MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan çıkışı gözleri İmralı Adası’na çevirdi. Hemen ardından Suriye’de Beşar Esad’ın düşüşü Bahçeli’nin çıkışının Suriye’deki gelişmelerle ilgili olduğu tahminlerini güçlendirdi. 1980 darbesinden kısa süre önce, 1979 yazında Kobani üzerinden Suriye’ye geçen Abdullah Öcalan’ın yaklaşık 20 yıl süren Suriye dönemi, ülkedeki Kürt siyasi hareketinin şekillenmesinde önemli bir dönüm noktası oldu. Hafız Esad yönetiminin sağladığı sınırlı hareket alanında örgütlenme çalışmalarını sürdüren Öcalan, bu süreçte özellikle Suriye Kürtleri üzerinde kalıcı etkiler bıraktı. Peki Öcalan gerçekten Suriye denklemini değiştirebilecek güçte mi? Sizler için Öcalan’ın Suriye yıllarını derledik.
Türkiye’den Suriye’ye geçiş: Ülke farklı, dil aynı (1979-1984)
12 Eylül askeri darbesinden kısa süre önce Suriye’ye geçen Abdullah Öcalan’ın yaklaşık 20 yıl sürecek Suriye dönemi, bölgedeki Kürt siyasi hareketinin şekillenmesinde önemli bir dönüm noktası oldu. Öcalan’ın ilk hedefi, Hafız Esad yönetimiyle güvenli bir ilişki kurmaktı. Bu dönemde Suriye istihbaratı üzerinden dolaylı temaslar kurarak rejimden lojistik destek elde etmeyi başardı(1).
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) desteğiyle Bekaa Vadisi’nde faaliyet göstermeye başlayan Öcalan, burada örgütü için ilk kampını kurdu. FHKC liderleriyle bir dizi görüşme gerçekleştirerek askeri eğitim ve silah desteği konusunda önemli anlaşmalar yaptı(2). Bekaa’daki kamp, kısa sürede Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinden de gelen gençlerin ilgisini çekti ve hareketin ideolojik-askeri eğitim merkezi haline geldi.
Suriye’deki varlığını güçlendirmeye başladıktan sonra, yerel Kürt örgütleriyle temas kurmaya özel önem verdi.
1981 yılında başlayan ve düzenli hale gelen aşiret toplantıları, hareketin bölgedeki toplumsal tabanının genişlemesinde önemli rol oynadı. Özellikle Temo ve Berazi aileleri başta olmak üzere çeşitli Kürt aşiretleriyle kurulan temaslar, geleneksel yapıların desteğini almayı hedefliyordu(3).
1982’de Bekaa’da kurulan PKK’nın Mahsum Korkmaz Akademisi, hareketin ideolojik ve askeri eğitim merkezi olarak öne çıktı. Akademinin müfredatı, Kürt tarihi ve kültürü derslerinden askeri eğitime, kadın özgürlüğü tartışmalarından ekoloji derslerine uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyordu. Bu akademide eğitim gören Suriyeli Kürt gençlerinin önemli bir bölümü, daha sonra bölgedeki siyasi yapılanmalarda aktif roller üstlendi.
Öcalan Baas rejiminin Kürt politikasındaki çelişkileri kullandı
Hafız Esad yönetimindeki Baas rejimi, bu dönemde Kürtlere yönelik ikili bir politika izledi. 1962 nüfus sayımı sonrası vatandaşlıktan çıkarılan yaklaşık 120 bin Kürt’ün statüsüz durumu devam etti. Diğer yanda Arap Kemeri projesi kapsamında Kürt köylülerin topraklarına el konulması ve zorla yerinden edilme politikaları sürdü. Kürtçe eğitim yasağı, kültürel hakların kısıtlanması ve ekonomik ayrımcılık, rejimin temel politikaları arasındaydı. Bu baskı ortamı, özellikle genç Kürtler arasında yeni bir siyasi arayışı tetikledi.
Öcalan’ın örgütlenme çabası, tam da bu toplumsal ve siyasal koşullar içinde zemin buldu. Geleneksel Kürt partilerinin iç çekişmeleri ve etkin bir muhalefet geliştirememesi, özellikle gençler ve yoksul kesimlerin yeni bir siyasi harekete yönelmesini sağladı.
