MHP’nin Ramazan Bayramı ziyaret programı belli oldu. MHP’nin bayram ziyaret programında, CHP, İYİ Parti ve Yeniden Refah Partisi yer almıyor. Kandil ile barış, CHP ile savaş başlıklı videoda Ruşen Çakır yorumladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK’nın bir an önce kendini feshetmesi gerektiğini vurguladı. PKK kongresi için yer ve zaman tavsiye eden Bahçeli, ”Bizim teklifimiz Hıdırellez’in arifesinde, mesela 4 Mayıs 2025 Pazar günü Muş’un Malazgirt ilçesinde DEM Partili belediye başkanının destek, katkı ve yardımıyla PKK’nın kongresini toplayarak fesih tartışmalarına son noktayı koyması ve bu işi bitirmesidir” dedi.
Çakır, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son açıklamalarına dikkat çekti. Bahçeli’nin CHP’yi hedef aldığını vurguladı ve “Bu seferki CHP tasavvuru çok daha sert” dedi.
Çakır, “Bu kadar sert eleştiriler geçmişte yoktu çünkü Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını düşünüyorlardı. Ama şimdi işin rengi değişti” dedi. Çakır sözlerine şöyle devam etti, “CHP büyük bir sıçrama yaptı, birinci parti oldu ve ardından Ekrem İmamoğlu iyice öne çıktı. Aslında, 31 Mart zaferinin mimarı oydu ve Cumhurbaşkanlığı adaylığını hızla ilan etti. CHP ise bu süreçte bir ön seçim kararı aldı”
Çakır, “Siyasi iktidar dostlarını ve düşmanlarını değiştirerek tam bir takas yaptı. Dün PKK veya DEM Parti hakkında söylenmeyen sözler, şimdi kullanılıyor. Daha önce uzatılmayan eller uzatılıyor. Dün yan yana durulan CHP’ye neredeyse PKK muamelesi yapılıyor. Bunun kamuoyunda bir karşılık bulması zor görünüyor. Ancak iktidarın CHP’yi kriminalize etmeye ve olabildiğince zayıflatmaya yönelik önemli adımlar attığı açık” dedi.
Örgütün, 27 Şubat’ta İmralı’dan yapılan çağrıya uyması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Türk milleti, doğudan batıya, kuzeyden güneye tek yürek halinde geleceğine ve geçmişin kutlu emanetlerine sahip çıkmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Terörsüz Türkiye için adım atılmalı”
Türkiye’nin “bölücü terör belasından kurtulmasının kaçınılmaz” olduğunu belirten Bahçeli, “Terörsüz Türkiye gayesinde tavsama ve tehir, pişmiş aşa su katmaktır” dedi.
Nevruz’un milli birlik ve beraberliğin sembolü olduğunu vurgulayan MHP lideri, PKK’nın silah bırakmasının huzur ve güvenliğin güçlenmesi için kritik bir adım olacağını söyledi.
Videonun tamamını buradan izleyebilirsiniz.
Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Öncelikle herkesin Nevruz’unu kutlarım. Dün bir haber gördüm, düştü önüme, öyle diyeyim. Milliyetçi Hareket Partisi partilerin bayram tebriklerine CHP’yi almamış, DEM Parti’yi almış. Herhalde bir önceki bayramda bunun tam tersi bir durum yaşanmıştı. Bundan sonra ne yaşanır, belli olmaz. O haberi görünce bu yayın aklıma düştü. Ama orada sanki ‘‘DEM Parti in, CHP out’’ yani ‘‘DEM Parti’ye selam, CHP’ye sırt dönme’’ falan gibi bir şeyler yapmayı düşünüyordum ama sonra Devlet Bahçeli’nin uzun yazılı açıklaması, Nevruz kutlaması açıklaması geldi. Orada olayın DEM Parti’nin ötesinde bir olay olduğunu bir kere daha gördük. Doğrudan Kandil, İmralı var, burayla barış var ve CHP ile savaş var, çok açık yani. Ne zamandır bu var ama bu metin bunun en açık hali. Bahçeli diyor ki; ‘‘Bir an önce fesih kararını alsın, açıklasın Kandil. Bölücü terör örgütü PKK fesih kararını bir an önce açıklasın.’’ Dün Milli Savunma Bakanlığı Sözcüsü de aynı şeyi yaptı. Orada bir acele ediyorlar, bir an önce o tarihin açıklanması için. Ama biliyoruz ki daha önce de PKK’nın Kandil’deki üst düzey yöneticileri, bu kongre için bir sorun olmadığını ama kongre için gerekli zeminin, güvenlik zemininin hazırlanması gerektiğini ve kongreyi doğrudan Öcalan’ın yapması gerektiğini söylemişlerdi. Orada bir kongre olacak mı, olmayacak mı, ne zaman olacak tartışması şu anda iki tarafın karşılıklı el yükseltmesiyle devam ediyor. Dün Bahçeli’nin yaptığı açıklamanın en çarpıcı bölümü herhalde şu: ‘‘Bizim tasavvur ve teklifimiz, Hıdırellezin arifesinde, mesela 4 Mayıs 2025 Pazar günü, Muş’un Malazgirt ilçesinde, DEM Partili Belediye Başkanı’nın destek, katkı ve yardımıyla PKK’nın kongresini toplayarak fesih tartışmalarına son noktayı koyması ve bu işi bitirmesidir.’’ Bu çok ilginç bir tasavvur… PKK’nın tasfiyesi, kendini fesih kongresi nasıl yapılacak? En üst düzeyde yöneticilerinin katılımıyla yapılacak ve beklediğimiz Kandil’de bunu yapacaklar, kendilerinin belirlediği bir yerde. Ve Nisan ayı telaffuz ediliyordu ama anladığımız kadarıyla, anladığım kadarıyla Nisan’da olamayacak gibi. Bahçeli, Malazgirt’e — tabii ki Malazgirt’in anlamı ortada — çağırıyor. Yani Cemil Bayık, Murat Karayılan, Duran Kalkan, hepsi ve diğerleri gelecekler, Malazgirt’te kongre yapacaklar. Böyle bir şey… Yani artık Türkiye’de hiçbir şey için ‘‘olmaz’’ demiyoruz ama bu fazlasıyla çıtanın çok yükseğe çıktığı bir açıklama, bir temenni. Biliyorsunuz Bahçeli daha önce de ‘‘Öcalan gelsin, DEM Parti grubunda konuşsun’’ demişti. Öcalan, ‘‘Ya bu sorun çıkartır, ben gelmeyeyim’’ demiş İmralı heyetine. Şimdi burada görüyoruz ki Devlet Bahçeli, sadece Devlet Bahçeli değil, tabii ki iktidarın diğer ortağı da AK Parti de Öcalan’la ve Kandil’le eskiden olmayan yeni köprüler inşa ediyorlar ve bir barış havası var. Artık çatışmanın bitmesi, bir an önce bitmesi, böyle büyük bir tür telaş da var devlet saflarında ama öte yandan Kandil biraz daha ağırdan alıyor gibi. Şimdi bunları söyleyen Bahçeli’nin metninin, yani yazılı açıklamasının son bölümleri tamamen CHP’ye ayrılmış durumda. Ekrem İmamoğlu’na ve belediyelere ve bu konuda CHP’nin yaptığı protestolara ayrılmış durumda. Öyle bir CHP tasavvuru var ki bu sefer, yani insan gerçekten neye uğradığını şaşırıyor diyeceğim, yine şaşırmayı unuttuk diyebilirsiniz. Şöyle diyor: ‘‘Organize terör ve yolsuzluk sarmalı… CHP bütün kriz tuşlarına basıyor. Türkiye’nin iç barış ve huzur ortamını Saraçhane tertibiyle bozmaya kalkışmak, halkımızı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, bilinsin ki yasa ve anayasaya meydan okumaktır.’’ Şimdi biraz hafızayı tazeleyelim; 2013’tü değil mi o seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi? MHP ile CHP ortak adayda anlaşmıştı: Ekmeleddin İhsanoğlu. Daha sonra 2015’ten sonra MHP çizgisini Erdoğan’a doğru yaptı ama ondan önceki dönemde birçok konuda MHP ile CHP birlikte hareket ediyordu. O zamanki CHP ile bu zamanki CHP arasında ne kadar bir fark var, nasıl bir fark var? Yani Kılıçdaroğlu gitti, Özgür Özel geldi. Tabii ki Ekrem İmamoğlu sivrildi. Bu seferki fark şu: CHP iktidara aday, CHP adayı Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanlığında çok iddialı. Daha önceki CHP’ye, yani bir önceki dönemde diyelim, mesela 2023’te seçime girerken de CHP’ye sert laflar ediyordu Bahçeli ama bu kadar değil. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun herhalde kazanamayacağını düşünüyordu. Ama şimdi işin rengi değişti. Yerel seçimde CHP çok büyük bir patlama yaptı, birinci parti oldu ve ondan sonra da Ekrem İmamoğlu iyice öne çıktı. Aslında 31 Mart’ın mimarı oydu. Ve cumhurbaşkanlığı adaylığını hızlı bir şekilde ilan etti, CHP’de bir ön seçim kararı aldı. Ve Bahçeli’nin demin söylediğini aslında tersine çevirmek lazım: İktidar, bütün tuşlara birden bastı. Şimdi, Devlet Bahçeli’nin şu söylediği “Türkiye Cumhuriyeti’nde hak arama yolları açıktır, Türk mahkemeleri bağımsız ve tarafsızdır” sözlerine kendisi inanıyor mu, hiç öyle olduğunu düşünmüyorum ama