Tahir Elçi davası: Tüm sanık polislerin beraatına karar verildi

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili davada karar çıktı. Karar duruşmasında tüm sanık polislerin beraatına karar verildi. Duruşma olaylı geçti.

Diyarbakır-Sur’da Dört Ayaklı Minare’nin önünde 28 Kasım 2015’te çıkan çatışmada başına isabet eden kurşun nedeniyle hayatını kaybeden eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin ölümüne ilişkin davada karar çıktı.

Mahkeme, Tahir Elçi cinayeti davasında tutuksuz yargılanan sanık polisler Mesut Sevgi, Fuat Tan ve Sinan Tabur’un üzerlerine atılı “taksirle ölüme neden olma” suçunu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraatlarına karar verdi. Mahkeme başkanı, dosyaya dair kararın tamamını okumadan salondan ayrıldı.

Tahir Elçi’nin vurulma anı: “Kurşunun nereden geldiği belli değil”

Esas hakkındaki görüşünde savcı, Elçi’nin nereden geldiği belli olmayan bir kurşun nedeniyle hayatını kaybettiği, suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığını söyledi. Savcı, bu gerekçelerle sanık polisler hakkında beraat kararı verilmesini talep etti. Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, savcının görüşüne karşı beyanda bulunmadı.

Tahir Elçi’nin kardeşi Mehmet Elçi, “Tahir Elçi, ‘Burada çatışma ve savaş istemiyorum’ dedikten beş dakika sonra çatışma çıktı” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Onun vurulduğu anı çeken kamerada 13 saniyelik görüntü kayıp. Bu görüntüleri istemediler. Savcılar, birkaç tanığı tehdit ve şantajda bulunarak Elçi’nin aleyhine ifade vermeye zorladılar. Mahkeme heyeti olarak olayı çözmemek için elinizden geleni yaptınız. İlk duruşmada Türkan Elçi’yi duruşmadan çıkarmakla tehdit ettiniz. Beraat kararı istiyorsunuz, bu doğru bir karar olmaz.”

Avukatlardan adliye önünde protesto

Mahkeme kararını okumadan önce Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayeti davasına katılan faklı illerin baro başkanları, avukatlar, hukuk ve insan hakları örgütlerinden temsilciler, mahkemenin tutumunu ve “cezasızlık politikası örneği” olarak tanımladıkları savcının sanık polisler hakkında beraat istediği esas hakkındaki mütaalasını Diyarbakır Adliyesi önünde protesto etti.

“Herkes cinayeti görmeme çabası içinde”

Elçi ailesinin avukatı olan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ise esas hakkındaki görüşe ilişkin, “Bu salonda tarihi bir ana tanıklık etmek için bir aradayız. Bu cinayeti aydınlatmadaki ısrarımız ve beklentimiz nedeniyle buradayız. Tahir Elçi dosyası önemli? Bu cinayeti canlı yayında izlendi. Hepimiz bu cinayetin tanığınız. Herkesin bildiğini herkesten saklayan bir güç var. Yargı da bunun parçası oldu” diyerek, bu davanın siyasi olduğunu söyledi.

Tahir Elçi’nin siyasi bir suikast sonucu öldürüldüğünü vurgulayan Eren, “Bu tanımlamayı dönemin başbakanı yaptı. Siyasi suikast bir planlı bir şeydir. Adaletin sağlanması konusunda lehimize bir karar kurmadınız. Mahkeme dosyanın aydınlatılması konusunda bir cesaret göstermedi. Bu mahkemeden adil bir karar çıkacağına inanmıyoruz. Bu cinayeti herkes de gördü, devlet de gördü, yargı da gördü. Ancak cinayeti görmeme çabası içinde herkes” diye konuştu.

Elçi ailesi avukatlarından Gamze Yalçın ise davanın “cezasızlık” politikasının bir tezahürü olduğunu belirtti ve savcının mütalaasında kullandığı “yapılan tüm araştırmalara rağmen” sözünü hatırlattı. Yalçın, “Mütaaladaki bu ifadeye rağmen bu dosyada hiçbir araştırma yapılmadı. Tahir Elçi katledildiğinde sonra hiçbir soruşturma makamı, gerekli araştırma ve soruşturmayı yapmamıştır” dedi.

