CHP kurultayında şaibe iddiası | İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay: “İddia sahibi AKP için çalışmış”

CHP’de Özgür Özel’in genel başkan seçildiği 38. Kurultay’a şaibe karıştırıldığı iddiasının ardından partinin İzmir kurultay delegesi Hatip Karaaslan’ın iddiaları tartışılıyor. Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bizzat başvurup ifade veren Karaaslan, aralarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın da olduğu bir grup CHP’linin kurultay delegelerine Özgür Özel’i desteklemesi için ikna etmeye çalışmak ve iş insanı Aziz İhsan Aktaş’ı da delegelere yüklü miktarda para dağıtmakla itham etti. Göksel Göksu, bu iddiaları Cemil Tugay’a sordu.

İddiaların bütünüyle asılsız olduğunu, Karaaslan’ın bir hemşehri grubunun tavsiyesi ile delege olduğunu ve yerel seçimlerde de AKP’nin Konak belediye başkan adayına destek verdiğini tespit ettiklerini söyleyen Tugay, CHP’deki ön seçim sürecini de değerlendirdi.

Cemil Tugay ve Göksel Göksu
Cemil Tugay “şaibeli kurultay” iddialarını ve CHP’deki ön seçim sürecini Göksel Göksu’ya anlattı.

Cemil Tugay: “Kurultay’ın üzerinden 16 ay geçti, iddianın zamanlaması manidar”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Özgür Özel’in CHP Genel Başkanı seçilmesinin üzerinden 16 ay geçtikten sonra ortaya atılan iddiaların zamanlamasına dikkat çekti. Aradan geçen zamanda belediye başkan adaylarının belirlendiğini, daha sonra yerel seçime gidildiğini hatırlatan Tugay, Hatip Karaaslan’ın varsayımlar üzerinden öne sürdüğü iddianın iktidara yakın bir gazetede manşetten yayımlanarak birdenbire gündeme gelmesinin ardında belirli bir niyet olduğunu söyledi.

CHP genel merkezden bir yöneticinin kendisine telefon ederek “Bu kişiyi tanıyor musun?” diye sorduğunu söyleyen Tugay, ilk tepkisinin “Herhalde İzmir’den değil. Yani İzmir’den olsa tanırdım” cevabını verdiğini anlattı ve tanışıklığının bile olmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nda
Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda.

Cemil Tugay kurultay sürecinde yaşananları şöyle anlattı:

“Bir süre için İzmir’de değişim tarafında olan tek kurultay delegesi bendim. Bir süre sonra iki arkadaşımız daha kendiliğinden değişimci oldu. Geri kalan 53 kurultay delegesi çok net bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu tarafındaydı ve hepimiz aynı şehirde siyaset yapıyoruz. Kimse kimsenin siyasi görüşünü ya da tercihini değiştirme gibi hadsizce bir tutum içinde olamaz. Yakın gördüğüm üç beş kişiyle konuşmuşluğum var ama büyük çoğunluğuyla hiçbir temasım olmadı. Özellikle uzak durdum. Hani sanki gidip de onların fikirlerini zorla değiştiriyormuşuz gibi bir şey olmasın diye. Bu adı geçen arkadaşım İzmir’den bir delege olduğumuzu öğrendiğimde çok şaşırdım. Gerçekten çok şaşırdım.”

İlk şaşkınlığın ardından sorup soruşturduklarında Hatip Karaaslan’ın Karabağlar ilçesinden hemşehrilik aidiyeti ile CHP üye grubunun temsilcisi olarak teklif edildiğini öğrendiklerini söyleyen Tugay, kendileri hakkında ithamda bulunan delegenin kurultay süreci sonrası gerçekleşen yerel seçimlerde de AKP adayının yürüttüğü kampanyaya destek verdiği bilgisine ulaştıklarını anlattı:

“Aldığımız bazı bilgilere göre bu kişi CHP’nin kurultay delegesi olmasına rağmen, belediye seçimlerinde AK Parti’nin Konak belediye başkan adayını destekleyen çalışmalar yapmış. AK Parti’nin adayı Ceyda Bölünmez Çankırı Milletvekili bir arkadaşımızdır. Mardinlidir. Bu kişi de Mardinliymiş ve o şekilde onu desteklenmiş. Bu bile aslında CHP’ye bağlı olmadığını, bir aidiyet problemi olduğunu gösteren belirtilerden biri. Bütün o süreçler geçiyor ve 16 ay sonrasında birdenbire ortaya çıkıp, ‘evet bana para teklif edildi, başkalarına da para verildiğini duydum’ diyor.”