Öcalan’ın aşiret yapısını dönüştürmeye yönelik söylemi, kadın özgürlüğüne vurgusu ve yoksul köylülüğe dayalı örgütlenme stratejisi, mevcut Kürt siyasi hareketlerinden farklı bir alternatif sundu. Rejimin Türkiye’ye karşı PKK’yı bir koz olarak kullanma politikası da, hareketin Suriye’de örgütlenmesi için gerekli hareket alanını sağladı.
Öcalan bu dönemde özellikle genç militanlar için kapsamlı eğitim programları düzenledi. 1983’te yoğunlaşan bu eğitimler, hem askeri hem de ideolojik formasyon içeriyordu(4). 1984’te Bekaa’da Kürt öğrencilerle gerçekleştirilen ideolojik seminerler, gençler arasında yeni bir siyasi bilinç oluşmasına katkı sağladı(5).
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Bu ilk süreçte öne çıkardığı kavramlar, Suriye Kürtleri arasında yeni tartışmaların başlamasına yol açtı. Geleneksel aşiret yapısının güçlü olduğu bölgede, özellikle gençler ve kadınlar arasında yeni bir siyasi bilinç gelişmeye başladı.
Örgütlenme döneminde dikkat çeken bir diğer önemli gelişme, ekonomik alandaki çalışmalardı. Kamışlı’da Kürt esnafıyla yapılan görüşmeler ve bölgedeki çiftçilerle kurulan temaslar, hareketin ekonomik bir taban oluşturma çabasının göstergesiydi(6).
Kürt gençlerini etkileyen ateşli bir figür
1980’lerin başından itibaren Suriye’nin kuzeyindeki Kürt kentlerinde, özellikle Kamışlı, Amude ve Afrin’de gençlik örgütlenmeleri hızla yayıldı. 1985’te Kamışlı’da düzenlenen gençlik toplantısı(18), bu dönemin dönüm noktalarından biri oldu. Öcalan’ın gençlerle yaptığı bu buluşmada, siyasi bilinçlenme ve harekete geçme stratejileri detaylı olarak tartışıldı.
Bu süreçte kurulan kültür merkezleri ve okuma grupları, Kürt gençlerinin siyasi ve kültürel faaliyetlerinin merkezi haline geldi. 1984’te Bekaa’da düzenlenen öğrenci seminerleri(7), daha sonra yerel düzeyde kurulacak eğitim komitelerinin temelini oluşturdu. Özellikle Kürt dili ve edebiyatı çalışmaları, gençler arasında büyük ilgi gördü.
Öcalan, Kürt öğretmenlerle(8) bir araya gelerek eğitim politikalarının belirlenmesi için özel toplantılar düzenledi. Bu görüşmelerde Kürtçe eğitimin yaygınlaştırılması ve gençlerin kendi dillerinde eğitim alabilmesi için stratejiler belirlendi. 1985-1990 arasında sadece Cezire bölgesinde 15’ten fazla kültür merkezi açıldı.
Suriye Kürtlerinin gençlik hareketinin en önemli özelliklerinden biri, kadın katılımının yüksek olmasıydı. 1987’de kadın üyelerle yapılan özel toplantıda, kadın hareketinin örgütlenmesi ve eğitimi konuları detaylı olarak ele alındı(9). Bu toplantıdan sonra, gençlik örgütlenmelerinde kadın kotası uygulaması başlatıldı.
Yerel Kürt basın temsilcileriyle yapılan görüşmeler sonucunda(16), gençlik dergilerinin ve kültür-sanat yayınlarının sayısında ciddi bir artış yaşandı. Bu yayınlar, gençler arasında yeni tartışma platformlarının oluşmasına ve siyasi bilincin gelişmesine katkı sağladı.
1983-1990 arasında Bekaa’daki kamplarda eğitim gören gençlerin bir bölümü kendi bölgelerine dönerek eğitim ve örgütlenme faaliyetlerini sürdürdü. Bu eğitimlerde ideolojik formasyonun yanı sıra pratik örgütlenme teknikleri de öğretildi.
Bu dönemde Suriye’deki Kürt gençliği üzerindeki etkiler, daha sonra bölgede ortaya çıkacak siyasi hareketlerin de toplumsal tabanını oluşturdu. 1990’ların başında bölgede faaliyet gösteren gençlik örgütlerinin sayısı 30’u aşmıştı. Bu örgütlerin bazıları kültürel faaliyetlere odaklanırken, bazıları doğrudan siyasi çalışmalar yürütüyordu.
