Ankara Garı Katliamı davasında karar çıkmadı | Sanık Erman Ekici’nin avukatının rapor alması nedeniyle dava 1 Temmuz’a ertelendi

10 Ekim Ankara Garı Katliamı’nın firari sanıklar yönünden devam eden davasının 25. duruşması yapıldı. Mütalaanın ardından karar verilmesi beklenirken, sanık Erman Ekici’nin avukatının rapor alması nedeniyle dava 1 Temmuz 2024’e ertelendi.

Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015’te IŞİD’in canlı bombalarıyla 104 kişinin katledilmesine ilişkin firari sanıklar yönünden Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davada karar aşamasına gelindi. Karar duruşması öncesi Ankara Adliyesi önünde 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci yaptığı açıklamada, “Var gücümüzle bize yapılan haksızlığın karşısında direneceğiz ve 104 insana verdiğimiz sözü unutmayacağız” dedi.

Duruşmayı CHP milletvekilleri Semra Dinçer, Aliye Timisi Ersever, Ali Gökçek, Rıfat Nalbantoğlu, Türkan Elçi, Aliye Coşar, Orhan Sarıbal, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Hasan Öztürk ile EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki ile pek çok siyasi parti, sendika ve meslek odası ve yüzlerce yurttaş takip etti.

Türkiye Barolar Birliği davaya katıldı

Tutuklu sanıklar ve IŞİD üyeliğiyle yargılanan veya hüküm giymiş olan tanıklar, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldılar. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, davaya katılma taleplerini açıklamak için söz aldı. TBB’nin insan haklarını koruma görevi dolayısıyla davaya katılma hakkı olduğunu söyledi. Gar Katliamı’nda avukat Uygar Coşkun’un yaşam hakkının ihlal edildiğini belirterek katılan sıfatını alması gerektiğini belirtti. Mahkeme başkanı, TBB’nin katılan sıfatıyla katılmasına karar verdi. 

Av. Işık: “Taleplerimizin tamamını reddettiniz”

Avukat İlke Işık, sekiz yılda mahkemeye 256 talep sunduklarını neredeyse bunların tamamının reddedildiğini söyledi. Av. Işık, “Bütün kararları ret ret ret biçiminde kurdunuz. Neden IŞİD’ın insanlığa karşı suç işlediğini kabul edemiyorsunuz? Türkiye hukuk sistemi neden bunu kabul etmiyor” diye sordu.

Avukatlar söz haklarını katılanlara verdiklerini söyleyerek cübbelerini çıkardı

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “öfkeli çocuklar” söylemini hatırlatan Av. Işık, “Biz konuşmayacağız katılanlar konuşacaklar. Biz cübbelerimizi bırakıp ailelerimizin yanına geçeceğiz” dedikten sonra salonda alkış koptu. Aileler “Adalet istiyoruz” sloganları ve alkışlarla mahkeme heyetini protesto etti. Avukatlar cübbelerini çıkartarak salondan ayrıldı.

“Bu meseleyi çözemiyorsanız o cübbeyi çıkarmanız lazım”

Katılanlara söz hakkı vermeyen mahkeme başkanı, söz hakkını savcıya verdi. Savcı, mütalaasının tekrar ettiğini söylerken salondaki aileler sesin duyulmadığını mikrofon sisteminin getirilmesi gerektiğini belirtti. Devlet olanaklarının mikrofon sistemi kurmasına olanağın olmamasının gülünç olarak nitelendiren aileler, mahkeme başkanına katılanlara söz hakkı vermeden karar sürecine giremeyeceğini söyledi. Mahkeme başkanı, duruşmaya 15 dakika ara vereceklerini ve mikrofon sisteminin olup olmadığına bakacaklarını söylemesi üzerine aileler “Bu meseleyi çözemiyorsanız o cübbeyi çıkarmanız lazım” diye tepki gösterdi.

