Newsweek’te yayınlanan ayrıntılı bir analize göre, ABD’nin iki önemli müttefiki İsrail ve Türkiye’nin Suriye’deki çıkarları giderek çatışıyor. Analiz bu durumun potansiyel bir askeri karşılaşma riskini arttırdığını söylüyor.
Esad sonrası Suriye’de yükselen gerilim
Beşar Esad’ın aralık ayında devrilmesinin ardından Suriye’de yeni bir jeopolitik denklem oluştu. İsrail, Hamas ve İran destekli gruplarla savaşındaki galibiyetinden güç alarak, Suriye’nin güneyinde işgal altındaki Golan Tepeleri’nin ötesine geçti. İsrail yeni toprak parçaları ele geçirdi. Potansiyel düşmanlara karşı tampon bölge oluşturdu.
Öte yandan Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki üslerini korurken Suriyeli islamcı gruplarla yakın ilişkilerini kullanıyor. Ankara, İran ve Rusya’nın etkisinin azaldığı bölgede kendi konumunu güçlendirmeye çalışıyor.
Uzmanlar olası çatışma konusunda uyarıyor
Bar-Ilan Üniversitesi’nden Doçent Efrat Aviv, “İsrail ve Türkiye arasında bir noktada, belki küçük çaplı bir askeri çatışma bile yaşanabilir” diyerek endişelerini dile getiriyor.
İsrail’in Suriye’deki Kürt ve Dürzi azınlıklarla temas kurma çabaları, Türkiye’nin gözünde Netanyahu’yu “radikal aktör” konumuna getirdi.
Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nden Murat Aslan, “İsrail, Suriye’deki boşluğu askeri envanterleri yok etmek, doğuya doğru topraklarını genişletmek ve Dürzi ile PKK/PYD’yi İsrail’e sadık bir vekalet yapısı kurmaları için teşvik etmek için bir fırsat olarak algıladı” değerlendirmesinde bulunuyor.
Trump’ın iki yakın müttefiki
ABD Başkanı Donald Trump, hem İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hayranlığını ifade ediyor. Trump her ikisini de Ortadoğu vizyonunda kilit oyuncular olarak görüyor. Ancak her iki liderin Suriye’deki çatışan çıkarları, uzmanları endişelendiriyor.
Ocak ayında eski ulusal güvenlik şefi Jacob Nagel liderliğindeki İsrail hükümet komisyonundan da “Türk-İsrail çatışması tehlikesi” konusunda uyarılar geldi.
İsrail’in azınlıkları koruma iddiası
Netanyahu geçen ay tutumunu sertleştirerek, “Güney Suriye’deki Kuneytra, Dera ve Süveyda illerinde yeni Suriye rejiminin askerlerinin tamamen silahsızlandırılmasını” talep etti. Netanyahu “Güney Suriye’deki Dürzi topluluğuna yönelik herhangi bir tehdide tolerans göstermeyeceğiz” dedi.
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz da “İsrail Savunma Kuvvetleri, Suriye’nin aşırı İslamcı terör rejiminin Dürzilere zarar vermesine izin vermeyecek” açıklamasında bulundu. Bu açıklamalar, yeni Suriye bayrağı taşıyan ve İsrail’in ülkeden çekilmesini isteyen Suriyeli Dürzilerin protestolarıyla karşılandı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Türkiye’nin Suriye hedefleri
Erdoğan ise “Suriye’nin istikrarsızlığından yararlanmak isteyenlere” karşı uyarıda bulundu. Türkiye’nin “onların hayal ettiği gibi Suriye’yi bölmelerine izin vermeyeceğini” vurguladı.
Londra’daki Türkiye Büyükelçiliği’nden bir yetkili Newsweek’e, “Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunduğu güvenli bir Suriye’yi öncelik olarak görüyor” dedi. Türk yetkili, ülkesinin Suriye’deki yeni yönetimle kendi ilişkisini öncelediğini ve uluslararası toplumu da yaptırımları kaldırarak, yeniden yapılanma çabalarına yatırım yaparak ve tüm Suriyeliler için barışçıl bir gelecek inşa ederek aynısını yapmaya teşvik ettiğini vurguladı.
İsrail’in askeri operasyonları
İsrail, Esad’ın düşüşünün ardından “Suriye ile karşı karşıya gelmek gibi bir çıkarımız yok” açıklamasını yapıyor. Bu açıklamadan önce İsrail Suriye ordusunu neredeyse tamamen yok etti. Savaş gemileri, uçaklar, füze depoları ve kimyasal silah stokları dahil onlarca askeri hedefe yönelik bir çok saldırı düzenledi. İsrail öte yandan 1974 Golan Tepeleri ateşkes hattının ötesindeki tampon bölgeye kara harekatına başladı.
IDF, Erdoğan’ın son uyarılarının hemen ardından Suriye’de yeni bir dizi saldırı gerçekleştirdi.
Türkiye ve yeni Suriye yönetimi
Türkiye, daha önce Ahmed eş-Şara’nın şimdi dağılmış olan Heyet Tahrir eş-Şam’a (HTŞ) karşı büyük ölçüde belirsiz bir politika izliyordu. Açıkça Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) rakip silahlı koalisyonunu destekliyordu.
Ankara ve Şam arasındaki uzun süredir gergin olan ilişkiler, aralık ayındaki ortak zaferden bu yana kesin bir şekilde yükselişe geçti.
Türkiye, dünyadaki en büyük mülteci nüfuslarından birine ev sahipliği yapıyor. Üç milyondan fazla Suriyeli Türkiye’de barınıyor. Yerinden edilmiş milyonlarca Suriyelinin geri dönüşünü kolaylaştırmak Ankara için öncelik olmaya devam ediyor.
ABD’nin rolü
Ortak bir müttefik olarak ABD’nin daha proaktif bir rol oynaması çağrıları artıyor. Eski Suriye diplomatı Bassam Barabandi, “Daha etkili bir yaklaşım, ABD’nin Suriye ve İsrail arasında bir tür anlayış arabuluculuğu yapması olurdu” diyor.
Ancak Trump, Şam yönetimi Washington’daki yemin töreni gününden haftalar önce çöktüğünde, ABD’nin Suriye’nin iç çatışmalarıyla “hiçbir ilgisi olmaması gerektiğini” belirtti. Eş-Şara ile herhangi bir ilişki kurma arzusunu göstermedi.
Trump ayrıca Erdoğan’ın “akıllı” ve saygı duyduğu biri olarak Suriye’de bundan sonra ne olacağının “anahtarına sahip olacağını” söyledi.