Reha Çamuroğlu ile söyleşi: Erdoğan’ın yeniden Alevilere yönelişi & Kılıçdaroğlu Alevileri temsil ediyor mu?

Erdoğan’ın yeniden Alevilere yönelişinin anlamı ne? Kılıçdaroğlu Alevileri temsil ediyor mu? Ruşen Çakır konuğu Reha Çamuroğlu Tolga Şardan’ın T24’te yazdığı haberi ele alarak Erdoğan ve AKP’nin yeniden Alevilere yönelmesini yorumladı.

Tolga Şardan’ın “Bodrum’dan sonra sırada Marmaris mi var?” başlıklı yazısına göre, AKP yönetimi Alevi toplumunu yeniden çözüm ortağı olarak görüyor. Şardan yazısında, “Başkentin siyasi kulislerine yansıyan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında bir ekip, daha önce yakın diyalog halinde bulunulan ‘Alevi toplumuyla yeniden temasa geçilmesi’ projesini başlattı. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem ilgili devlet kurumlarıyla hem de Alevi toplumun önde gelenleriyle görüşmeler yürütüyor bir süredir. Kabine açıklandığında Alevi toplumunun gözü, aralarından bir ismin bakan yapılıp yapılmayacağının üzerinde olacak.” dedi.

“Bu sürecin bugün ilerlemesi mümkün görünmüyor”

Reha Çamuroğlu videoda Şardan’ın haberini değerlendirdi: “Tolga Şardan’ın haberi doğru. Pek çok şekilde görüşmeler sürüyor. Mesela daha önceki gün Cem Vakfı’ndan bir grup arkadaşımız Sayın Özlem Zengin’le de görüştüler.” dedi.

Çamuroğlu, “Bizim başlattığımız 2007-2008’deki Alevi açılımı sürecinde ben Erdoğan’ın samimi olarak bir şeyler yapmak istediğine inanıyordum. Bugün de buna inanıyorum. Fakat çok çeşitli şeyleri hesap etmek zorunda. Hesaplarının o tarihte yanlış çıktığını ve kendisinin süreci terk ettiğini düşünüyorum. Bizi ortada bıraktığını düşünüyorum. Fakat şu var, bu sürecin bugün ilerlemesi mümkün görünmüyor.”

Reha Çamuroğlu ile söyleşi: Erdoğan'ın yeniden Alevilere yönelişi & Kılıçdaroğlu Alevileri temsil ediyor mu?
Reha Çamuroğlu ile söyleşi: Erdoğan’ın yeniden Alevilere yönelişi & Kılıçdaroğlu Alevileri temsil ediyor mu?

Çamuroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Kürt açılımından söz edildi. Sayın Bahçeli çok ileri şeyler söyledi. Fakat bir şey yok ortada. Mesela Selahattin Demirtaş hâlâ hapiste. İleri şeylerin hiçbiri gerçekleşmedi. Burnumuzun dibinde Suriye’de bir Alevi soykırımı yaşanıyor. Her gün onlarca Alevi öldürülüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bu olayların yaklaşık 50 kilometre yakınında bulunuyor. Ama bizim çığlıklarımıza devletten hiçbir karşılık gelmedi. Bu nasıl bir sıcaklık? Evet, görüşmeler yapılıyor, olumlu da geçebiliyor. ‘Haklısınız’ da deniyor ama pratikte hiçbir şey yok” dedi.

“Kılıçdaroğlu’nun Alevilikle ilgisi, Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde başladı”

Çamruoğlu, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevilikle ilgisi yoktu. Biz yıllarca Aleviliği tanıtmaya, Alevilerin haklarını elde etmeye çalışırken Sayın Kılıçdaroğlu’nun Alevilikle bir ilgisi olmadı. Kılıçdaroğlu’nun Alevilikle ilgisi, Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde başladı. Sayın Kılıçdaroğlu, Alevilikle ilgili bugüne kadar pek bir şey söylemedi. Aleviler için bir öneri de getirmedi. Mesela Sayın İmamoğlu daha çok ilgi gösterdi.” dedi.


Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Reha Çamuroğlu ile söyleşi: Erdoğan’ın yeniden Alevilere yönelişi & Kılıçdaroğlu Alevileri temsil ediyor mu?

