Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin açılan davanın üçüncü günü geride kaldı. Azmettirici iddiasıyla yargılanan Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun’un bugünkü oturumda, Ateş’in “Daha yeni birinin kafasının gözünü kırdırdık yetmez mi?” mesajlarının olduğunu söylerken, “Biz bu belgeye baktığımıza Sinan Ateş’in hukuksuz işler yaptığını görüyoruz” dedi. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in avukatı İsmail Küçük, geçtiğimiz yıllarda yürütülen bazı davaların savcılarının yargılandığını hatırlatarak, “O soruşturmaları yürüten savcılar şu an nerede? Terör örgütü üyeliği ile yargılanmaktalar” diye konuştu. Yüksel’in Audi marka aracı Ülkü Ocakları’na ait olduğunu kabul etmesinin ardından avukat Küçük, salondaki gazetecilerin de “yalan haber” yaptığını iddia etti. Duruşmanın sonunda sanıklar duruşma salonundan çıkarılırken, sanık yakınları bölümündeki izleyicilerin bozkurt işareti yaptıkları görüldü.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de Ankara’nın Çukurambar semtinde tetikçi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı tarafından silahla vurularak öldürüldü. Ateş’in öldürülmesiyle ilgili 22 sanık, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkmaya devam ediyor. Davanın ilk duruşmasının birinci oturumu 1 Temmuz saat 09.00 görülmeye başlandı. Ankara Adliyesi’nde yapılması planlanan duruşma, güvenlik gerekçesiyle Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşma salonuna taşındı.
Sinan Ateş cinayetine ilişkin açılan davanın birinci duruşmasının üçüncü gün oturumunda 22 sanıktan19’unun avukatı savunmalarını yaptı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Ekmen, Parti Sözcüsü İdris Şahin, bugün duruşmayı takip etti. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş mahkeme salonunda Babacan’ın yanında oturdu.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, duruşmayı takip etmek için öğleden sonra salona geldi. Ayşe Ateş ile yan yana oturan Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ve CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez eşlik etti.
Çep yine gündem: “Bur-da-yım”
Cinayetin azmettiricisi olduğu iddiasıyla suçlanan Doğukan Çep, yoklama sırasında Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası sosyal medyada paylaştığı “bur-da-yım” mesajını veren videosunu taklit etti, mahkeme başkanı yoklama yaparken “bur-da-yım” diye bağırdı. Çep’in üç gündür duruşmalarda gündemi kendisinin belirlemeye çalışması dikkat çekiyor.
“Bozkurt işareti yaptılar”
Duruşmanın sonunda sanıklar mahkeme salonunu terk ederken, salonda duruşmayı takip eden sanık yakınları bölümündeki izleyicilerin bozkurt işareti yaptıkları görüldü.
Sanıklar dün Ayşe Ateş ve avukatlarının bulunduğu bölümdekilerle sözlü atışmaya girdikleri için bugün duruşma salonunda jandarma yoğun güvenlik önlemi aldı. Tutuklu sanıklar ve mahkeme heyeti salona geldi, duruşma saat 09:24’te başladı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Başkandan “yargılamaya siyasi müdahale” mesajı
Dün, duruşmada yaşanan tartışma sonrası bir avukat ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır duruşmadan çıkarıldı. Mahkeme başkanı duruşma salonundaki siyasilerin herhangi bir itirazı olduğu durumda bunun yargılamaya siyasi müdahale olarak görüleceğini ve siyasilerin dışarı çıkarılacaklarını belirtti.
Tetikçi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı’nın avukatı Zeynettin Aktürk savunmaya başlamadan önce dosyada usulsüzlük yapıldığını iddia etti. Avukat Aktürk, tutuklu sanık Ankara Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal’ı işaret ederek Ateş’in yanındaki tanıkların (Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik) neden dinlenmediğini sordu. Kamera görüntülerinden bahseden avukat Aktürk, “Bir metre mesafe dahi yoktur. Öldürme güdüsüyle hareket etseydi kafasına ateş ederdi” dedi.
