76 yaşında hayata veda eden Ozzy Osbourne, yalnızca Heavy Metal’in öncülerinden biri değil, müzik tarihinin en özgün ve en unutulmaz figürlerinden biriydi. 1970’te Black Sabbath’ın ilk albümünde duyulan o uğursuz çan sesi ve hemen ardından gelen Ozzy’nin yankılı, sanki başka bir dünyadan vokali, modern metalin doğum anıydı. İşte Ozzy Osbourne’un en iyi 20 şarkısı ve müzikal mirası.

Black Sabbath Dönemi
- Black Sabbath (1970)
Gitarist Tony Iommi anı kitabı Iron Man‘de şöyle yazar: “Bir şey yakaladığımızı biliyorduk. Hissediliyordu, tüyler diken diken oluyordu, çok farklıydı.” Osbourne’un vokal yorumu tam anlamıyla tüyler ürperticidir: “Oh noooo” ve “Please God help me” (Lütfen Tanrım, bana yardım et) gibi çığlıklarla dinleyeni sarsar. Bu şarkı, yalnızca Black Sabbath’ın sonraki tüm şarkılarına değil, aynı zamanda tamamen yeni bir müzik türüne de zemin hazırladı. Bu parça yalnızca bir şarkı değil, Heavy Metal’in de doğum anı olarak kabul ediliyor. - Paranoid (1970)
Yarım saatte yazıldı ama sanki bir ömre bedel. Depresyon ve paranoya gibi karanlık temaları, Paranoid’u enerjik bir Rock şarkısına dönüştürdü. YouTube’da 300 milyon kereden fazla izlenen klibi de çok ama çok iyi. - Iron Man (1970)
Bir bilim kurgu distopyasını anlatan bu parça, Black Sabbath’ın en çok tanınan ve cover’lanan eserlerinden biri oldu. - War Pigs (1970)
Savaş karşıtı sözleriyle ve epik yapısıyla, metalin protest yönünü tanımlayan bir başyapıt. - Children of the Grave (1971)
Sosyal adaletsizlik ve nükleer tehditlere karşı bir çığlık. Sabbath’ın isyanı bu şarkıda ete kemiğe bürünüyor. - Snowblind (1972)
Kokain bağımlılığı üzerine dürüst ve kişisel bir anlatı. Gitar ve vokallerdeki dalgalanma, maddenin etkisini yansıtır. - Supernaut (1972)
Led Zeppelin’in gitaristi Jimmy Page’in bile favorisi olan bu parça, Sabbath’ın groove’lu yanını temsil eder. - Fairies Wear Boots (1970)
Alaycı ve psişik bir anlatım. Bir sokak kavgasından yola çıkıp fantastik bir yolculuğa dönüşür. - Changes (1972)
Sade bir piyano ve Ozzy’nin kırılgan sesi. Duygusal yoğunluk açısından Sabbath diskografisinde eşsizdir. - Symptom of the Universe (1975)
Thrash metalin habercisi olan bu parça, agresif riff’leriyle 1980’ler metaline zemin hazırlar. Brezilya’nın Heavy Metal devi Sepultura’nın yorumu, bu şarkının belki de en iyi cover’ıdır.
Solo Kariyer
- Crazy Train (1980)
Soğuk Savaş döneminin paranoyasını, Randy Rhoads’un gitarıyla birleştiren bu şarkı, Ozzy’nin solo kariyerinin alametifarikasıdır. - Mr. Crowley (1980)
Okültist Aleister Crowley’ye ithafen yazılan bu gotik eser, klasik müzikle metali harmanlar. - Over the Mountain (1981)
Süper hızlı davullar ve yükselen riff’ler. Ozzy’nin solo kariyerinde yeni bir zirveye çıkışıdır. - Diary of a Madman (1981)
Randy Rhoads’un bestelediği, orkestral ve çılgınca karmaşık bir yapı. Ozzy’nin içsel kaosu bu şarkıya sinmiş durumda. - Bark at the Moon (1983)
Gitar solosuyla ve kurt adam temasına sahip klibiyle MTV kuşağını büyüleyen bir hit. - Shot in the Dark (1986)
Pop-metal etkileriyle daha yumuşak bir Ozzy. Liste başarısıyla dönemin ruhunu yakaladı. - No More Tears (1991)
Ağır bir groove, uzun soluklu bir şarkı. Olgunluk döneminin duygusal yoğunluğunu taşıyor. - Mama, I’m Coming Home (1991)
Eşi Sharon’a ithaf edilen bu ballad, Ozzy’nin en kırılgan yönünü gözler önüne seriyor. - I Don’t Wanna Stop (2007)
Yaş almasına rağmen enerjisinden ödün vermeyen Ozzy’nin meydan okuyan sesiyle dolu bir parça. - Under the Graveyard (2019)
Yaşlılık, ölüm korkusu ve yalnızlık… Modern prodüksiyonla harmanlanan bir iç hesaplaşma.
Ozzy Osbourne’un en iyi 20 şarkısı: Playlist
Bu da yukarıda anlattığımız şarkılardan oluşan Spotify oynatma listesi:
Müzikal mirası
Black Sabbath’ın müziği, içinde bulundukları ortamın bir ürünü gibiydi. Bu müzik kasvetli, taşra kökenli, sanayileşmiş bir dünyada doğmuştu. Osbourne’un yetersiz gibi görünen sesi aslında dönemin (1960-1970) ruhunu yansıtıyordu. Hippilerin, çiçek çocukların, barış ve aşkın soonuna gelinmişti. Sabbath’in müziği Ozzy’nin sesiyle birleştiğinde ortaya çıkan devasa bir isyandı: Aslında var olmayan, var olması da asla mümkün olmayacak olan o “güzel” dünya hayaline karşı.