Ruşen Çakır: Merhaba, iyi günler. Geçtiğimiz günlerde T24 sitesinde Tolga Şardan, ki kendisi polis adliye muhabiridir, bu konuda çok deneyimlidir, bir kulis haber paylaştı. Konusunun dışında bir olaydı. O da Erdoğan’ın, AK Parti iktidarının Alevilere tekrar yanaşmaya çalıştığı, onları yanına çekmeye çalıştığı ve bu konuda hummalı bir faaliyetin yürütüldüğü şeklindeydi. Gözden mi kaçtı, insanlar ciddiye mi almadı bilmiyorum ama benim yaptığım hızlı bir araştırmada bu haberin doğru olduğunu öğrendim ve bu konuda neler olup bittiğini, neler olabileceğini Reha Çamuroğlu’yla konuşmak istedim. Reha’yla şu anda bunu konuşuyoruz. Reha, merhaba.

Reha Çamuroğlu: Merhaba Ruşen.

Ruşen Çakır: Bunu neden seninle konuşuyoruz? Birincisi sen Alevi hareketi içerisinde öne çıkan bir figürsün yıllardan beri. Bir diğeri de vakti zamanında AK Parti’ye katılmış bir Alevisin, Alevi kimliğinle. Tek başına değil, başkaları da vardı ama en çok öne çıkan sendin ve o tarihte bir Alevi açılımı söz konusuydu. Kürt açılımına, Roman açılımına paralel olarak ve orada da sen bir rol oynadın ama sonra koptunuz. Dolayısıyla AK Parti’nin, Erdoğan’ın Alevilere nasıl baktığının, onlarla ilişkiyi nasıl kurduğunun ya da kurmak istediğinin de birinci elden tanığısın. Senden bir şeyleri ifşa etmeni beklemiyorum ama öncelikle şunu sorayım: Tolga’nın haberi doğru değil mi?

Reha Çamuroğlu: Sayın Şardan’ın haberi doğru, doğru. Yani pek çok şekilde görüşmeler sürüyor benim gördüğüm kadarıyla. Mesela daha önceki gün Cem Vakfı’ndan bir grup arkadaşımız Sayın Özlem Zengin’le de görüştüler. 10 kişilik bir kurul var yeni anayasa kurulu, 10 kişilik bir kurul var, zannediyorum Mehmet Uçum başkanlık ediyor bu kurula. Sayın Zengin de bu kurulun üyesi. Evvelki gün sanıyorum kendisiyle bir görüşme yaptı Cem Vakfı’nın bazı yöneticileri. Ona bir istekler metni sundular. Sonradan benim konuştuğum arkadaşlar görüşmenin olumlu geçtiğini, Sayın Zengin’in bir dizi konuya olumlu yaklaştığını söylediler. Bunu söyleyebilirim.

Ruşen Çakır: Burada iktidarın meselesi, hani ‘‘Hangi dağda kurt öldü?’’ diye sorarlar ya… Aleviler bu ülkenin çok önemli bir parçası. Zamanında bir şey denedi, yarım kaldı şu ya da bu nedenle. Şimdi neden Alevileri tekrar iktidar, Erdoğan herhalde, Erdoğan’dan bağımsız bunun olmasının imkanı yok, neden tekrar hatırlıyorlar?