“Maktulü öldüren merminin başkası tarafından ateşlendiği açıkça görülecektir“
Özyağcı’nın ifadesini hatırlatan avukat Özyağcı’nın ateş ettiği sırada maktulün geriye doğru düşmesi gerektiğini ancak ileri doğru düştüğünü anlattı. Otopsi raporunda çelişkiler olduğunu ileri süren avukat Aktürk şöyle devam etti:
“Bir olay yerine gidiyorsunuz bu olay yerinde sizin ilk amacınız neyse onu uygularsınız. İlk amaç burada yaralama olduğu için kişi ayaklarından vurup yaralayıp kaçmıştır. Kafasına isabet eden mermi çeneden çıkmıştır. Bütün mermiler öldürücü mahiyettedir. Otopsi raporu bir delil de sunmaktadır. Kafasına isabet eden mermi.. Kamera görüntülerinden gidiyoruz, olayı çok güzel açıklamaktadır. Otopsi ile olay yeri incelendiğinde müvekkil (Özyağcı) üç kez Ateş’in bacaklarına ateş ederken, Selman Bozkurt maktule doğru ateş etmiş ve bu çok nettir. Müvekkil, olay yerinin 50 metre uzağına kaçmıştır. Kendini müdafaa etmek için karşı tarafa ateş etmiştir. Maktulün yanından bulunduğu Ahmet Keçik ve Selman Bozkurt’un ‘Reisi vurduk’ açıklaması çok önemli. Maktulü öldüren merminin başkası tarafından ateşlendiği açıkça görülecektir.”
Tetikçinin avukatı: “Suçun vasfı değişmeli, silahlı yaralamaya dönülmeli“
Ek savunma verilmesini talep eden avukat Aktürk, şunları söyledi:
“Silahlı bir olay yaşandı. Apar topar oradan silahlar alınıyor ve kaçırılıyor. Neden kaçırılıyor? Bu hiç irdelenmemiş. Bu şahısların ifadesi alındı mı? (Bozkurt ve Keçik) İddianamede önce şüpheli ve mağdur olarak ifade alınırken sonra savcılıkta ifadesi alınmamıştır. Olay esnasında üç kişi var. Bu üç kişinin ifadesi tamamen ve doğru bir şekilde alınmamıştır. Müvekkilim ‘Ben oraya giderken tamamen yaralamak için gittim, tek amacım oydu ve bunu gerçekleştirdikten sonra kaçtım’ diyor. Biz bu yüzden yapılan yargılamanın hatalı olduğunu ve suç vasfının silahla kasten yaralamaya dönük olarak değiştirilip yargılanmanın devam etmesini istiyoruz.”
Avukat Öztürk, Sinan Ateş’in kaç tane telefonu olduğunu ortaya çıkarılması gerektiğini talep etti.
“Eylem planına dair en ufak bir bilgi verilmiyor“
Tetikçi olduğu iddia edilen Özyağcı’yı motosikletle olay yerine getiren ve kaçıran Vedat Balkaya’nın avukatı Cemali Kılıç savunmaya şu sözlerle başladı:
“Kendisine sadece yaralama suçu sunulmaktır. Müvekkilim ağırlaştırılmış yaralamadan sorumlu tutulmalıdır. Ne olay öncesi, ne olay anı ne de olay sonrası müvekkilim oradadır. 200 metre uzaklıktadır. Eylem planına dair en ufak bir bilgi verilmiyor. Özyağcı, ‘Eğer bir silah sesi duyarsan sakın korkma’ demektedir, beraber tasarlamış olsalardı bunun söylenmesi mantıksızdır. Vedat Balkaya, fiil üzerinde bir hakimiyet sağlamamaktadır sadece yardım etmektedir. Balkaya’nın tutuksuz yargılanmasını ve davaya bu şekilde devam edilmesini talep ederim.”