Black Sabbath’ın müziği bu çiçek çocukların, hippilerin hayaline bir cevaptı. Karanlık düşüncelerle, yabancılaşmayla, kendinden nefretle ve paranoyayla dolu bir müzik.
Ozzy’nin sesi, teknik açıdan kusursuz sayılmazdı ama onun asıl gücü o sesi nasıl kullandığında gizliydi. Karanlık, çığlık dolu ama bir o kadar da duygusal. Hem şeytani hem de çocuk ağlaması gibi ağlaması kadar içten. Ozzy Osbourne sesini sadece vokal olarak kullanmadı. Sesiyle bir anlatıcı, bir karakter, bir mit oldu. Onu dinleyen, bir şarkıda cehennem kapılarında gezen, diğerinde bir sevgiliye mektup yazan kırılgan bir adamla karşılaşabiliyordu.
Black Sabbath sahneye çıktığı andan itibaren “Satanizm” ile ilişkilendirildi. Ama aslında grubun müziği ile Ozzy’nin sahne performansı arasında bir uçurum vardı. 1974 Nisan’ında California Jam festivalinde verdikleri performansın YouTube görüntülerini izlerseniz, bu uçurumu fark edeceksiniz. Müzik inanılmaz ağır ve karanlıkken, Ozzy’nin tavrı bambaşkadır. Somurtkan bir tavır, kasıtlı bir karanlık yoktur. Gömleğini çıkarır, heyecanla zıplar, ritme alkışla eşlik eder, ellerini göğe kaldırır ve kollarını neşeyle sallar. Davranışları, sahneye çıkmasına izin verilmiş bir seyircinin şaşkın ve heyecanlı hâline benzer – sanki hâlâ şansına inanamıyormuş gibidir. O dönemde rock yıldızları ulaşılamaz birer tanrı gibi sunulurdu. Ama Ozzy, “bizden” biriydi.
Çöküş dönemi ve yeniden doğuş
Ozzy’li Black Sabbath müzik tarihine geçen dört albümü arka arkaya çıkardı (Black Sabbath, Paranoid, Master of Reality, Vol.4, Sabbath Bloody Sabbath). Sonra işer sarpa sardı.
Osbourne, 1976 tarihli Technical Ecstasy albümünün kayıtları sırasında gruptan ayrılmayı düşündü. Black Sabbath yeni birşeyler denemeye karar vermişti. Ardından Ozzy’li Black Sabbath’in belki de en kötü albümü Never Say Die! yayınlandı. Ozzy kovuldu. Grup arkadaşları bu karara gerekçe olarak içki ve uyuşturucu bağımlılığını gösterdi.
Osbourne kariyerinin sonuna gelmişti artık. Los Angeles’ta bir otel odasına kapandı. Black Sabbath’tan aldığı tazminatını içki ve uyuşturucuya harcadı. Ancak hesaba katmadığı bir şey vardı: Black Sabbath’ın menajeri Don Arden’in kızı Sharon Levy. Babası tarafından Ozzy’yi kontrol altında tutması için Los Angeles’a gönderilen Sharon, onun yalnızca kariyerini değil hayatını da değiştirecekti. Aşık oldular, 1982’de evlendiler. Ve birlikte Osbourne’un kariyerini yeniden inşa ettiler.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Black Sabbath sonrası solo kariyerine adım attığında, çoğu kişi başaramayacağını düşündü. Ama tam tersi oldu: Yanına Randy Rhoads gibi bir gitar virtüözü aldı ve yeniden doğdu. “Crazy Train”, “Mr. Crowley”, “Bark at the Moon” gibi şarkılarla, 80’ler metalinin yönünü belirledi. MTV kuşağı onu yalnızca müzikleriyle değil; çarpıcı klipleri, gotik sahne şovları ve teatral duruşuyla da tanıdı.
“Prince of Darkness” (Karanlıklar Prensi) lakabı onun yalnızca imajı değildi, hayatını da yansıtıyordu. Kendisiyle dalga geçmekten hiç çekinmeyen Ozzy, “The Osbournes” adlı reality show ile bir metal ikonunun sıradan aile babası halini tüm dünyaya izletti. Bu yönüyle pop kültürünün de parçası haline geldi. O artık sadece bir müzisyen değil, bir fenomendi.
Elveda Ozzy!
Bugün metalin pek çok alt türü – Doom, Stoner, Gothic, hatta Black Metal – köklerini Ozzy’nin attığı o ilk çığlığa borçlu. Onun açtığı yoldan binlerce grup yürüdü.Ama belki de hiçbiri onun gibi olamadı. Çünkü Ozzy olmak, sadece karanlık giymek ya da yüksek sesle bağırmak değildi. Ozzy olmak, hayatta kalmaktı. Kendi şeytanlarıyla yüzleşmekti. Ve bunu yaparken, milyonlara ses olmaktı.
İşte bu yüzden Ozzy Osbourne, sadece heavy metal’in değil, modern müzik tarihinin en etkili ve en insani figürlerinden biri olarak hatırlanacak.
Faydalanılan kaynaklar: Rolling Stone, The Guardian