Dünyanın en ünlü ekonomistlerinden Jeffry Sachs’ın “Hillary Clinton ve Suriye’deki kan banyosu” adlı yazısı, Kasım’da yapılacak seçimlerde Demokrat Parti’nin adayı olmak için yarışan Hillary Clinton’a ağır eleştiriler getiriyor. 14 Şubat 2016 tarihinde The Huffington Post’ta yayınlanan makaleyi Türkçe’ye Çağrı Ekiz çevirdi. Yazının orijinalini bu linkten okuyabilirsiniz.
Hillary Clinton ve Suriye’deki kan banyosu
Milwaukee’deki münazarada Hillary Clinton BM Güvenlik Konseyi’nde Suriye’deki ateşkesle ilgili rolüyle ilgili gurur duyduğunu söyledi:
“Ama şunu da ekleyeyim. Biliyorsunuz, Güvenlik Konseyi nihayet bir çözüm bulmayı başardı. Bu çözümün merkezinde benim Haziran 2012’de Cenevre’de müzakere edip sonuçlandırdığım bir anlaşma var. Buna göre bir ateşkes yapıldı ve siyasi bir çözüme doğru bir adım atıldı, Suriye’de mevzubahis olan taraflar bir araya getirilmeye çalışılıyor.”
Bu tür zorlama ve yanlış beyanlar Clinton’ın başkanlığa uygun olmadığını gösteren emarelerdir. Clinton’ınki Suriye’deki kan banyosunu teşvik edici ve süresini uzatıcı bir roldür, süreci sonlandırmaya yönelik değil.
2012’de Clinton bir çözüm değil, BM Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın sonlandırmaya çalıştığı ateşkesin önünde bir engeldi. ABD’nin, yani Clinton’ın uzlaşmaz tavrı sebebiyle Annan’ın barış çabaları 2012 baharında başarısızlığa uğradı ve bu, o dönemki diplomatlar tarafından bilinmekte. Clinton’ın Milwaukee’de kastettiğinin aksine 2012’de bir ateşkes değil, artarak yükselen bir kıyım söz konusuydu. Clinton’ın, 10 milyondan fazla Suriyelinin yerinden edilmesi ve 250 binden fazlasının ölmesine sebep olan bu kıyımda büyük sorumluluğu var.
Konuyu takip eden her gözlemcinin bildiği üzere Suriye savaşı sadece Beşar Esad ile, hatta sadece Suriye ile ilgili değil. Bu, Suriye üzerinden İran’la yapılan dolaylı bir savaş. Ve bu kan banyosu da işte bu sebepten iki kat trajik, iki kat yanlış.
ABD’nin en başarılı başkanlarından biri olan Bill Clinton’un eşi olan 69 yaşındaki Hillary Clinton, birinci Obama Yönetimi’nin dışişleri bakanı olarak görev yapmıştı.
Ortadoğu’nun lider Sünni güçleri olan Suudi Arabistan ve Türkiye, lider Şii güç olan İran’ı iktidar ve etki anlamında bölgesel bir rakip olarak görüyor. Sağcı İsrailliler İran’ı, Lübnan-İsrail sınırında varlığını sürdüren Şii militanlardan oluşan Hizbullah’ı kontrol eden ebedi bir düşman olarak görüyor. Bu sebeple Suudi Arabistan, Türkiye ve İsrail, İran’ın Suriye’deki etkisini kırmak üzere bir araya geldi.
Halbuki bu tür bir düşünce inanılmaz ölçüde safça. Zira İran bölgede uzun süredir, hatta yaklaşık 2700 senedir büyük bir güç ve Şii İslam’ın yok olacak hali yok. İran’ı “yenilgiye uğratmanın” bir mantığı da yok, bir yolu da. Bölgesel güçler, Körfez Araplarını, Türkiye’yi ve İran’ı karşılıklı olarak bölgesel bir dengeye ulaştıracak şekilde bir araya getirebilmeleri gerekiyor. İsrailli sağcılar ise hem naif hem de tarih bilgisinden bihaberler çünkü İran’ı ebedi düşman olarak görmek İsrail’i Sünni cihatçıların kucağına atıyor.