Reha Çamuroğlu: Şimdi şöyle söyleyeyim, yani bizim başlattığımız 2007-2008’deki Alevi açılımı sürecinde ben Erdoğan’ın samimi olarak bir şeyler yapmak istediğine inanıyorum, bugün de inanıyorum buna. Fakat çok çeşitli şeyleri hesap etmek zorunda. Hesaplarının o tarihte yanlış çıktığını ve kendisinin süreci terk ettiğini düşünüyorum. Yani bizi ortada bıraktığını düşünüyorum. Fakat şu var, yani bu sürecin ilerlemesi mümkün görünmüyor bugün. Neden mümkün görünmüyor? Şimdi bakalım, bir Kürt açılımından söz edildi. Sayın Bahçeli çok ileri şeyler söyledi, fakat bir şey yok ortada. Yani ortada bir şey yok. Mesela Selahattin Demirtaş hala hapiste, hala hapiste. İleri şeylerin hiçbiri gerçekleşmedi. Öte yandan şunu söyleyeyim, yani burnumuzun dibinde Suriye’de bir Alevi soykırımı yaşanıyor. Her gün onlarca Alevi öldürülüyor ve Türk Silahlı Kuvvetleri 50 kilometre falan yanında bu olayların. Ve bizim çığlıklarımıza devletten hiç karşılık gelmedi. Yani bu nasıl sıcaklık? Yani evet, tamam, görüşülüyor, görüşmeler olumlu da geçebiliyor, ‘‘ya haklısınız’’ da denebiliyor ama pratikte hiçbir şey yok Ruşen. Yani biz boşuna mı çığlıklar attık Suriye’deki olaylar üzerine? Bu Suriye’deki Alevilerin yüz binlerce akrabası yaşıyor Türkiye’de. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Arap Aleviler yaşıyor bu ülkede. Bunlar bizim kardeşlerimiz. Dolayısıyla biz bütün bunlardan bazı sonuçlar çıkarıyoruz. Yani işte biliyorsun, Sayın Kurtulmuş’un açıklamasının bizi ne kadar rencide ettiğini biliyorsun. Yani adeta vatandaş sayılmadığımız bir tanım çizmişti Sayın Kurtulmuş. Yani bütün bu tablo pratik sonuçlara dönüşmeli. Yani şimdi anayasa kurulu görüşüyor. Anayasa kurulunun içinde galiba Alevi olan bir kişi de var ya da iki kişi, bilemiyorum tam, ama şöyle söyleyeyim, anayasayla bizim bir ilgimiz yok. Yani anayasada ne denilecek? ‘‘Bu ülkede Aleviler de vardır’’ falan mı denecek? Yok böyle bir şey. Yani bizim böyle bir talebimiz de yok. Anayasa uygulanmıyor ki, sorun burada. Yani var olan anayasa uygulanmıyor. Yani biz eşit ve eşdeğer vatandaş olmak istiyoruz ama bugünkü anayasada bunu engelleyen bir şey yok. Cemevini engelleyen bir şey yok. Cemevinin ibadethane olmasını engelleyen bir şey yok. İktidarın Alevi köylerine, cemevlerine daha sıcak davranmasını engelleyen bir şey yok anayasada. Anayasa bilmem kaç kere değişmiş bir anayasa. Yani bugünkü anayasa 12 Eylül anayasası değil, üzerinde çok oynanmış bir anayasa. Ayrıca anayasa yapılacaksa, 27 Mayıs darbecileri bile anayasayı referanduma götürdüler. 12 Eylül darbecileri bile anayasayı referanduma götürdüler. Referandum rezil bir referandumdu. İncecik zarflara mavi, koyu mavi, ‘‘hayır’’ atıldığında dışarıdan görünüyordu falan. Hayır propagandası yapmak serbest değildi, evet propagandasını devlet yapıyordu ama yine de bir referandum yaptılar. Yani anayasa bir ülkenin birleştirici metnidir. Vatandaşların birleştirici metnidir. Vatandaşları devlete karşı koruyan metindir. Bu ortada yok. Yani bugün siz tepeden inme bir anayasa yaparsanız bu anayasanın meşruiyetini daha başta yaralarsınız.

Ruşen Çakır: Peki, Reha şunu sormak istiyorum. Bir anayasa yapmak istiyor Erdoğan, siyasi iktidar, bunun için komisyonlar kuruyor. Bu komisyonlardan bir tanesi, yani esas, iktidarın, doğrudan AK Parti’nin komisyonu Alevilere gidiyor. Şimdi Alevilere gitmesi için, senin söylediğin gibi, Alevilerle ilgili anayasaya özel olarak bir şey koymak gerekmiyor. Evet, ama bu anayasa sürecinde iktidarın Alevilere bir şekilde, Alevilere de diyeyim, sadece Alevilere değil ama Alevilere de, Alevilerin bir kısmına da galiba bir şekilde ihtiyacı var. Bu ihtiyaç nedir? Yani yeterli milletvekili sayısı bulunamayıp referanduma gitmesi durumunda bir kısım Alevinin ‘‘evet’’ oyu vermesi mi, yoksa Meclis’teki bazı Alevi milletvekillerinin ‘‘evet’’ oyu vermesi mi? Nedir yani, buradaki iktidarın hesabı ne olabilir?

