Tour de France 2024’te son haftaya girerken: Pogacar’ın Dünyası

2024 Fransa Turu’nda iki hafta geride kaldı. Genel klasman lideri Tadej Pogacar, en yakın rakibi Jonas Vingegaard Hansen’in yaklaşık üç dakika önünde. Son haftaya girerken olup bitenleri ve izlediğimiz rekorları Medyascope Spor’dan Ceyda Akbulut değerlendirdi.

Her iki teker tutkununun değer biçtiği bir zirve vardır. Ben Pireneler için yaratılmışım, hayır Alpler’den bir tane seçmeliyim, kolaysa Babadağ deneyin ya da bana bir Galibier lütfen! Durum böyledir çünkü hepsini aynı seviyede deneyimlemek neredeyse imkânsızdır.

Duvar misali tırmanışlar, bitmek bilmeyen upuzun meydan okumalar, gürültülü kalabalığın ardından sislere daldığın an ölüm sessizliği ile baş başa kalınanlar ya da zirvesi kadar inişiyle de kendini konuşturan canavarlar… Hepsinin de kendine has özellikleri ve onlara mazoşist bir bağ ile sevgi duyan favori sporcuları var. Tabii bu karakteristik irtifaların isimleri kadar bunlara nasıl ve nereden çıkıldığı da önemli. Profesyonel bisikletçiler hadi bugün Tourmalet ile buluşalım deyip tırmanışa koyulmuyorlar. Belki öncesinde kilometreler sürmüş oluyorlar, belki de sonrasında onları bekleyen başka bir canavar için şarjlarını yolun ortasında bitirmemeye odaklanıyorlar. 

İşte tam bu sebeple büyük sporcuların zirvelerde kırdığı rekorları ya da cüssesi geniş sprinterlerin zaman aralığında kalma çabalarını, bahsettiğim geniş faktörler kümesi içinde incelememiz lazım. 

Birliktelikleri ezeli ve tarihi bir rekabete dönüşmeye başlayan Tadej Pogacar ve Jonas Vingegaard Hansen ikilisi, Tour de France’ın görkemli 111. edisyonunda henüz iki haftayı geride bırakmışken çıktıkları zirvelerde kırılmadık rekor bırakmadı. Hem de bunları farklı mazeretlerle katıldıkları bir edisyonda yaptılar. Biri üç haftalık uzun ve bile isteye yorucu hale getirdiği bir Giro d’Italia maratonundan, diğeri de yaklaşık 10 gün yoğun bakımda kaldığı bir sakatlığın ardından buraya geldi. Bu durumda ikisi için de gözlemlenebilecek olası bir zayıflık belirtisi, muhtemelen çok doğal karşılanırdı. Ancak irtifa ustaları mazeret üretmedi.

Son şampiyonumuz Vingegaard’ın durumunu hepimiz biliyor ve anlıyoruz. Geçtiğimiz yıl el bileği kırıldığı için hazırlık süreci büyük sekteye giren ve Tur’da problem yaşayan Tadej Pogacar’ın halini düşünürsek aylardır vücudunda sayısız kırıkla boğuşan Danimarkalı bisikletçi için iki haftadır rekorlara adını yazdırdığını söylemek bile bir mucize. Şu an genel klasmanda tek rakibi gibi görünen sarı mayonun üç dakika gerisinde olması, ne kadar büyük bir iş yaptığını söylemeye engel olamaz.

O sırada Pogacar ise rakiplerine karşı olduğu kadar kendi içinde de bir meydan okumada. Tur’a ilk kez katıldığı 2020 yılının son anında Primoz Roglic’in elinden aldığı şampiyonluktan beri onu konuşuyoruz. Neyi iyi, neyi mükemmel ve neyi canavarca içgüdüsüyle yaptığını biliyoruz. Artık Vingegaard geldiğinden beri nerede problem yaşadığını öğrendik. 

O kendine Hulk diyor, bisikletine yeşil dostumuzun stickerlarını yapıştırıyor. Öyleyse biz de istisnasız her süper kahramanın bir kriptoniti olduğundan bahsetmeliyiz, değil mi? Pogacar’ınki de büyük irtifalar ve sıcak günler olmalı. Yani kendisini tanıdığımızdan beri öyleydi, Tur’un 111. edisyonunun 15. yarış gününe kadar… 

Peş peşe gelen Pireneler etapları Pogacar için bir testti. Var olan görkemli formuyla hem rakiplerine fark atmalı, hem de bahsettiğim kriptoniti yenmenin bir yolu olduğunu kanıtlamak için kendine meydan okumalıydı. Vingegaard ve ekibi de Pogacar’ın içine gireceği bu testin farkındaydı. İşte bu sebeple üç haftanın belki de en zorlu gününde sarı mayonun önüne mümkün olan tüm engelleri koymaya çalıştılar. Onu yalnız bırakıp tüketmek için gün boyu tempo yaptılar ve ardından zirveye giden yolun henüz başında ilk hamle yine kendilerinden geldi. Ancak karşılarında kaskından saçları fırlamış ve Hulk gibi hisseden bir sevimli canavar vardı. Belki ona sarı Hulk demeliyiz…

Gaza basan Vingegaard’ı zahmetsizce takip edebilen tek kişiydi. Hatta bir ara son şampiyon, önünde tükenmiş bir ifadeyle sağ sola yalpalanarak tempo yapmaya çalışırken, arkasında sakince selesinde doğrulup rahatça su içebilen bir sarı mayo görüntüsüyle baş başa bıraktı bizi. Günün sonunda yaptığı kontrayla testi sorunsuz atlattı. Üstüne üstlük Plateau de Beille’nin yeni tırmanış rekorunu da kırdı. Bu sene buranın hakimi benim mesajını verdi ve artık bir kriptoniti yok gibi gözüktü.

Her şeye rağmen Tur henüz bitmedi. Önümüzde altı yarış günü daha var. Tek bir hata veya küçücük bir şanssızlık tüm geleceği değiştirebilir. Bisiklet üstündeki o meşhur kötü günlerden biri, üç koca haftaya mal olabilir. Bu yüzden şimdilik geleceğin ne getireceğini bilmiyoruz. Ama tahmin edebiliyoruz: Ufukta duble var ve bu Pogacar’ın dünyasında girilmesi gereken yeni bir meydan okuma demek.

Yazan: Ceyda Akbulut

Editör: Yahya Kemal Doğan

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.