Yine de Clinton bu yolu tercih etmedi. Bunun yerine Suudi Arabistan, Türkiye ve sağcı İsrailliler ile birlikte İran’ı izole etme hatta yenme sevdasına tutuldu. 2010 yılında İsrail ve Suriye arasında gizli görüşmeleri destekleyerek Suriye’nin İran etkisinden çekilip alınmasına uğraştı. O görüşmeler başarısız oldu. Sonrasında CIA ve Clinton bir B planı için bastırdılar: Esad’ı devireceklerdi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
2011 başlarında Arap Baharı ayaklanmaları başlayınca CIA ve İsrail, Suudi Arabistan ve Türkiye’den oluşan İran karşıtı cephe bunu Esad’ı kolaylıkla alaşağı etmenin ve jeopolitik bir zafer kazanmanın bir fırsatı olarak gördüler. Clinton CIA öncülüğündeki Suriye rejim değişikliği çalışmalarının önde gelen taraftarı oldu.
2011 başlarında Türkiye ve Suudi Arabistan yerel ayaklanmaları destekleyerek Esad’ın ülkeyi terk etmesine yol açacak koşulları oluşturmaya çalıştı. 2011 baharına gelindiğinde CIA ve ABD müttefikleri rejime karşı silahlı bir kalkışma organize etmeye girişmişlerdi. 18 Ağustos 2011’de ABD hükümeti bu pozisyonunu kamuoyuyla paylaştı: “Esad gitmeli.”
O zamandan yakın zamandaki hassas BM Güvenlik Konseyi anlaşmasına kadar ABD, ilk olarak Esad’ın çekilmesi şartını içermeyen her türlü ateşkesi reddetti. Clinton zamanındaki ve yakın zamana kadarki ABD politikası şuydu: önce rejim değişikliği, sonra ateşkes. Sonuçta tek ölen Suriyelilerdi. Annan’ın barış çabaları ABD’nin kendi liderliğindeki bir rejim değişikliği ve arkasından ateşkes yapılması için bastırması sonucu başarısızlıkla sonuçlandı. Ağustos 2012’de The Nation’da çıkan makalede de anlatıldığı üzere:
“ABD’nin görüşmelerin başlaması için Esad’ın ayrılmasını ve yaptırımların uygulamasını şart koşması ve İran’ın sürece katılmasına kesinlikle karşı çıkması Annan’ın planını ölüme mahkum etti.”
Clinton Suriye krizinde ufak bir oyuncu olmanın da ötesine geçti. Diplomatı, büyükelçi Christopher Stevens Bingazi’de CIA adına Libya’daki ağır silahları Suriye’ye taşımaya çalışırken öldürüldü. Clinton bizzat “Suriye’nin Dostlarını” orgazine ederek CIA liderliğindeki kalkışmayı desteklemeye çalıştı.
ABD politikası dev, korkunç bir başarısızlıktı. Esad gitmedi ve yenilmedi. Rusya ona yardıma geldi. İran ona yardıma geldi. Onu indirmek için yollanan paralı askerler kendi bağımsız planları olan radikal cihatçılardı. Ortaya çıkan kaos IŞİD’e zemin hazırladı. Bu grup 2003 yılında ABD tarafından görevden alınan Irak Ordusu liderlerini toplayıp ABD silahlarını ele geçirerek, Suudilerin de ciddi desteği ile harekete geçti. Eğer gerçekler tam olarak bilinseydi ortaya çıkacak toplam skandal miktarı ABD için Watergate’e rakip olurdu muhtemelen.
Aynı dönemde ülkelerinin dışişleri bakanlıklarını yürüten Hillary Clinton ve Ahmet Davutoğlu özellikle Suriye konusunda fikir birliğinde içinde olmalarıyla ön plana çıkıyorlardı.