Reha Çamuroğlu: Yani şunu söyleyeyim, ben bir şeyi anlamıyorum mesela Ruşen, durmadan bir beka sorunundan bahsediliyor. Yani bu beka sorunu nedir? Yani bunu bize açıklasınlar bilelim. Şöyle: Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası tehlike altındaysa biz bunu bilelim. Eğer bu iktidara bizim destek olmamızla düzelecek bir şeyse biz buna katkı veririz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekasını isteriz. Sınırlarının bugünkü sınırlarda kalmasını isteriz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmesini istemeyiz. Ama biz neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz. Ve bir taraftan yasaklar sürüyor, durmadan yasaklar sürüyor, durmadan tutuklamalar sürüyor, durmadan operasyonlar sürüyor. Demokratik olmayan adımlar atılıyor. Mesela Türkiye’nin en büyük şehrinin belediye başkanı tutuklanıyor. Yani bütün bunlar, bütün bunlar, yani bu hani bayram haftası derken mangal tahtasına dönüyor iş. Yani nedir? Biz bunu anlamıyoruz. Bu antidemokratik uygulamalar pekala bizi de hedef alabilir mesela. Pekala bizi de, her vatandaşı hedef alabilir. Ama bu arada sırtımız okşanarak hedef alınacaksak bu tuhaf bir durum. Yani bugün sırtı okşanan ertesi gün hedef alınabiliyor. Yani anlayamadığımız bir durum var. Ya da dün hedef alınanın bugün sırtı okşanıyor. Mesela Sayın Cumhurbaşkanı dün şey diyor, dün mü bugün mü: ‘‘Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıları kınıyorum’’ diyor. Ama tamam da Sayın Kılıçdaroğlu yumruklandığı zaman ne yapıldı, neler söylenildi iktidar yanlısı gazetelerde?

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Ruşen Çakır: Kılıçdaroğlu meselesini sona saklıyorum, oraya geleceğiz ayrıca. Arada şunu sorayım. Şimdi iktidar bir şey deniyor, senin de söylediğin gibi Cem Vakfı’yla görüşüyor, başkalarıyla da görüştü, başkalarıyla da görüşecek vesaire. Buradan sence bu camiayı, Alevi topluluklarını, değişik grupları, farklı eğilimleri de bilen birisi olarak, bütün bu yaşananlardan sonra bu otoriter sistemin içerisinde iktidara, Erdoğan iktidarına yanaşabilecek, yanında görünmekten çekinmeyecek Alevi kuruluşu, kanaat önderi vesaire olabilir mi, yoksa örtülü birtakım ilişkiler mi olur en fazla?

Reha Çamuroğlu: Yani şöyle söyleyeyim, bu varsa çok cüzi, çok cüzi, hesaba katılmayacak derecede bir şey olur. Yani bugünkü söylemle, bugünkü tavırla girişilen bir anayasa değişikliğine, yeni anayasaya ben Alevilerin destek vereceğini düşünmüyorum, büyük çoğunluğunun, ezici çoğunluğunun destek vereceğini düşünmüyorum çünkü iktidar güven vermiyor. Yani dediğim gibi biraz ötemizde soykırım yapılıyor Alevilere. Her gün Twitter‘da sen de görüyorsundur, Alevilere hakaret ediliyor. Yavuz Sultan resimleriyle vesairelerle ‘‘bunları da keselim’’ falan deniliyor. Diyelim ki bunları önemsemeyelim, birtakım marjinal adamlar yapıyor bunu. Hayır, öyle değil. Yüzlerce, binlerce yapılıyor. Ama en önemli olan, en küçük tweet‘te harekete geçen savcılıklar bunlarda harekete geçmiyor. Yani ölümle tehditlere, öldürmeyle tehditlere, ‘‘biz de Suriye’deki gibi yapalım’’ denilen tweet’lere savcılıklar harekete geçmiyor. Yani bu bir göstergedir çünkü bu artarak gidiyor. Geçen gün bir tweet yayınlandı. Bir giriş sınavında şu söyleniyor: ‘‘Selçuklular Şiilere karşı Türkleri korumuştur.’’ Şimdi düşünelim, dünyada milyonlarca Türk Şii yaşıyor. Yani şimdi bu çoktan seçmeli cevaplardan bir tanesi: Büveyhoğulları devleti ya da beyliği diyelim, Şii’ydi, Selçuklular onları yok etti ve böylece Selçuklular Türkleri Şiilerden korudu. Yani şimdi bu mantık var. Bu mantık var. Yani bunu görüyoruz. Zaten Sayın Kurtulmuş’un Şah İsmail ile ilgili söyledikleri de bu minvaldeydi. Dolayısıyla bu çizgi devam ettikçe güven yok.

