Gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri 992. haftada Galatasaray Meydanı’nda Talat Türkoğlu’nun akıbetini sordu.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ve faillerin yargılanması talebiyle İstanbul-Beyoğlu’nda 1995’ten bu yana eylem yapan Cumartesi Anneleri, bu hafta da (30 Mart 2024) Galatasaray Meydanı’na karanfil bırakarak açıklamalarını okudu.
Cumartesi Anneleri bu hafta Talat Türkoğlu’nun akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri’nin açıklaması şöyle:
28 yıldır soruyoruz: Talat Türkoğlu nerede?
992.haftamızda da bizi gerçek toplanma mekanımızdan ayıran polis bariyerlerinin önündeyiz.
AYM’nin ihlal kararlarına rağmen, mekan yasağı ve katılımcı kısıtlamalarıyla toplanma özgürlüğümüze yönelik ihlal devam ediyor.
992 haftadır ısrarla dile getiriyoruz: Kayıp yakınlarına etkili ve ulaşılabilir iç hukuk yolu sağlanmıyor. Onların seslerini duyurma ve taleplerini görünür kılma çabaları yasaklarla, kısıtlamalarla ve yargı tacizleriyle engelleniyor.
992 haftadır hatırlatıyoruz: Kayıp yakınlarının “devletin güvenlik güçler tarafından gözaltına alınan sevdiklerimize ne oldu?” sorususun muhatabı yalnız suçun işlendiği dönemin iktidarları değil, suçu açığa çıkarma, faillerini cezalandırma sorumluluğu bulunan sonraki tüm iktidarlardır. Zira gözaltında kaybetmelerde, sadece olayın gerçekleştiği dönemdeki iktidarların değil, aynı zamanda sonraki iktidarları da kapsayan bir sorumluluk zinciri vardır.
992.haftamızda, bugüne kadar hiçbir iktidarın sorumluluğunu yerine getirmediği Talat Türkoğlu dosyasında adalet sağlanması talebiyle buluştuk.
Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu İstanbul Avcılar’da yaşıyordu.
29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söyledi. Ailesinin yanında kaldığı sürede onlar da bu duruma tanıklık etti.1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Türkoğlu Ailesi, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü’nün tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Resmi makamlar Talat Türkoğlu’nun gözaltına alınmadığını ve nerede olduğunu bilinmediklerini söyledi.
1997 yılında JİTEM mensubu Kasım Açık’ın yaptığı itiraflar basına yansıdı.Talat’ın eşkâl, kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntıları ile veren Kasım Açık; Onun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını ve işkence ile öldürülen bedeninin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi.
Bu beyanlar üzerine Türkoğlu Ailesi ek bir soruşturma yapılması için savcılığa başvurdu.Ancak savcılık, etkin bir soruşturma yürütmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi.
AİHM’e taşınan davada ise Türkiye, etkili bir soruşturma yapmadığı ve Talat Türkoğlu’nun yaşama hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle mahkûm oldu.
AİHM’in Türkiye’yi mahkûm etmesinin ardından İHD avukatı Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkûmiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulundu.Ancak Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Bu karar üzerine yapılan itiraz başvurusu reddedildi.
Aile 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.Anayasa Mahkemesi de 2020 yılında başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. Aile kararın icrası için tekrar AİHM’e başvurdu.
Kısacası Talat Türkoğlu’nun gözaltında kaybedilmesi ile ilgili iç hukukta tüm başvuru yolları denenmesine rağmen, zamanaşımı devreye sokularak dosya kapatıldı.
Gözaltında kaybedilişinin 28.yılında Talat Türkoğlu dosyasında uluslarası hukuka aykırı olarak verilen tüm zamanaşımı kararlarının kaldırılmasını ve dosyanın yeniden açılarak etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini talep ediyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin, Talat Türkoğlu için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.