ABD’nin bu konudaki kibrinin ise bir sınırı yok. CIA tarafından bir ülkede rejimin değiştirilmeye çalışılması o kadar “normal” bir durum ki ABD kamuoyunda ve medyasında bile yer bulmuyor. Bir başka ülkenin hükümetini devirmeye çalışmak BM kurallarına ve uluslararası hukuka da aykırı. Ama dostlar arasında bunların lafı mı olur?
ABD’nin uluslararası politikada bir araç olarak kullandığı bu politika sadece uluslararası hukuka feci şekilde aykırı olmakla kalmıyor, aynı zamanda büyük ve tekrar eden bir fiyasko haline geliyor. Bir ABD dış politika sorununu çözmek için yapılan müdahaleler tekil, hızlı ve kararlı askeri darbeler olmak yerine bir kan banyosunun başlangıcı haline geliyor. Aksi nasıl mümkün olabilir ki? Diğer toplumlar, ülkelerinin ABD örtülü operasyonları ile manipüle edilmesini istemiyorlar.
Bir lideri devirmek, başarılı bir şekilde yapılsa bile, bölgede var olan jeopolitik, ekolojik, toplumsal ve ekonomik sorunları ortadan kaldırmıyor. Askeri darbe, aynen Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de olduğu gibi iç savaşa davetiye çıkarıyor. Rusya’nın müttefiki Suriye’ye CIA operasyonları karşısında destek olduğu gibi, düşmanca bir uluslararası tepkiye sebep oluyor. Gizli CIA operasyonları sebebiyle ortaya çıkan sefaletler yazılsa ciltler doldurur. Dolayısıyla Hillary Clinton’ın kendine akıl hocası ve rehber olarak Henry Kissinger’ı almasına neden şaşıralım?
Ayrıca bütün bu tartışmada egemen medyayı nereye koyacağız? The New York Times nihayet geçen ay bu hikayenin bir kısmını haber yaptı ve CIA-Suudi ilişkilerinden bahsetti. Buna göre Suudi fonları CIA operasyonları için kullanılıyor, böylece Kongre ve Amerikan kamuoyu da bypass edilmiş oluyor. Hikayenin ilk bölümü yayınlandı, sonra devamı gelmedi. Yine de CIA operasyonlarının Suudiler tarafından finanse edilmesi Ronald Reagan’ın ve Oliver North’un 1980lerdeki İran-Contra skandalında kullandığı temel teknikle aynı. Orada İran’a yapılan silah satışı Güney Amerika’daki gizli CIA operasyonlarına finansman olarak kullanılmış ve Amerikan halkının rızasına başvurulmamıştı.
Clinton’ın da ABD dış politikasının bu aracını kullanmak konusunda herhangi bir çekincesi olmadı. Kendisinin ABD öncülüğünde rejim değişikliği konusunda açık destek verdiği olaylar (ki liste bununla sınırlı değil) 1999’da Belgrad’ın bombalanması, 2001’de Afganistan’ın işgali, 2003 Irak savaşı, 2009 Honduras darbesi, 2011’de Muammer Kaddafi’nin öldürülmesi ve 2011’den günümüze Esad’a karşı CIA tarafından koordine edilen ayaklanmalar.
CIA’in felaketlerine direnmek için çok güçlü bir başkanlık ve liderlik gerekiyor. Başkanlar, silah üreticileri, generaller ve CIA yetkilileriyle çok iyi geçinerek ayakta kalıyorlar. Çetin ceviz sağcılara karşı da kendilerini bu şekilde koruyorlar. ABD’nin askeri gücünü artırarak başarılı oluyorlar, azaltarak değil. Pek çok insan JFK’in (John F. Kennedy) Sovyetler Birliği ile başlattığı barış görüşmeleri sebebiyle öldürüldüğüne inanıyor. Kennedy bu görüşmelere ABD hükümetinin ve CIA içindeki bu çetin ceviz sağcıların itirazlarına rağmen başlamıştı.