Ruşen Çakır: Ama siz de siyasal Alevicilik yapıyormuşsunuz, öyle diyorlar.

Reha Çamuroğlu: Yani Allah aşkına ya, biz ne zaman iktidar istedik? Biz ne zaman iktidar istedik? Biz bu toplumda eşit olarak yaşamak istiyoruz. Ne zaman iktidar istedik biz? Alevilik adına ne gibi bir siyasi program koyacaksın da iktidar isteyeceksin? Yani bizim koyabileceğimiz program sosyal demokrat program olabilir, sosyalist program olabilir. En fazla sağa doğru kaçarsa liberal program olabilir. Bizim söyleyeceğimiz bu kadar olabilir; ama Alevi program olmaz yani.

Ruşen Çakır: Peki, Kılıçdaroğlu bahsine mecburen geleceğiz. Pazartesi günü bir dava var, duruşma görülecek, belki karar verilecek, belki ertelenecek. Ama bunun birinci derecede muhatabı Kılıçdaroğlu ve Kılıçdaroğlu’nun tekrar yargı kararıyla, ki yargının Türkiye’de siyasi olduğunu hepimiz biliyoruz, siyasi iktidar pekala Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesinin önünü açabilir. Şimdi bu olayın bir kısmı. Bunu eleştiren var, destekleyen var, nötr kalan var ama olayın bir de rahatsız edici bir Alevilik boyutu var. Kılıçdaroğlu’na sahip çıkma ya da karşı çıkma ya da olayı tartışmaya çalışmada Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliği üzerinden birtakım tartışmalar yürüyor. Bunlara ne diyorsun?

