Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davada mahkeme başkanı, başsavcılığın bilirkişi raporuyla ilgili suç duyurusu hakkında “soruşturmaya yer olmadığına” karar verdiğini açıkladı.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi ile ilgili davanın duruşması devam ediyor. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davayı, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ve annesi Saime Ateş’in yanı sıra pek çok siyasetçi de takip ediyor.
Duruşmaya katılanlar arasında, eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, CHP milletvekilleri Deniz Demir ve Mahir Polat, İYİ Parti Milletvekili Selçuk Türkoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır yer aldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da duruşmayı izlemeye öğleden sonra geldi. Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in solunda Kılıçdaroğlu, sağında ise Özel oturdu.
Sincan'da eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikastı davasını takip ediyoruz.
— Özgür Özel (@eczozgurozel) September 30, 2024
Suikast üzerindeki sis perdesi aralanana, Ayşe Hanım adalet tecelli etmiştir diyene kadar yanı başında olmayı sürdüreceğiz. pic.twitter.com/GLC35j3vPt
Mahkeme başkanı, öğle arasının ardından bilirkişi raporuyla ilgili suç duyurusu hakkında başsavcılığın “soruşturmaya yer olmadığına” karar verdiğini açıkladı.
Katılan vekillerin avukatlarının tamamını dinlediklerini belirten mahkeme başkanı, sanıklara söz hakkı vereceğini söyledi.
Özyağcı: “Ateş’in yanındakileri spontane vurdum”
Sanık Eray Özyağcı, kendisinin kasten kimseyi öldürmediğini ileri sürerek, “Benim kastım öldürmek olsaydı, Sinan kafeden çıkarken sırtından vururdum ama öyle yapmadım. Ne yaptım? Kaldırımda bekledim, Sinan geldiğinde ayaklarına sıktım” diye konuştu.
32’lik şarjörü tedbir almak için taktığını iddia eden Özyağcı, “Bir bilirkişi raporu yapılıyor ama vurduğum açıdan kastım olup olmadığı nasıl yazmıyor? Öldürmek gibi bir niyetim olsa kafasına, göğsüne sıkardım. Yanındakileri vurmak aklımda yoktu, spontane vurdum” dedi.
Özyağcı konuşurken, izleyicilerden birinin küfretmesi nedeniyle mahkeme başkanı kolluk kuvvetlerine emir vererek bu kişinin dışarı çıkarılmasını ve hakkında tutanak hazırlanmasını söyledi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
İki yıldır Sinan Ateş’in “dava adamı” ve “vatansever” olduğunun söylendiğini dile getiren Özyağcı şöyle konuştu:
“Ne oldu? Öldürdüğü gazeteciler, pizzacı kılığında öldürmesi için tuttuğu adam, FETÖ’cü ablasıyla yaptığı işler, hepsi ortaya çıktı. Geçenlerde milletvekillerinin katıldığı bir programda ‘Müebbeti gören tetikçi konuşur mu?’ diye başlık atmışlar. Konuşmak istiyorum. Siz milletvekilisiniz diye kendinizi devletin sahibi sanıyorsunuz. Vallahi değilsiniz, burası da DEM Parti’nin genel merkez binası değil. Benim bu sözlerim, buradaki siyasi aparatlara, onların boynuna tasmasını geçiren ağababalarına ve onların eşgüdümüyle çalışan bazı medya organlarına ve sözde gazeteci müsveddelerine. Tahliye talebim yok.”
Balkaya: “Yanlış hatırlamışım”
Hakkında ortaya atılan iddialara ilişkin konuşmak istediğini söyleyen Vedat Balkaya, “Kullandığım motosikletin plakasının bantlı olduğunu iddia eden iki yalancı tanık buraya geldi. Bu olay benim için basit bir alacak-verecek işidir. Bu tür bir olaya dönüşeceğini düşünemedim, o yüzden plakamı kapatmadım” dedi.
Balkaya, bir önceki celsede sorulan bir soruya yanlış cevap verdiğini belirterek, “Eray olayı gerçekleştirdikten sonra onu istediği yere bırakırken aracın arkasında durduğunu söyledim ama üzerinden bir buçuk sene geçtiği için yanlış hatırlamışım. Bu durumu sizlere de iletmek istedim. Tahliyemi ve mahkeme sonunda beraatımı talep ediyorum” diye konuştu.
Kurt: “Mütalaa kendi kendini yalanlıyor”
Suat Kurt, mütalaada aleyhine olan hiçbir şeyi kabul etmediğini belirterek, “Mütalaa kendi kendini yalanlıyor. Bir yerde diyor ki, ‘Suat 35 geçe ayrılıyor.’ Sonra, silmeyi mi unuttular bilmiyorum, ama başka bir yerde ’16 dakika sonra olay yerinden ayrıldığı’ yazıyor. Olay anında Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi’nde olduğum MOBESE kayıtlarında belli” dedi.
Çep: “Eray’ın kendi iradesiyle başka suç işlemesinin sorumlusu tutulmamam gerekir”
Doğukan Çep, söylediklerinin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını iddia ederek, “Çok söyleyecek bir şeyim yok. Niye söyleyecek bir şeyim yok? Çünkü araştırılmıyor, soruşturulmuyor. Vereceğiniz her karara saygılıyım. Gönül ister ki, algılara değil olgulara göre karar verilsin” dedi.