“Kılıçdaroğlu’nun bunun bir parçası olduğunu düşünmüyorum”

Cemil Tugay, bin 300 delegenin oy kullandığı bir kurultayda “çok katı Kemal Kılıçdaroğlu taraftarı” olduğunu söyleyen bir kişinin Ekrem İmamoğlu tarafından davet edilmesinin de mümkün olamayacağına dikkat çekti. Tugay iddiaya konu olan ismin İzmir’deki 56 delege arasında fikrini değiştirebilecek en zor 3-5 kişiden birisi olduğunu da vurgu yaptı.

İddiaların ardından İzmir’deki kurultay delegeleri ile toplantı yapıldığını anlatan Cemil Tugay, iddia sahibi Karaaslan’ın toplantıya gelmediğini söyledi. Tugay, İzmir’deki CHP delegelerinden de sadece bir-iki kişinin tanıdığı Karaaslan’ın nasıl olup da kurultay delegesi olabildiği sorusuna ise “Toplantıda Karabağlar ilçe başkanı ‘bu kişi bize bir hemşehri grubunun adayı olarak önerildi’ dedi” cevabını verdi ve seçim kazanma dinamikleri dikkate alınarak evet denildiğinin anlaşıldığını söyledi.

Tugay, “Bugün CHP’ye aidiyeti olan bir kimsenin CHP’yi mesnetsizce suçlayıp kamuoyunda itibar kaybına uğratma çabası içerisinde olması dikkate alınarak bu durumun partide sorgulanmasını gerektiriyor” dedi.

Cemal Tugay, şaibe iddialarının yayılmasında Kemal Kılıçdaroğlu cephesinin payının olduğu yönündeki yorumların hatırlatılması üzerine, “Eski genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun bunun bir parçası olduğunu açıkçası düşünmüyorum. Sadece belki yaptığı bir açıklama talihsiz bir yanlış anlamayla sonuçlandığı için böyle bir yorum yapılıyor” dedi.

“Kurultayda kendini kaybetmiş gören bir grup sürekli huzursuzluk hissi yaratıyor”

Tugay, kurultayda kendisini yenilmiş hisseden bir gruptaki gerçekte küçük olan huzursuzluğu, “kurultay şaibeliydi” söylemiyle büyütmeyi düşünen birileri olduğunu söyledi:

“CHP halkın talebi olan bir değişimi kendi kurultayında tamamen demokratik yollardan gerçekleştirdi. Genel başkanı da Türkiye tarihinde kurultayda seçimle değiştirilen ilk parti oldu. Bu da aynı zamanda CHP’nin demokratik bir yapısı olduğunun kanıtı oldu. Yerel seçimde de halkın bu değişime çok olumlu tepki verdiğini kazanılan belediyelerle ve birçok yerde hiç beklenmedik başarılarla görüyoruz. Neticede CHP hem değişim sürecinde hem yerel seçimde gösterdiği başarıyla ve sonrasında tüm olumsuzluklara ve baskılara rağmen yapmış olduğu başarılı işlerle, yurt çapında herkesi kapsayan siyaset anlayışıyla Türkiye’de iktidarın en güçlü alternatiflerinden biri olduğunu gösterir duruma geldi.

CHP’nin birliği ve bütünlüğü çok önemli. Özgür Özel partide hiç kimsenin kendini dışlanmış hissetmemesi için çok özen gösteriyor. Buna karşı kurultayda kendini kaybetmiş gören, bundan dolayı dışlanmış hisseden bir grup, sürekli olarak böyle içeride bir huzursuzluk hissi yaratıyorlar. Küçük bir grup ama varlar, yok diyemem. Belli ki gerçekte küçük olan bir huzursuzluğu, ‘kurultay şaibeliydi’ söylemiyle büyütmeyi düşünen birileri var. Bunlar CHP’nin dışından insanlar. CHP’nin içinde bulabildikleri birileriyle beraber bu işi yapmaya çalışıyorlar. Lütfü Savaş ve bu (Hatip) Karaaslan bulabildikleri isimler. Amacın CHP’yi içeriden bölmek, parçalamak dolayısıyla gücünü kırmak olduğunu düşünüyorum.”

Mansur Yavaş: "İktidar değişince Silivri Cezaevi'ni kapatalım"
Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu.

