Elif Gökçe Aras yazdı: Biraz da 90’lar

Hızlandırılmış Osmanlı ve Türkiye tarihi turu nasıl gidiyor? Şahsım ustalık döneminde bütün kurları tamamlamak üzere.

Osmanlıcılık tamam,

İslamcılık tamam,

Milliyetçilik tamam,

Darbecilik tamam,

Sağ sol çatışması tamam,

Bir saniye, bakın burada rakiplerine tur bindirdi resmen. Olağan gün şüpheli gündür bizim için. Öyle ince işçilik, helal olsun. Sağ-sol çatışması kenara çekil canım, mekânın sahibi geldi. Patron çıldırdı, kutuplaştırmada kampanya yaptık, batan geminin malları bunlar!! Herkes herkesle çatışacak, nasıl? Çatacak kimseyi bulamayan kendini öldürsün. Evet, nerede kalmıştık? Akımlar;

Liberallik tamam,

Kapitalizm tamam,

Sosyalizm lazımsa onu da o getirir ama lazım değil neyse ki, vatandaşın öyle bir talebi yok zaten, kim ne yapsın.

Komünizm, saçmalamayın, lafı bile olmaz. Hepimiz din kardeşiyiz o yüzden her şeyimiz onun, konu tartışmaya kapalı.

Evet, gayet iyi iş çıkardı 22 yılda ha? Biraz da 90’lar, ne dersiniz? Özlediniz mi? MHP de pas tutmuştu zaten ittifaka uyum sağlayacağım derken, onlar da eski güzel günlerine döndüler, iyi oldu. Biraz hamlamışlar tabi, iktidar rehaveti, yaş da var.

90’lar kurunu da tamamlayınca gidecek arkadaşlar, acik daha sıkın dişinizi. Özgür Bey’i seçim istemeye ikna etmek için 90’lardan bir karışık kaset hazırladım. Buyursunlar;

Gençler bilmez, kanlı başladı 90’lar. Al bayrağı solmuş gibi aydınların, masumların kanıyla yıkadılar. Sadece 1990 yılında 31 Ocak’ta Muammer Aksoy, 7 Mart’ta Çetin Emeç, 4 Eylül’de Turan Dursun, 6 Ekim’de Bahriye Üçok öldürüldü. Bu cinayetlerin bazılarının arkasından “Tevhid Selam Kudüs Ordusu Örgütü” çıktı. Bu örgütün 1988-1999 yılları arasında Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesi olaylarının da aralarında bulunduğu 18 ayrı saldırıyı gerçekleştirdikleri ortaya çıkmıştı. Şimdiki Diamond Tema gündemi AKP siparişi mi bilemiyorum, sanmıyorum ama onlar için çok kullanışlı olmalı. Tavşana kaç, tazıya tut siyasetinde de ustalaştı malum. Dine küfredip kendi mahallesini ateşlemiştir, Arnavutluk’a gönderip bozkurt işareti çaktırmıştır, ne bileyim. Yapmayacakları iş değil. Ben tabi, elbette söylem gereği ve komploya kurban gitmemek adına Diamond’dan yana desteğimi sunmuştum geçen hafta. 90’lar teması için gerçekten böyle bir olaya ihtiyaçları vardı ama kendiliğinden geliştiyse ne âlâ. Şu Filistin meselesi bile kötü kokular çağrıştırıyor ya neyse, ne kadar aşağılık olacaklarını onlardan başka kim bilebilir ki?

93 yılında 24 Ocak’ta Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu öldürüldü. 2 Temmuz’da Sivas Katliamı gerçekleşti. Katliamda 35 kişi yobazlarca canlı canlı ateşe verildi. Sanıklarından biri kaçtı, diğeri tahliye oldu, onları savunan avukatlar, bugünün iktidarı tarafından ödüllendirildi. 5 Temmuz’da Başbağlar Katliamı gerçekleşti. Bu sefer PKK, Sivas Katliamı’nın intikamını aldıklarını söyleyerek 33 kişiyi öldürdü, köylerini ateşe verdi. O yıl PKK, birçok köy ve yol baskınında yüzlerce insanı öldürdü. Tıpkı bugün bir yandan Kürtlerle tansiyon yükseltilirken öte yandan Diyarbakır’da devletin bekçileri tarafından korunan bir grup yobaz tarafından vatandaşın tehdit edilmesi gibi, o gün de Hizbullah birilerinin hizmetindeydi. HEP kurucusu ve milletvekili Mehmet Sincar, Kürtlerin legal siyasete girme çabasını cezalandırmak için suikast sonucu öldürüldü. 90’larda da farklı bölgelerden yaralar açılmış, içine tuz basılmış.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

94 yılında PKK saldırılarına devam ederken, Tansu Çiller hükümeti Türk lirasında %13.6 oranında devalüasyon yaptı. Mehmet Şimşek’in bakış açısıyla başardı demeli belki?