Hillary Clinton CIA’e karşı gelmek konusunda zerre kadar cesaret ya da bırakın cesareti, böyle bir anlayış bile göstermedi. CIA’in yılmayan bir destekçisi oldu ve ne kadar sert olduğunu göstermek için örgütün bütün yanlış operasyonlarına destek verdi. Başarısızlıklar ise sürekli olarak gözlerden uzak tutuldu. Clinton küresel barış için bir tehlikedir. Suriye’deki felaket ile ilgili hesap vermesi gerekir.
Bize destek olun
Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor.
Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.
İşbu Aydınlatma Metni, Veri Sorumlusu sıfatıyla Maslak Mahallesi, Dereboyu 2. Cadde, No: 15A/70, Ata Center İş Merkezi Kat:G2, Sarıyer/İstanbul adresinde mukim Şirketimiz Scope Medya Ticaret Pazarlama A.Ş.’nin (“Medyascope”) tarafından sağlanan ürün ve hizmetlerin tanıtımı amacıyla internet sitemizde yer alan E-Bülten Aboneliği kısmından elde edilen kişisel verilerin işlenmesine ilişkin olup, Şirketimiz tarafından başta 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) olmak üzere ilgili mevzuat kapsamında aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Şirketimizin kişisel verilerin korunmasına ilişkin politikaları https://medyascope.tv adresinde yer almaktadır.
İşleme; KVKK’nın 3. maddesinde kişisel verilerin kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması işlemleri olarak tanımlanmıştır.
İşlenen Kişisel Verileriniz
İşlenen kişisel verileriniz, E-Bülten Aboneliği aracılığıyla bizimle paylaşmayı tercih ettiğiniz adınız, soyadınız, e-posta adresinizdir.
Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, şirketimiz tarafından sağlanan ürün ve hizmetler kapsamında promosyon, kampanya ve tanıtım faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında internet sitemizde yer alan E-Bülten Aboneliği bölümünde e-posta adreslerini bildiren kişilere Şirketimizin ticari olarak faaliyet gösterdiği alanlarda reklam, tanıtım ve bilgilendirme yapmasına ilişkin sözleşmenin kurulması ve ifası, veri sorumlusunun meşru menfaati ve açık rızanız kapsamında işlenmektedir.
Kişisel Verilerin İşlenme Amaçları
Kişisel verileriniz Şirketimiz tarafından, aşağıdaki belirtilen işleme amaçlarıyla uygun süre zarfında, KVKK’nın 5. ve 6. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında işlenecektir:
İletişim faaliyetlerinin yürütülmesi
Reklam / kampanya / promosyon Süreçlerinin Yürütülmesi
Saklama ve arşiv faaliyetlerinin yürütülmesi
Pazarlama analiz çalışmalarının yürütülmesi
Ürün / hizmetlerin pazarlama süreçlerinin yürütülmesi,
Organizasyon ve etkinlik yönetimi
Şirketimizin faaliyet alanlarında reklam, tanıtım ve bilgilendirme hizmeti sağlamak,
Şirketimiz tarafından gönderilen bu e-postalar üzerine gelen talep ve şikayetlerin cevaplanması,
Hukuki bir ihtilafın vuku bulması halinde hukuki işlem yapmak,
Sair tüm yasal yükümlülükler.
Kişisel Verilerin Hangi Amaçlarla Kimlere Aktarılabileceği
Şirketimiz, kişisel verileri “bilme gereği” ve “kullanma gereği” ilkelerine uygun olarak, gerekli veri minimizasyonunu sağlayarak ve gerekli teknik ve idari güvenlik tedbirlerini alarak işlemeye özen göstermektedir ve sadece zorunlu durumlarda üçüncü kişilere aktarmaktadır. Kişisel verileriniz; KVKK’nın 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları çerçevesinde Şirketimiz ilgili birimlerince işlenmekte ve aşağıda yer verilen amaçlarla üçüncü kişilerle paylaşılmaktadır.
İlgili mevzuatı gereği talep halinde idari makamlara, adli makamlara veya ilgili kolluk kuvvetlerine, yetkili idari ve denetleme kurullarına ve/veya diğer yetkili denetleyici kurum ve kuruluşlara aktarılabilecek ve/veya hukuki bir ihtilaf vuku bulması halinde Şirketimizin hukuki menfaatlerinin korunması amacıyla bu mercilerle ve Şirketimiz avukatları ile paylaşılmaktadır.