Reha Çamuroğlu: Şimdi birincisi, Sayın Kılıçdaroğlu’na karşı olan kesimlerin, Sayın Kılıçdaroğlu’nun tavrını kınayan ve beğenmeyen kesimlerin sık sık Alevilere hakaret ettiğini görüyoruz. Yani “Dersim çetesi” lafı nedir mesela? Yani oy verirken CHP’ye iyiydi, şimdi şikayet edince mi ya da Kılıçdaroğlu Dersimli olunca mı kötü oldu? Nedir çete? Sürekli küfürler ediliyor, hakaret ediliyor, bu işin bir tarafı. Fakat şunu söylemek lazım: Alevilerin bugün çok büyük bir çoğunluğu Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutumunun yanlış olduğunu düşünüyor, ben de bunlardan biriyim. Sayın Kılıçdaroğlu’ndan dolayı Alevi meselesi gündeme geliyorsa ben şunu sormak isterim: Sayın Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğe ilgisi; yani biz senelerce Aleviliği tanıtmaya, Alevilerin haklarını elde etmeye çalışırken Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir ilgisi yoktu Aleviliğe. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Alevilikle ilgisi Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde başladı. Yani Sayın Kılıçdaroğlu Alevilikle ilgili pek bir şey söylemiş değildir, yapmış değildir, Aleviler için bir öneri getirmiş vesaire değildir. Ana muhalefet partisi grup başkanvekiliydi, daha sonra genel başkan oldu vesaire. Bütün bu süreçte Sayın Kılıçdaroğlu bu konuya özel ilgi göstermedi, biz beklesek de göstermedi. Mesela Sayın İmamoğlu daha çok ilgi gösterdi. Şimdi böyle baktığımızda bu işin Alevilik ya da Alevi karşıtlığı meselesi olmadığını görüyoruz. Sorun, CHP’nin kuruluşundan bu yana yaşadığı problemler. Giderek CHP oligarşik bir yapıya dönüştü ve CHP’nin içinde CHP milyarderleri oluşmaya falan başladı. Yani 1989 yerel seçimlerini SHP kazanınca bir sonraki seçimde büyük bir düşüş yaşamasının rolü belediyelerdeki usulsüzlüklerdir, büyük yolsuzluklardır, bunu söyleyelim, bu itirafsa itiraftır, biz bunu gördük. Ama bütün bu belediyelerin Alevi hareketiyle hiçbir ilgisi yoktu. Alevi hareketi başka bir mecrada gelişti, CHP’nin dışında bir mecrada gelişti. CHP, hele Baykal’lı CHP Alevi hareketiyle hiç ilgilenmedi, “mezhepçi” falan ilan ettiler zaman zaman. Şimdi böyle baktığımızda CHP ile Alevileri bir ve aynı şey olarak görmek izah edici değil. Yani son seçimde aldığı oylar kadar Alevi yok Türkiye’de. Alevilerin dışında pek çok kesimden CHP oy alıyor. Son seçimde Saadet Partililerden de oy aldı. Kemal Bey’in kurduğu yapıyı, seçim yapısını ben takdir ettim, bugün hala takdir ediyorum; ama Kemal Bey eğer bu son günlerde söylediklerinde ciddiyse ya da basın doğru aktarıyorsa çok vahim bir hata yapmak üzere, çok vahim bir sürece girmek üzere. Bu nedir? Nedir bu? Kemal Bey dedi ki, “Biz sokaklara kimseyi çağırmayacağız.” Yahu, bir sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir kişi nasıl vatandaşlarının anayasal hakkını çiğner? Nasıl vatandaşların anayasal hakkını gayrimeşru ilan eder? Bu budur. Arkasından başka bir şey söyledi, dedi ki, “Ben almayayım da kayyum mu alsın?” Bu şu demektir, çok açık, bu şu demektir: “Evet, butlandır diye karar verin, ben geleyim” demektir. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu butlandır kararı çıkıp CHP’nin başına gelirse, geçmiş olsun. Yani Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir sözü var, çok önemlidir bu söz: “İktidar önce muhalefetle ilgilenilerek alınır.” Şimdi ben şunu söyleyeyim Ruşen, bir parti kurmaya çalışıyorsunuz, 30 kişi buldunuz, çok iyi bir lider buldunuz, genç bir lider buldunuz, parlak bir lider buldunuz, 30 kişisiniz, 30 pırıl pırıl insansınız. İlan ettiniz, kurucu heyet vesaire vesaire, işte yetkililer atandı, yönetim atandı falan. Biri geldi, 30 kişiden birine dedi ki, “Ya senin borçların var, ödeyelim.” Başka birine geldi, dedi ki, “Ya ne bu siyasetle uğraşıyorsun, gel seni devlette şu makama bırakalım.” Yani bugün parti kurmak bile mümkün değil. Eğer kurduğunuz parti iktidara doğru bir tehdit oluşturmaya başlarsa onu darmadağın etmenin bütün araçları elinizde mevcut. Şimdi CHP kurumsal yapısı nedeniyle bunun dışında bir güçtü. Şimdi bu gücü darmadağın etmeye çalışıyorlar. Eğer Kemal Bey bugünkü tutumunda ısrar ederse darmadağın edecek. Ayrıca başka bir şey var, başka bir şey var: Kemal Bey’in bu noktada tekrar dönüşünü düşünelim, bu sefer CHP’ye işte Alevi partisi denecek. CHP’nin Alevi olmayan kesimlerden oy almasını engelleyici bir faktör olarak bu sunulacak. Bu AK Parti’ye çift kaymaklı ekmek kadayıfıdır. Döne döne tek başına tek kale maç oynar. Yani bunları görmemesi Kemal Bey’in mümkün değil. Ben gittim 2023’te Kemal Bey’e oy verdim. Çok eleştirim vardı, çok eleştirim vardı kendisine ama gittim 2023’te oy verdim kendisine. Fakat bugün bambaşka bir Kemal Bey görüyorum. Şimdi şunu söyleyeyim, geçen gün bir yazı okudum, bir akademisyenimizin bir yazısı: “Liderleri bu tutumlarından dolayı pek eleştirmemek lazım. Liderler kendilerini savunuyorlar, konumlarını savunuyorlar.” Tabii ama Hitler de konumunu savunuyordu. Bir karikatür vardı, Hitler böyle gözyaşları içinde mazlum, başına eğmiş “Ben de Nazizmin kurbanıyım” diyordu. Yani şimdi Kemal Bey’in bu noktaya geleceğini düşünmezdim doğrusu. Cumhuriyet Halk Partisi gerçekten parçalanır ve gerçekten baraj altı kalır, baraj altı kalır. Oylar nereye gider? Oylar çeşitli partilere gider, Türkiye İşçi Partisi’ne gider, Zafer Partisi’ne gidebilir, onlar da var çünkü. İYİ Parti’ye gidebilir. Darmadağın bir tablo ortaya çıkar. Oysa halk, vatandaş değişim istiyor. Sokağa çıkın, sokağa çıkın, var olan rejimden ve var olan siyasi yönetimden memnun olan bir kişi göremiyorsunuz. Siz kalkıyorsunuz bir de burada, vatandaşların yasal protesto hakkını aşağılıyorsunuz, gayrimeşru ilan ediyorsunuz. Bu nasıl bir çizgidir? Diyorsunuz ki, “Ben mahkeme kararlarına uyarım, yasa dışı yollara tevessül etmem.” Protesto yasa dışı değil, bu bir. İkincisi, siz adalet yürüyüşünü niye yaptınız? Neden yaptınız yani? Kime karşı yaptınız adalet yürüyüşünü? Mevcut yargıya karşı yaptınız, mevcut yargı sistemine karşı yaptınız. Siz bunu söyleme hakkına sahip misiniz? Siz 400-500 kilometre yürüdünüz. Niye şimdi kalktınız böyle bir U dönüşü yaptınız?