“Kesin ölüm sebebi net bir şekilde yazılmamıştır. Buna ilişkin ayrıntılı bir rapor alınmasını istiyoruz”
Ateş cinayeti öncesi “keşifçilik” yaptığı suçlamasıyla yargılanan Suat Kurt’un avukatı Demet Saatçioğlu, dosyada insan hakkı ihlallerinin yer aldığını ve yargılama sürecinde manipülatif eylemlerin yaşandığını kaydederek sözlerine başladı.
Saatçioğlu, Sinan Ateş’e Allah’tan rahmet, Ateş ailesine başsağlığı diledi. Kurt’un tecrit altında olduğunu ve günde sadece iki saat havalandırmaya çıkabildiğini anlatan Saatçioğlu, “Dosyada Sinan Ateş ve eylemleriyle alakalı kısım sadece dört sayfa, Selman Bozkurt ile ilgili sadece yarım sayfa anlatılmıştır. 22 kişinin tutuklandığı bir dosyada eylem sadece beş sayfa dahi iddianamede yer almamaktadır” dedi. Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik’in ifadesinin alınmasını talep eden Saatçioğlu, “Kesin ölüm sebebi net bir şekilde yazılmamıştır. Buna ilişkin ayrıntılı bir rapor alınmasını istiyoruz ve keşif yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
Kurt’un bir diğer avukatı Fuat Saatçioğlu, sanıkların emniyet ve savcılık beyanları ile mahkemedeki beyanlarının çelişkili olduğunu ancak Kurt’un bütün beyanlarının aynı olduğu ifade ederek, “Bu müvekkilimin samimi olduğunu göstermektedir” dedi.
Kurt’un olaydan önce inşaatlarda çalıştığını, cezaevinden denetimli serbestlikle yeni çıktığını söyleyen Saatçioğlu, “Sanık Doğukan müvekkilimi arıyor ve Ankara’da bir kişinin adresine gidip ofisinden saat kaçta çıkıp girdiğini öğrenmesini istiyor. Müvekkilim Ankara’ya geldikten sonra tüm bilgiler veriliyor. İşin ilginci, bu bilgiler ateş eden Özyağcı’ya da veriliyor. Tasarlayarak öldürmeden bahsediliyor, müvekkilimin bu olay öncesinde iştirak ettiği bir suç anlaşması yapması gerekirdi. Böyle bir şey yok” dedi.
“Müvekkilim olay anından sadece Ateş’in camiden çıkıp ofise geçtiğini söylüyor”
Kurt’un bu olaydan kullanıldığını kaydeden Saatçioğlu, “Özyağcı ve Kurt hiçbir şekilde iletişim kurmamıştır. Sadece Çep ile görüşmektedir. Olayın tasarlandığını bilmemektedir. Müvekkilim sadece Ateş’in camiden çıkıp ofise geçtiğini söylüyor. Müvekkilim olay yerinden ayrılıyor. Biz asli fail olarak burada yargılanıyoruz. Olayı düşündüğümüzde ancak yardım etmekten suçlanabiliriz. Benim müvekkilimin bu eylemden haberi olmadığını tekrar vurgulamak istiyorum. Müvekkilim arkadaş kurbanı olmuştur. İşlediği suç ancak ağır yaralamadır. Biz bu olayın asli faili olamayız” diye konuştu.
“İnsan haklarına aykırı bir soruşturma yürütüldüğünün kanıtıdır”
Azmettirici olduğu iddiasıyla yargılanan Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun sözlerine, “Benim öncelikli talebim emniyette darp edilerek alınmış ifadesinin değil sizler huzurunda verilmiş özgür ifadesinin dikkate alınmasıdır. Doktorlar tarafından müvekkilimde darp ve cebir izine rastlanmadığına dair yalan bir rapor hazırlanmış doktorlar tarafından. Bu, insan haklarına aykırı bir soruşturma yürütüldüğünün kanıtıdır. Hekimler hakkında görevi kötüye kullanma suçundan suç duyurusunda bulunmasını istiyoruz” diyerek savunmasına başladı. Çep’in darp edildiği fotoğrafı gösteren Tosun, “Soruşturmanın insan haklarına aykırı bir şekilde yürütüldüğü açıktır” dedi.