“Bu dosyayı üst mahkemelerde sürdürürüz”

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı avukat Erinç Sağkan ise savcının mütaalasına katılmadıklarını belirtti, “25 yıllık avukatım, ilk defa bir cumhuriyet savcısının katılanlar lehine değil, sanıklar lehine tutum aldığını görüyorum. Bu dosyada sanık olacak kişiler tanık olarak dinlendi. Bunların şüpheli olarak ifadelerinin alınması için Elçi ailesinin avukatları yıllarca mücadele etti. Savcının mütalaada ‘yapılan bütün araştırmalara rağmen tespit edilemeyen’ ifadesiyle evrensel hukuk ilkelerinden bahsediyor. Evrensel hukuk ilkesini benimseyeceksek sanıklar neden burada değil? Böyle bir yerde adli yargılanma hakkının esası çiğnendi. Biz bu dosyada her şeyi yaptık vicdanımız rahat, diyorsanız bizim diyeceğimiz bir şey yok. O zaman bu dosyayı üst mahkemelerde sürdürürüz” dedi.

Ne oldu? Tahir Elçi ne zaman, nasıl öldü?

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te Diyarbakır-Sur’da Hendek operasyonlarında zarar gören Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sırasında çıkan çatışmada başına isabet eden kurşun nedeniyle hayatını kaybetti.

Elçi’nin ölümüne yol açan kurşunun hangi silahtan çıktığı ve kim tarafından ateşlenmiş olabileceğine dair rapor hazırlayan İngiltere merkezli Forensic Architecture, Elçi’nin üç polisten birinin silahından çıkan kurşunla öldürüldüğü sonucuna ulaştı.

Dava sürecinde neler oldu?

Elçi’nin öldürülmesinin ardından olay günü bölgede görev yapan polis memurları F. T., S. T. ve M. S. hakkında “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan yargılanıyor. Üç polisin iki ila altı yıl hapsi isteniyor. Firari sanık Uğur Yakışır ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçlamasıyla üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyor.

Davayla ilgili Elçi’nin ölümünün sekizince yıldönümünde konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, faillerin cezalandırılmadığını ve adaletin yerini bulmadığını söyledi. Tetiği tutan elin karanlıkta bırakıldığını söyleyen Eren, “‘Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyunun mesuliyetinin kendisine ait olduğunu’ söyleyenlerin, bu sorumlulukla hareket etmediklerine hep birlikte bir kez daha tanık olduk. Tahir Elçi cinayeti, 2015’te başlayan o karanlık sürecin yolunu döşemek isteyenlerin siyasi bir operasyonuydu. O sebeple, Tahir Elçi suikastının tüm yönleriyle aydınlatılması etkin bir kamu ve siyasi iradenin ortaya konması ile mümkün olacaktır. Bu sebeple ‘Devletin aydınlatamadığı cinayet yoktur, aydınlatmadığı cinayet vardır’ diyoruz” dedi.

Elçi’nin avukatları, soruşturma sürecinde bazı delillerin eksik toplandığını ve olay yerinde keşif yapılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca avukatlar, bazı polis ve amirlerin dinlenmesini talep ediyorlar.

Avukatların davaya dair bir diğer talebi ise dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi ve Elçi’nin vurulduğu yeri gösteren Mardin Kebap Evi’nin kamera kayıtlarının incelenmesi.

Mahkeme heyeti bir önceki duruşmada TÜBİTAK’ta incelenmesi istenen kamera kayıtlarıyla ilgili rapora ne olduğunun sorulmasını ve sanıklar hakkındaki adli tedbir kontrolünün devam etmesine karar verdi. Ayrıca heyet, keşif talebi ve olay yerindeki polis amirlerinin ifadesinin alınma talebini de reddetti.

Avukat Eren, sekizinci yıldönümündeki konuşmasında cinayetin işlendiği ilk andan itibaren kentte gerçekleştirilen güvenlik toplantıları, yargı makamlarının soruşturma aşamasındaki isteksiz tutum ve skandal uygulamaları; bu cinayetin aydınlatılmasını istemeyen bir iradenin varlığına hep işaret ettiğini de söyledi.

Dava dosyasında önemli bir mesafe katedilmediğini söyleyen Eren, “Dosyaya katkı sunacağına inandığımız cinayet öncesi ve sonrasındaki gelişmelere yönelik tüm taleplerimiz ısrarla reddedilmektedir. Soruşturma aşamasında açığa çıkmış hukuksuzluklara ise mahkeme heyetinin ve yargı makamlarının kayıtsız kalışı, hukuk adına bizleri kaygılandırmakta” diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.