İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasını iptal etmesi büyük yankı uyandırdı. Ruşen Çakır, “Herkesi zorla Ekremci yapacaklar” başlıklı yayınında kararın siyasi dinamikler açısından büyük önem taşıdığını belirterek, “Bu iktidar için son derece yanlış bir karar. Niye böyle yaptılar? Açıkçası kestiremiyorum.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi, aralarında İmamoğlu’nun da olduğu 28 kişinin diplomasının “yokluk” ve “açık hata” gerekçeleriyle geri alınmak suretiyle iptal edilmesine karar verdi.
İmamoğlu, İstanbul Üniversitesi’nin diplomasını iptal etmesine ilişkin yaptığı açıklamada, “Milletin gücüyle ortaya çıkacak meşruiyetin dışında bir çözümümüz yok” dedi. Bu kararı alanların kul hakkı yediklerine vurgu yapan İmamoğlu, “Bana bundan sonra ne yapacaksın diye soruyorlar, aslanlar gibi koşmaya devam edeceğim” diye konuştu.
Ruşen Çakır’a göre bu karar yalnızca İmamoğlu’nun değil, Türkiye’nin siyasi geleceğini de şekillendirebilecek bir dönüm noktası niteliğinde. “Ekrem İmamoğlu’nu siyasi yasak getirmeden, diplomasını iptal ederek yarışın dışına bırakmak istiyorlarsa, gerçekten amaç buysa, bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli değil. Çünkü bir yargı süreci olacak” diyerek sürecin henüz tamamlanmadığını vurguladı.
Geri tepebilir mi?
Çakır, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişteki siyasi hamlelerinin bazen beklenenin tersine sonuçlar doğurduğunu hatırlatarak, 2019’daki İstanbul seçimlerini örnek gösterdi:
“Erdoğan seçimleri yeniletti, çok daha bariz bir farkla kaybetti. 2023 seçimlerinden başarılı çıktı ama yerel seçimlerde tam bir hezimet yaşadı.”
İmamoğlu’nun, CHP’de değişim çağrısı yaparak ve yerel seçimleri kazanarak siyasi gücünü artırdığını belirten Çakır, alınan bu kararın onu daha da güçlendirebileceğini söyledi ve “Burada sadece İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de Erdoğan’a karşı bir galibiyet elde etti” dedi.
Bundan sonra ne olacak?
Ruşen Çakır, İmamoğlu’nun diplomayla ilgili sürece verdiği yanıtın da önemli olduğunu vurguladı. İmamoğlu’nun, “Kendimi önce yaradana, sonra milletime emanet ediyorum” sözleriyle Erdoğan’ın tabanından da destek alabilecek bir mesaj verdiğini söyledi.
Çakır bu hamlenin iktidarın elinde ters tepme ihtimalini değerlendirerek, “Bu fırsatı iyi değerlendirirse, o zaman önü fazlasıyla açık gözüküyor. diyerek İmamoğlu’nun siyasi geleceğinin bu süreçte şekilleneceğine dikkat çekti.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Dün akşama doğru, iftardan hemen önce Türkiye yine siyaseten çok kritik bir şey yaşadı, tarihi bir olaya tanık oldu. Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması, İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu kararıyla iptal edildi. Bekleniyordu, duyurulmuştu. Birbirleriyle yarışırcasına birtakım medya insanları ‘‘Cuma, cumartesi, pazar, pazartesi…’’ dediler. Salı günü bu karar açıklandı; ama bir şey bitmedi, tam tersine yeniden başlıyor. Daha belki de yeni başlıyor, öyle söyleyebiliriz. Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun siyasi kariyerinin çok kritik bir dönüm noktası. Onun siyasi kariyerine paralel olarak Türkiye’nin yakın geleceğine de çok etkili olacak bir olay yaşandı. Dün bunu sıcağı sıcağına değerlendirmeye çalıştık. Siz izleyicilerle de, sizlerin görüşlerini de alarak yapmaya çalıştık. İlk tepkileri aktardık. Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nun ve diğerlerinin, başka parti yöneticilerinin tepkilerini aktarmaya çalıştık. Ve o anda söylediklerimizin büyük bir kısmının aslında aradan zaman geçtikten sonra, biraz daha serinkanlı düşününce isabetli olduğu kanısındayım ve bu yayının başlığını da onun için böyle seçtim: ‘‘Zorla Ekremci yapacaklar herkesi.’’ Herkes değil tabii ki, lafın gelişi herkes. Ama bu iktidar için son derece yanlış bir karar. Niye böyle yaptılar, açıkçası kestiremiyorum. Yani Ekrem İmamoğlu’nu siyasi yasak getirmeden, cumhurbaşkanlığı yarışının dışına diplomasını iptal ederek bırakmak istiyorlarsa, gerçekten amaç buysa, bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli değil. Çünkü bir yargı süreci olacak, yasal süreç olacak. Ama onu da biliyoruz ki Türkiye’de yargı bağımsız değil. Diyelim ki diploması yok diye Ekrem İmamoğlu yarış dışında bırakıldı. Bu, Erdoğan’ın kazanacağı anlamına mı gelecek, yoksa Erdoğan karşısında CHP’nin adayı kim olursa olsun bir dezavantajlı durumda başlamayacak mı? Hele diyelim ki Ekrem İmamoğlu yarışamıyor ama yarışacak olan kişi her kimse, Mansur Yavaş ya da bambaşka bir isim, onun yanında ondan daha çok — dün iftarda söylediği gibi, ‘‘Aslanlar gibi koşacağım’’ diyor, ‘‘1000 koşuyorsam milyon koşacağım’’ diyor — öyle çıkarsa ortaya, bu Erdoğan’ı zor durumda bırakmayacak mı? Tabii ki şunu söylemek lazım: Erdoğan, siyasetin kurdu, yıllarca ülkeyi sürekli yeni stratejiler ve yeni taktiklerle yönetmeyi başardı, iktidarda kalmayı başardı. Evet, doğru ama belli bir yerden sonra da olayları yönetemediğini de gördük. Mesela 2019’da İstanbul seçimleri… Erdoğan seçimleri yeniletti, çok daha bariz bir farkla kaybetti Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu karşısında. 2023 cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerden başarılı çıktı; ama hemen ardından, yaklaşık bir yıl sonra yerel seçimlerde tam bir hezimet yaşadı. Burada, Ekrem İmamoğlu’nun genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından çıkıp CHP’de değişim çağrısı yapması birinci derecede rol oynamıştı. Orada aslında yerel seçimde sadece İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de Ekrem İmamoğlu’na yenildi Erdoğan. Karşısında çok dişli bir rakip var, kendisine benzeyen bir rakip var ve o rakiple yarışmak istemiyor. Onu bir şekilde saf dışı bırakmak istiyor. Bu başlı başına, dün de söyledim, Ekrem İmamoğlu’nun gücünü arttırıyor. Erdoğan’ın kendisinden çekiniyor olması, Erdoğan’ın buna açık ediyor olması, Ekrem İmamoğlu’nu başlı başına güçlendiriyor. Ardından böyle sudan sebeplerle açılan davalar ortada. Yeni açılacak davalar da olabilir. Siyasi yasak gelebilir. Ama diploma gibi olaylarla insanların büyük bir kesimi, “Bu da işte şunu yaptı, bunu yaptı, yapmış” diyerek ya da “Üniversiteyi dolandırmış” diyerek Ekrem İmamoğlu’ndan uzaklaşan ya da uzaklaşan yoktur da, Ekrem İmamoğlu’na yanaşmayan insanlar olabilir. Fakat bütün bunları bir hukuk hamlesi olarak değil de, onu hukuk dışı bir şekilde, usulsüz bir şekilde devre dışı bırakmak olduğunu görenlerin sayısı her geçen gün artıyor diye düşünüyorum. Ve ama bunları görüyor olmaları, ona destek verecekleri anlamına gelmez. Ama Erdoğan bu sayede Ekrem İmamoğlu’nu davalarla, diploma olayıyla vesaire Türkiye’nin gündeminin birinci sırasına yerleştirdi. Ekrem İmamoğlu şu an Türkiye’nin