tabii ki söylüyor. Ve CHP’ye deniyor ki, “Size yapılan bütün tasarruflara karşı sesinizi çıkarmayın.” Ama bir yandan sokaklara dökülmek, vesaire, şundan bundan şikayet ederken, bir diğer yandan da aslında iktidar CHP’yi böyle bir yere doğru itiyor gibi, ben öyle düşünüyorum. Bu bitmeyecek bir tartışma. Mesela dün gördük, bazı gençler bariyeri aşmaya çalışıyor, CHP yöneticileri onları sakinleştirmeye çalışıyor. Gençler diyor ki, “Siz sandık diyorsunuz, biz sokak diyoruz” bazı gençler tabii, hepsi değil. Şimdi bu sandık-sokak tartışması hep var ve giderek sürüyor. Şimdi Bahçeli diyor ki, “Siz sokağa kışkırtıyorsunuz insanları” diyor. CHP’nin böyle bir şey yaptığı asla söylenemez. Tam tersine, Saraçhane’de belli bir alanda insanları orada toplayarak hem tepkiyi gösteriyorlar hem de kontrollü bir tepki yapmaya çalışıyorlar ve anladığım kadarıyla sokak kalabalıklarının kendi denetimlerinde sokağa çıkmasının, kendi ellerini zayıflatacağını ve iktidarı güçlendireceğini düşünüyorlar. Böyle kritik bir durum var. Ama buna rağmen CHP, insanları sokağa kışkırtmakla suçlanıyor. Böyle ilginç bir durum var. Ama burada başka önemli bir gelişme var. O da DEM Parti’nin daha ilk andan itibaren, diplomanın ardından gözaltına alınmaların başlamasından itibaren açık bir şekilde Ekrem İmamoğlu’nun ve CHP’nin yanında durması. Değişik vesilelerle bunu gördük, açıklamalar yaptılar. Ankara’da CHP Genel Merkezi’ni ziyaret etti DEM Parti’den bir üst düzey heyet ve en son dün Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları gitti, Saraçhane’de CHP’lilerle buluştu, Özgür Özel’le birlikte basın toplantısı yaptılar. Ve orada Hatimoğulları hem demokrasiden, CHP bağlamında hem barıştan, çözüm süreci bağlamında bahsetti ve Özgür Özel de aynı şekilde Saraçhane meydanıyla Nevruz meydanlarının aynı anlama geldiğini söyledi. Burada da ilginç bir durum oluyor. Yani şimdi, iktidarın yeni dostu ve yeni düşmanı bir arada yan yana duruyorlar ve bu olay nasıl çözülecek, açıkçası kafaları karıştırıyor. Dün yaptığım sabah yayınında yine bu konuyu ele almıştım. Daha biz bir süre bunu konuşacağa benziyoruz. Ve tabii ki bugünkü Nevruz’a bakmamız lazım; Diyarbakır’a özellikle bakmamız lazım, Diyarbakır’daki katılıma bakmamız lazım, orada verilecek mesajlara, muhtemelen okunacak olan Abdullah Öcalan’ın mesajına bakmamız lazım. O zaman bu dengeyi daha da kafamızda şekillendirebiliriz. Yani, aktörler sadece iktidar ve Kürt hareketi değil, CHP de bir aktör. İstemese de kendisine yönelik baskılar nedeniyle CHP de bir aktör olarak artık Türkiye’de sahnede. Bu aktörlerin arasındaki ilişki nasıl olacak? DEM Parti’nin CHP’den uzaklaşmasını arzuluyor tabii ki iktidar. Ama DEM Parti şu ana kadar buna razı olmadı, bu noktaya gelmedi. Bakalım DEM Parti’nin tabanı ve tabii ki İmralı ve Kandil burada nasıl pozisyon alacak? Özetle, siyasi iktidarın dostlarını ve düşmanlarını değiştirmesi, tam takas yapması durumunu yaşıyoruz. Yani birinin yerini diğeri aldı. Yani dün PKK hakkında ya da DEM Parti hakkında söylenmeyen laflar bunlara söyleniyor, uzatılmayan eller uzatılıyor; dün yan yana durulan CHP’ye de bir neredeyse PKK muamelesi yapılıyor. Bunun kamuoyunda bir karşılık bulması mümkün değil. Ama şu var; iktidar CHP’yi kriminalize etme, CHP’yi alabildiğine zayıflatma yolunda çok önemli adımlar attı, daha da atacağa benziyor ve bunu yapabilmesi için de öteki meselenin, yani barış sürecinin, artık adına ne diyorsanız, bir an önce netleşmesi, PKK’nın fesih kararını bir an önce netleştirmesi gerekiyor. Elini orada kuvvetlendirip, o güçle CHP’ye saldırmak istiyor. Şu haliyle durum ortada bir yerde seyrediyor. Tekrar Nevruz’u kutluyorum. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.