Fatih Altaylı’nın Abdullah Öcalan röportajı 28 yıl sonra ilk kez yayınlandı

Gazeteci Fatih Altaylı’nın 1997’de Lübnan’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı yaklaşık 30 dakikalık röportaj, PKK’nın kurduğu Özgür Düşünceler adlı internet sitesinde 28 yıl sonra yayınlandı. Terörle Mücadele Kanunu’nun 8. ve 30. maddeleri nedeniyle o dönem yayınlanmayan görüşme, Susurluk kazası, uyuşturucu ticareti ve barış tekliflerini kapsıyor.

PKK’nın haziranda yayına aldığı Özgür Düşünceler adlı internet sitesinde, Fatih Altaylı’nın 1997’de Abdullah Öcalan ile yaptığı röportajın ilk bölümü yayınlandı. O dönem Kanal D’de çalışan Altaylı, 5 Eylül 2023’te katıldığı Flu TV programında bu röportajın ayrıntılarını anlatmıştı. PKK mensupları ekibi Lübnan’ın Bar Elias kentindeki bir eve götürmüş, ardından camları kapalı bir araçla başka bir yere nakletmişti.

Kahverengi Mercedes 500S ve 200E marka iki araçla Öcalan ve beraberindekiler geldikten sonra röportaj gerçekleşti. Sabah erken saatte başlayan görüşme uzun sürdü ve masada 7-8 kişi yer aldı. Öcalan, Altaylı’nın hükümetle temas sorusuna “Direkt temasım yok ama Erbakan Hoca bana temsilciler yolladı, görüştük” yanıtını verdi. Altaylı, İlker Canikligil’e görüşmenin neden yayınlanmadığını şöyle açıkladı: “Terörle Mücadele Kanunu’nun 8. ve 30. maddelerinden dolayı eğer yayınlansaydı kanal kapatılacaktı.”

Fatih Altaylı'nın Abdullah Öcalan röportajı 28 yıl sonra ilk kez yayınlandı!
Fatih Altaylı’nın Abdullah Öcalan röportajı 28 yıl sonra ilk kez yayınlandı

“Susurluk kazası kilometre taşı”

Röportajda Öcalan, 1996’daki Susurluk kazasını cumhuriyet tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak niteledi.

Öcalan şöyle dedi: “Türkiye tarihindeki çok bazı önemli vakalar vardır. İşte 31 Mart vakası, daha da geriye gidersek Osmanlı tarihinde benzer Alemdar Mustafa Paşa vakaları gibi çok kötü bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirmek istiyorum.” Susurluk vakası ifadesinin dar geldiğini söyleyen Öcalan, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir kilometre taşı rolü oynayacağa benziyor” dedi.

Abdullah Çatlı’nın kendisine yönelik suikast girişimleri olduğunu öne süren Öcalan, 1994’te 250 milyar lira, 1996’nın mayısında ise 500 milyar liradan bahsedildiğini belirtti.

“Gazeteler yazdı bildiğiniz gibi. Sanırım çok daha çarpıcı bir suikast 1996’nın mayıs ayında oldu” diyen Öcalan, iki suikast girişiminin de başarısız olduğunu söyledi. Sedat Bucak, Çatlı ve özel tim dairesinden bazı kişilerin bu faaliyetlerde rol aldığını savunan Öcalan, “Biz bazı yakalanmalarda bunları gördük. Tabii fazla açıklamak istemem” dedi.

“Çeteler bütün uyuşturucunun kontrolünü ele geçirdi”

Öcalan, Bucak’ın etrafındakilere “Benim 25 bin silahlı adamım var” dediğini iddia edip “Bu bir devlet gücü'” diyor.

Ayrıca Öcalan, Çatlı’nın dört şirketi olduğunu iddia etti, “Bütün uyuşturucunun kontrolünü ele geçirdi bu çeteler, bunu herkes biliyor” dedi, gazetelerin Sedat Bucak’ın Siverek’teki arazilerde afyon ektiğini yazdığını hatırlattı.

Çatlı’nın İsviçre, ABD ve Azerbaycan’a gittiğini ve uyuşturucu nedeniyle tutuklandığını söyleyen Öcalan, Yüksekova’da özel timin uyuşturucu kontrolü için Savaş Buldan ve Behçet Cantürk’ü katlettiklerini iddia etti. Öcalan şöyle devam etti: “Bana özel tim silah satmak istedi. Bütün silah kaçakçıları Kürdistan’da, İstanbul’da satıyorlar.”

