Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı’nda 104 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısıyla ilgili davada Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini ihlal etmediğine karar verdi. AİHM’in “ihlal yok” kararını Medyascope’a değerlendiren 10 Ekim Barış Derneği Eş Genel Başkanı avukat Mehtap Sakinci, “AİHM nezdinde haklı bulunmuyor olmak açıkçası bizi çok fazla hayal kırıklığına uğrattı” dedi.
10 Ekim Barış Derneği ve 10 Ekim Ankara Garı Katliamı’nda yakınlarını yitiren aileler, her ayın 10’unda olduğu gibi 10 Temmuz Çarşamba günü de Ankara Garı önünde anma için toplandı. AHİM aynı gün, 10 Ekim Ankara Gar katliamında kamu görevlilerinin ihmali olduğuna ilişkin yapılan bireysel başvuruyu reddettiğini açıkladı.10 Ekim Barış Derneği Eş Genel Başkanı avukat Mehtap Sakinci, mahkemenin 1 Temmuz Pazartesi günü davaya ilişkin verdiği kararda “insanlığa karşı suç” yerine “Anayasal düzeni ihlal”den ceza vermesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Sakinci, “Bu zamana kadar bu ülkenin 10 Ekim yargılaması kapsamındaki tutumunu da biliyoruz. İlk etapta bizim de terörist addedildiğimiz bu davalarda deyim yerindeyse sanık sandalyelerine ellerinden gelseydi bizi oturtacaklardı” dedi.
Saldırıda yaşamını yitirenler için Gar önünde anıt yapılacak
Av. Sakinci, Ankara Garı saldırısında yaşamını yitiren insanların anısına bir anıtın yapılacağını da belirterek “Şu anda Gar önünde bir çevre düzenlemesi yürütülüyor. Anma anıtının yapılmasının son aşamasına geldik. İlk defa dokuz yıldır Gar önünde taş üstünde bir taşın dokunulduğunu görüyoruz. Bu zamana kadar deterjanla yıkanmak dışında Gar’ın önünde hiçbir şey yapılmamıştı” diye konuştu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı’nda 104 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısıyla ilgili davada Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini ihlal etmediğine karar verdi. AİHM’den yapılan açıklamada “Türk makamları, Ankara intihar saldırısında yükümlülüklerini ihlal etmedi” denildi.
Katliamda yaralanan insan hakları savunucusu Selçuk Coşkun tarafından AİHM’e yapılan başvuruda, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde yer alan yaşam hakkını ihlal ettiği belirtildi ancak mahkeme başvuruya ilişkin yaptığı değerlendirmede, yaşam hakkının ihlal edilmediğine hükmetti.
Sakinci: “AİHM nezdinde haklı bulunmuyor olmak açıkçası bizi çok fazla hayal kırıklığına uğrattı”
AİHM’in “ihlal yok” kararını Medyascope‘a değerlendiren avukat Sakinci, kararı inceleme aşamasında olduklarını belirterek “AİHM bu ülkedeki adalet ve hak mücadelesi arayışında olan, iç hukuk yollarını tüketen insanlar için son çareydi. AİHM’in bu zamana kadar çok isabetli kararlar aldığını ve bunun Türkiye tarafından uygulanmadığına da tanıklık ettik. Uygulanıp uygulanmamasından ziyade AİHM nezdinde haklı bulunmuyor olmak açıkçası bizi çok fazla hayal kırıklığına uğrattı” diye konuştu.
Başvuruyu Gar saldırısından yaralı olarak kurtulan bir kişinin yaptığına değinen Sakinci, “Bizim de Avukat Komisyonu üzerinden yaptığımız pek çok karar var. Hatta kamusal sorumlulukla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin geçen günlerde verdiği bir kabul edilememezlik kararına karşı AİHM başvuruları çalışmaları yapıyoruz” dedi.
“Mahkeme kararından sonra AİHM kararı da üstüne tuz biber oldu”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Av. Sakinci, AİHM’in verdiği kararın kötü hissettirdiğini belirterek şunları söyledi:
“Türkiye’de olmayan adaletin dünyada da olmadığını görüyoruz. Bu ülkenin değil dünyanın gerçek anlamda mazlumlara hak arayışı içerisinde olanlara yönelik ve gerçekten hakkını savunanlara yönelik hiçbir şeyin vaat edilmediğiyle ilgili gerçeği ile karşı karşıyayız.
Bu anlamıyla iç hukuk yollarını tüketilmesinde en küçük dava ile bile ortalama sekiz yıl sürüyor ve bu sekiz yıllık süre zaten 10 Ekim Katliamı kapsamında en az 10 yıl, 15 yıla evrilecek bir süreye tekabül ediyor. Önümüzdeki yıllarda da böyle kötü kararlar almaya kararlar almaya devam edersek açıkçası bu çabalarımızın da bir anlamı kalmayacak. 1 Temmuz’da ‘insanlığa karşı suç’un yok sayıldığı karardan sonra geldiğimiz noktada bu AİHM kararı üstüne tuz biber oldu. Detayları ulaştıktan ve dosyayı inceledikten sonra biz gerekli bir basın açıklaması yapmak istiyoruz çünkü eğer motivasyonsuzluğa neden olacak bir durum varsa bunu zaten kamuoyuyla paylaşılması gerekir.”