Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in ziyareti öncesi Yunan basınına konuştu: “Miçotakis ile uyum iklimini yakaladık”

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ziyaretinden önce Yunanistan’ın Kathimerini gazetesine konuştu. Erdoğan, Yunanistan ile ayrı düşülen birçok konunun olmasına rağmen “uzlaşılabilecek” başlıkların da olduğunu belirterek “Miçotakis ile uyum iklimini yakaladık” dedi.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, 13 Mayıs Pazartesi günü Türkiye’ye bir resmi ziyaret gerçekleştirecek. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Miçotakis Ankara’da bir araya gelecek.

Görüşmenin ana başlıklarından biri 7 Aralık’ta Yunanistan’ın başkenti Atina’da imzalanan Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Üzerine Atina Bildirgesi’ndeki maddeler. Bunun yanı sıra yeni anlaşmaların imzalanması da gündemde.

Erdoğan, Miçotakis’in Ankara ziyaretinden önce Yunanistan’ın Kathimerini gazetesinin sorularına yanıt verdi. Erdoğan, “Egemenlik konularının gündeme gelmesi diyalog zeminine zarar veren ve ilerlemesini engelleyen bir durum değil. Bizler bu zemini her koşulda koruyabilir ve ilerlemeyi sağlayabiliriz” dedi.

“Hedefimiz, ikili ilişkilerimizin seviyesini tarihte görülmemiş düzeye çıkarmak”

Erdoğan, gazetenin “Kiryakos Miçotakis’in Ankara ziyaretine ilişkin açıklamanızda kendisi ile iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl geliştirilebileceği konusunda görüşeceğinizi belirtmiştiniz. İlişkilerin seviyesinden memnun musunuz? Hedef nedir ve ona nasıl ulaşılabilir?” sorusuna şöyle yanıt veriyor:

“Hedef basit; sorunları çözerek dostluğumuzu pekiştirmek, ikili ilişiklerimizin seviyesini tarihte görülmemiş düzeye çıkartmaktır. Bunun için Türkiye olarak son dönemde samimi ve etkin adımlar attık ve buna da devam etmek niyetindeyiz.”

Erdoğan, Türkiye ile Yunanistan’ın tarihsel boyut taşıyan birçok unsuru paylaştığını belirttiği demecinde, “Tabii ki aynı düşünmediğimiz konular bulunuyor, fakat uzlaşabileceğimiz başlıkların da sayısı az değil. Açık yüreklilikle tüm konuları bir arada konuşup çözüm yolunda adımlar atabiliriz” dedi. Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları çözmede ertelemenin bir sonuç getirmediğinin altını çizen Erdoğan, “Dolayısıyla iki ülkenin iki duvar arasına sıkıştırılmaya çalışılan ilişkilerini rahatlatmak ve o önyargılarla bezeli duvarları yıkmak elimizde. Tek ihtiyacımız olan çözüme odaklanmış ve samimi tarihi adımlardır” dedi.

“Miçotakis ile uyum iklimini yakaladık”

Erdoğan’a ayrıca Miçotakis ile olan ilişkisi hakkında da soru soruldu. “Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le Atina’da iletişiminiz nasıldı? Onunla iletişiminiz arzu ettiğiniz düzeyde mi?”  sorusu üzerine Erdoğan şu yanıtı verdi:

“Sayın Miçotakis ile son dönemde bir uyum iklimi yakaladığımızı düşünüyorum. Atina’da bizleri memnun eden bir misafirperverlik ortaya koydular. Tabii ki Sayın Miçotakis’i Ankara’da ağırladığımızda, Türk misafirperverliğinin en nadide örneklerinden birini daha sergileyeceğiz.”

Erdoğan sözkonusu uyum ikliminin ayrıca somut meyveler verdiğinden de bahsederek “Sayın Miçotakis ile son dönemde bir uyum iklimi yakaladığımızı düşünüyorum. Atina’da bizleri memnun eden bir misafirperverlik ortaya koydular. Tabii ki Sayın Miçotakis’i Ankara’da ağırladığımızda, Türk misafirperverliğinin en nadide örneklerinden birini daha sergileyeceğiz” dedi.

“Egemenlik konularının gündeme gelmesi diyalog zeminine zarar veren bir durum değil”

