İzmir-Ödemiş’e bağlı Birgi Köyü’ne henüz yolunuz düşmediyse, “mutlaka gidilecekler” listenize eklemelisiniz.
12. yüzyıldan günümüze dek hemen her dönemi simgeleyen tarihi yapıların, ziyaretçilerin önünde adeta resmi geçit yaptığı, 1657 yılında inşa edilen Derviş Ağa Medresesi’nin -halk arasındaki ismiyle Çukur Medrese-, Türk-İslam sentezinin nadide örneklerinden olan Ulu Camii’nin, dallarından kuş cıvıltısının eksik olmadığı anıt ağaçların her adımda göz kamaştırdığı Birgi Köyü öyle görülesi ki, bu özellikler sayesinde hem UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’ndeki yerini almış, hem de 2022’de Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından yeryüzündeki en iyi 32 köyden biri seçilmiş.
Her yapının kendi dönemini yansıtan yaşanmışlıkları, her yaşanmışlığın o binaya kattığı bambaşka bir ruh var. Çakırağa Konağı, bu yanıyla Birgi Köyü’nün simge yapılarından.
Adını 1761 yılının varlıklı tüccarı Çakıroğlu Mehmet Bey’den alan üç katlı konağın geniş sofaya bakan iki odasının öyküsüne günümüzde bile güzelleme yapılıyor.
Rivayet o ki, Çakıroğlu Mehmet Bey biri İzmirli, diğeri İstanbullu iki kadınla evli, yani çok eşli. Ama öyle ince düşünceli ki (!) eşlerinin memleket hasreti çekmesine gönlü el vermiyor. O da, “Dur ben şunlara bir jest yapayım” deyip, odalarının duvarlarına İzmir ve İstanbul’u resmettiriyor. Resimler, bir yandan o yılların İstanbul ve İzmir’ini yüzyıllar sonra bu güne taşıyor, diğer yandan yaman bir çelişkiyi bünyesinde barındırıyor…
Şöyle ki… Çakırağa Konağı, Sürdürülebilir Enerji Temelli Turizm Uygulama Merkezi (SENTRUM) projesi kapsamında uygulanacak projenin temellerinin atıldığı bir mekân.
Projenin amacı seçilen destinasyonu -ki buradaki destinasyon Birgi Köyü- dönüştürmek, sürdürülebilir turizmi teşvik etmek, yerel ekonomik kalkınmayı desteklemek, bu başlıkları da yeşil ve sürdürülebilir, çevreci, yerel halkı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir çerçeveden bakarak hayata geçirmek. Bu kapsamda Enerjisa Enerji, Sabancı Üniversitesi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) el ele verip sürdürülebilir turizm ilkelerinin dikkate alındığı yeşil destinasyon modeli oluşturmak üzere çıktıkları yolculukta ikinci durağa geldi.
İlk durak Ayvalık’a bağlı Küçükköy’dü, ikinci durak ise Ödemiş’e bağlı Birgi Köyü.
İkinci durakta Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın da destek verdiği projenin tanıtımında en çok merak edilen soru şuydu: Yeşil ve sürdürülebilir turizm ne demek?
Bu turizm modeli çevreyi koruyan, yerel halkı destekleyen, doğa ve sosyal çevre arasındaki bağlantıyı geliştirmeyi hedefleyen sorumlu bir seyahat modeli. Bu modelle temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaştırılıp, enerji verimliliğini öne çıkaran, karbon salınımını azaltan, suyu tasarruflu kullanan, atıklara, israfa “dur” diyecek uygulamalar hayata geçiriliyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Birgi’de de bu yapılacak. Köylüler de, köye gelecek turistler de kültürel ve doğal değerleri koruma altına alınmış, yenilenebilir enerji ile beslenen, enerjiyi verimli kullanan, dört mevsime yayılan turizm sayesinde örnek bir köye kavuşacak. Bu sayede yerel kalkınma desteklenecek.
Yani bölge halkının refah düzeyi artacak, görkemli tarihi yapılar korunurken, yerel dinamikler güçlenecek, sürdürülebilir enerji sayesinde doğaya sahip çıkılacak; öte yandan toplumsal cinsiyet eşitlikçi bir bakış açısıyla kadınlar, Çakırağa’ların duvarına resim çizdiği odalardan çıkıp, kamusal alanda eşit söz hakkına sahip olacak.
Kadın ve gençlerin istihdamı, turizm meslek lisesi ve üniversite öğrencilerine yönelik staj imkânları, yürüyüş ve bisiklet rotalarının oluşturulması, çevre dostu ulaşımın teşvik edilmesi, konaklama tesisleri ve kamu binalarında enerji etütleri yapılması da projeler arasında.
Bu sayede Birgi Köyü’nün marka değerine kavuşması, bu yapılırken markalaşmanın yaratacağı baskıyı kontrol altında tutacak stratejiler geliştirilmesi de planlar dahilinde.
Daha önce Ayvalık Küçükköy’de hayata geçirilen projeyi Birgi Köyü’nde de aynı kararlılıkla sürdüreceklerini söyleyen Enerjisa CEO’su Murat Pınar’a göre SENTRUM Projesi, yalnız Türkiye değil, dünya ölçeğinde de başarı hikâyesi yazmaya devam edecek.
UNDP Türkiye Temsilcisi Louisa Vinton da projenin turizm ve kalkınmada motor görevi üstlenebileceğine dikkat çekerken, proje kapsamında doğayı koruyan ve doğaya değer veren sürdürülebilir modeller geliştirmesi konusundaki hassasiyete dikkat çekiyor.
Bu hassasiyetin önemini anlamak için Birgi Köyü’ne gidip, ipek böceklerine zarar vermemek için dut ağaçlarına dokunmayan, o böcekler zarar görmesin diye tarım ilacı bile kullanmaktan kaçınan köylülerle birkaç saat geçirmek bile yeterli.
Çünkü onlar tarihle doğanın iç içe geçtiği bu köyde kelimenin tam anlamıyla mutlu, projenin başarısı biraz da köydeki mutluluğun da sürdürülebilir olmasına bağlı.