CHP Genel Başkanı Özgür Özel, cemevlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olmasını eleştirdi, “Herkes aynı vergiyi ödüyor ama Aleviler, hizmete gelince ayrımcılıkla karşılaşıyor. Camilerin ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırken, cemevleri bu eşitlikten mahrum bırakılıyor” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı 13. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Özel, ayrımcılık, anayasal eşitlik ve rejim değişikliği konularına değindi, “Bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşları olduğunu kabul edecek dirayeti göstermek gerekiyor” dedi.
“Cemevi, Kültür Bakanlığı’na bağlanamaz”
Özgür Özel, cemevlerinin statüsünü ve Alevilere yönelik hizmetlerin yetersizliğini eleştirdi. Özel, şöyle dedi:
“Cemevlerini ‘cümbüş evi’ olarak tanımlayan bir anlayış, eşit şartlarda hizmet sunmayı değil, bu yapıları Kültür Bakanlığı’na bağlamayı tercih ediyor. Orada bir daire başkanlığı açıyor. Mesele cümbüşse zaten Kültür Bakanlığı’na bağlamak lazım. Esas sorun orada, bunun eşit bir inanç olduğu, bu inancın sahiplerinin bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşlar olduğunu kabul edecek diyareti göstermek. Daha doğrusu kabul edilmiş toplum sözleşmesine bu noktada uymak gerekiyor.”
“Anayasa eşitliği kağıt üzerinde kalıyor”
Anayasa’daki eşitlik ilkesinin uygulamada yok sayıldığını belirten Özel, “Kanun yapıcıların ve uygulayıcıların bakış açılarındaki sorunlar, anayasal eşitliği hayata geçirmemizi engelliyor” dedi.
Vergide adalet, hizmette eşitsizlik
Özel, devlet bütçesi ve vergi düzenlemelerindeki adaletsizliği de ele aldı:
“Herkes aynı vergiyi ödüyor ama Aleviler, hizmete gelince ayrımcılıkla karşılaşıyor. Camilerin ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırken, cemevleri bu eşitlikten mahrum bırakılıyor.”
“Yeni bir anayasaya ihtiyaç var”
Millî Eğitim Bakanlığı’nın politikalarını da hedef alan Özel, yeni müfredatın cumhuriyet değerlerine aykırı olduğunu söyledi.
Özel, Türkiye’nin eşitlikçi ve çağdaş bir anayasa ihtiyacını dile getirdi. Özel, bu hedefin gerçekleşmesi için önce rejim değişikliğinin gerektiğini belirtti:
“Yeni anayasa, tüm toplumun yüzde 95’ini memnun edecek, eşitlikçi bir toplum sözleşmesi olacak.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Özel konuşmasını şöyle bitirdi:
“Biz 100 yıllık tarihimizdeki ders alınacak yerleri de geçmişteki hataları da ikinci yüzyılda kol kola hep birlikte ilerlerken, onların hepsini konuşuruz, konuştuk. Vakit, geçmişten husumet çıkarmak değil. Vakit, bazı cümleleri söyleyip de iktidara muhalefeti ayrıştıracak imkânları verme vakti değil. Vakit çerle, çöple uğraşma, gözünün üstünde kaşın var ile uğraşma vakti değil. Vakit cepheyi genişletme, kararlılığı yükseltme, bir arada durma, özgüvenle bu rejimin değiştirilebileceğine inanma vaktidir.”
“Demokratik bir cumhuriyeti el ele kurabiliriz”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da programa katıldı. Hatimoğulları konuşmasında şöyle dedi:
“Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık hakkı temeliyle ilgili bizler çok yoğun çalışmalar yürüttük. Burada bu salonda bulunan Alevi canlarla beraber birlikte çok toplantılar yaptık, çok çalışmalar yürüttük. Ben Eş Genel Başkan olmadan önce HDP’de MYK üyesiyken Halklar ve İnançlardan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısıydım. O dönemde Alevi canlarımızla çokça çalışmalar yürüttük. Ben şunu biliyor ve görüyorum, bizler daha çok çalışırsak, daha çok dayanışırsak, biraz önce değerli başkanımızın ifade ettiği gibi, Türkiye’nin demokratik bir anayasaya kavuşmasını pekala sağlayabiliriz.
İhtiyacımız olan, 72 milletten insanının kendini hissettiği, kendini orada gördüğü, o sayfaları çevirdiğimizde sadece kelimelerde ve cümlelerde değil ruhen kendimizi içinde hissettiğimiz bir demokratik Anayasa’yı pekala bizler hep birlikte yapabiliriz. Biz siyasi partilere bu konuda çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor, farkındayız. Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine, Alevi canlarımıza, Alevi canlarımızın örgütlerine bu anlamıyla çok önemli görev ve sorumluluklar düşüyor. Çünkü bizler 72 millete aynı nazarda bakan insanlarız. Biz öyle bir ülkede, coğrafyada yaşamak istiyoruz. Ortadoğu, Türkiye, Anadolu, Mezopotamya toprakları rengarenk bir çiçek bahçesidir. Rengimizi soldurmak, bizi dalımızdan koparmak istiyorlar. Buna karşı mücadelemizle, farklılıklarımızla, hangi dine, hangi kültürel değerlere, hangi dile sahipsek o dokuyla bu ülkede yaşayacağımız demokratik bir cumhuriyeti hep birlikte el ele kurabileceğimize yürekten inanıyorum.”