en önemli siyasi figürü oldu. Bunu kendisi yaptı ama daha çok rakipleri yapıyor. Bundan daha iyi bir nimet olamaz. Ama dün de söyledim, bugün tekrar söylüyorum; Erdoğan’ın sadece bir diploma hamlesiyle yetineceğini, başka birtakım hazırlıklar içerisinde olmayacağını düşünüyorlarsa yanılırlar. Herhalde başka birtakım adımlar da planlıyordur. Başka birtakım engeller de planlıyordur. Oraya giden, yani Ekrem İmamoğlu aday olabilse de olamasa da muhalefete gidebilecek oyları kendine çekmenin birtakım yollarını muhakkak arıyordur. Eğer burada Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP ve belli anlamlarda İmamoğlu’yla Erdoğan arasında İmamoğlu’nu tercih eden muhalefetin diğer aktörleri, eğer akılcı politikalar, yaratıcı politikalar geliştiremezlerse kaybederler. Ama bugünden bakıldığında, şu haliyle baktığımızda açıkçası her şey Ekrem İmamoğlu’nun lehine işliyor. Onun üniversite diplomasının elinden alınması herhalde hoşlanılacak bir şey değil. Kimse böyle bir şey istemez. Benim üniversite diplomam olmadığı için bu duyguyu bilmiyorum ama tabii ki rahatsız edici bir şey. Cumhurbaşkanlığı yarışına girmesini engelleyecekse de tabii ki çok ciddi bir sorun. Ama bu sorunlar aynı zamanda ona çok büyük fırsatlar veriyor. Ve dün akşam iftardan sonra yaptığı canlı yayında, sosyal medyadan yayınlanan canlı yayında gördük. Bir kere o fotoğraf başlı başına çok önemliydi. Sıradan insanların, başörtülü bir teyzenin, işte küçük kız çocuğunun vesaire yanında mütevazı bir sofrada iftarını yapmış bir Ekrem İmamoğlu ve insanlara nasıl seslendi; ‘‘Kendimi önce Yaradan’a sonra milletime, Türk milletine emanet ediyorum’’ diye başladı. Bu videoyu bir şekilde Erdoğan izlemişse, herhalde çok rahatsız olmuştur. Birçok açıdan rahatsız olmuştur. Bu video aslında öteden beri olan ve son yerel seçimde de — İstanbul’da %50’nin üzerinde oy alarak seçildi biliyorsunuz — İmamoğlu’nun Erdoğan’ın tabanından da oy alacağının, aldığının ve daha da arttırabileceğinin bir işaretiydi. Ve burada çok, nasıl söyleyeyim, bence çok büyük bir yanlış yaptılar. Şunu diyenler hep oluyor: ‘‘Erdoğan yaptıysa bir bildiği vardır.’’ Bazı durumlarda böyle oluyor ama bazı durumlarda da hiç böyle olmuyor. Burada can havliyle yapılmış bir hamle olduğunu düşünüyorum. Kullanılan aktörlere baktığımız zaman da bu çok net. Yani medyada bunu köpürten insanların kalitesine, daha doğrusu kalitesizliğine baktığınız zaman, insan diyor ki, “Ya yazık ya. Yani böyle mi seçim kazanacaksınız? Böyle mi ülkeyi yöneteceksiniz?” Bu silah, pazar günkü yazıda söylediğim gibi, elinizde patlayabilir. Dün itibarıyla bu silahın iktidarın elinde patladığını gördüm. Ama tekrar yeni adımlarla… Bu hiçbir zaman diploma iptalini iptal kararı olmayacaktır. Buna direneceklerdir. Ama gördüğüm kadarıyla Ekrem İmamoğlu teslim olmayacak. Tam tersine daha bilenmiş bir durumda. Eğer parti teşkilatını da ve seçmeni de, doğrudan CHP’li olmayan seçmeni de motive edebilirse, hareketlendirebilirse, önümüzdeki döneme damgayı Ekrem İmamoğlu basacak demektir. Böyle bir eşikteyiz. Şu haliyle bakıldığı zaman insanları zorla Ekrem İmamoğlu’na iten bir iktidar görüyorum. O itmeyi geri çekmede iktidarın becerisi kadar, İmamoğlu’nun beceriksizliği etkili olur. Ama İmamoğlu bu fırsatı iyi değerlendirirse, o zaman önü fazlasıyla açık gözüküyor. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.