiçbir yerde AK Parti adı da yok, amblemi de yok, o turuncu renkler de yok. Hattâ şaka ettim; “İzmir’e bir yabancı gelse, bilmeyen birisi sizi bağımsız aday sanır” dedim. Yani hiçbir şekilde yok. Öyle bir şey deniyor; çünkü çok net bir şekilde gözüküyor ki –Ankara’dan farklı olarak– AKP+MHP’nin oyu CHP’yi yakalayamıyor bile. Dolayısıyla CHP tabanından oy almaya çalışıyor. Bu mümkün olabilir mi sizce?

Özer Sencar: Hayır, mümkün olmaz. İzmir’de bir efe kültürü vardır. Şimdi Erdoğan’ın temsilcisi orada Erdoğan’la ilişkisini saklıyorsa, AK Parti’yle ilişkisini saklıyorsa, bir: İzmir halkı böyle bir tuzağı yemez. Yani İzmir halkını aptal yerine koymasın kimse. Yani İzmirliler bilmiyor mu şimdi bu Erdoğan’ın adayıdır diye? Yani kendisini saklayarak… Bu İzmir’de negatif etki yapar. “Aslını inkâr ediyor” der. İkinci husus: Bu dönemde, geçen dönemde olduğu gibi Erdoğan’ın ciddî bir aday belirleme hatâsı var. Geçen seçimde bir Denizlili’yi getirdi İzmir’e koydu. Bu seçimde de bir Manisalı’yı yahut Balıkesirli’yi İzmir’e koydu. İzmir 3-4 milyonluk bir şehir ve Türkiye’nin en gelişmiş kültürü, en zengin şehirlerinden bir tânesi. Siz İzmir’e dışarıdan ithal adam getiriyorsunuz. İzmirliler buna olumlu cevap vermeyecek, seyredin görün. Yani Erdoğan’a ben şaşırıyorum. İzmir gibi bir ilde, büyük ticâret merkezinde, kültür merkezinde bir adam bulamıyor mu ya? 

Oda Başkanı’nı istediği söylendi. 

Özer Sencar: Tamam, Oda Başkanı’nı istedi, kabul etmedi, olabilir. Ama iki konuda ben bunu yanlış görüyorum. Bir insan aslını inkâr edemez. “Ben AK Partiliyim. Erdoğan’ın yakın arkadaşıyım. Onun adamıyım”, bunu inkâr eder gibi görünüp; yani şimdi İzmirlilerin zekâsına hakarettir bu ya. Hiçbir etkisi yok bunun. Seçimde göreceğiz.

Peki şimdi, oralara bakıyor musunuz bilmiyorum ama ben sorayım: Adana, Mersin, Antalya, Hatay… buralarda CHP ittifak sâyesinde kazanmıştı. Ve buraların hepsinde de eski adaylarla giriyor seçime. O Türkiye İttifâkı dedikleri husus buralarda işler mi? Hatay tabiî en tartışmalı yerlerden birisi. O konudaki gözlemleriniz ya da bulgularınız neler?

Özer Sencar: Yani o dört ilde yeni yaptığımız bir araştırma yok. Veriye dayalı bir şey söylemem mümkün değil.

O zaman sizin bir gözlemci olarak…

Özer Sencar: Yani gözlemci olarak şunu söyleyeyim: Uzun yıllardan beri Mersin’de ölçüm yapıyorum. Mersin Belediye Başkanı’nı yakından tanıyorum. CHP’nin içindeki en seçkin siyâsetçilerden bir tânesidir. Ama CHP’liler onun farkında değil. Ben Mersin’de HDP’lilerin de diğerlerinin de bu başkanı destekleyeceğini düşünüyorum. 

Vahap Bey.

Özer Sencar: Vahap Bey, tartışmasız, hiçbir zerre miktar tereddüdüm yok. Vahap Bey seçilip gelir. Ama Adana’da da bir ölçüm yaptık. Adana’da yine önde görünüyor Zeydan Karalar. Ama o zaman henüz HDP’nin aday çıkarmayacağı şeklinde bir algı vardı. 

DEM Parti.