Toplumsal ve kültürel dönüşüme aracılık
1980’lerin ortalarından itibaren Suriye Kürtleri arasında yaşanan toplumsal dönüşüm, özellikle kadın hareketi ve aşiret yapısındaki değişimlerle kendini gösterdi. Ahmed Jibril ile yapılan görüşmede askeri işbirliğinin yanı sıra toplumsal örgütlenme modelleri de tartışıldı(10). Bu dönemde Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FDKC) deneyimlerinden yararlanılarak, özellikle kadın örgütlenmesi konusunda yeni yaklaşımlar geliştirildi.
1987’de kadın militanlarla gerçekleştirilen özel toplantı, hareketin kadın politikasının şekillenmesinde dönüm noktası oldu. Bu toplantıda kadın özgürlüğü ve örgütlenmesi konusunda alınan kararlar, geleneksel aile yapısında ciddi tartışmalara yol açtı. Bekaa’daki kamplarda eğitim gören kadınların bölgelerine dönüp yürüttükleri çalışmalar, kentlerde ve köylerde yeni bir kadın hareketinin doğmasına zemin hazırladı.
Suriye Kürtlerinin yoğun olarak yaşadığı Cezire bölgesinde, 1986-1992 yılları arasında kurulan kadın dernekleri, resmi olarak yardımlaşma ve dayanışma amacı taşısa da, pratikte kadınların eğitimi ve örgütlenmesi için birer merkez işlevi gördü. PYD’nin kuruluş sürecinde kadın kadrolarla yapılan strateji toplantıları, daha sonra bölgede uygulanacak eşbaşkanlık sisteminin teorik temellerini oluşturdu.
Kültürel alanda yaşanan dönüşüm, özellikle dil ve eğitim alanındaki çalışmalarla kendini gösterdi. 1987-1995 arasında bölgede açılan dil kursları, her ne kadar yarı-gizli bir şekilde faaliyet gösterse de, binlerce kişinin Kürtçe okuma yazma öğrenmesini sağladı.
Her kesimden aktörlerle temas kurdu
Öcalan’ın Şam’da Kürt aydınlarıyla yaptığı görüşmelerde kültürel hakların geliştirilmesi konusu masaya yatırıldı(14). Bu görüşmeler sonrasında kurulan kültür merkezleri, sadece dil kursları ve folklor çalışmaları yürüten kurumlar olarak değil, aynı zamanda siyasi bilinçlenmenin ve örgütlenmenin de odak noktaları haline geldi. Öcalan Suriye’deki birçok Kürt sanatçıyı etkiledi. Ciwan Haco ve Xelîl Xemgîn gibi birçok Suriyeli Kürt sanatçı, çevre ülkelerdeki Kürtleri etkileyen devrim türküleri besteledi.
Aşiret yapısıyla kurulan ilişkiler, toplumsal dönüşümün en kritik boyutlarından birini oluşturdu. 1981’de başlayan aşiret temsilcileriyle görüşmeler(20), 1987’de Suruç ve Kobani aşiretleriyle yapılan temaslarla yeni bir boyut kazandı(12). Bu görüşmelerde geleneksel yapıların demokratik dönüşümü konusu özel olarak ele alındı.
1986’da Kamışlı’da düzenlenen ve geniş katılımlı halk toplantısında bölgenin sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı(19). Bu toplantı, hareketin yerel sorunlara yaklaşımını göstermesi açısından önemliydi. Toplantıda özellikle ekonomik sorunlar, eğitim meseleleri ve kadın hakları konuları ön plana çıktı.
PYD’nin kuruluş sürecinde yerel yönetim kadrolarıyla yapılan eğitim çalışmaları, daha sonra bölgede uygulanacak özerk yönetim modelinin altyapısını oluşturdu. Bu eğitimlerde özellikle komün sistemi, mahalle meclisleri ve doğrudan demokrasi pratikleri üzerinde duruldu.
Hareketin ekonomik alandaki çalışmaları da toplumsal dönüşümün önemli bir parçasını oluşturdu. 1982’de Kürt çiftçilerle yapılan toplantılarda tarımsal üretimin örgütlenmesi ve kooperatifleşme konuları ele alındı(11). Bu görüşmeler sonrasında bölgede kurulan tarım kooperatifleri, ekonomik örgütlenmenin ilk adımlarını oluşturdu.
Suriye Kürtleri için nasıl bir siyasal yapılanma?