Ürün ve hizmetlerimizin tanıtımı amacıyla E- Bülten Aboneliği veri işleme altyapısını tedarik ettiğimiz iş ortağımız, bu bildirimlerin yapılması amacıyla hizmet aldığımız ajanslar ve pazarlama analiz şirketleri ile paylaşılmaktadır.
Kişisel verileriniz e-posta altyapısı ve ilgili hizmetlerinden yararlandığımız hizmet sağlayıcılarımızın yurt dışında bulunan veri depolama sistemleri nedeniyle KVKK’nın 9. maddesindeki şartlardan biri olan açık rıza şartı sağlandığı takdirde yurt dışına aktarılabilmektedir.
Kişisel Verilerin Saklama Süresi
Kişisel verilerinizi, sunduğumuz hizmetlerin mahiyetinden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla, hizmetlerin sağlandığı süre boyunca ve ardından hukuki yükümlülüklerini yerine getirmek ve meşru menfaatini temin etmek amaçlarıyla ilgili mevzuata uygun olarak, makul süreler boyunca saklayacaktır.
Kişisel Verilerin Silinmesi, Yok Edilmesi ve Anonim Hale Getirilmesi
Kişisel verileriniz KVKK’nın 7. maddesi uyarınca işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması halinde kişisel veriler re’sen veya kişisel veri sahibinin talebi üzerine tarafımızca silinir, yok edilir veya anonim hale getirilir.
Kişisel Verilerinizin Güvenliği
Bize sağladığınız kişisel verilerin gizliliğini ve güvenliğini korumaya önem veriyoruz. Bu doğrultuda, kişisel verilerinizi yetkisiz erişim, zarar, kayıp veya ifşaya karşı korumak için gerekli teknik ve idari güvenlik önlemleri almaktayız.
Kişisel Veri Sahibi İlgili Kişinin Hakları
Kişisel veri sahibi “İlgili Kişi”, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 11. maddesinde aşağıda yer verilen haklarını ve taleplerini www.eliteworldhotels.com.tr adresinde yer alan Başvuru Formunu usule uygun olarak doldurmak suretiyle bildirebilecektir.
6698 sayılı KVKK’nın 11. Maddesi kapsamında herkes veri sorumlusu sıfatı ile Şirketimize aşağıdaki hususlarda başvurma hakkına sahiptir:
• Kişisel verilerinizin işlenip işlenmediğini öğrenme,
• İşlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
• Kişisel verilerinizin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, • Yurt içinde veya yurt dışında aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
• Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması halinde bunların düzeltilmesini isteme,
• KVKK’da öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerinizin silinmesini veya yok edilmesini isteme, • Yukarıda belirtilen düzeltme, silinme ve yok edilme şeklindeki haklarınız uyarınca yapılan işlemlerin, kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
• İşlenen kişisel verilerinizin münhasıran otomatik sistemler ile analiz edilmesi sureti ile aleyhinize bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
• Kişisel verilerinizin ilgili mevzuata aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğramanız halinde zararınızın giderilmesini talep etme haklarına sahipsiniz.
Hak ve Talepleriniz İçin İletişim
Kişisel verilerinizle ilgili sorularınızı ve taleplerinizi, Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları hakkında Tebliğ’de belirtilen şartlara uygun düzenlenmiş dilekçeyle aşağıdaki yöntemlerle iletebilirsiniz.