Allah katında gönlünün rahat olduğunu belirten Çep, “Ben Ankara’ya kimseyi öldürmeye göndermedim. ‘Ayağına birkaç tane atın’ dedim. Benim hiçbir siyasetçi ve dernekle alakam yok. Sadece paramı almak istedim ama gerçekten kimseyi öldürmek istemedim. Eray’ın kendi iradesiyle başka suç işlemesinin sorumlusu tutulmamam gerekir” diye konuştu.
Demirbaş: “Benim azmettirici olduğumla ilgili bir delil bile yoktur”
Eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş, iddianameyi reddettiğini belirterek mütalaaya karşı savunmasında şunları söyledi:
“Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Bu mütalaada üzerime atılan suçlamaları reddediyorum. Olaya karışanları tanımıyorum. Maktul ile herhangi bir husumetim yok. Benim azmettirici olduğumla ilgili bir delil bile yok. Kimse de buna inanmıyor, savcı dışında. Gözaltına alındığım sırada dört kişinin adı sorulduğunda, emniyette hiçbirini tanımadığımı söyledim, telefonumun şifresini verdim. Bir camiayı karalamak için telefonumun bir aparat haline geleceğini bilemedim. Azmettiricilikle ilgili tek bir soru bile sorulmadı. Siyasi parti üyeliğim soruldu. Bana ağırlaştırılmış müebbet istenmesini anlamak mümkün değil. Doğukan ve Tolgahan’ın plan yaptığı söyleniyor ama herhangi bir delil yok. Ben, müebbet ceza istenecek herhangi bir suça bulaşmadım.”
“Ayşe Ateş’in ifadesi tam dört ay 17 gün sonra alınmış”
Halk TV ve bazı gazetecileri hedef alan Demirbaş, Ayşe Ateş ile ilgili olarak, “Eşinin öldürüleceğini söylemiş. Bunu bilen birisinin, cenazeyi bile beklemeden koşa koşa gidip ifade vermesi gerekirdi. Bunu yapmadıysa da, savcılar çağırmadıysa da vahim. Ayşe Ateş’in ifadesi tam dört ay 17 gün sonra alınmış” dedi.
Sanıklardan Zekeriya Asarkaya, savunmasında “Sinan Ateş’in adını dahi duymamıştım bu olaya kadar. Tanımadığım birisiyle ne husumetim olabilir? Hakan Saraç dışında buradaki hiç kimseyle tanışıklığım yok. Ben bu olayda kandırıldım. ‘Borç meselesi’ diye geldiler evime, adam öldürdüler. Ben bu olayda masumum ve beraatımı talep ediyorum” diye konuştu.
Asarkaya’nın ardından savunma yapan tutuklu sanık Hakan Saraç da, “Sinan Ateş’i tanımıyorum. Fotoğrafını ilk defa televizyonda gördüm. Bu olaydaki hiç kimseyi tanımıyorum” dedi.
Tutuklu sanıklardan Aşkın Mert Gelenbey, “Üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Eray Özyağcı’nın böyle bir şey yapacağını bilsem, ön koltukta mı getirirdim? Eray benim çocukluk arkadaşım. Dedesinin hasta olduğunu söylediği için getirdim, ben de abimi görmeye geldim. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
Öktem: “Tek bir savcı ifademi almış gibi gösterdiler”
Tutuklu sanıklardan MHP’li avukat Serdar Öktem, hakkındaki soruşturmanın gayri ahlaki yapıldığını ileri sürdü:
“Birden fazla cumhuriyet savcısı tarafından ifadem alınmasına rağmen, tek bir savcıyla ifademin alınmış gibi gösterilmesi ve ardından yaratılan algıyla, üç dakikada tutuklanmam için talimat verildi. Ben tutuklu olarak yargılanmayı kendime hukuki olarak izah edemiyorum. İfadem tarafıma dahi verilmedi. Haksız ve hukuka aykırı işlemler yapılmıştır. FETÖ’cülerin attığı tweet’ler iddianameye giriyor. Tahliyemi talep ediyorum.”
Yüksel: “Neden tutuklu olduğum belli bile değil”
Tutuklu sanıklardan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel savunmasında, “Tolgahan Demirbaş ile arama kayıtlarımıza baktığımızda çoğu ulaşılamamış. Yemek yemeye gittiğimiz yerden fotoğrafımız alınmış. Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’e ait bir araç sorgulaması yapmadım. Ömrüm boyunca karakola bile gitmedim. İlk defa hâkim karşısına çıktım. Neden tutuklu olduğum belli değil. 20 yılla yargılanıyorum. Eray Özyağcı’yı İstanbul’a götürmekle yargılanıyorum. Kendisiyle bir irtibatım yok” diye konuştu.
Mahkeme başkanı, duruşmaya 1 Ekim sabah 09.00’a kadar ara verdi. Ardından sanıklar salondan götürülürken Eray Özyağcı, gazeteci Murat Ağırel ve Timur Soykan’a eliyle tetik işareti yaptı.