1997 yılında Şahsımın ve Fahrettin’in “Ah şimdi şöyle fırından yeni çıkmış, sıcacık taptaze olsa da yesek” dedikleri 28 Şubat kararları açıklandı. 28 Şubat kararlarıyla benim de aralarında bulunduğum binlerce insana zulmedildi, geri kalanlarına da o zulüm bahane edilerek yıllardır zulmediliyor. Devletimiz hep kazanıyor maşallah barekallah. Bir sağdan bir soldan, hoop şöyle eğilsin alnına bir banknot.

99 yılında PKK elebaşı Abdullah Öcalan yakalanıp Türkiye’ye getirildi. Demek ki bir hesap kapandı, faturası kesildi. Zira o günden sonra kurulan zemin üzerine AKP barış süreci başlattı. 99 yılının son suikasti; Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, bugünün şımarık simsarı Akit tarafından hedef gösterilip fotoğrafının üzerine çarpı atıldıktan sonra öldürüldü.

Ve kapanış.

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı’yı şu cümlelerle meclisten kovdu.

“Lütfen bu hanıma haddini bildirin.”

Haddi neymiş, meclise girmemekmiş. Üniversitede okumak, herhangi bir kamu kurumunda görev yapmak, vekil olmak haddi değilmiş başörtülü kadınların. Onlar sadece gündelikçi, çaycı olabilirmiş küçümseyen, tahammül eden bakışların arasında. Bugün jeep ile gezen, bir dönem süslüman diye alay edilenler o kinin sıcağındaydı, soğudu 22 yılda. Öyle ki neyin uğruna savaştıklarını unutup saltanat koltuğunda uyuya kaldılar peşlerinden gelenler açıkta. 28 Şubat’ın da, o had bildirmenin de intikamı alındı. Saltanat koltukları ellerinden alındığı için, hilafet bayrağı sandığa kaldırıldığı için iktidar olana değin boynu bükük, gözü yaşlı gezenler, saraylarını inşa ettiler ilk boyunlarını doğrulttuklarında ama cenk, ya kavuk, ya hükümdar. Tüh be, sarayın son günleri kadar oldular ancak.

Evet, hızlandırılmış Osmanlı ve yeni Türkiye turumuzun sonuna geldik. Bütün kurları tamamladık. Kavuk da taktık, kapitülasyon da ilan ettik. Atlıkarıncaya da bindik, balerinin bacağına da tükürdük. Hacivat ve Karagöz’ü de yasak ettik, Rasathaneyi de kapattık. Şöyle bir tur daha dönüp bakınca ülkecek gördük ki, unutulan, atladığımız, yaşanıp içimize kalan şeylerden geri getirmek istediğimiz bir hatıra kalmadığını onlar da gördüler. İstedikleri kadar reddetsinler, çocuklarını beğenmedikleri insanlar gibi yetiştirdiler, oku kızım kimseye muhtaç olma dediler, Atatürk tişörtleri giydirdiler, sporcu, sanatçı yapmak için kurs kurs gezdirdiler.

Bütün bu neyi kaybettik biz, neyi bulursak yeniden mutlu olabiliriz arayışının sonuna gelip çattı yine demokrasi, cumhuriyet, etik değerler, eşitlik, özgürlük.

90’ların kanlı oyunlarına bakınca, gerçekten pas tutmuş aklı evveller diyor insan. Hepimizi adam etmek isteyen asık suratlılar, bizi kör ile ayvaz görmek isteyen eli sopalılar, bitti. Bütün hesaplar görüldü. Ve çok düşünüp tasarladığınız, yıllara yaydığınız usul usul mayanız tutmadı. El mecbur yine cumhuriyet, yine demokrasi, yine kadın özgürlüğü.

Boş boş bakmayı bırakın da toplayın pılınızı, pırtınızı.