Erdoğan’a özellikle Yunanistan ile Türkiye arasındaki egemenlik tartışmaları hatırlatılarak “Geçtiğimiz günlerde Ankara, Yunanistan’ın Ege’de deniz parkları konusunda atmak istediği adımlara tepki gösterdi. Atina, bu adımların ‘çevre’ konusu ile alakalı olduğunu söylerken, Türkiye Dışişleri Bakanlığı da ‘adaların egemenliği’ konusunu gündeme getirdi. Sayın Miçotakis, Yunanistan’ın deniz parklarını ilan edeceğini belirtti. Sadece denizdeki kullanım hakları değil, kara üzerindeki egemenlik konuları da gündeme geldiği zaman, diyalog ilerleyebilir mi?” şeklinde bir soru yöneltildi. Erdoğan ise bu soru üzerine “Egemenlik konularının gündeme gelmesi diyalog zeminine zarar veren ve ilerlemesini engelleyen bir durum değil” dedi. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Bizler bu zemini her koşulda koruyabilir ve ilerlemeyi sağlayabiliriz. Bu konular da zaten ele almamız gerekenler listesinde müstesna bir yere sahip. Oldubittilerden uzak bir perspektifle ve çözüme inanmış bir yaklaşımı benimseyerek bu meseleleri konuşabiliriz. Ancak, bu zemine ‘Ben yaptım oldu’ anlayışı en büyük zararı verir. Türkiye olarak çevre konusunda ne kadar hassas olduğumuz herkesin malumudur. Fakat bunun kullanışlı bir paravan olarak görülmesi ve başka tartışmalı durumların onun arkasında bir şekilde gizlenmeye çalışılması doğru olmaz.”

“Türkiye’yi yok sayma girişimleri karşısında da gerekli tepkiyi her zaman verdik”

Erdoğan, “Yunanistan, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin Türkiye ile Libya, Türkiye ise Yunanistan ile Mısır arasında yapılan anlaşmaları geçersiz saymaktadır. Benzer şekilde Kıbrıs ile İsrail arasında yapılan birtakım anlaşmalar da Türkiye açısından geçersiz sayılmaktadır. Böyle bir ortamda Yunanistan ile Türkiye arasında hidrokarbon konusunda herhangi bir işbirliğinden söz edebilir miyiz?” sorusunu, şöyle yanıtladı:

“Bir düzeltme yaparak başlayalım. Sorunuzda Kıbrıs ile İsrail arasında bir anlaşmadan söz ettiniz. Orada Kıbrıs adasının tamamının İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırma anlaşması yaptığı gibi bir varsayım söz konusu. Bizim tanımadığımız anlaşma Güney Kıbrıs’taki Rum Yönetimi ile İsrail arasında yapılmış ve adanın asli unsuru olan Kıbrıs Türkleri’nin yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatleri yok sayılmıştır. Diğer taraftan bize göre enerji bir çatışma alanı değil, bir işbirliği alanıdır. Bunun için pozitif bakış açısı ile meseleye yaklaşmak yeter de artar bile.”

Türkiye’nin, hidrokarbon kaynaklarının hakça, adil ve kapsayıcı paylaşımını savunduğunu ve sürekli bunun çağrısını yaptığını söyleyen Erdoğan bu konuda yaptıkları çağrıların bugüne kadar cevapsız kaldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bölgede sağlıklı bir diyaloğun temini için önemli bir potansiyeli bulunan bu önerimizin diğer aktörlerce de benimsenmesi gerektiğini her vesileyle vurguladım. Böyle bir adımın işbirliğini kolaylaştıracağını, kaynak çeşitliliği ve güvenliğine katkıda bulunacağını düşünüyorum. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını yok sayan adımlar, maalesef bugüne kadar bu mesele ile ilgili atmosferi zehirledi. Bundan vazgeçip arzu ettiğimiz diyalog zemininin oluşması halinde biz kalıcı çözüm için elimizi taşın altına koymaya hazırız. Gerginlik ile bir yere varılamaz. Kışkırtmalara kapılmanın kimseye faydasının olmadığı anlaşılmalı ve makulde buluşmanın yolları aranmalıdır.”

“Somut ve yapıcı fikirlere odaklanmanın, bizi çözüm rotasına sokacağına olan inancımız tamdır”

Türkiye ile Yunanistan’ın Ege kıta sahanlığı konusundaki pozisyonları da hatırlatıldığı röportajda Erdoğan’ın sözkonusu gündemde LAhey’deki uluslararası mahkeme gibi bir kurumun arabuluculuğunu kabul edip etmeyeceği soruldu. Erdoğan ise “Burada çözümün yolu bellidir, uluslararası hukuka uymak ve bunu sürdürülebilir kılmak. Bundan kaçmadığımız sürece birlikte aşamayacağımız hiçbir engel olmamalı” dedi. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

“Önceliğimiz bellidir. Uluslararası hukuka uygun barışçıl yöntemlerle çözüm bulma yaklaşımımız, sorunları ortadan kaldırmanın anahtarıdır. Bizler BM Şartı’na kayıtlı çözümleri gerek duyulması halinde dışlamıyoruz. Bunu da açık bir şekilde her vesileyle dile getiriyoruz. Somut ve yapıcı fikirlere odaklanmanın, bizi çözüm rotasına sokacağına olan inancımız tamdır. Yeter ki ‘Şu sorunu çözelim diğerleri çözümsüz kalsa da olur.’ demeyelim ve sorunların üzerine beraberce gidelim.”