Afganistan’dan Orta Avrupa’ya kadar organize bir şebekeyle karşı karşıya olunduğunu savunan Öcalan, “Şimdi bütün bunların hepsi ‘Apo’ya suikast’ adı altında yapılıyor” dedi.

“Halis muhlis Anadolu çocuğuyum”

Öcalan, Altaylı’nın “Sanki Türkiye’nin iyiliğini istermiş gibi konuşuyorsunuz” şeklindeki sorusuna sert bir yanıt verdi:

“Ben iddia ediyorum. Halis muhlis, ben bir Türkiye Anadolusunun çocuğuyum. Tabii ki öyle konuşacağım.”

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

İlk adımı atarken yetiştiği köyün suya kavuşmasını istediğini söyleyen Öcalan, “Yeşillenmesini istedim, aydınlanmasını istedim” dedi.

1970’lerde Ankara’ya geldiğinde Çankaya’ya giden pikniklerden, çay bahçelerinden bahseden Öcalan şöyle dedi:

“Kendim için sosyalleşmeyi, siyasallaşmayı istedim. Benim bundan başka bir amacım yok ki. Ve giderek Türkiye’nin her tarafına gidip, gezip, gülüp, sevmeyi istedim. Daha güzel bir yaşam istedim. Ankara’ya geldiğimde Çankaya’ya giden piknikler vardı, çay bahçeleri vardı. Oralarda bir güzel bira içmek istedim. Türkiye’nin güzelliklerini paylaşmak istedim. Daha sonra bunu siyasi bir yolla bunu yapmak istedim. Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar, çok iyi biliyorum şiir yazmışlardı, yazıları vardı. Her zaman güzel bir Türkiye’den bahsediyorlardı. Hep güzelliklerden, aşktan bahsediyorlardı. Bunlar hiçbir zaman çalıp çırpmadılar. Ben şu anda güzel bir Türkiye için yanıp tutuşuyorum ve çok açıkça söyleyeceğim yani: Bu işi artık ben çözeceğim.”

“Dicle ve Fırat kıyılarında cennet yaratılabilir”

Öcalan, Güneydoğu’nun durumunu eleştirdi ve şöyle konuştu: “Bugün Güneydoğu harabe halinde. Bugün Dicle, Fırat kıyılarında tarihte olduğu gibi cennet yaratılabilir. Bu savaş gücünü biz bir günde yaşam gücüne, ekonominin geliştirilme gücüne dönüştürmek istiyoruz.”

Cudi’ye yerleştirilen askeri güce dikkat çeken Öcalan, “Korkunç askeri güç mevzilendirilmiş. Bu mu çağımızın sorunlarının çözüm yolu? Bunu halkın huzurunda tartışmak istiyorum” dedi.

Cizre’de kültürel merkez kurma hayalinden bahseden Öcalan, “Cizre niye öyle harap olsun? Güzel bir Kürt sarayı, kültürel merkez yapacağım. Ben Fırat kıyılarında, Dicle kıyılarında, Cizre ve Batman’da bir güzellik yaratmak istiyorum.”

Fatih Altaylı'nın Abdullah Öcalan röportajı 28 yıl sonra ilk kez yayınlandı
Fatih Altaylı’nın Abdullah Öcalan röportajı 28 yıl sonra ilk kez yayınlandı

“Yarın tüm silahları susturalım”

Öcalan, İngiltere Başbakanı’nın IRA ile diyaloğa açık tutumunu örnek gösterdi ve şöyle konuştu:

“İngiltere Başbakanı diyor ki tek başına, ‘Silahları susturun, biz her türlü çözüme varız.’ Ben şimdiden ilan ediyorum. Yeter ki diyalog olsun, biz yarın bütün silahları susturalım.”

Altaylı’nın “Var mı böyle bir niyetiniz?” sorusuna Öcalan “Her zaman olmuştur” yanıtını verdi. Türkiye’deki siyasilerde karar gücü görmediğini ifade eden Öcalan, “Siyasilerde karar gücü yok. İsterdim ki karşımda Mustafa Kemal olsun. Beni öldürsün ama karar gücü olsun. Türkiye’mizi kurtaralım gerçekten. Kürtleri de kurtaralım” dedi.