Ruşen Çakır: Reha, istersen bir yerde duralım. Çünkü farkındayım, birçok kişi de senin gibi bir durumda. Şunu tekrar toparlayarak söyleyelim, sorayım açıkçası. Erdoğan’ın bu yeni anayasa sürecinde CHP’ye yaşattığı – ki bunu iktidar yaşatıyor sonuçta mahkeme falan değil – CHP’ye yaşattığı bu durumu da herhalde hesaba katarak farklı kesimlere ve Alevilere de bu bağlamda böyle bir ortamda ulaşmaya çalışıyor. Ama sen bir ara söyledin, tekrar onu sormak istiyorum; Alevilerin böyle bir şeye büyük ölçüde itibar etmeyeceğini söylüyorsun.

Reha Çamuroğlu: Evet.

Ruşen Çakır: Peki ne olacak o zaman? Türkiye yeni bir anayasa vesaire yapabilecek mi?

Reha Çamuroğlu: Yani ben Türkiye’nin yeni bir anayasa yapabileceğini zannetmiyorum Ruşen. Ayrıca ben devletin tümünün de bu konuda bölünmüş olduğunu hissediyorum. Yani devlette çatırdama sesleri geliyor, devlette bir mücadele süreci yaşanıyor, bürokratlar arasında bir mücadele var. Kimdir bunlar? Yani işte kimisi “derin devlet” der, kimisi bilmem ne der ama devletin bu konuda net olduğu kanaatinde değilim. Bu dış politikamızda da görülüyor. Yani dış politikamızda da bu net olarak görülüyor.

Ruşen Çakır: O zaman burada noktayı koyuyoruz Reha, çok teşekkürler yayınımıza katıldığın için.

Reha Çamuroğlu: Ben teşekkür ederim Ruşen.

Ruşen Çakır: Evet, siyasi iktidarın, Erdoğan’ın yeniden Alevilere yönelme arayışını ve tabii ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun son dönemdeki duruşunu ve bunların Alevileri ne kadar ilgilendirdiğini Reha Çamuroğlu ile konuştuk. Kendisine çok teşekkürler. Sizlere de bizi izlediğiniz için teşekkürler, iyi günler.