“İmamoğlu ve Mansur Yavaş asla karşı karşıya gelmez”

Tugay, partisinin cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere başlattığı ön seçim süreci ve bu sürecin Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ı karşı karşıya getirip getirmeyeceği sorusuna da cevap verdi. İmamoğlu ile Yavaş’ın asla karşı karşıya geleceğini düşünmeyen Tugay, adayın kim olacağının bugünden belirlenmesini doğru buluyor. Gerekçe olarak da “cumhurbaşkanlığı seçim tarihi belli olmasına karşın erken seçim olacağını herkesin biliyor olmasını” gösteriyor. Tugay’a göre bu süreci iktidarın yönetiyor ve bu nedenle CHP adayı her an seçim olacakmış gibi şimdiden hazır olmalı:

“Kararın verilmesini iktidar sağlayacak. Muhtemelen kendilerinin en güçlü, CHP’nin ya da bizimle beraber hareket edebilecek diğer muhalefet partilerinin en zayıf olduğu zamanda yapmak isteyecekler. Bu altı ay sonra mı olur? Bir yıl sonra mı olur? Bir buçuk yıl sonra mı olur? İki yıl sonra mı olur? Hiçbirimiz bilmiyoruz. Kimsenin de bilmesi mümkün değil.

Önceki seçimlerde yaptığımız özeleştirilerde bu vardı. Adayımızı açıklamakta geç mi kaldık acaba diye defalarca kendi kendimize sormuştuk. Dolayısıyla seçim tarihi belli olsun, ondan sonra biz uzun uzun tartışalım, bir daha adayı belirleyelim dediğimizde kalacak yine 2-3 ay. Bu 2-3 aylık sürede aday, toplumun her kesimine, bütün ülkeye ulaşamayacak ve kendini izah edemeyecek. Şimdi bir taraftan somut gerçeklerle bakalım. Genel başkanımız dahil, CHP’lilerin hemen hepsi bizim muhtemel 2 adayımız var diyorlar. Birisi Ekrem İmamoğlu, diğeri Mansur Yavaş. Bunlardan birisiyle seçime gireceğiz diyorlar. Yani bu partililerin ve partili olmayan bütün Türkiye’nin bildiği bir gerçek. Fakat hangisini aday yapacağımız konusunu belirlememiz lazım yani. Kim aday olacak? Dediğim gibi adayı geç belirlemek bizim için iyi bir şey değil. Seçime girecek adayın elini rahatlaması için muhtemelen daha erken çalışmak için zaman tanıması gereken bir süreç.”

Önseçim kararının bu koşullarda gerçekleştiğini söyleyen Tugay, “Madem iki aday üzerinde yoğunlaşıyoruz ve onlardan birini göstereceğimize eminiz. O zaman bununla ilgili bir karar mekanizması oluşturalım. Bugüne kadar yapılmadık bir üye katılımıyla, üye tercihiyle, üyelerin yapacağı bir ön seçimle aday belirlensin diye bir fikir ortaya atıldı” dedi. Bu fikrin tartışılarak parti meclisine getirildiğini ve parti meclisin yetkiyi Özgür Özel’e verdiğini söyleyen Tugay, bundan sonra herkesin ön seçimin sağlıklı ve iyi şekilde gerçekleşmesi için çaba göstermesi gerektiğini dile getirdi.

“Ne zaman olacağı belli olmayan, yakın bir tarihte de olma ihtimali olan bir erken genel seçim için adayın şimdiden belirlenmesi ve çalışmaya başlaması siyasi bir zorunluluk” diyen Tugay, aday olacak kişiye zaman verilmesi gerektiğini; toplumun da ondan nasıl, kimlerle yöneteceğini, politikalarının ne olacağını, vaatlerinin ne olacağını duyması gerektiğini kaydetti.

“CHP tarihsel bir mücadele veriyor”

CHP’nin tarihsel bir mücadele verdiğini söyleyen Tugay, ön seçim kararının İmamoğlu’na koruma zırhı sağlamak amacıyla verildiği yorumlarına da katılmıyor:

“İBB Başkanlığı makamı yeterli bir koruma zırhıdır. Türkiye’nin zaten en önemli, en güçlü koltuklarından birisinde oturuyor. Yani eğer İBB Başkanı olarak korunamıyorsa, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak da korunamaz. Herkes samimi olsun. Dolayısıyla koruma zırhına bürünecek iddiaları saçma.”

İmamoğlu’nun Türkiye’nin en büyük şehrinde üç seçim kazanarak başarısını tescil ettiğini söyleyen Tugay, “Türkiye kamuoyunda tanınan, bilinen, sevilen bir insandan bahsediyoruz. Söylediği iki kelime nedeniyle siyasi yasaklı bir durumda getirilmesini hiçbir vicdan, akıl, ahlak kabul edemez. Diğer taraftan Türkiye’yi iyi yönetmekle ilgili bir konudan bahsediyoruz. Türkiye’yi iyi yönetecek insanın yapması gereken şey şudur, ‘ben yönetirim’ diye çıkacak, aday olacak.

