Ruşen Çakır yorumluyor: Bütün bunlar yaşanırken AK Parti ne yapıyor?

CHP, 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından bir hafta boyunca Saraçhane’de eylem yaptı. Bunun yanı sıra öğrenciler ve vatandaşlarda ülkenin farklı yerlerinde kararı protesto etti. Ayrıca CHP, 29 Mart’ta Maltepe’de bir miting yapacak. Bütün bunlar yaşanırken AK Parti ne yapıyor? Ruşen Çakır bu videoda değerlendirdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’deki konuşmasında parti grubunda yapılan kapalı oylamada 132 milletvekilinin oyuyla Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olarak belirlendiğini açıkladı. Özel, “Bir arkadaşımız tedbirli olarak disiplinde, oy kullanmaya gelmedi. Bir arkadaşımız da sağlık nedeniyle tedavi görüyor, burada değil. 132 arkadaşımızın kullandığı oyların tamamını kapalı oylamada alarak Ekrem İmamoğlu, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlendi” dedi.

İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasıyla başlayan protesto gösterileri de devam ediyor. Her akşam üniversite öğrenciler ve vatandaşlar farklı şehirlerdeki değişik noktalarda bir araya gelerek İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto ediyor. Üniversite öğrencileri ayrıca derslere girmeyerek kararı protesto ediyor.

Bunlar yaşanırken AKP ne yapıyor: Ruşen Çakır yorumladı
Bunlar yaşanırken AKP ne yapıyor: Ruşen Çakır yorumladı

Ön seçimde kaç kişi oy kullandı?

Ayrıca 23 Mart’ta CHP, cumhurbaşkanı adayı belirlemek için ön seçim yaptı.

Özgür Özel, 23 Mart’ta Saraçhane’deki konuşmasında düzenlenen ön seçimde İmamoğlu için kaç oy kullanıldığını açıkladı.

Özel, “1 milyon 653 bin üyemiz sandığa gitti. 1 milyon 750 bin üyemizin, 1 milyon 653 bini sandığa gitti. Oy kullanmaya zaman yetmedi, zarf yetmedi, pusula yetmedi. Henüz tüm sandıklar açılmamışken dayanışma sandıklarında kullanılan toplam oy 13 milyon 210 bindir. 2 bin 600’ün üzerinde sandık henüz işlenmemişken, İmamoğlu’nun aldığı oy, 14 milyon 850 binin üzerinde” dedi.

Özel’in verdiği bilgiye göre üyelerin yüzde 94’ü İmamoğlu’na oy kullandı.

29 Mart’ta Maltepe’de miting düzenlenecek

CHP 19 Mart’ta başlattığı İBB Başkanlığı binasının bulunduğu Fatih-Saraçhane’deki toplanmalarını, 25 Mart Salı günü itibarıyla sonlandırdı.

Özgür Özel, Saraçhane’deki akşam toplanmalarını başka formata çevireceklerini söyledi.

Kalabalığa “Cumartesi günü İstanbul’un bir büyük meydanında Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmak için, Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna, belediye başkanlarımızın her birinin tutukluluğuna itiraz etmek için şeffaf, açık, canlı yayında yargılamalar talep etmek için, ‘Artık canımıza tak etti, erken seçim istiyoruz’ demek için bir büyük mitinge var mısınız?” diye sordu.

Bunlar yaşanırken AKP ne yapıyor: Ruşen Çakır yorumladı
Bunlar yaşanırken AKP ne yapıyor: Ruşen Çakır yorumladı

Özel, miting için toplanan kalabalığa Maltepe Sahili Etkinlik Alanı’nı sordu. Saraçhane’dekiler de Özel’e “Evet” dedi. Özgür Özel de “Yüzde 80 oyla Maltepe seçildi, Yenikapıcılar kaybetti. Arkadaşlar Maltepe iyi olmuştur, Anadolu için iyi olmuştur, köprü trafiği için iyi olmuştur. Buralar mitinge çok geldi, Anadolu Yakası mahzun kaldı, Anadolu Yakası’na gidiyoruz, Ekrem Başkan’a sahip çıkıyoruz” dedi.

Özel, şöyle devam etti:

“Cumartesi Maltepe, saat 12 uygun mu? 12 iyi mi? Değerli vatandaşlarımız, Saraçhane‘de yaklaşık 300 bin kişiyle yaptığımız açık oylama, açık seçim sonuçlarına göre, bayram demeden Ekrem Başkan ve irademize sahip çıkmak milyonlar olup Maltepe’ye atmak üzere Cumartesi günü saat 12:00’de Maltepe’de buluşuyoruz. Yalnız gelmeyin. Komşularınızı alın, arkadaşlarınızı alın. Kollarına girin, Maltepe’ye akın.”

Peki bütün bunlar yaşanırken AK Parti ne yapıyor, Ruşen Çakır değerlendirdi.