Öcalan’ın Suriye’deki varlığı, bölgedeki Kürt siyasi hareketinin yeniden şekillenmesine yol açtı. 1985’te yerel Kürt siyasi aktivistlerle yapılan toplantılar(13), sonraki yıllarda PYD’nin temellerini oluşturacak örgütlenme modelinin ilk adımlarıydı. Bu dönemde oluşturulan siyasi yapılar, daha sonra Rojava deneyiminin temel kurumsal altyapısını oluşturdu.
1980’lerin sonlarına doğru, özellikle gençler ve kadınlar arasında güçlenen hareket, geleneksel Kürt partilerinin etki alanını daraltmaya başladı. Bu süreçte, özellikle PYD’nin kuruluşuna giden yolun teorik ve pratik temelleri atıldı.
Suriye rejiminin bu dönemdeki tutumu çelişkili bir görünüm sergiledi. Bir yandan Öcalan’ın varlığına göz yumarken, diğer yandan yerel Kürt örgütlenmelerine karşı baskıcı politikalarını sürdürdü. 1987’de Kamışlı’da çıkan olaylar sırasında yüzlerce kişi tutuklandı. Bu baskılar, yereldeki örgütlenmelerin yeraltına kayarak güçlenmesine neden oldu.
PYD’nin bugünkü lider kadrosuyla 1988’de yapılan strateji görüşmeleri, örgütün yönetim stratejilerinin belirlenmesinde kritik rol oynadı. Bu toplantılarda özellikle “demokratik özerklik” ve “özyönetim” kavramları detaylı olarak tartışıldı. Bu kavramsal çerçeve daha sonra Kuzey Suriye Federasyonu’nun teorik temelini oluşturdu.
1992 yılında Halep’te düzenlenen ve farklı Kürt gruplarının temsilcilerinin katıldığı konferans, siyasi yapılanma açısından bir dönüm noktası oldu. Konferansa katılan 150’ye yakın delegenin büyük bölümü, yeni bir siyasi hareketin gerekliliği konusunda hemfikirdi. Syrian Studies Association’ın arşiv kayıtlarına göre, bu konferansta “demokratik konfederalizm” düşüncesi ilk kez kapsamlı olarak tartışıldı.
Öcalan PYD’nin “müstakbel kadrolarını” bizzat yetiştirdi
Öcalan’ın 1986’da, bugünün PYD kadrolarıyla yaptığı eğitim çalışmaları, özerk yönetim modelinin altyapısını oluşturdu(15). Bu eğitimlerde özellikle komün sistemi ve mahalle meclisleri üzerinde duruldu.
1995 yılında Kamışlı’da yapılan bir dizi toplantıda, yerel yönetim modeli detaylı olarak tartışıldı. Bu toplantılarda “demokratik özerklik” modelinin pratik uygulamaları üzerine somut kararlar alındı. Bu kararlar, daha sonra Rojava kantonlarının yönetim yapısının temelini oluşturdu.
Öcalan’ın bu dönemde Suriyeli Kürt siyasetçilerle yaptığı görüşmelerde sıklıkla vurguladığı “demokratik konfederalizm” düşüncesi, daha sonra bölgede kurulacak özerk yönetim modelinin teorik temellerini oluşturdu.
Öcalan Suriye’yi terk etmek zorunda kalıyor (1998)
Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den ayrılmak zorunda kalması, bölgedeki Kürt hareketi için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. MERIP’in kapsamlı raporuna göre, Suriye yönetiminin Türkiye ile imzaladığı Adana Mutabakatı sonrasında, yereldeki örgütlenmelere yönelik baskılar şiddetli biçimde arttı. 20 yıllık süreçte oluşan toplumsal ve siyasal birikim, hareketin yeraltında da olsa varlığını sürdürmesini sağladı.
1999-2003 yılları arasında birçok kültür merkezi ve dernek kapatıldı. International Crisis Group’un raporunda belirtildiği üzere, bu baskı dönemi paradoksal biçimde hareketin daha derinden örgütlenmesine yol açtı. Kamışlı’daki Dicle Kültür Merkezi’nin kapatılması sonrası, faaliyetler ev toplantılarına kaydı ve bu durum mahalle örgütlenmelerinin güçlenmesini sağladı.
