İzmir’de yanan evde hayatını kaybeden çocuklar için sosyal hizmet uzmanları ihmalleri anlattı. Uzmanlar, ailenin evine birçok kez gidilmesine rağmen yetkililerce gerekli önlemlerin alınmadığını söyledi. Öte yandan uzmanlar çocukların yaşam hakkının ihlal edildiğini vurguladı. Uzmanlara göre çocukların güvenli bir ortamda kalması için koruyucu tedbir kararının alınmış olması gerekiyor.
Sosyal hizmet uzmanları anlatıyor
İzmir’in Selçuk ilçesinde anneleri Melisa Akcan’ın kapıyı üzerlerine kilitleyip, hurda toplamaya gitmesinin ardından evde yangın çıkması sonucu hayatını kaybeden yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 kardeş toprağa verildi.
Baba Hakan Akcan, daha önce işlediği bir suç nedeniyle cezaevinde yatarken, anne Melisa Akcan olay sonrası gözaltına alındı. Anne Akcan adliyedeki işlemlerinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Yaşanan olay, ihmalleri de gündeme getirdi. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER) Genel Başkanı Ramazan Yüksel, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akın ve Maltepe Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Neşe Şahin Taşgın, olayla alakalı Medyascope’a konuştu.
- İzmir’deki yangında hayatını kaybeden 5 çocuk son yolculuklarına uğurlandı
- 5 çocuğunu yangında kaybeden anne konuştu: “Gözümün önünden gitmiyor”
- Yangında ölen 5 çocuk İzmir’de defnedildi
“Bakanlık etkisiz kaldı”
Yüksel, Türkiye’deki çocuk koruma sisteminin son yıllarda çok başlılığa sebep olduğunu ve kurumların görevlerini yerine getirmekte zorlandığını söyledi. Yüksel, eskiden çocuk koruma sisteminde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’nün sorumlu olduğunu hatırlattı.
Uzman, bu kurumun geçmişte daha etkili çalıştığını vurguladı. Yüksel şu an Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün hizmet verdiğini ve Bakanlığın etkisiz kaldığını dile getirdi.
Son yıllarda kamuda yeniden yapılanma sürecine değinen Yüksel, yasal düzenlemelerle bu alanda doğrudan çalışmayan, sahada tecrübe sahibi olmayan kişilerin atandığını dile getirdi. Ayrıca Yüksel, “Daha çok sosyal hizmet uzmanı istihdamı yerine sosyolog istihdamına döndüler” diye konuştu.
Liyakatın önemli olduğunu vurgulayan Yüksel, daha sonra yaşanan olayı değerlendirdi.
“Koruma kararı alınmalıydı”
Yüksel, basına yansıyan bilgiler üzerinden annenin sosyal güvencesinin olmadığını, babanın cezaevinde olduğunu hatırlattı.
Yüksel, “Burada bakım tedbirinin uygun görülmesi gerekiyordu ve çocuklar re’sen kurum bakımına alınması gerekiyordu. Bakanlık çocukları alabilirdi. Tedbir kararı savcılık tarafından alınmalıydı ve çocuklar daha güvenli ortamda kalmalıydı” dedi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Yüksel, gerekirse bu kararın geçici olarak bile alınabileceğini hatırlattı.
Yüksel, aileyi ziyaret eden sosyal hizmet uzmanının çocukların bedensel, zihinsel ve psikolojik ihtiyaçlarının yaşadığı yerde karşılanıp karşılanmadığına bakması gerektiğini dile getirdi.
Öte yandan Yüksel, çocukların güvenliğinin sağlanamadığı yönünde tehditlerin görülmesi üzerine devlet kurumlarına yönlendirme yapıldığını anlattı.
Yüksel, eğer böyle bir durum yaşanırsa, çocukların koruyucu aile veya kurum bakımına alınabileceğini söyledi. Dosyanın ayrıntılı olarak incelenmesi gerektiğini vurgulayan Yüksel, çocuklar için tehlikeli bir durum ya da riskli bir ortam varsa sosyal inceleme raporu düzenlenebileceğini belirtti.
Yüksel, adli kolluk aracılığıyla çocukların koruma altına alınabileceğini ekledi.
“Çocuklar için yeterli güvenli ortamın olmadığı görülüyor”
Öte yandan ailenin yaşadığı yeri fotoğraflar üzerinden değerlendiren Yüksel, “Orada çocukların yeteri kadar güvenli bir ortamda olduğu görünmüyor” diye konuştu.
Türkiye’de özel kreşlerin bulunduğunu hatırlatan Yüksel, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na verilen ücretsiz kontenjanların olduğunu hatırlattı. Ancak Yüksel, burada çocukların kreşe ulaşımının devlet tarafından sağlanmadığını belirtti. Bu durumun aile açısından maddi yük anlamına geldiğini anlatan Yüksel, sözlerine şöyle devam etti:
“Burada birçok model denenebilir, birden fazla destek de sağlanabilirdi. Sadece ekonomik destek bu meseleyi çözecek bir destek değil. Sosyal destek gerekiyordu. Aileyle çalışılması gerekiyordu. Annenin de ikna edilmesi gerekiyordu. 18 kere ziyaret olmuş. Orada bir tehdit, bir risk görmüş ki gitmiş arkadaşlar 18 kez gitmiş. Dolayısıyla ailenin takibi gerekiyordu.”