Operasyon sürecinde neler yaşandı?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 19 Mart Çarşamba günü gözaltına alındı.

İmamoğlu’na iki farklı suçlama yöneltildi: Yolsuzluk ve kent uzlaşısı.

Yolsuzluk soruşturmasının ayağı, “CHP’de para sayma görüntüleri”ne dayanıyor.

Olaya ilişkin ifade veren tanıkların, “İBB Başkanı İmamoğlu ile çok sayıda kişinin iş adamlarını para vermeye zorladıkları, bazı iş adamları ile hareket ederek haksız kazanç sağladıkları, piyon kişiler üzerinden alım satımlar yaparak suçtan elde ettikleri parayı akladıkları para transfer ve tahsilinde ‘gizli kasa’ diye tabir edilen sivil kişileri kullandıkları” yönündeki beyanları nedeniyle rapor hazırlandı.

Bu raporun ardından da başsavcılık 100 kişi hakkında soruşturma başlattı.

Ekrem İmamoğlu ve 99 kişi hakkında “suç örgütü yöneticisi olmak”, “suç örgütüne üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” suçlarından gözaltı kararı verildi.

Bunlar yaşanırken AKP ne yapıyor: Ruşen Çakır yorumladı
Bunlar yaşanırken AKP ne yapıyor: Ruşen Çakır yorumladı

İmamoğlu’na “suç örgütü lideri” denildi.

İmamoğlu’na ayrıca “kent uzlaşısı” bağlamında “PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek” suçlaması yöneltildi.

Bu soruşturmada da İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu yedi kişi gözaltına alındı.

Kent uzlaşısı soruşturması kapsamında İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Reform Enstitüsü Başkanı Mehmet Ali Çalışkan ve Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Ebru Özdemir de gözaltına alındı.

İfade süreci

22 Mart Cumartesi saat 19:00’da İmamoğlu ve 91 kişi adliyeye sevk edildi. İfade verme işlemleri için 34 savcı görevlendirildi.

22 Mart’ı 23 Mart’a bağlayan gece 00:10 itibarıyla İmamoğlu’nun kent uzlaşısı ve yolsuzluk kapsamında savcılıkta verdiği ifadeler sona erdi. İmamoğlu, savcılıktaki ifadesinde emniyetteki ifadesini aynen tekrarladı.

03:00 itibarıyla İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkındaki her iki soruşturma kapsamında da savcılık tarafından tutuklama istemiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi.

Ayrıca Resul Emrah Şahan, Mahir Polat ve Mehmet Ali Çalışkan hakkında da tutuklama talep edildi. Başsavcılığın açıklaması şöyle:

“Şüpheliler Ekrem İmamoğlu, Resul Emrah Şahan, Mahir Polat ve Mehmet Ali Çalışkan üzerilerine atılı silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan tutuklanmaları istemiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilmiştir.”

Nöbetçi sulh ceza hakimliği, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına hükmetti.