Tosun, sözlerine şöyle devam etti:
“Özyağcı’nın eyleminin bizler açısından irdelenmesi elzemdir. Özyağcı ilk önce Ateş’i görüyor, belinin altına ateş ediyor. Sinan Ateş bir çatışma ortasında kalıyor. Ateş’in vücudundan çıkan bütün mermilerin bulunduğuna dair bir bulgu yok. Dosyada bir belirsizlik var. Kamera kayıtlarını inceliyoruz. Acaba Ateş’in vücudundan Keçik ve Bozkurt’un mermileri mi çıktı da bunlar örtbas ediliyor? Ateş’in otopsi raporunda, yüzü Ateş’e dönük tek kişi Özyağcı değildir, Selman Bozkurt’ta öyledir. Olay yerinde iki farklı silah kullanılmıştır. Adaletin sosyal medyada, partilerde değil burada sağlanacağını düşünüyoruz. Silahlar teslim edildiğinde ofiste (Ateş’in ofisi) kimler vardır, kimler girdi kimler çıktı?”
Netice sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama olmalıdır. Siz cinayet işleyecek olsanız böyle merkezi bir mekan mı seçersiniz? Amaç yaralamaya yönelik, dedik. Kurt’un ‘Hani yaralama olacaktı’ sözlerine karşılık Çep, ‘Maalesef abi böyle olmasını istemezdim’ cevabını veriyor. Evet müvekkilim azmettiricidir ama eylem kesinlikle öldürmeye yönelik değildi. Alacağı ceza netice sebebiyle ağırlaştırılmış yaralamadır.”
“Kamera kaydına baktığımızda yerde yatan şahısları çok net şekilde görüyoruz, Bozkurt ve Keçik”
Tosun, “Atış yönlerine baktığımızda iki yönlü atış olduğunu görüyoruz: Aşağıdan yukarı ve yukarıdan aşağı. Yukarıdan aşağıya olan atışlar Eray Özyağcı’nın olabilir çünkü sürekli kaçış halinde. Ateş’e isabet eden mermilerden biri aşağıdan girip sırtından çıkıyor. Kamera kaydına baktığımızda yerde yatan şahısları çok net şekilde görüyoruz, Bozkurt ve Keçik” diye konuştu.
“Sinan Ateş, Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik hakkında emniyet, MİT raporları oluşturulmuş ise bunun dosyaya girmesini istiyoruz“
Söz konusu silahların olaydan altı saat sonra polislere teslim edildiğini savunan Tosun, şunları söyledi:
“O gün silahlar teslim edildiğinde ofiste kimler vardı, kimler girdi kimler çıktı, binaya dair kamera kayıtlarını istiyoruz. Olay yerinden şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz. Ahmet Keçik kimdir? Öğrenci olduğu söyleniyor ancak bu kişi hakkında SGK dökümlerini istiyoruz. Sinan Ateş, Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik hakkında emniyet, MİT raporları oluşturulmuş ise bunun dosyaya girmesini istiyoruz. Mahkeme ısrarla otopsi videosunu istiyor. Dalga geçer gibi fotoğraflar sunuluyor. Bu videolarda ne var da mahkemeye getirilmiyor?”
“Açıkça ‘Sen bana borcunu ödemezsen ben de herkesin içinde karizmanı çizerim’ denmek isteniyor“
Müvekkilin eyleminin yaralamaya yönelik olduğunu öne süren avukat Tosun, “Eray Özyağcı öldürmüş olsa bile ani gelişen bir durum nedeniyle müvekkilimin yargılanması gereken suç, ağırlaştırılmış yaralama olmalıdır. Cinayet Ankara’nın göbeğinde gündüz vakti işleniyor. Siz cinayet işleyecek olsanız böyle bir yer mi seçersiniz? Açıkça ‘Sen bana borcunu ödemezsen ben de herkesin içinde karizmanı çizerim’ denmek isteniyor” dedi.