CHP’li Timisi Ersever: “Seyyar mikrofonunuz bile yok”

CHP Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, mahkeme başkanının duruşma salonundaki hoparlörün eski ve çalışmadığını söylemesi üzerine, “Seyyar mikrofonunuz bile yok” diyerek tepki gösterdi. Mahkeme başkanı çözüm önerisi olarak 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunda el mikrofonu sisteminin çalışıp çalışmadığının denenip çalıştığı takdirde o salonda devam edileceğini, çalışmazsa aynı salonda SEGBİS üzerinden kaydedileceğini söyledi. 

Kocabıyık: “‘Konuşursam yer yerinden oynar’ diyen dönemin başbakanı bu mahkemenin seyrini değiştirmez mi?

Aranın ardından Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunda SEGBİS’le kayıt almaya karar verildi. İlk sözü 10 Ekim Barış Derneği Başkanı İshak Kocabıyık aldı. Kocabıyık, 10 Ekim Gar Katliamı’nda yaşamını yitirenleri insan oldukları için katledildiğine dikkat çekti:

“Eğer bu suç insanlığa karşı suç değilse ne insanlığa karşı suç sayılacak? Sayın yargıç hiç mi merak etmediniz, dönemin siyasileri ne demiş? Bizim anladığımızı siz nasıl anlamazsınız. Dönemin başbakanından Adalet Bakanı’na herkes bildiğini söylemek zorunda. ‘Konuşursam yer yerinden oynar’ diyen dönemin başbakanı bu mahkemenin seyrini değiştirmez mi? Kafka’nın ‘Dava’ romanında yaşananları bize dokuz senedir yaşatıyorsunuz.”

Coşkun: “Katiller cezaevinde keyif çatarken, ben evladımı göremiyorum”

Yaşamını yitiren avukat Uygar Coşkun’un annesi Nuray Coşkun, “Ben oğlumun adalet inancına o kadar inanıyorum ki sizin de bunu gözeteceğinizi umuyorum” dedi. Coşkun, “Torunum babasının mezarına gidip ‘burası benim babamın evi’ diyor. Bir kere evladıma sarılmak isterim. Biz dokuz yıldır yaşıyor muyuz? Hayır, bence yaşamıyoruz. Biz gerçek adalet istiyoruz. Katiller cezaevinde keyif çatarken onlar yaşarken, ben evladımı göremiyorum” diyerek tepki gösterdi.

Güney Doğan’ın annesi Berna Doğan, oğlunun Ankara’ya barış için geldiğini söyleyerek “Bütün insanların kardeşçe beraber yaşamalarını istedi. Benim evladım sadece barış istedi… 23 yaşındaydı, gencecik pırıl pırıl. O gün beni mezara gömdüler. Ben çocuğumu evlendiremedim, torunumu göremedim” dedi. 

Doğan’ın konuşmasın sırasında sanıklardan IŞİD üyesi Hacı Ali Durmaz, duruşmaya devam etmek istemediğini bildirdi ve SEGBİS’ten ayrıldı.

Tevfik: “Bir gün sizin çocuklarınıza da, katillerin, yönetecilerin ve kamu görevlilerinin çocuklarına da sıra gelecek”

Korkmaz Tevfik’in annesi Zöhre Tevfik de mahkeme heyetinin bütün ısrarlara rağmen IŞİD’in insanlığa karşı suç işlediğini kabul etmediğini vurguladı:

“Benim oğlumun nefes darlığından öldü. IŞİD bomba attı, İçişleri Bakanlığı’nın polisleri de gaz bombası attı. Belki de bu çocuklar sizlerin yerlerinde oturacaklardı, hakim, savcı olacaklardı. Katilleri yakalamaktan imtina ediyorsunuz. Katiller yargılanmasın mı? Bir gün sizin çocuklarınıza da, katillerin, yöneticilerin ve kamu görevlilerinin çocuklarına da sıra gelecek. Türkiye sizi yargılayacak.”