Özer Sencar: DEM Parti. DEM Parti’ye dilim bir türlü alışmadı. HDP’yi daha kolay söylüyorum. Bağışlasınlar beni. Dolayısıyla son –aşağı yukarı bir buçuk ay oldu– yaptığımız araştırmada Zeydan Karalar açık ara önde görünüyordu. Ama ondan sonra DEM Parti tavır değiştirdi, aday çıkaracağız dedi. İYİ Parti de ilginç bir isim buldu. O ismin Adana’daki karşılığını bilmiyorum. Türkeş’in kızı. Yurtdışında eğitim görmüş zannediyorum. Seçkin bir kişi. Dolayısıyla onun şu andaki siyâsal gücü hakkında hiçbir fikrim yok. Eğer beklendiği gibi Türkeş’in hatırını taşıyabilecek birisiyse seçim riski olabilir. Antalya’da ise o arkadaş…

Muhittin Böcek.

Özer Sencar: Muhittin Böcek HDP’lilerin %100’ünü kaybetti, %99’unu değil. Dolayısıyla bu şekilde değerlendirmek gerekir. Hatay için fazla bir şey söylemek istemiyorum. Hatay’da hem belediye başkanı büyük hatâ yaptı, hem CHP yönetimi büyük hatâ yaptı. Yani yapılmayacak bir şey yaşandı orada. Daha fazla konuşmak istemiyorum o konuda.

Güneydoğu’yu sormak istiyorum. Bugün Kemal Öztürk’ün bir şeyini gördüm, Batman’a gitmiş. Diyor ki: “AK Partililer nasıl olsa kaybedeceklerini…” — ki o iktidâra çok da mesâfeli değildir. “… kaybedeceklerini kabullenmişler gibi” diyor. Herhalde Diyarbakır’da da, başka yerlerde de böyledir. Ama orada da temel soru yine dönüp dolaşıp “Seçim olacak da ne olacak? Sonuçta kayyum atanacak” diye bir beklenti hâlâ var.

Özer Sencar: O hâlâ var. Muhtemelen de o gerçekleşir. Ama DEM Parti seçmeni parti bağlılığı %90 olan bir kitle. “Tamam kardeşim, sen bize kayyum ata, biz de oyumuzu vereceğiz”, yani “Sen kayyum atıyorsun diye biz oyumuzu değiştiririz” diyen bir kitle değil o. Şimdiye kadar değiştirmedi. Güneydoğu’yu silme yine DEM Parti çıkaracaktır. Ben orada kayyum atanacak endîşesiyle DEM Partililerin parti değiştireceğini zannetmiyorum. 

Şimdi İstanbul’a gelelim. Çok konuşacağız bu konuda. Şimdi sizin en son yaptığınız araştırmadan bir tabloyla başlayalım. Önce siyâsîlerin beğeni düzeyine bakalım. Evet, burada Ekrem İmamoğlu 47, Murat Kurum 36, Meral Danış Beştaş 13, Buğra Kavuncu 7, Azmi Karamahmutoğlu 5,7, Mehmet Altınöz 3,9, Birol Aydın 3,1. Beğeni düzeyi derken ne kastediyorsunuz?

Özer Sencar: Popülarite, beğeni.

Yani oy vereceği anlamına gelmiyor. 

Özer Sencar: Hayır, oy vermekle ilgili değil. Ama insanların oy vermede birinci derecedeki kullandığı faktör beğenmesidir. Beğenmediği insana oy verme oranı düşüktür. Dolayısıyla Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu’yla diğerleri arasında çok belirgin bir fark var. Murat Kurum tamâmen burada Erdoğan’ın sermâyesini yansıtıyor. Yani Murat Kurum’un gerçekten böyle bir beğenisi olduğunu zannetmiyorum. Ama AK Partili seçmen Murat Kurum’u beğeniyor. Dolayısıyla %47 yani seçmenin yarısı. Kararsızları da dağıtırsanız %55 filan eder o. Dolayısıyla çok net bir Ekrem İmamoğlu üstünlüğü var İstanbul’da. 

İsterseniz diğer tabloya geçin de onu bir daha görelim. Evet, “Hangi parti adayına oy verirsiniz?” diye soruyorsunuz. Kararsızlar dağıtılmadan %34,7 ile %32,1; dağıtılınca 43,5 ile 40,2. 

Özer Sencar: Evet.

Yani 3 puanlık bir fark var. 

Özer Sencar: Yani MHP+AK Parti’ye karşı, CHP’nin adayı İmamoğlu tek başına yaklaşık 3-3,5 puan önde görünüyor. 

Ve burada Meral Danış Beştaş’ın oyu da bayağı iyi: %6.