“Müvekkilimin Sinan Ateş’le birlikte çekilmiş fotoğrafı medyaya çok yansıdı. Bu fotoğrafa baktığımızda Sinan Ateş’le Doğukan Çep’in tanışıklığı olduğu ve fotoğrafın Üsküdar’daki camide çekilmesi sebebiyle müvekkilimin ifadesinin doğrun olduğunu anlıyoruz” diyen Tosun şöyle devam etti:
“Sinan Ateş’in hukuksuz işler yaptığını görüyoruz”
“Dosyada, Sinan Ateş’in WhatsApp yazışmalarına dair bir bilirkişi raporu var. Mesajda ‘Daha yeni birinin kafasının gözünü kırdırdık yetmez mi’ ifadeleri var. Biz bu belgeye baktığımızda Ateş’in hukuksuz işler yaptığını görüyoruz. Kabul edersiniz ki bu gibi işleri akademisyen çevresinden isteyerek yaptıramaz, suça karışan firari kişilere yaptırabilir. Bu husus da Ateş’in müvekkilimle tanışıklığını göstermektedir.”
Eski Ülkü Ocakları yöneticilerinden Tolgahan Demirbaş’ın avukatı Murat Ofli, iddianamenin hatalı olduğunu belirterek, “Eray’ın bindiği aracın müvekkilin aracı olmadığı, aracın plakası, rengi şoförü sabitken, sanki müvekkilimin aracına binmiş gibi PTS kayıtlarından böyle bir değerlendirme yapılmıştır. Olay yerini gösteren PTS kaydı ile Kadoil benzinlik arasındaki mesafede bir tane PTS kaydı vardır ve o kayda takılmadan yan yollardan, Ankara-Konya istikametinde seyredebilmektedir” diye konuştu.
Dosyada gösterilen araç görüntülerinin Demirbaş’a ait olmadığını iddia eden Ofli, “BTK raporunda Vedat’ın (Balkaya) motosiklete binip Eray’ın aracına bindiği sırada müvekkil bahçededir. Müvekkilimin o saatte bahçede olduğunu hem PTS kayıtlarından, hem bahçede yatılı olarak kalan çobanın hem de bahçede çalışan Afganların beyanlarından anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.
“PTS kayıtlarının detaylı şekilde dosyaya katılmasını istiyoruz”
“Bilirkişi raporunu kabul etmemiz mümkün değildir” diyen Ofli şunları söyledi:
“Hakim yerine geçerek kanaat bildirmiş, usul ve yasaya aykırı şekilde rapor hazırlanmıştır. Olayın faili Ankara’ya nasıl geldiyse Ankara’dan ayrılışının da aynı şekilde planlayabilecek kapasitede olduğu bellidir. Müvekkilimin ona yardım etmesi söz konusu değildir. Bahçedeki çobanın, çorbacının, Afganların dinlenmesini istiyoruz. PTS kayıtlarının detaylı şekilde dosyaya katılmasını istiyoruz. 18 aydır tutuklu bulunan müvekkilimin de tahliye edilmesini bekliyoruz.”
Tetikçi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getiren özel harekat polislerinden Aşkın Mert Gelenbey’in avukatı Ali Kemal Gökalp da savunmasını yaptı. Gelenbey hakkında basında çıkan haberlere değinen Gökalp, “Biz burada bir savunma yaptık ama sosyal medyada yapılan bir takım haberlerde gördüm, müvekkilimin ne torbacılığı kaldı, ne tetikçilere silah eğitimi vermişliği… Sanki daha önce sanık olmuş gibi haberler sevk edildi” dedi.