EMEP’li Aslan: “Dokuz yıldır adalet arayan aileler, mikrofon olmadığı için bekletildiler”

Söz alan Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, duruşmanın başlamasına rağmen yeterince altyapı olmadığı gerekçesiyle ara verildiğine değinerek “Bu ülkede en büyük adalet sarayları yapılıyor içinde adalet yok. Dokuz yıldır adalet arayan aileler, mikrofon olmadığı için bekletildiler, bir mikrofonu çok görüyorlar çünkü duyulsun istemiyorlar” diye tepki gösterdi.

HDP’li Kırkazak: “10 Ekim Gar Katliamı, AKP’nin seçimleri kaybetmesinin intikamıydı”

10 Ekim Gar Katliamı’nın IŞİD için Kobani’nin intikamı olduğunu söyleyen HDP Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak, “10 Ekim Gar Katliamı, AKP’nin seçimleri kaybetmesinin intikamıydı. Erdoğan ne yaptı, toplumu açıkça tehdit etti. 10 Ekim Katliamı Davutoğlu’nun söylediği ‘öfkeli gençler’ katliamı değildi” dedi.

CHP’li Sarıbal: “Bu bir siyasi dava, aynı zamanda hukuki bir dava elbette ama hukuki olması sizin elinizde”

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, uzun süredir yargı vesayeti üzerinden iktidarını sürdürmeye çalışanlarla karşı karşıya olduklarını belirterek şöyle konuştu:

 “12 Eylül faşizminden sonra ‘Demokrasi, özgürlük getireceğiz’ denilmişti ama günün sonunda cehenneme giden yolların iyilik taşları düzüldü. Yargı üzerinde iktidarını sürdürmeye çalışanların olduğu dönemdeyiz. Biz Maraş Katliamı’nın, Madımak’ın hesabını sorsaydık 10 Ekim olmayacaktı. Bu bir siyasi, aynı zamanda hukuki bir dava. Ama hukuki olması sizin elinizde.” 

Gül: “Saatlerin düzenlendiğini, kamu görevlilerinin böylece sorumluluklarından kurtulacağına yönelik ayarlama yapılmış”

TMMOB adına konuşan Dersim Gül, mitingin tertip komitesinde de yer aldığını belirterek Ankara Valiliği’nin mitinge izin verdiğini ancak kendi başvurdukları saat aralıkları ve güzergahları yerine farklı yer ve saatin yazıldığını vurguladı. 

Gül, bu konuyu bildirdiklerini belirterek yaşananları şöyle anlattı:

“Toplantıda güvenlik şubenin valilik tarafından belirtilen saat aralığından haberdar olmadıklarını belirtildi. Geriye dönüp baktığımızda 10 Ekim mitinginde farklı bir kurgu yürütülmüş olduğunu fark ediyoruz. Saatlerin düzenlendiğini, kamu görevlilerinin böylece sorumluluklarından kurtulacağına yönelik ayarlama yapılmış. Toplantı, güvenlik şube kayıtlarında yer alıyor. Bizim nazarımızda insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tarihe geçen bu katliam hukuk nezdinde de kayıtlara geçer. Kamu görevlilerinin ve ilgili sorumluların eli nereye uzanmışsa yargılanmasını diliyoruz.”

Sanık avukatları savunmalarının alınmasını istedi

Mahkeme başkanı 14:30’a kadar ara verileceğini, aranın ardından katılanların beyanlarına devam edileceğini sonra da sanık avukatlarının savunmalarının alınacağını söyledi. Buna karşı çıkan ve kendi savunmalarının alınması gerektiğini söyleyen sanık avukatlarına aileler ve ailelerin avukatları usulü hatırlatarak önce katılan beyanlarının alınması gerektiğini belirtti.

