Ruşen Çakır’ın konuğu siyaset bilimci Doç. Dr. Behlül Özkan, “Ektiğini Biçmek: Varlık Ontolojik Güvensizliği ve Türk-Alman Soğuk Savaş İlişkilerinde Anti-Komünizmin Aşırı Sağ Sonuçları” başlıklı makalesi üzerinden Türkiye- Batı Almanya ilişkilerini ve ülkücü hareketin Avrupa’daki yükselişini anlattı.
Siyaset bilimci Doç. Dr. Behlül Özkan “New Perspectives on Turkey” dergisinde yayımlanan “Ektiğini Biçmek: Varlık Ontolojik Güvensizliği ve Türk-Alman Soğuk Savaş İlişkilerinde Anti-Komünizmin Aşırı Sağ Sonuçları” makalesinde, Soğuk Savaş döneminde Batı Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiyi ve Almanya’daki Türk işçiler arasında komünizmle mücadele etmek amacıyla ortaya çıkan milliyetçi – muhafazakâr Türk hareketlerini inceliyor.
Özkan, bu çalışmasında Soğuk Savaş döneminin günümüz Almanyası’ndaki Türk aşırı sağ sorunlarının temelini attığını ve Nazi dönemiyle Batı Almanya istihbaratı arasında bir süreklilik olduğunu savunuyor.
Almanya’da “bozkurt işareti” neden yankı uyandırdı?
Özkan, makalesinin çıkış noktasının, 2021 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Merih Demiral’ın yaptığı bozkurt işareti olduğunu söyledi. Özkan, bu olayın Almanya’da büyük yankı uyandırdığını hatırlattı:
“Alman İçişleri Bakanı bizzat devreye girdi, Demiral’a ceza verilmesini sağladı ve ‘Aşırı sağ hareketlerin bizim stadyumlarımızda yeri yok’ dedi. Zaten Alman iç istihbaratı son yıllarda ülkücü hareketin demokrasilerine tehdit olduğuna dair raporlar yayımlıyor. Ben de şu sorudan yola çıktım: Ülkücü hareket niye Avrupa’da bu kadar güçlü? Bunda Batı Almanya’nın Soğuk Savaş dönemindeki rolü yok mu?”
Behlül Özkan Almanya’nın bu süreçte sorumlu olduğunu vurguladı. Özkan, “1960’larda işçi olarak gidenler aslında sol eğilimliydi. Çok ağır şartlarda çalışan bu insanlar nasıl Türk sağının militanlarına dönüştü? Bu dönüşümde Almanya’nın rolünü görmezden gelemeyiz” diye konuştu.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Ontolojik güvenlik” kavramı ne demek?
Özkan, makalesinde kullandığı “ontolojik güvenlik” kavramını şöyle açıkladı:
“Komünizmi Batı Almanya ve Türkiye için bir endişe kaynağı olarak görüyorum. Bu korku değil. Çünkü Sovyetler’in Türkiye’yi ya da Almanya’yı işgal etmeyeceği 1950’lerden itibaren belliydi ama devletlerin varoluşsal bir tedirginliği vardı. Bu endişe irrasyonel kararların da önünü açtı. Örneğin Nazi geçmişi olan Batı Almanya, komünizme karşı aşırı sağ hareketleri destekledi.”
Ülkücü hareketin Almanya’daki yükselişi
Özkan, 1970’lerden itibaren ülkücü hareketin Almanya’daki yükselişinin tesadüf olmadığını ifade ederek, “1970’lerin sonunda, sol hareketlerin etkisine karşı panzehir olarak ülkücüler devreye sokuldu. Enver Altaylı, Ruzi Nazar, Murat Bayrak gibi isimlerin hepsi bu örgütlenmenin aktörleri oldu. Çoğunun Nazi Almanya’sıyla veya Soğuk Savaş döneminin karanlık ilişkileriyle bağı vardı” dedi.