Gökalp, şöyle devam etti:
“Olaydan sonra müvekkilimin evine polisler geliyor. Ankara’ya gidip gitmediği soruluyor, evine dalınıyor, bir takım bulgular evinden alınıyor. Bu arama usulsüz ve hukuka aykırıdır, izin yoktur. Sorulan sorular neticesinde öğrenilen bilgiler de hukuka aykırıdır. Müvekkilim, ifadesi alınmak üzere Ankara Cinayet Büro Amirliği’ne götürülüyor, orada ezilmek suretiyle günlerce işkenceye maruz kalıyor. Müvekkilimin Ankara’ya gitme amacı hem abisiyle görüşmek hem kafa dağıtmak hem de kaçamak yapmaktır.
Eray binseydi bir otobüse, o otobüste bir çevirmeye girseydi ve bu çevirmeden geçseydi, otobüsün şoförü, sahibi, yolcular tutuklanacak mıydı ve sanık olarak dosyada bulunacaklar mıydı, biz bunu merak ediyoruz.”
“Eray’ın aranan şahıslardan alınanlardan olmasının müvekkilimin bilebilme gibi bir durum yok“
Özel harekat polislerinin yolda çevirmeye girdikleri iddialarının “yalan” olduğunu belirten avukat Gökalp, “Burada öyle bir şey olmuyor. Müvekkilim çevirmeye yaklaşıyor, camı açıyor oradaki polis memuru ‘devam edin gençler’ diyor” dedi. Eray’ın aranan şahıslardan, alınanlardan olmasının müvekkilimin bilebilme gibi bir durum yok. Müvekkilim, Eray’ın üzerinde silah görmediğini beyan ediyor. Tahliye talep ediyorum” dedi.
“Kim olduğunu dahi bilmediği bir şahsın kasten öldürmeye yardım ettiği söz konusu değildir”
Tetikçi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getiren özel harekat polislerinden Murat Can Çolak’ın avukatı Rıza Çengel, “Kim olduğunu dahi bilmediği bir şahsın kasten öldürmeye yardım ettiği söz konusu değildir. Verilen tutuklama kararı ölçülülük ilkesine aykırıdır. Tahliye talep ediyoruz” dedi.
“Bir siyasi partinin yöneticisi olduğu olarak belirtilen haberlerle tutuklanması gerçekleşmiştir”
MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk’ün avukatı İlker Kocaoğlu, savunmasında şunları kaydetti:
“Bir siyasi partinin yöneticisi olduğu ve bazı yerlerde çekildiği fotoğraflarla itham ediliyor. İddianamede atıf yapılan taslayarak kasten öldürme suçu ancak ve ancak kasten işlenebilir. Müvekkilimin nasıl yardım ettiği iddianamede anlatılmamıştır. Dosyadaki sanıklardan birkaçını tanıması olaydan birkaç gün sonra bazı sanıklarla görüştüğü itham edilmiştir. O gün Köktürk beni de aradı. Arsa işleri konuştuk. Serdar (Öktem) Bey’i de neden aradığını o söyledi. Dahil olma durumu olsa en azından arama kayıtlarını ve mesajlarını siler, evindeki ruhsatlı silahını saklardı. Bir siyasi partinin yöneticisi olduğu olarak belirtilen haberlerle tutuklanması gerçekleşmiştir. Tahliye edilmesini talep ediyoruz.”
“Müvekkilim sanık Doğukan tarafından kandırıldığını açıkça beyan etmiştir”
Cinayetin tetikçisi olarak suçlanan Özyağcı’yı Ankara’ya getiren özel harekat polislerinin kullandığı aracın sahibi Mustafa Uzunlar’ın avukatı Bekir Can Çebi, “Müvekkilim sanık Doğukan tarafından kandırıldığını açıkça beyan etmiştir. Tutuklama ile ilgili itirazlarımız bulunmaktadır. Hiç kimse başkasının eyleminden dolayı sorumlu tutulamaz. Müvekkilimin doğrudan veya kasten bu olayı dahil olduğuna dair somut hiçbir bilgi, delil yoktur. Tahliyesini talep ediyoruz” dedi.