  • Ekrem İmamoğlu’na düzenlenen operasyonla ilgili tüm haberlerimizi buradan okuyabilirsiniz.
  • Ekrem İmamoğlu’na düzenlenen operasyonla ilgili tüm videolarımızı buradan izleyebilirsiniz.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. 19 Mart krizi sürüyor. Bayrama giriyoruz, bayram uzatıldıkça uzatıldı, 9 gün. Herhalde burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hesabı, sokak protestolarının bu vesileyle dinmesi ya da en azından katılımın düşmesi. Her neyse. Başından beri hep şunu soruyorum kendime: ‘‘AK Parti nerede, bütün bunlar yaşanırken ne yapıyor?’’ Cumhuriyet Halk Partisi bir şey yapıyor ve başka partiler de ya da vatandaşların da önemli bir bölümü destek veriyor. Mesela pazar günü 15 milyondan fazla insan oy kullandı, Saraçhane’de on binlerce insan toplandı, belki daha fazla. Yarın Maltepe’de çok büyük bir katılım beklediklerini söylüyor Cumhuriyet Halk Partisi. Peki, AK Parti ne yapıyor? Şunu söylemiyorum; ‘‘Sokağa çıksınlar, karşı karşıya gelsinler,’’ asla böyle bir kastım yok. Ama şunu biliyorum ki AK Parti Türkiye’de önemli bir parti. Bütün yediği darbelere rağmen… ‘‘Darbe yedi’’ dediğim; azalıyor AK Parti’nin oy oranı, ama bir zamanlar %50’ye kadar varmış bir partiden bahsediyoruz. Çok dinamik bir partiden bahsediyoruz. Bu parti bu süreçte ne yapıyor? Şimdi İstanbul’a bakalım. İstanbul’da 2019’da büyük bir seçim yenilgisi yaşadı Erdoğan, il başkanını değiştirdi. 2024’te çok daha büyük bir seçim yenilgisi yaşadı, yine il başkanını değiştirdi. Bağcılar Belediye Başkanı’nı, genç, dinamik bir ismi partinin İstanbul teşkilatının başına geçirdi. Kendisiyle basına verdiği bir kahvaltıda tanışma imkânım oldu. Gerçekten böyle çekirdekten yetişmiş bir siyasetçi, donanımlı birisi, iddialı birisi ve tabii ki kendisine en çok Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu için onunla ilgili sorular soruldu. O da onlara cevaplar verdi. Ve dedik ki, en azından ben dedim ki; ‘‘İşte Erdoğan, İmamoğlu’na karşı genç, dinamik bir isimle tekrar İstanbul’u kazanma yolunda bir çabaya girdi.’’ Ve bu kriz başladıktan bir süre sonra ben İl Başkanı Abdullah Bey’in bir sosyal medya paylaşımını gördüm. O paylaşım, CHP’nin ilan ettiği boykota yönelik bir eleştiri. Bu kadar. Ama şöyle bir husus var. Şimdi iktidar, Erdoğan, işte çarşamba günü grup toplantısında da gördük, bir yolsuzluk operasyonundan bahsediyor, bir çürümüşlükten bahsediyor. Çok net, kendinden emin bir şekilde bahsediyor ve sizin karşınızdaki en büyük rakibiniz yolsuzlukla suçlanıyor. İşte rüşvet vesaire birçok şeyle suçlanıyor. Bu arada bir de ‘‘kent uzlaşısı’’ gibi bir şey var, o ama biraz geri planda kaldı en azından Ekrem İmamoğlu için. Ve siz bu partiyi alt etmeye soyunmuşsunuz, en azından İstanbul’da ama aynı zamanda Ankara’da, İzmir’de birçok yerde belediyeleri almak için en azından. Çünkü bu parti, CHP, son seçimde Türkiye’nin birinci partisi olmuş. Tekrar birinci parti olmak istiyorsanız bundan iyi fırsat mı var? Alın bu iddiaları, gidin örgütlerinizle, teşkilatlarınızla halka anlatın. Özellikle CHP tabanına ya da muhalefet tabanına deyin ki, ‘‘Arkadaşlar siz bunlara oy verdiniz ama bakın onlar şunu şunu yapmış’’ deyin. Tabii bir diğer yön de kendi tabanına şunu da demek lazım: ‘‘Buna siyasi bir operasyon diyorlar, inanmayın. Bu tamamen yolsuzluk operasyonudur.’’ Hiç böyle bir faaliyet ben görmedim, gören varsa bana söylesin. Ben de durumu, açıklamalarımı düzelteyim. AK Parti ne yapıyor? AK Parti seyrediyor. Neyi seyrediyor? Olan biteni seyrediyor. Olan biteni seyrediyor, Erdoğan’a bakıyor. Ama bir diğer baktığı kişi yargı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı. Bakın, yıllar önce, yaşı tutanlar bilir, tutmayanlar da biraz arşiv karıştırsınlar; yıllar önce Refah Partisi yükselişe geçtiğinde, ki onları yakından takip eden bir gazeteciydim, adım adım, 94 yerel seçimi ama öncesinde 91 genel seçimi, 94 yerel seçimi, 95 genel seçimi ve AK Parti’ye kadar giden, AK Parti sonrasında da devam eden süreçte kaybedenler, bunu durduramayanlar, adım adım yükselişe geçen bu hareketi, bu partileri durduramayanlar kimlerden medet umdu? Devletten medet umdu. Ve bir zamanlar DGM, Devlet Güvenlik Mahkemesi savcıları vardı, bir de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ne yapıyordu? Kapatma davası açıyordu. Diğeri, DGM de ne yapıyordu? Bu partilerden insanları şu ya da bu şekilde suçlayıp