Başvuru Yöntemi
Başvurunun Yapılacağı Adres
Şahsen Yazılı Başvuru
Maslak Mahallesi, Dereboyu 2. Cadde, No: 15A/70, Ata Center İş Merkezi Kat:G2, Sarıyer/İstanbul
Noter
Maslak Mahallesi, Dereboyu 2. Cadde, No: 15A/70, Ata Center İş Merkezi Kat:G2, Sarıyer/İstanbul
Şirketimize daha önce bildirilen ve sistemde kayıtlı bulunan elektronik posta adresinizden
“Şahsen Yazılı Başvuru” yoluna başvuracak İlgili Kişilerin kimliğini tevsik edici belgeleri ibraz etmesi zorunludur. Bu bağlamda Maslak Mahallesi, Dereboyu 2. Cadde, No: 15A/70, Ata Center İş Merkezi Kat: G2, Sarıyer/İstanbul adresine yapacağınız şahsen yazılı başvurularda başvuru formuyla birlikte kimlik fotokopisinin yalnızca ön yüzünün (kan grubu ve din hanesi gözükmeyecek şekilde) ibraz edilmesini rica ederiz.
Başvuru formunun tebligat zarfına veya e-postanın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu İlgili Kişi Talebi” yazılmasını rica ederiz.
Kişisel veri sahipleri olarak, haklarınıza ilişkin taleplerinizi, Medyascope ‘a iletmeniz durumunda Medyascope talebinizi en geç 30 (otuz) gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandıracaktır. Ancak, başvurunuza verilecek yanıtın mevzuat uyarınca bir maliyet gerektirmesi halinde Medyascope tarafından Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenen tarifedeki ücret talep edilebilecektir.
Ticari Elektronik İleti Gönderimi Hakkında Bilgilendirme
6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca ticari elektronik ileti; telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli iletileri ifade eder.
Ticari elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilir. Ticari Elektronik İleti Yönetim Sistemi (“İYS”) üzerinde onayı bulunmayan alıcılara ticari elektronik ileti gönderilemez. Bu onay, yazılı olarak veya her türlü elektronik iletişim araçlarıyla ya da İYS üzerinden alınabilir. İYS üzerinden alınan onaylarda ise olumlu irade beyanı ve elektronik iletişim adresi yer alır. Alıcılar diledikleri zaman, hiçbir gerekçe belirtmeksizin ticari elektronik iletileri almayı reddedebilir. Alıcının ret bildiriminde bulunması, bildirimin yapıldığı iletişim kanalına ilişkin onayı geçersiz kılar. Alıcı reddetme hakkını İYS üzerinden de kullanabilir.
Alıcının kendisiyle iletişime geçilmesi amacıyla iletişim bilgilerini vermesi halinde, temin edilen mal veya hizmetlere ilişkin değişiklik, kullanım ve bakıma yönelik ticari elektronik iletiler için ayrıca onay alınmaz.
Tacir veya esnaf olan alıcıların elektronik iletişim adreslerine gönderilen ticari elektronik iletiler için önceden onay alınması zorunlu değildir. Ancak tacir ve esnafların ilgili mevzuatta yer alan reddetme hakkını kullanması halinde onayları alınmadan ticari elektronik ileti gönderilemez. Bu kapsamında ileti gönderilmesinden önce tacir veya esnaf olan alıcıların elektronik iletişim adresleri hizmet sağlayıcı tarafından İYS’ye kaydedilir ve İYS üzerinden alıcıların ret hakkını kullanıp kullanmadığı kontrol edilir.
6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca, Scope Medya Ticaret Pazarlama A.Ş.’nin (“Medyascope”) tarafından vermekte olduğumuz hizmetler kapsamında, Medyascope üzerinden temin edilen bilgileriniz doğrultusunda, onay vermeniz halinde E-posta iletişim aracı kullanarak tarafınıza her türlü bilgilendirme, tanıtım, reklam, ürün teklifleri, promosyonlar, kampanyalar, memnuniyet değerlendirme çalışmaları ve duyuruların iletilmesi amacıyla tarafınızla iletişime geçilebilecektir.
6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca ticari elektronik ileti gönderimine dair onay verseniz dahi dilediğiniz zaman, hiçbir gerekçe belirtmeksizin ticari elektronik iletileri almayı reddedebilirsiniz. Ret bildirimini kolay ve ücretsiz bir şekilde olmak üzere e-posta iletişim kanalı ile verebileceğinizi hatırlatmak isteriz. Reddetme hakkınızı İYS üzerinden de kullanabilirsiniz.