“İcraat kelimesi mecaz anlamdadır“
Uzunlar’ın diğer avukatı Rabia Karaca, Uzunlar ile “Enes” ismindeki bir akrabasına arasında geçen “icraata gittiler” diyaloguna ilişkin, “Bu kelime mecaz olarak kullanılmaktadır. Yoruma açık bir kelimedir” dedi.
MİT’çi olduğu iddia edilen Çağlar Zorlu’nun avukatı Sümeyra İlpeşin, savunmasında şunları belirtti:
“Müvekkil sanığın huzurda bulunabilmesine yol açacak tek fiil, Demirbaş’a verdiği uydurma adreslerdir. Kendisine yöneltilen bir adres talebi var, bu talebe yönelik uydurma sadece iki adres ile cevap veriliyor. Birisi İstanbul Ataşehir, diğeri Ahi Evran Kırşehir adresleri…”
“Adreslerin MİT’ten alındığı iddia ediliyorsa, lütfen MİT’e yazalım”
“Bütün savunmalarımızda bu adreslerin doğru olmadığını defalarca söyledik. Bu uydurma adreslere ilişkin müvekkilimin bir sorgulama aracı bulunmamaktadır. Maktulün adresinin benim müvekkilim tarafından verildiği gibi bir izlenim yaratılmaktadır hem iddianamede böyle geçmektedir hem de medya mensupları aracılığıyla yaygınlaştırılmıştır. 2015 öncesi çalışmış olduğu bu uydurma adreslerin MİT’ten alındığı iddia ediliyorsa, lütfen MİT’e yazalım, soralım. BTK’dan gelen Ateş’e ait konum bilgilerinde görülüyor ki müvekkilimin İstanbul verdiği adreste maktul Ankara konumunda, yine Kırşehir verdiği adres tarihinde Ankara’da bulunmaktadır. Sanki bu adreslerde başına bir şey gelmiş gibi davranılıyor. Bu iddianamede suç istinadında nedensellik bağı nasıl kurulmuştur? Nasıl bir yardım kastı vardır?”
“Senaryoyu yazanlarında cumhuriyet savcıları olduğunu görüyoruz ne yazık ki reklamını da gazeteciler yaptı”
Sinan Ateş davasında tutuklu sanık MHP’li avukat Serdar Öktem’in bir diğer avukatı Batuhan Mastı, “Bir oyun dizi çekiliyor. Yönetmenin Cevheri Güven, senaryoyu yazanlarında cumhuriyet savcıları olduğunu görüyoruz ne yazık ki reklamını da gazeteciler yaptı. Tahliye talep ediyorum” beyanında bulundu.
Tutuklu MHP’li avukat Serdar Öktem’in avukatı Oğuzhan Bilgin, “Siyasi figürlerin ve oluşturulan baskılara rağmen huzurdaki sanıkların tamamı samimi beyanda bulunmuştur. Bunun da mahkemenizce önemi olduğunu düşünüyorum” diyerek savunmasına başladı.
“Öktem’in tamamen İstanbul’da olduğu ve hiçbir sanıkla ortak baz vermediği sabit hale gelmiştir”
Avukat, bilgin iddianamede yer alan Serdar Öktem’in sevk ve idaresindeki 06 DB 7018 ve 34 NR 6144 plakalı araç hakkındaki iddialara dair, “06 DB 7018 plakalı aracın iddianame düzenlenmeden bile Serdar Öktem’in kontrolünde olmadığı bilinmektedir. Bu yüzden iddianame olarak önümüze getirilen evrak yok hükmündedir. 34 NR 6144 plakalı araçta ise şoför koltuğunda değil yan taraftadır ve hakkındaki iddiaları öğrenmek için emniyete gittiği araçtır. Bunca insan tutuklu vaziyette. Ne hikmetse 18 aydır savcılık makamı sanık Serdar Öktem’in PTS kayıtlarını temin etmiyor. Çünkü bu kayıtlar geldiğinde suçsuz olduğu ortaya çıkacaktır. Bilirkişi raporunda müvekkil Serdar Öktem’in İstanbul’da olduğu ve hiçbir sanıkla ortak baz vermediği sabit hale gelmiştir” savunmasını yaptı.