2000’li yılların başında, özellikle gençler arasında yeni örgütlenme biçimleri ortaya çıktı. 2002’de Kamışlı’da başlayan ve daha sonra diğer Kürt kentlerine yayılan “sivil cuma” eylemleri, bu yeni dönemin önemli göstergelerinden biriydi. Bu eylemler, daha sonra Suriye’de başlayacak iç savaş sürecinde Kürtlerin özerk bir pozisyon almasında etkili oldu.
2003-2010 arasında, Öcalan’ın Suriye döneminde oluşan toplumsal ve siyasal yapılar, yeni koşullara adapte olarak varlığını sürdürdü. Bu süreçte özellikle kadın örgütlenmesi ve gençlik hareketi güçlendi.
2004 Kamışlı ayaklanması, bu biriken gücün en önemli dışavurumlarından biri olarak kayıtlara geçti.
2004-2010 arasındaki dönem, Öcalan’ın Suriye’deki inşasının yeni koşullara uyarlanma süreciydi. Operations and Policy Center’a (OPC) göre, bu dönemde özellikle komün sistemi ve mahalle meclisleri yapılanması güçlendi.
Özerklik fikrinin temelleri iç savaştan önce atıldı
1998 sonrası dönemde Öcalan’ın Suriye’deki 20 yıllık varlığı sırasında oluşturduğu örgütsel ve toplumsal yapı, kendilerinin “Rojava devrimi” dediği sistemin altyapısını oluşturdu. Syrian Studies Association’dan çıkan saha araştırmalarına göre, özellikle kadın hareketi ve gençlik örgütlenmesi alanında oluşan birikim, 2012 sonrası dönemde özerk yönetimin en önemli toplumsal dayanağı haline geldi.
Öcalan’ın ayrılışından sonraki dönem, hareketin kurumsallaşma sürecine girdiği bir dönem olarak değerlendirilebilir. Bu süreçte özellikle eğitim ve kültür alanındaki çalışmalar yeraltında da olsa sürdürüldü. 2000’li yıllarda oluşan yeni kadro yapısı, 2012 sonrası dönemde fiili özerkliğin yönetim omurgasını oluşturdu.
Suriye iç savaşı ve bugün
Öcalan’ın 1998’de Suriye’den ayrılmasından sonra ülke dramatik değişimler yaşadı. 2011’de başlayan iç savaş, Baas rejiminin ülkenin büyük bölümü üzerindeki kontrolünü kaybetmesine yol açarken, Suriye Kürtleri için yeni bir dönemin kapılarını açtı. Öcalan’ın Suriye’deki 20 yıllık varlığı sırasında oluşturulan örgütsel ve toplumsal yapı, bu yeni dönemde özerk yönetim deneyiminin altyapısını oluşturdu. PYD, yine Öcalancı bir doktrinle öz savunma ilkesini esas alıp askeri kanatları olan YPG ve YPJ’yi kurdu. İç savaşın ilk üç yılı bu örgütlenme ile geçti. Fakat IŞİD’in Suriye Kürtlerine saldırması, Öcalan ile olan ideolojik ve PKK ile olan operasyonel bağlarını yeniden şekillendirmek zorunda bıraktı.
Kapsayıcılık ve imaj değişikliği: Suriye Demokratik Güçleri ve Suriye Demokratik Meclisi
SDG’nin 2015’teki kuruluşundan bu yana, örgüt kendisini PKK’dan ideolojik ve örgütsel olarak ayrı bir yapı olarak konumlandırdı. Bu ayrımı özellikle vurgulayan SDG liderleri, kendilerini Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan yerel bir güç olarak tanımlıyor. Çok kimlikli bir yapı olarak kurulan SDG, saflarında Kürtlerin yanı sıra Arap, Süryani ve diğer etnik gruplardan savaşçıları da barındırıyor. SDG bu şekilde uluslararası destek bulabildi. Öte yandan SDG, Abdullah Öcalan’a olan ideolojik bağlılığını bugün de sahipleniyor.
SDG’nin (Suriye Demokratik Güçleri) IŞİD’e karşı kazandığı zaferler, Suriye Kürtlerini bölgesel bir aktör haline getirdi. Ancak Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları, Rusya ve ABD arasındaki güç dengesi ve Şam yönetimiyle yaşanan gerilimler, özerk yönetimin karşılaştığı zorlukları derinleştirdi. Fakat 1980’lerde kurulan toplumsal ve siyasal ağlar, savaşın yönetilmesinde önemli rol oynadı.
