Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) biyomedikal fonlamada milyarlarca dolarlık kesintiyi yürürlüğe koydu. NIH, kurumlara giden “dolaylı” tıbbi araştırma fonu miktarını azalttığını ve bunun da harcamaları yılda 4 milyar dolar azaltacağını söyledi. Bu hamle, kanserden kalp hastalığına kadar hayati önem taşıyan birçok araştırmanın durmasına neden olabilir.
ABD Başkanı Donald Trump göreve gelir gelmez NIH’te seminerler, çalıştaylar, haber yayınları, hatta iş alımı için mülakatların durdurulmasıyla başlayan müdahalelerin araştırma kurumlarına yönelik bütçe kısıtlaması ile devam etmesi üniversitelerin araştırma projelerini ciddi ölçüde etkileyebilir. Bu kurumlar bünyesindeki laboratuvarlar ve diğer merkezler temel masraflarını bile karşılamakta sıkıntı çekebilirler.
“ABD’de üniversitelerin araştırma bütçeleri büyük darbe yiyecek”
Yedi yılı aşkın bir süre NIH’te araştırmacı olarak çalışan Çiğdem Köroğlu’ndan kurumun yapısına ve son gelişmelere dair bilgi aldım. NIH’te özellikle yetersiz temsil edilen toplulukların yaygın sağlık sorunlarına odaklanan genetik çalışmalar yaptıklarını anlatan Köroğlu, NIH’ın önemine şöyle dikkat çekti:
“NIH operasyonları kurum içi ve kurum dışı olmak üzere iki temel fonlama mekanizması üzerinden yürüyor. Yıllık NIH bütçesinin yüzde 80’den fazlası kurum dışı fonlara ayrılır. Yani üniversitelerin araştırma fonları vb. Bu yönüyle NIH biyomedikal alanında Amerika çapında en büyük fon sağlayıcıdır. Kalan bütçe de kurum içi araştırma birimleri tarafından kullanılır. Ben kurum içi kısmındaydım, direkt NIH’te çalışıyordum. Parçası olmaktan gurur duyduğum bir takımda yetersiz temsil edilen (underrepresented) toplulukların yaygın sağlık sorunlarını hedef alan genetik çalışmalar yapıyordum. Son haftalardaki bütçe kısıtlamalarının ve çeşitlilik karşıtı politikaların kurum içi araştırmaları durma noktasına getirmesinden endişeliyim. Kurum dışı bütçeyi ele alan son haberlere göre de üniversitelerin araştırma bütçeleri büyük darbe yiyecek.”
NIH’ın kurum içi birimlerinin ve NIH’ten destek alan üniversitelerinin bilim insanları için bir cazibe merkezi olduğuna dikkat çeken Köroğlu, “Doktora sonrası araştırıcı olarak çalıştığım yıllar boyunca dünyanın dört bir yanından gelen bilim insanları ile tanıştım. Hepsi büyük fedakarlıklarla Amerika’ya gelmiş, birkaç yıllığına yepyeni bir düzen kurmuştu. Kimisi benim gibi ailesi ile yer değiştirmişti. İnsanlar bu özverilerinin karşılığında iyi yayınlar çıkarmak, kariyerlerinde ilerlemek istiyorlar doğal olarak. Araştırma kurumları projelerine destek bulmakta zorlanırsa projelerde çalıştıracak araştırıcı bulmakta da zorlanacaktır zamanla” diye konuştu.
“Bir hafta sonra işsizim”
Temmuz 2024’ten bu yana Virginia Tech’te araştırmacı olarak görev yapan Köroğlu, ABD Dışişleri Bakanlığı’na (DOS) bağlı Uluslararası Uyuşturucu ve Hukuk Yaptırımı Birimi’nin (INL) desteklediği bir proje kapsamında çalışıyordu. Kuzey Botsvana’da yaban hayatı kaçakçılığıyla mücadele amacıyla bir adli analiz laboratuvarı kurulması planlanıyordu. Köroğlu, projenin Trump yönetimi tarafından durdurulma sürecini şöyle anlattı:
“Temmuz 2024’ten beri Virginia Tech’te araştırıcı olarak çalışıyorum. Department of State’in (DOS) sponsor olduğu büyük bir proje için işe alınmıştım. DOS’a bağlı INL (International Narcotics and Law Enforcement) Kuzey Botsvana’da yaban hayatı kaçakçılığını önlemeye yönelik bir projeyi destekliyordu. Botsvana’da yaban hayatı adli analiz (wildlife forensics) laboratuvarı kurulmasını içeren bir proje. Yazdan beri bu laboratuvarın protokolleri ve kalite yönetimi üzerinde çalışıyordum. 22 Ocak’ta da Botsvana’ya yola çıktım personel eğitimi vermek ve protokolleri optimize etmek için. 24 Ocak’ta görev yerime vardım. Bir ay kalacaktım. 25 Ocak’ta Trump yonetimi DoS’a uluslararası yardım projelerinin askıya alınması talimatını verdi. Kuruş harcamamız yasaklandı. Botsvanalı personelin işlerine son verildi. Benim durumum belirsiz kaldı. Para harcama yetkileri durduğu için dönüş biletimi bile değiştiremediler. Birkaç gün sonra üniversite beni getirme kararı aldı ve apar topar döndüm. Kaldığım sürede hiçbir şey yapamadan döndüm. 25 Ocak’tan sonraki maaşımı tam alacak mıyım, hâlâ emin değilim. Zaten stresli bir işti; üzerine bir de bunlar yaşanınca istifamı verdim. Bir hafta sonra işsizim.”
Sonuç
Sadece Köroğlu değil, iletişimde olduğum birçok bilim insanı sosyal medyadan endişelerini dile getiriyor. Bulundukları yerdeki senatörleri ve temsilcileri arayacaklarını, mevcut yönetimin yaptığının neden yanlış olduğunu anlatacaklarını söylüyorlar. Birçok gazeteci bu durumun ABD’den daha fazla beyin göçüne yol açabileceğini yazdı, bu da ABD’nin dünyadaki liderliğine ve rekabet gücüne ciddi şekilde zarar verecektir.