“Biz bu oyuna gelmeyeceğiz”
“Dünden bu yana telefon şifresi durumunun sosyal medyada çarşaf çarşaf tartışılıyor. Serdar Öktem’in telefonunu vermeme nedenini zaten hastalığı gerekçesiyle açıkladı” diyen Bilgin şöyle devam etti:
“Olmayan delillerle insanlar provoke edilerek bir sonuca ulaşılmaya çalışılıyor. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Biz hukuk, adli gereği müvekkilimizin hiçbir adli kontrol şartı uygulanmadan tahliyesini talep ediyoruz.”
Bilgin şöyle devam etti:
“18 aydır haftada bir gün, 500. bölümü yayınlanan bir diziden bahsediliyor. Çok güzel tarif. Yok olan bir şey varmış gibi, sanki oradaymış gibi… Öyle bir yere geldi ki hem yazılı hem görsel medyada bunlar yapılıyor. Bizden herhangi bir yere gönderilen konum söz konusu değildir. O saatlerde konuma gitmiyoruz zaten, olay saatlerinde de MKE’deyiz. Balgat’taki Hüsrev lokantasında kameralar mevcut.”
Savcılara gözdağı
Tutuklu Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in avukatı İsmail Küçük, geçtiğimiz yıllarda yürütülen bazı davaların savcılarının yargılandığını hatırlatarak, “O soruşturmaları yürüten savcılar şu an nerede? Terör örgütü üyeliği ile yargılanmaktalar” dedi.
Küçük şöyle devam etti:
“Biz sadece 27 ay önce ve olay tarihinden sekiz ay önce sadece plaka bilgisi paylaşıyoruz. ‘Sinan Ateş’in avukatının araba bilgilerini paylaş’ demiyoruz. İddianameye nasıl yansıyor? Sinan Ateş’in avukatının aracının plakası paylaşıldı mı hayır.”
“‘Emre Yüksel, aracı itiraf etti’, vicdan biraz. Ne itirafı”
Müvekkilimin iddianamede bir magazinsel durumu var. Kendisine tahsis edilmiş bir araçla İstanbul’a gittiğine yönelik, dün ifade verdi, aracın kimin olduğu, nereye ait olduğu, kimin kullandığı açık. Araca ilişkin iddianameyi baştan sona okursak tek bir iddia yok. İfadesinin verildiği anda bir haber yayımlandı. ‘Emre Yüksel, aracı itiraf etti’, vicdan biraz. Ne itirafı. Amaç nedir? Konum iddiası var. Bizden kimseye giden bir konum yok. Yok karşısında nasıl savunma yapabilirim. İstanbul’a gidiyorlar.”
Avukattan Ayşe Ateş’e: “İnsan etiğine aykırı”
Avukat Küçük, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in dün akşam sosyal medya hesabında paylaştığı mesajı doğrudan okuyarak, “Sosyal medyada deniyor ki; ‘PTS’ler mevcut, hesaplaşacağız, tiyatroyu başınıza devşireceğiz’. Bu mesajlar meslek ve insan etiğine aykırı paylaşımlardır” dedi.
Ülkü Ocakları yöneticisinin avukatından gazetecilere tepki
Salondaki gazetecileri de hedef alan avukat Küçük, “Öyle bir haber ki cinayet işlediği iddia edilen Özyağcı’yı İstanbul’a götüren…’ Nerede ispatlandı? diye sordu.