Eski İsrail Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve İşçi Partisi’nin lideri Yair Golan, Guardian’dan Bethan McKernan’a verdiği röportajda, 7 Ekim saldırısında sivilleri nasıl kurtardığından İsrail’deki aşırı sağcı hükümetin ülkeyi nasıl kaosa sürüklediğine dair pek çok soruyu yanıtladı. Bu önemli röportajı sizler için Türkçeleştirdik.
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından yedek Tümgeneral Yair Golan evinde kalamayacağına karar verdi, üniformasını giydi ve komuta merkezine gitti.
Golan, o gün yaşananları şöyle anlatıyor:
“Savaş odasına gittim ve şok oldum. Büyük ekranlarda Sderot’un içinde hareket eden Toyota marka arabaları görebiliyorduk. Her yere ateş açılıyordu, korkunç bir şey olduğunu anladım.”
40 yıllık savaş deneyimine güvenen Golan, Nova Festivali’nden kaçanları kurtarmak için savaş alanlarına doğru ilerledi. Golan, Hamas militanları ile savaştı ve altı kişiyi kurtarmayı başardı.
Beş yıl önce ordudan ayrılıktan sonra siyasete giren Golan’ın yeni misyonu, ülkesinde can çekişen solu yeniden canlandırmak.
Noam Tibon, Yair Golan ve Israel Ziv.
Mayıs ayında İsrail’in merkez sol İşçi Partisi’ne oyların yüzde 95’ini alarak seçilen Golan, temmuz ayına kadar sol tandanslı Meretz ile birleşmek istemişti. İki parti de son seçimlerde kötü bir performans sergiledi. İşçi Partisi, seçim barajını zar zor aştı ve İsrail Parlamentosu’nda (Knesset) sadece 4 sandalye elde etti. Meretz ise siyaset sahnesinden tamamen silindi.
“Yedek asker olarak elimden geleni yaptım”
Golan ve partisinin bir sonraki seçimlerde 9 sandalye kazanabileceği ve bu sayede gelecekte kurulacak olası bir koalisyon hükümetinde bir miktar nüfuza sahip olabileceğini gösteriyor.
Geçtiğimiz ay Knesset’te Guardian’a konuşan Golan, “Yedek asker olarak elimden gelenin en iyisini yaptım. İsrail için yararlı olabilecek başka şeyler yapmanın zamanı geldi. Bu felaket hükümete alternatif olmak benim rolüm” diyor.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İsrail, 7 Ekim saldırılarından önce de bir kaos içerisindeydi.
Uzun süredir başbakanlık yapan Binyamin Netanyahu, Aralık 2022’de ülke tarihinin en sağcı koalisyonun başında koltuğuna geri dönmüştü.
Yeni hükümet, Filistinlilere karşı politikalarını hızla sertleştirmiş ve birçok İsraillinin sokaklara döküldüğü “yargı reformu” paketini yürürlüğe koymaya çalışmıştı.
7 Ekim’den sonra Netanyahu, rakibi Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz’ın da dahil olduğu “acil durum hükümeti” ve savaş kabinesi kurdu, ancak bu uzun sürmedi. İsrail sokaklarında her gün, rehinelerin serbest bırakılması için protestolar devam ediyor ve seçim çağrıları da günden güne yükseliyor.
“Artık İsrail’in demokratik bir devlet olduğundan emin değilim”
İsrail siyasetinin değiştiğini söyleyen Golan, “İsrail’in şu anda gerçekten demokratik bir devlet olup olmadığından emin değilim” diyor ve ekliyor:
“Bugün İsrail’deki sağ, milyonlarca Filistinliyi ilhak edebileceğimizi, İsrail’in bir tür intikam politikası benimsemesi gerektiğini ve bölgedeki Filistinlilerle ya da diğer ‘düşmanlarla’ uzlaşmaya gidilmemesini gerektiğini görüşünde. Ben bunun tam tersini düşünüyorum.”
İsrail’in Gazze’de pek fazla seçeneği olmadığını söyleyen Golan, Hamas’ın yok edilmesi gerektiğine ve İsrail’in Hizbullah’a karşı daha sert bir tepki vermesi gerektiğine inanıyor.
“İnsanlar güvenlik duygusunu kaybetti”
Vizyonunun “iki devletli çözüm” olduğuna ancak bu vizyonlarının siyasî vizyonla da birleşmesi gerektiğine vurgu yapan Golan, “İnsanlar güvenlik duygusunu kaybetti, İsrail ordusunun onları koruyacağına güvenmiyor” diyor ve ekliyor:
“Askeri olarak proaktif olmamız şart. Kolay olmadığını biliyorum. Bu, yıllarca sürecek bir süreç.”
İsrail’de kurulacak makûl bir hükümetin, Netanyahu’nun savaşı yönetme biçimi nedeniyle müttefiklerle bozulan ilişkilerini yeniden tesis edebileceğine vurgu yapan Golan, “İsrail’deki liberal kamp hâlâ hayatta. Biz intikam için savaşmıyoruz, İsrail’in güvenliği için savaşıyoruz. Ve bunu tek başımıza yapamayız, dünyanın geri kalanının bizimle olmasına ihtiyacımız var” diye konuşuyor.
Kaynak: Guardian