içeri atıyordu, engel getiriyordu vesaire. Böyle gitti. Yani Milli Görüş Hareketi’nin, önce Refah, sonra Fazilet, daha sonra AK Parti’nin rakipleri, ondan korkanlar, ondan endişeye kapılanlar bunlarla mücadeleyi devlete ve özellikle yargıya, tamamen politize olmuş yargıya havale ettiler ve onlardan medet umdular ve kaybettiler. Şimdi bakıyoruz, Erdoğan’ın konuşmasını dinleyenler… Ben baştan sona dinledim. Hatta hemen ardından da yorumladım. Erdoğan’ın konuşmasında yargıdan başka bir şey yok. Bir de güvenlik kuvvetleri ve yeni turplardan bahsediyor. Yeni turplar ne? Yeni belki yolsuzluk ya da başka iddialar ya da CHP’nin kongresini, İstanbul Kongresi’ni iptal ettirip CHP’ye kayyum atamalar vesaire. Bakın, burada AK Parti’nin, Erdoğan’ın stratejisinde toplum yok, halk yok ya da kendi deyimleriyle millet yok. Burada millet kavramını muhalefet ve hatta CHP devraldı. Bu çok şaşırtıcı bir şey. Cumhuriyet Halk Partisi, ‘‘halk’’ derdi, ‘‘toplum’’ derdi, milleti sağ partilere bırakmıştı. Ve bir baktık, bu sefer Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere CHP’nin kurmayları millete sesleniyorlar. Böyle bir yerde AK Parti seyrediyor. Tıpkı zamanında, kendilerini laiklik savunucusu sananlar, kendilerini Atatürkçü sananlar ya da öyle tanımlayanlar diyelim, hadi sananlar demeyelim, onların bizzat harekete geçmek, bizzat siyasette onlarla rekabet etmek yerine olayı birtakım güçlere atfetmesi gibi bir olayı yaşıyoruz. Tarih tekerrürden ibaret ama tarih eğer tekerrür edecekse, bunun gidişinde kimin kaybedeceği çok açık. Bir yerde siyaseten bir şeyler söyleyebilmeleri gerekiyor. Ellerinde madem bu kadar güçlü bir malzeme var, yolsuzluk malzemesi, çok büyük kokuşmuşluk… ‘‘Birbirlerinin yüzlerine bakamayacaklar’’ diyor Erdoğan, ama hiç de öyle olmadı. ‘‘Turplar’’ dedi, daha büyük turp ne olabilir? Ekrem İmamoğlu’nu tutukladılar. En yakın isimlerini tutukladılar. İki ilçe belediye başkanını tutukladılar. Daha önce de tutuklamışlardı. Ama bir şeyin önünü kesemediler. Çünkü siyaset yapmayı unutmuş ya da siyaset yapmaya ihtiyaç duymayan bir hareket söz konusu. Bu aslında, dün Aydın Selcen’in yayında söylediği gibi, kendi projesinin naaşını taşıyor. Bu, zamanında merkez sağın ‘‘Yeter, söz milletindir’’ sözünün taşıyıcılığını yapma iddiasındaki bir parti, ‘‘Milletin sözü eyvallah, ama esas söz sahibi devlettir’’ noktasına geldi. Aslında bu hareket devlet tarafından ele geçirildi diyelim ve sonuçta roller değişti. AK Parti şu anda yok. Onun için de çarşamba günü grup toplantısında Erdoğan’ın en son söyledikleri, “Karamsar olmayın” diye seslendi. Şimdi bu kadar kendinden emin, bu kadar her şey yerinde, bütün hesaplar soruluyor, yeni turplar heybeden çıkartılıyor ve öyle ki birbirlerinin yüzüne bile bakamayacak hale geliyorlar; dolayısıyla burada karamsar olması gereken rakipleri olması lazım. Niye kendi tabanına, kendi kitlesine, kendi milletvekillerine “Karamsar olmayın” diye sesleniyor? Belli ki herkes neyin olduğunu biliyor. Zamanında bu işler olurken, demin verdiğim örnekte, Milli Görüş Hareketi’ni, partilerini böyle yargı yoluyla korkutarak, ederek, 28 Şubat’larla vesaire durdurmaya çalışanlara bunun böyle olamayacağını söyleyen az sayıdaki kişiye, ki bunlardan birisi de bendim, itibar etmediler. Dediler ki, ‘‘Devlet güçlüdür, bunları devlet tasfiye eder.’’ Eder gibi oldu ama sonuçta bambaşka bir şey oldu. Şimdi eminim AK Parti içerisinde, kadrolarında, tabanında bunun böyle, gidişatın bu yönde olduğunu düşünenler var; ama ağızlarını açıp çok fazla ses çıkaramıyorlar. Bir iki ses çıktı şu ana kadar. ‘‘Ya bir dakika, ne yapıyoruz, kendimizi tekzip ediyoruz’’ diyen çok az kişi çıktı. Şu haliyle baktığımız zaman AK Parti aşağıdan yukarıya seyrediyor. Endişeli bir şekilde seyrediyor ve Erdoğan’ın “karamsar olmayın” lafına inanmak istiyor. Erdoğan’ın olayı tekrar toparlayabileceğine inanmak istiyorlar. Neydi o meşhur laf; ummak istiyorlar. Bakalım nereye kadar gidecek.

Bitirmeden tekrar söylüyorum, artık her yayında söylüyorum: YouTube ‘‘Katıl’’dan ya da Patreon’dan lütfen bize destek olun ki böyle bir dönemde, bağımsız, özgür medyaya ihtiyacın olduğu bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Dünkü RTÜK cezalarını da gördünüz. Böyle bir dönemde sizlerin desteği olmadan bizler varlığımızı sürdüremeyiz. Lütfen yardımcı olun, destek olun. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.