Özer Sencar: Evet, %6. DEM Parti’nin İstanbul’da bir önceki seçimde 11-12 civârında bir oyu vardı. Şimdi 14 Mayıs’ta baktığımda 10 puana filan düşüyor. Ama bu rakamı eğer DEM Parti seçmeni, şurada gördüğümüz 6’yı 8’e, 9’a taşırsa Ekrem Bey kaybedebilir.

Bu hâliyle de şu %6 oranının da Ekrem İmamoğlu’nu çok memnun ettiğini sanmıyorum. O 3-4’te kalmasını herhalde bekliyor ve temennî ediyor. Ama bu hâliyle bayağı yüksek bir oran. 

Özer Sencar: Yüksek, ama Meral Danış, Bayan Demiştaş’ın dışında DEM Parti’nin İstanbul’da çıkarabileceği bir numaralı adaydır. 

En yüksek profilli…

Özer Sencar: En yüksek profilli. Ben onu şimdiye kadar daha önce hiç dinlememiştim. Bir konuşmasını baştan sona dikkatle dinledim. Meral Hanım ciddî bir politikacı. 

Evet, ben yaptığım yayında da gördüm.

Özer Sencar: Çok saygın ve dikkate değer bir konuşmacı.

Çok deneyimli, evet.

Özer Sencar: Dolayısıyla eğer DEM Parti ve Kandil, “Biz İmamoğlu’na kaybettireceğiz” deyip çok yoğun bir baskı uygularlarsa, yani DEM Partililere kapı kapı dolaşıp baskı yaparlarsa seçimin kaderini değiştirebilir. Ama ben şöyle düşünüyorum; eğer Bayan Demirtaş’ı bıraksalardı zâten İmamoğlu kaybediyordu. 

Değil mi?

Özer Sencar: Yani orada hiç şüphem yok. Onu çekerek, Meral Hanım’ı getirerek bana göre İmamoğlu’na bir fırsat tanıdılar aynı zamanda. 

Burada tabiî sizin bu araştırmaya baktığımız zaman, Buğra Kavuncu’nun %3 alıyor olması en önemli kritik nokta anladığım kadarıyla. Normalde İYİ Parti’nin oyu bunun çok üzerinde. 

Özer Sencar: 7 puan bir oyu var. Ama o henüz adaylığı yeni açıklanmış gibiydi. 

Eyvallah.

Özer Sencar: Yani Buğra Kavuncu ne derece sıkı bir şekilde şu anda kampanya yürütüyor bilmiyorum. Ama o zaman kampanyanın başları gibiydi. Ama yine de düşük bu.

Burada dikkatimi çeken bir diğer husus…

Özer Sencar: Burada bir şey daha söyleyebilir miyim?

Tabiî, buyrun.

Özer Sencar: DEM Parti seçmeninin aksine İYİ Parti seçmeni eğitim seviyesi, gelir seviyesi ve sosyal yaşantısı normal ülkücü kitleden, eski milliyetçi kitleden oldukça farklılaşmış bir kitle. Ve İYİ Parti’de seçmenlerin parti bağlılığı %50’nin altında. Yani Meral Hanım ne kadar sıkıştırırsa sıkıştırsın kendi seçmenini bir istikamete götüremez. Devlet Bahçeli götürebilir. Orada parti disiplini çok daha yüksek. Dolayısıyla İYİ Parti seçmeni parti politikasından farklı davranma eğilimi yüksek olan bir yer. Ben çok daha fazla İmamoğlu’nu terk edeceğini düşünmüyorum. 

Şimdi burada Refah’a geleceğim. Yeniden Refah Partisi şu hâliyle bakıldığı zaman %2,3 gözüküyor ve bu hâliyle Murat Kurum’un kaybetmesinin nedeni gözükmüyor. Yani onu da alsa bile sizin bu tabloda yakalayamıyor şu an îtibâriyle.

Özer Sencar: Şu an Yeniden Refah Partisi’nin hem Türkiye genelinde hem İstanbul’da bu pazar seçim olsa oyu, milletvekili seçimi oyu 5 puan. Bu araştırma yapılalı 15 gün oldu. 15 günden beri çalışmaları ne safhaya ulaştı bilmiyorum. Yani değişmiştir; ama 5 puanlık bir oyu var. Şu anda görünen 2.3. O 5 puanın tamâmını çekerse Erdoğan seçimi kesinlikle kaybeder. 