Ondan sonra demokrasinin partisinde, o sandıkta insanların ağırlıklı olarak desteğini kazanmaya çalışacak. Olması gereken şey bu. Yani eğer Ekrem İmamoğlu aday olmasın, Ekrem İmamoğlu bir kantara çıkmasın, kimseye de rakip olmasın diye düşünen biri varsa orada bir demokrasi sakatlığı var. Bu hukukla alakalı bir şey değil. Yani Ekrem Başkan bugün de aday olsun olmasın herhangi bir haksız şeye maruz kaldığı zaman müdahaleye herkes itiraz edecek. Bunun çok haksız olduğunu bütün Türkiye bağıracak. Dolayısıyla konu bu değil.”

“Ekrem Başkan net, ‘aday olmak istiyorum’ diyor”

Tugay, fanatik bir grup dışında hiç kimsenin İmamoğlu’nun siyasî yasaklı hakine getirmeyi gerektirecek bir suçu olmadığına dikkat çekti.

“Ekrem Başkan net. Aday olmak istiyorum diyor” değerlendirmesini yapan Tugay, Mansur Yavaş’ın da toplumdan destek gören ve kendisinde güç hisseden bir isim olduğuna vurgu yaparak ön seçimle ilgili farklı düşünmesinin doğal olduğuna dikkat çekti. Tugay, Yavaş’ın “Süreç hepimiz için hassas. Partide bir bölünme yaratmak, bir ikilik yaratmak doğru olmayabilir. Şu anda aday olmayayım, daha doğrusu aday olarak ön seçime girmeyeyim” düşüncesinde olduğunu belirterek, “Ön seçimle ilgili farklı düşünmesi de doğal” yorumunu yaptı.

Cemil Tugay, İmamoğlu Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde ifade verirken yanındaydı.
Cemil Tugay, İmamoğlu Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde ifade verirken yanındaydı.

İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde el ele vererek halkı selamladıkları otobüste yanlarında olan Cemil Tugay o gün yaşananları da şöyle anlattı:

“Aşağıda yukarıya çıkmadan önce de üçümüz oturduk. Bir de Dilek Hanım vardı. Dört kişi oturup, oraya (otobüsün üzerine) çıkmadan önce sohbet ortamında ben de vardım. Yani psikolojinin nasıl olduğunu, insanların neyin arkasında durmak için çaba gösterdiğini gayet iyi biliyorum.”

İmamoğlu’nun kendilerine ifade sırasında savcının ve yanındakilerin tutumunun nazik olduğunu anlatan Tugay, “Gerçekten üzüntüsünü hissettim orada” dedi ve şöyle devam etti:

“Çok haksız bir şey, kabul edilebilir bir şey değil. Bir taraftan oraya ona destek alarak gelmiş insanların onda yarattığı duygusal durumu yaşıyordu. Ama neticede hepimiz şöyle bir duyguda birleşiyoruz. Görevimiz var, sorumluluğumuz var. Kendimiz için değil, ülkemiz için, partimiz için, savunduğumuz idealler için yerine getirmemiz gereken görevler var ve başarılı olmak zorundayız. CHP’de şu anda herhangi bir parti yetkilisi, milletvekili, belediye başkanı ya da genel merkezden birisi ‘önemli olan benim kişisel kariyerim’ diyemez. Böyle bir şey yok. Hepimiz her şeyi feda etmeye hazırız. Yeter ki ülkemiz için yapmamız gereken görevi yerine getirelim ve Türkiye düzlüğe çıksın.”

Türkiye’nin iyiye gittiğini savunan sadece küçük bir grup olduğunu söyleyen Tugay, “23 yıldır iktidarda olan mevcut yönetimin ülkeyi getirdiği hal belli” diyerek güvenilir bir alternatife ihtiyaç duyulduğunu o alternatifin de CHP’nin yönetim kadroları ve belediye başkanları olduğunu söyledi. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmalarının önemine de vurgu yapan Tugay sözlerini şöyle noktaladı:

“Biz de hem otobüste hem başka ortamlarda bunun önemini konuşuyoruz ve birbirimize her alanda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Dayanışmanın yeni mekanizmalarını geliştirmeye çalışıyoruz. Neticede hepimiz maruz kaldığımız haksız baskıları ve yalnız olmadığımızı anlatıyoruz birbirimize.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.