“Çok boyutlu ve sorunun temelinde yoksulluk var”
Ayrıca Yüksel, bu konuda toplumsal ve ceza sistemi ile ilgili problem olduğunu vurguladı. Yüksel, yaşanan olayda yoksulluk boyutunun varlığına dikkat da çekti. Daha sonra Yüksel, sorunun temelinde yoksulluk olduğunu söyledi. Yüksel, “Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminin yeniden ele alınması gerekiyor. Sosyal koruma sistemini geliştirmesi gerekiyor. Türk ailelere barınma imkanının da sağlanması gerekiyor” dedi.
“Risk varsa rıza aranmaz”
Doç. Dr. Neşe Şahin Taşgın ise çocukların en az altı yaşına kadar aile hekimliği sisteminde takip altında olmaları gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Taşgın, “Bu çocuklar yaşadıkları ortam yeterli bulunmayıp çok rahatlıkla Sosyal Hizmetler Kanunu çerçevesinde ve aynı zamanda Çocuk Koruma Kanunu çerçevesinde koruma altında olabilirlerdi” diye konuştu.
Ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkililerinin aile ile doğru ve güvene dayalı bir iletişim kurması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Taşgın, yaşanan sürecin önemli olduğunu söyledi. Daha sonra Doç. Dr. Taşgın, ailenin çocukları için bakım koşullarının yetersiz kalması halinde yapılabilecekleri şöyle özetledi:
“Beş çocuk, tek başınasınız, geçim kaynağınız kağıt toplayıcılığı. ‘Gelin bu çocukları koruma altına alalım, hafta sonları size misafir olarak evinize verelim, evinize en yakın kurma yerleştirelim’ gibi bir yaklaşımla aile ikna edilebilirdi. İkna olmuyorsa bile çocukların yaşamı risk altındaysa rıza aramayız. Öncelikli olan çocuğun üstün yararıdır. Çocuğun üstün yararı değerlendirmesinde ailenin ne dediğine bakılmaz. Çocuğun iyilik haline bakılır.”
“Burada sorumlu Aile Bakanlığı”
Öte yandan Doç. Dr. Taşgın resmî kurumların aileye kira desteği vererek insanca yaşayabileceği bir eve taşınmalarını sağlayabileceğini söyledi. Doç. Dr. Taşkın ayrıca Bakanlığın bu konuda gerekli takibi yapması gerektiğini hatırlattı. Doç. Dr. Taşgın, “Kadına ‘Biz size ev tutuyoruz. Evin kirasını Kaymakamlık ödetecek’ denilebilirdi. Bu sosyal hizmetler il müdürlüğünün görevidir. Bu çocukların yaşam hakkı ihlal oldu. Burada sorumlu devlet, evet ama devlet kim? Bu vakada devlet burada Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı’dır” diye konuştu.
Para desteği sağlayarak çocukların güvenliğinin sağlanamayacağını savunan Doç. Dr. Taşgın, küçük yaşta çocukları olan biri için iş imkanı yerine farklı alternatifler sunulabileceğini söyledi. Daha sonra Taşgın, kreş desteğini anlattı. Taşkın, ayrıca bu olayda takibin sürecinin sağlıklı olmadığını dile getirdi. Bu tür olaylarda gerekli raporların hazırlanarak konut ihtiyacının karşılanabileceğini dile getirdi. Bir kişi hakkında suç kaydı olması durumunda çocukların devlet korumasına alınabileceğini hatırlattı.
“Yoksulluk tabanlı sistem yaratılıyor”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akın, sosyal devletin mağdurlara uygun barınma koşullarını sağlaması gerektiğini vurguladı. Akın, “Devlet bu konut bile denilemez yeri gördükleri halde niye bunu gözetip de bir konut bunlara sağlanmıyor” dedi.
Devletin İnsanların yoksulluklarını gidermeye yönelik politika geliştirmediğini savunan Akın, maddi destek ile bunun kapatılmayacağını söyledi. İnsanların yoksulluk üzerinden sisteme bağlı kalması için politikalar üretildiğini anlatan Akın, “Bu yüzden de sosyal hizmet alanı aynı zamanda bir rant alanda. İktidarlar açısında bağımlılık yaratan, kendine bir oy deposu yaratan bir alana dönüşmeye başlıyor. Aslında sıkıntılardan bir tanesi bu” dedi.
Ne oldu?
İzmir’in Selçuk ilçesindeki Cumhuriyet Mahallesi Tavşantepe mevkiinde, barakadan bozma bir evde yangın çıktı. Baba Hakan Akcan suç kaydığı olduğu için cezaevinde tutulurken, ailesinin geçimini hurdacılık yaparak sağlayan Melisa Akcan, beş çocuğunu evde bırakarak hurda toplamaya gitti. Bu sırada, evde bulunan sobanın devrilmesi sonucu yangın çıktı.
Daha sonra alevler evin tamamını sararken, içeride bulunan Aras Bulut Akcan (1), Masal Işık Akcan (2), Aslan Miraç Akcan (3), Funda Peri Akcan (4) ve Fadime Nefes Akcan (5) kardeşler mahsur kaldı. Ayrıca yangını gören çevredekiler, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.
Daha sonra eve gelen itfaiye ekipleri, yaptıkları müdahale ile yangını söndürdü. Ancak evden çıkarılan beş çocuktan üçünün zehirlenerek hayatını kaybettiği, ikisinin ise ağır yaralı olduğu belirlendi. Hastaneye kaldırılan iki çocuk da doktorların müdahalelerinin ardından kurtarılamadı. Ayrıca yangınla ilgili yapılan ilk incelemede kapının kilitli olduğu belirlendi.
Öte yandan Torbalı Açık Cezaevi’nden getirilen baba Hakan Akcan, cenaze törenine jandarma ekipleri ile katıldı.