Hep söyleniyor biliyorsunuz, ben de dün hattâ bunu yorumladım: “Son anda vazgeçecekler, İstanbul’da çekilecekler” diye. Böyle bir şeye ihtimal veriyor musunuz? 

Özer Sencar: Ben politikacıların, “Şunu yaparım kesinlikle… Şunu yapmam kesinlikle” sözlerine hiç îtibar etmem. Politikacı hesâbını yapar, hesâbı neyi gerektiriyorsa onu yapar. Erdoğan’ın ne vereceği, neyi önereceğiyle ilgili bir şey bu. 

Ama bundan önce pek bir şey önermedi.

Özer Sencar: Ama Erdoğan siyâsî hayâtının en büyük hatâlarından birini yaptı.

Nasıl?

Özer Sencar: Yeniden Refah Partisi’nin bu kadar yükseleceğini öngörmedi. Yani o zaman diyelim ki ben Erdoğan’ın danışmanı olsaydım, kesinlikle, “Ne istiyor bu adamlar?” –Şurayı, şurayı– “Verin efendim” derdim. Hiç tereddüt etmezdim. Çünkü 5 puanlık oy 7 puana tırmanabilir. Niye biliyor musunuz? Şu anda AK Parti’ye küskün, kızgın veya Erdoğan’a küskün, kızgın bütün seçmenlerin gidebileceği bir tek parti var. Şimdiye kadar herkes şu soruyu soruyordu bize: “Ya, ekonomi bu kadar kötü, ülke o kadar kötü yönetiliyor. Nasıl oluyor da AK Parti hâlâ bu kadar %40-50 oy alıyor?” AK Partililerin kesinlikle üçte biri, dörtte biri ekonominin kötü yönetildiğini, ülkenin gidişâtının kötü olduğunu biliyor. Ama bildiği bir şey daha var: “Ben buradan çıkarsam gidecek yerim yok” diyor. CHP’ye gitmez, İYİ Parti’ye gitmez, MHP’ye gitmez vs. vs. Şimdi AK Partili, özellikle bu Erdoğan karşıtı olmuş, karşıtı değil de Erdoğan küskünü olmuş partilinin gideceği bir yer var. 

Yeniden Refah.

Özer Sencar: Yeniden Refah.

Bana bir Yeniden Refah yöneticisi şöyle demişti: “Bize oy veren tabanımızdaki insanların hemen hemen hepsinin ayrı ayrı AK Parti ile bir kötü öyküsü var ve hattâ biz onlara, ‘AK Parti’ye verin’ desek bile garanti edemeyiz.”

Özer Sencar: Doğru, evet.

Böyle bir husûsu söylemişti. Şimdi biraz daha deşelim: Ekrem İmamoğlu, Murat Kurum. Bugün Ahmet Hakan şöyle bir yazı yazdı, bilmiyorum okuyor musunuz? Dedi ki: “Erdoğan sâhaya inmeli.” Olduğu gibi okuyayım, çok şaşırtıcı. Yani şaşırtıcı dediğim, bir gazetecinin böyle bir şey yazması: ‘‘Erdoğan İstanbul’da sâhaya inmeli. İlçe ilçe, semt semt mitingler yapmalı. Karadenizliliğini konuşturmalı. AK Parti’den kaçacak oyların kaçmasına engel olmalı. Seçim kazanma deneyimini devreye sokmalı. Seçmenini konsolide etmeli.” Yani bir alarm çalmış. Belli ki birtakım araştırmalardan haberdar ya da birtakım duyumları filan var. Şimdi herkes de bunu merakla bekliyor zâten. Yani biliyoruz ki Erdoğan İstanbul’a dâhil olacak. Şu hâliyle bakıldığı zaman geç kalmış olduğunu söyleyebilir miyiz Erdoğan’ın?

Özer Sencar: Hayır. Bu Ahmet Hakan’ın bahsettiği şeyde, yani Erdoğan semt semt, ilçe ilçe kampanya yapsa da fazla bir etkisi olacağını düşünmüyorum, abartıyorlar. Çünkü insanlar açlıkla mücâdele ediyor. Yani şu anda ekonomik durum çok kötü. Erdoğan onların karnını doyuramaz meydanlarda. Bir miktar etkili olur. Ama benim görüşüm, İmamoğlu’nu eğer seçimde mağlup edecek bir faktör varsa, DEM Parti seçmeni ve İYİ Parti seçmeninin kendi adaylarına gitmesidir. Erdoğan sokak sokak meydanlarda dolaşsa bile bu etkiyi üretemez. 