Çeker: “Canlı bombaların kendini patlatmasının ardından polis gaz bombası attı”

10 Ekim Gar Katliamı’nda mitingde bulunan Mustafa Çeker, alana gaz atıldığını mahkeme heyetine kabul ettiremediklerini söyledi. Birçok insanın IŞİD tarafından atılan bomba sonrasında polisin attığı gaz bombaları sebebiyle nefessiz kaldığını belirten Çeker şöyle devam etti:

“Gazı kim attı oraya? Siz sormayacaksınız bunun hesabını kim soracak? Eğer biz soracaksak o zaman modern devlet olmasının anlamı yok. Herkes kendi hesabını kendi sorsun o zaman. Ankara Emniyet Müdürlüğü bunun neden hesabını vermiyor? Sivas Katliamı davasına zaman aşımı veren hakimler acaba rahat mı? Katliamın ardından açıklama yapan cumhurbaşkanı, başbakan rahat mı?”

Dava 1 Temmuz’a ertelendi

Mahkeme başkanı yarım saat ara vereceğini ve duruşmanın sanık avukatlarının savunmalarıyla devam edeceğini söyledi. Aranın ardından mahkeme başkanı, sanık Erman Ekici’nin avukatının üç gün rapor aldığı ve üç sanık avukatının da sağlık sebebiyle mazeret verdiği için savunmasının alınamadığı gerekçesiyle davayı 1 Temmuz 2024 saat 09:30’a erteledi.

Av. Işık: “Neden IŞİD’in insanlığa karşı suç işlediğini kabul etmekte bu kadar zorlanıyor Türk yargısı?”

Karar sonrasında avukat İlke Işık dosya sürecine ilişkin yaptığı açıklamada şöyle konuştu:

“Cübbelerimizi bırakıp katılanların yanına geçtik çünkü dosyanın bu aşamasında diyebileceğimiz şeyler tamamlandı. Karşımızda her talebimizi reddeden, IŞİD’in insanlığa karşı suç işlediğini reddeden bir mahkeme var. Türk yargısı neden IŞİD’in insanlığa karşı suç işlediğini kabul etmekte bu kadar zorlanıyor ? Neden IŞİD’i hâlâ Davutoğlu’nun dediği gibi ‘öfkeli çocuklar’ olarak görmekte ısrar ediyor?”

Sakinci: “Anayasal düzene ihlal’den ceza verileceğini ‘insanlığa karşı suç’un yok sayılacağını düşünüyoruz”

Medyascope’a konuşan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı avukat Mehtap Sakinci, karar duruşmasının 1 Temmuz’a ertelenmesini “Pazartesi günü alacağımız kararında bu zamana kadar kurulmasını istediğimiz bütün ara kararları da düşününce iyi bir lehe karar çıkmayacağını en fazla mütalaa doğrultusunda ‘Anayasal düzene ihlal’den ceza verileceğini ‘insanlığa karşı suç’un yok sayılacağını düşünüyoruz” diye değerlendirdi.

“20 Temmuz’daki adli tatilden önce karar verme eğilimindeler”

Aynı gün Sinan Ateş davasının da görülmesine ilişkin Sakinci, “Bu ülkede cinayetler, aydınlatılmayan davalar çok fazla denk düşebiliyor. Her açıdan o gün mesaisi çok yüksek bir gün olacak. O yüzden denk düştüğünü de ummak istiyoruz” dedi. Sakinci, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ivedi bir şekilde aslında 20 Temmuz’daki adli tatil bitmeden bir karar verme eğiliminde olduğunu söyledi.

Ne oldu?

10 Ekim 2015’te düzenlenmek istenen Barış Mitingi’ne Ankara Garı’nda IŞİD iki canlı bombayla saldırdı. Saldırının ardından polis, ölenlere, yaralılara ve onlara yardım etmek isteyenlere biber gazı sıktı.

Saldırıda 104 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 400 kişi yaralandı. Saldırı “Türkiye’nin en kanlı terör eylemi” olarak tarihe geçti. Saldırının ardından üç günlük ulusal yas ilan edildi.

Canlı bombalardan birinin Yunus Emre Alagöz, diğerinin kimliği tespit edilemeyen Suriye uyruklu bir kişi olduğu belirlendi.

Yunus Emre Alagöz’ün erkek kardeşi Abdurrahman Alagöz’ün de 20 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 33 kişinin öldüğü intihar saldırısını düzenleyen kişi olduğu açıklandı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.