Belki de bu yüzden SDG komutanı Mazlum Abdi’ye yöneltilen “Abdullah Öcalan sizden yönetiminizi dağıtmanızı istese ne yapardınız?” sorusuna “Öcalan bizden asla böyle bir talepte bulunmaz” yanıtını verdi.
Suriye ve Türkiye Kürtleri arasındaki yakın ilişkiler ise tarihsel, toplumsal ve kültürel bağların ötesinde. İlişkiler ortak bir siyasi bilinç etrafında şekillenmeye devam ediyor. 2014’te Türkiye’de gerçekleşen Kobani protestolarının şiddeti bunun en önemli göstergelerinden biri oldu.
Kaynakça:
- van Dam, N. (1996). Suriye’de İktidar Mücadelesi. (Çev. Semih İdiz). İstanbul: İletişim Yayınları, s.132.
- Marcus, A. (2007). Kan ve İnanç: PKK ve Kürt Hareketi. (Çev. Ayten Alkan). İstanbul: İletişim Yayınları, s.89.
- Yıldız, K. (2005). Suriye Kürtleri: Unutulan İnsanlar. (Kurdên Sûriyeyê: Gelekî Jibîrkirî) (Çev. Ömer Çolakoğlu). İstanbul: Avesta Yayınları, s.45-46.
- Bengio, O. (2012). Kürt Uyanışı: Parçalanmış Bir Anavatanda Ulus İnşası. (Çev. Mehmet Emin Duman). İstanbul: İletişim Yayınları, s.131.
- Marcus, A. (2007). Kan ve İnanç: PKK ve Kürt Hareketi. (Çev. Ayten Alkan). İstanbul: İletişim Yayınları, s.92.
- Öcalan, A. (2020). Özgürlüğün Sosyolojisi. İstanbul: Aram Yayınları, s.94.
- Marcus, A. (2007). Kan ve İnanç: PKK ve Kürt Hareketi. (Çev. Ayten Alkan). İstanbul: İletişim Yayınları, s.92.
- Öcalan, A. (2011). Abdullah Öcalan’ın Siyasal Düşüncesi. İstanbul: Aram Yayınları, s.78.
- Öcalan, A. (2017). Abdullah Öcalan’ın Siyasal Düşüncesi II. İstanbul: Aram Yayınları, s.85.
- Charountaki, M. (2018). Hayatta Kalanların Küçük Devleti: Suriye Kürdistanı’nın Siyasi Tarihi. İstanbul: Avesta Yayınları, s.89.
- Knapp, M., & Flach, A. (2016). Rojava: Emperyalizme Alternatif. (Çev. Osman Akınhay). İstanbul: Dipnot Yayınları, s.58.
- Allsopp, H., & Wilgenburg, W. (2019). Kuzey Suriye’nin Kürtleri. (Çev. Bilal Çölgeçen). İstanbul: Avesta Yayınları, s.115.
- Allsopp, H., & Wilgenburg, W. (2019). Kuzey Suriye’nin Kürtleri. (Çev. Bilal Çölgeçen). İstanbul: Avesta Yayınları, s.145.
- Yıldız, K. (2005). Suriye Kürtleri: Unutulan İnsanlar. (Çev. Ömer Çolakoğlu). İstanbul: Avesta Yayınları, s.47.
- Knapp, M., Flach, A., & Ayboga, E. (2018). Rojava’da Devrim: Demokratik Özerkliğin İnşası. (Çev. Soner Değirmencioğlu). İstanbul: Dipnot Yayınları, s.120.
- Öcalan, A. (2017). Abdullah Öcalan’ın Siyasal Düşüncesi II. İstanbul: Aram Yayınları, s.85.
- Öcalan, A. (2020). Özgürlüğün Sosyolojisi. İstanbul: Aram Yayınları, s.102.
- Bengio, O. (2012). Kürt Uyanışı: Parçalanmış Bir Anavatanda Ulus İnşası. (Çev. Mehmet Emin Duman). İstanbul: İletişim Yayınları, s.140.
- Knapp, M., & Flach, A. (2016). Rojava: Emperyalizme Alternatif. (Çev. Osman Akınhay). İstanbul: Dipnot Yayınları, s.60.
- Yıldız, K. (2005). Suriye Kürtleri: Unutulan İnsanlar. (Çev. Ömer Çolakoğlu). İstanbul: Avesta Yayınları, s.45-46.