Şimdi orada çok ilginç bir şey oluyor. Demin bir tâkipçiyle böyle bir şey oldu. Şimdi birisi diyor ki: “Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş’a baş sağlığı dilemedi” diyor. Ama bunu diyen kişi AK Partili. 

Özer Sencar: Evet.

Yani şimdi bir yandan Ekrem İmamoğlu’nu “DEM’lenmek”le suçlayıp, diğer yandan Ekrem İmamoğlu’nun Demirtaş’a baş sağlığı dilememesini söylüyorlar. Bir diğer yandan meselâ bu son olayda, “Bu Kandil uzlaşısı yapıyor” diyorlar, bir yandan da diyorlar ki: ‘‘İşte görüyorsunuz, Burcu Köksal DEM Partilileri kapıdan içeri sokmayacak.” Bunu kime yönelik yapıyorlar? DEM Partililer’e yönelik yapıyorlar. Yani şimdi Ekrem İmamoğlu ve diğer CHP’liler ne yapsalar iktidar kullanıyor. İttifak yapsa da kullanıyor, yapmasa da kullanıyor. Böyle garip bir durum var. 

Özer Sencar: Onların anlamadıkları şey şu: Türkiye’de siyâsal bilinci en yüksek toplumsal kitle DEM Partililer’dir. DEM Partililer’i ancak şu şekilde ikna edebilirsiniz, yani onların partililerine veya yetkililerine o insanların kabul edebileceği güçlü bir şey söylemeniz lâzım. Nedir bu güçlü şey? 1) “Biz anlaştık, Öcalan’ı rahatlatacağız” ; 2) “Biz anlaştık, kayyum atama meselesini çözdük”. DEM Partililer’e bu şekilde bir gerekçeyle gitmezlerse, İstanbul’da DEM Partililer’i çok fazla yönlendiremezler. Ama hiç yönlendiremez demek değil bu. Şu anda arada 3 puan fark var. Bu 3 puan değiştirilemez bir puan değildir. Yani Erdoğan sokağa çıkarsa AK Parti’nin oyunu, Kurum’un oyunu 1 puan artırabilir. Bu olağanüstü bir şey değil. Erdoğan için 1 puan olağanüstü bir şey değil. Ama daha fazlası için Erdoğan’ın mutlaka örtülü bir şekilde, kapalı kapılar ardında DEM Partililer’le pazarlık etmesi lâzımdı. O pazarlığı yapmadı anlaşıldığı kadarıyla şimdi. Ama eğer çok sıkı bir pazarlık yapsaydı, Demirtaş adaylıktan çekilmezdi. 

Başak Demirtaş.

Özer Sencar: Başak Demirtaş. 

Burada tabiî şöyle bir husus var: Meselâ İYİ Parti’nin oylarının İYİ Parti’ye gitmesi. Meselâ İstanbul’da Buğra Kavuncu’ya gitmesi. Şimdi siz de bahsettiniz, “Partiye bağlılığı %50’nin altında” dediniz. Meral Akşener ne yapabilir? Yani diyelim ki İstanbul’da %7-8 olan oyunun –tam bilmiyorum şu anda oranı– büyük bir kısmını kendi adayına aktarabilmek için elinde nasıl bir malzeme var?

Özer Sencar: Şimdi seçtikleri adaya dikkat ederseniz, %7’lik bir popülaritesi var. 

O tabloyu tekrar gösterirsek arkadaşlar. Buğra Kavuncu’nun %7.

Özer Sencar: Şimdi, Buğra Kavuncu neredeyse 4-5 yıl –tam kaç yıl olduğunu bilmiyorum– İstanbul’da İl Başkanlığı yaptı ve ticâretten gelen bir insan. Siyâsî değil, iş bilir bir insan olması lâzım. 10 sene, 15 sene ticârette bulunan bir insan. Ben Buğra Kavuncu’nun bu sempatisinin çok düşük olduğunu düşünüyorum. Yani bu araştırmayı yapmadan önce bana sorsalardı veya ben kendi kendime sorsaydım “Buğra Kavuncu’nun popülaritesi ne olabilir?” diye, 20’nin üstünde diye düşünürdüm. En azından 15-20 derdim. Ben şu anda Buğra Kavuncu’nun İstanbul’da İYİ Parti adına doğru aday olmadığına kanaat getiriyorum. 