Erdoğan, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına da değindi

İsrail’in abluka altındaki Gazze’ye yönelik saldırıları devam ederken Kathimerini, Erdoğan’ın Hamas ile İsrail hakkındaki tutumlarını sordu. Erdoğan “İsrail’in aylardır Gazze halkına yaşattıklarına bakıp İsrail’in hastane bombalamasını, çocuk öldürmesini, sivil halka zulmetmesini, çeşitli bahanelerle masumları açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa mahkum etmesini meşru görmek mümkün müdür?” dediği demecinde sözlerine şöyle devam etti:

“Hitler geçmişte ne yaptı? Toplama kamplarında insanlara zulmetti, öldürdü. Sadece 7 Ekim sonrası değil, öncesinde de yıllarca Gazze açık hava hapishanesine çevrilmedi mi? Adeta bir toplama kampı gibi oradaki insanlar yıllarca kıt kaynaklara mahkum edilmedi mi? 7 Ekim sonrası Gazze’de en vahşi şekilde sistematik toplu ölümlerde kimin imzası var? İnsanlara ‘Şu bölgeye gidin’ deyip oraya bombalar yağdıran İsrail’e ne denir? Netanyahu ortaya koyduğu soykırım yöntemleri ile Hitler’i de kıskandıracak seviyeye gelmiştir.”

Hamas ile ilgili olan soruyu da yanıtlayan Erdoğan, “Adına ‘yerleşimci’ dedikleri teröristler için Filistinlilerin evlerini ve topraklarını ellerinden aldı. Onları, Filistinlilerin evlerine yerleştirdi. Haliyle bu uzun yıllara yayılmış sistematik zulme karşı, Filistinliler de bir noktada örgütlendi ve direnmeye başladılar. Batı’nın terörist damgası vurmaya çalıştığı Hamas ve Filistin’deki diğer direniş grupları, esas itibarıyla bu zulme verilen tepkiden doğmuştur” diye konuştu.

Erdoğan ayrıca Hamas’ın en son ateşkes görüşmelerinde son teklifi kabul ettiğini hatırlatarak “Ancak İsrail, Gazze’nin tamamını işgal hevesi nedeniyle bahaneler üretip ateşkes istemiyor. Zulüm ve katliam devam ediyor. Biz ise çözüm için çabalamayı sürdürüyoruz. İsrail’e destek verenlerin tüm bu yaşananları yeniden düşünmesi ve tarihsel sorumluluk anlayışı ile barış ve huzuru savunan tarafta yer alması gerekiyor” dedi.

“ABD ziyareti karşılıklı programların uyuşmaması nedeniyle ertelendi”

Erdoğan Kathimerini’deki demecinde ayrıca Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile 9 Mayıs’ta gerçekleştirileceği düşünülen görüşmenin aniden ertelenmesi üzerine de konuştu. ABD’nin, Türk-Yunan ilişkilerinde arabulucu rolü oynaması gerektiğine inanıp inanmadığı sorulan Erdoğan, ABD ziyaretinin karşılıklı programların uyuşmaması nedeniyle ertelendiğini ifade ederek, şunları söyledi:

“Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde Amerika Birleşik Devletleri’nin denge politikasını muhafaza etmesinden yanayız. Biz, Yunanistan ve ABD, NATO’nun üyeleriyiz. Müttefiklik hukukuna uygun mesafede sürdürülecek ve yapıcı diyalog zeminini teşvik edici yaklaşımların yararlı olacağı kanaatindeyiz. Kaldı ki bizim Yunanistan ile aracısız doğrudan temas zeminimiz vardır. Bunu korumak ve geliştirmek ilişkilerimize daha fazla olumlu katkı sağlar.”

“Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye vize serbestisini tanıması gerekir”

Erdoğan, Türkiye ile Yunanistan arasındaki turist vizesi uygulamasına da değindiği demecinde şu ifadeleri kullandı:

“Yunan adalarına kapıda vize uygulaması ile vatandaşlarımız kolay seyahat imkanına kavuştu. Aslında tüm bunlara lüzum kalmaması ve Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye vize serbestisini tanıması gerekir. Biz bu konuda ilerleme sağlamak istiyoruz.”

Erdoğan, “İktidarda olduğunuz 20 aşkın yılda, Türkiye ile Yunanistan ilişkilerinin hangisini en iyi, hangisini en kötü anı olarak seçersiniz?” sorusu üzerine ilişkilerin en kötü yıllarını 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi dönemi olarak gösteren Erdoğan, “Yunanistan’ın darbeci sözde askerleri koruyup kollaması, ilişkilerin en dip noktalarından biri olarak görülebilir” dedi.

“İlişkilerimizdeki en iyi seviyenin de geçtiğimiz aralık ayında imzaladığımız Atina Bildirgesi olabilir” diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu bildirge ilişkilerimizde yeni bir aşamanın başlangıcı olmuştur. Tabii bunu yeterli görmüyor daha iyi seviyelere ulaşmak için çalışıyoruz. Bu bildirgenin yeni Türk-Yunan ilişkilerinin zeminini teşkil edeceğine inanıyorum ve yeni rekor düzeylere ulaşmayı temenni ediyorum.”

Kaynak: Kathimerini

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.