İlginç. Halbuki en parlak isim diye gördük.  

Özer Sencar: Ama halkla diyalog kurmamış. Halkta sempati biriktirmemiş. Yani üstenci bir lider gibi, bürokrat gibi davranmış. Yani zâten 7 puan oyu var İYİ Parti’nin İstanbul’da. Geçen seçimde İmamoğlu’na gelen oyların %14’ü İYİ Parti’den gelmiş. Bu 7 puan eder. Bir partinin oyu 7 puansa, orada reel olan 7 puanlık oyu varsa –ki öyle görünüyor– Buğra Kavuncu’nun sempatisinin, popülaritesinin 7 olması Kavuncu’nun yanlış aday olduğunu gösteriyor bana. 

O zaman şunu sorayım.

Özer Sencar: Bir şey daha söyleyeyim. Geçen ay ve bu ay İmamoğlu’nu tercih edenler Ocak ayında %60 civârındaydı. İYİ Partililerin %60’ı İmamoğlu diyordu, %24’ü İYİ Parti adayı diyordu. Bu ay %45’e düştü İmamoğlu diyenler. Ama ilginç bir şey: İYİ Parti adayı diyenler yine %21-22. 

O zaman nereye gitti onlar?

Özer Sencar: Kararsızlara veya başka yere gidiyor.

Zafer Partisi var.

Özer Sencar: Zafer Partisi’nde o kadar büyük bir artış yok. Zafer Partisi kendi oyunu alıyor. Ama şunu görüyorum: İmamoğlu’nu tercih edenler bir miktar azalsa bile, bu azalanlar gidip Buğra Kavuncu’yu desteklemiyor. 

Şimdi burada ilginç bir şey var, çok konuşulmuyor ama. İstanbul’da Türkiye İşçi Partisi’nin %4’lük bir oyu var ve İstanbul’da adayı yok. Bu seçmenin İmamoğlu’nu destekleyeceğini mi varsayıyoruz genel olarak?

Özer Sencar: Büyük kısmının destekleyeceğini varsayıyorum. Çünkü bunlar soldur. Milliyetçi sol filan değildir. Yani İşçi Partisi demek, Marksist/sosyalist/sosyal demokrat bir kitledir. Eğer bunlar sandığa giderlerse tamâmına yakınının İmamoğlu’na oy vereceğini düşünüyorum. 

Şimdi tekrar önümdeki şeye bakıyorum: AK Parti ve MHP’nin oyu %42’ye yakın İstanbul’da, CHP %28 almış — son seçimi söylüyorum.

Özer Sencar: Evet.

Yeşil Sol Parti, yani şimdiki DEM 8 almış. İYİ Parti 8 almış. Aslında çok ilginç bir şey ve sizin bulgularınıza baktığımız zaman, Murat Kurum, AKP+MHP’nin tamâmını alamamış gibi gözüküyor. %41’i bile.

Özer Sencar: O doğal ama. Yani bir partinin adayı ne olursa olsun o partinin oyunun tamâmını alamaz. Ama ilginç bir şey daha söyleyeyim. Bu ayki araştırmamızda, bütün seçmenlere sorduğumuz şöyle bir sualimiz var: “CHP’ye kazandırmamak için AK Parti’ye oy verir misiniz?” veya “AK Parti’ye kazandırmamak için CHP’ye oy verir misiniz?” diye sorduğumuzda; “AK Parti’ye kazandırmamak için CHP’ye veririm” diyenler %9, “CHP’ye kazandırmamak için AK Parti’ye oy veririz” diyenler %4, CHP’li seçmenden. Yani CHP’li seçmende de bu Kılıçdaroğlu karşıtları meselesinden dolayı kanımca %4’lük bir kaybı olabilir. Bir şey daha yaptım ben. Son zamanlarda, son 3 ayda, yani kurultaydan bu yana CHP’ye oy vereceğini söyleyen Alevî seçmenlere baktım. CHP’ye oy vereceğini söylediği halde, İmamoğlu’na oy vermeyeceğini söyleyen %10’luk bir kitle var. 

Yani Kılıçdaroğlu’na ihânet edildiğini mi düşünüyorlar meselâ?

Özer Sencar: Yani Kılıçdaroğlu’na haksızlık edildiğini düşünüyorlar veyâhut da Kılıçdaroğlu’nun hatırını sürdürüyorlar. İmamoğlu’nun aşması gereken sorunlardan bir tânesi de bu. CHP’nin aşması gereken… Eğer bu olay, yani 31 Mart seçiminin önemli sonuçlarından bir tânesi, İmamoğlu kaybederse, birinci sonuç: Artık ilânihâye Erdoğan’la birlikte yaşayacağız, ikinci sonuç: Nisan veya Mayıs ayında yapılacak olağanüstü kurultayla Kılıçdaroğlu ve ekibi gelip CHP’yi teslim alacak.

Almak istiyorlar diyelim.

Özer Sencar: Son kurultayda ikinci turda Kılıçdaroğlu 550 delegenin oyunu aldı. 200 oy yer değiştirdi. Şimdi İmamoğlu İstanbul’da kaybederse İmamoğlu’yla birlikte hareket eden İstanbul’daki Alevî delegelerin hâlâ İmamoğlu’nun arkasından gideceğini mi düşünüyorsunuz?

O zaman benim bugünkü yayında koyduğum başlık çok isâbetliymiş. Kendimi övmek gibi olmasın. “En büyük rakibi partisi” dedim İmamoğlu için. 

Özer Sencar: Başa dönersek, bakın çok ilginç bir şey söylemişsiniz, doğru. Biz 2022’nin başından beri her ay ölçüyoruz bu cumhurbaşkanlığını. Raporlarımız CHP’ye de gidiyor diğerlerine de gidiyor. Bu süreç içerisinde Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın önünde olduğu bir tek ay yok. Bütün aylarda 5-10 puan, hattâ 15-20 puan bu ikisi öndeydi Kılıçdaroğlu’ndan. Rakamlara baktığımızda CHP’lilerin İmamoğlu veya Mansur Yavaş yerine Kılıçdaroğlu’nu çıkarmalarını mâkul ve mâzur gösterebilecek hiçbir şey yok. Bu sâdece Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığına tekrar getirme operasyonuydu. Kılıçdaroğlu’na ben en son ziyârete gittim; “Ya Kemal Bey, yapmayın bu işi. Bakın felâket gibi bir sonuç olur” filan dedim. Her ay ölçüm yapıyorum. Hem Mansur Yavaş’ın hem İmamoğlu’nun 10-15 puan Kılıçdaroğlu’ndan önde olduğunu görüyoruz ve Kılıçdaroğlu’na bu rapor gidiyor. Kemal Bey o nâzik ifâdesiyle benim omzuma şöyle vurdu, dedi ki: “Hocam hiç merak etme. %60’la kazanacağım”. Bizim raporlarımızda %45-48’i görmüyor, “%60’la kazanacağım…” diyor. Yani sâdece Kılıçdaroğlu değil; Türkiye’de Alevî olsun olmasın sol aydınlar Kılıçdaroğlu’nu da Cumhuriyet Partisi’ni de fedâ ettiler. Erdoğan’a hediye ettiler. 

Evet, yine biz solculara dokunduk.

Özer Sencar: Bu günahkârlardan bir tânesi de sizsiniz. 

Aman iyi, hadi bakalım öyle olsun. Çok sağ olun Özer Bey. Yine çok keyifli bir söyleşi oldu. Teşekkürler. Seçim olmadan bir kere daha sizi burada konuk edeceğim inşallah. 

Özer Sencar: Olur olur. Yani daha biz bu ay, muhtemelen önümüzdeki hafta yeni bir araştırmaya gireceğiz. Eğer uygun görürsek şartları ayın sonunda bir araştırma daha yapacağız. Çünkü bakın, bu benim için İstanbul seçimi değil. Bunu her yerde söylüyorum, biraz abartılı bulunuyor; “Ya, büyütüyorsun” filan diyorlar. Benim için bu, Türkiye’nin gelecekteki 20 yılının seçimidir. Yaşayıp göreceğiz. 

Evet, çok sağ olun.

Özer Sencar: İyi günler diliyorum.

MetroPOLL Araştırma Başkanı Prof. Özer Sencar’la ağırlıkla İstanbul’u, ama tüm Türkiye’yi konuştuk. Kendisine çok teşekkürler. Sizlere de bizi izlediğiniz için teşekkürler, iyi günler. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.