Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

CHP’nin adayı kim olacak?

Yayına hazırlayan: Şükran Şençekiçer

Merhaba, iyi günler. 24 Haziran seçimlerine doğru zaman iyice azalıyor ve cumhurbaşkanlığı, daha doğrusu başkanlık için adaylar da artık netleşmeye başlıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Cumhur İttifakı”nın adayı olarak zaten belliydi. İYİ Parti lideri Meral Akşener adaylığını ilan etti. İhtiyacı olmamasına rağmen, CHP’den 15 transfer milletvekiline rağmen, yüz bin imza toplayacağını söyledi. Bugün bir başka yüz bin imza toplayacak olan –en az yüz bin imza– Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu adaylığını ilan etti. “Aday adayı” diyeceğiz, imzayı tamamladıktan sonra adaylıkları kesinleşmiş olacak Akşener ve Karamollaoğlu’nun. HDP Cuma günü Selahattin Demirtaş’ı açıklayacak. Bu artık kesinleşti, ama resmen açıklama yapılmadı. Yine Cuma günü bekleniyor, CHP adayını açıklayacak; ama adayı belli olmayan tek parti CHP. Belli olan şu ki Kemal Kılıçdaroğlu aday olmayacak.
CHP’nin adaylarının kim olacağı konusunda öteden beri bir belirsizlik var, spekülasyonlar var. Birtakım tarifler var. O tariflere uygun isimler üretilmek isteniyor. CHP liderinin söylediği, ekonomiden anlayan, bir başarı öyküsü olan diye tarifinin üzerinden birtakım isimlendirmeler yapılmak istendi. İlk akla gelen, tabii ekonomiden anladığı bahsinden İlhan Kesici, CHP milletvekili. Ama kimileri buradan ekonomist Prof. Özgür Demirtaş’ı, hatta yurtdışında yaşayan, dünya çapında bir ekonomist olan Daron Acemoğlu’nu bile dile getirenler oldu. Ama bunların çok fazla inandırıcı olmadığı ortaya çıktı. Şu anda ilk akla gelenlerden birisi İlhan Kesici olarak gözüküyor. Diğer isimlerden birisi Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı. Muharrem İnce’nin adaylık talebi var, beklentisi var, Yalova milletvekili ve en son yine CHP’de başkan adayı olup kaybetmişti. Bir başka seçenek de –ne derece masada? Belli değil, ama telaffuz edilen isimlerden birisi de– AK Parti kurucularından, eski bakanlardan, başbakan yardımcılarından Abdüllatif Şener.

En fazla ikinci oyu alma yarışı

Şu anda sanki –evet, tekrar sayacak olursak Kesici, Büyükerşen, ondan sonra da Muharrem İnce ve Abdüllatif Şener– sanki dört isimden ibaret bir CHP adayı beklentisi var. Bu dört isimden birisi olacağı beklentisi var. Şimdi buradan kimin olacağından ziyade nasıl bir aday profili, nasıl bir adayla hangi oyları alacak CHP, alabilir? Bunun üzerine düşünmek lazım. Öncelikle CHP’nin son seçimlerde aldığı yüzde 25 civarında bir oyu var. Bu oyun alınması durumunda, cumhurbaşkanı adayının yüzde 25 civarı olan sadece CHP’nin son seçimlerde kendisine vermiş seçmenin oyunu alması durumunda, eğer seçimler ikinci tura kalacak olursa, ikinci aday olma yani Erdoğan’ın karşısında en güçlü aday olma ihtimali var. Dolayısıyla CHP’nin sadece kendi oylarını alması bile ikinci tura çıkmaya yeterli olabilir. Çünkü diğerleri HDP’nin, İYİ Parti’nin ve Saadet Partisi’nin –eğer İYİ Parti ve Saadet Partisi adayları katılabilirse yüz bin imzayla– yüzde 25’lik bir oy oranıyla CHP adayının ikinci tura kalması kolay olacaktır.
Ancak CHP’nin kendi tabanından aldığı oylarla ikinci tura çıkacak olan adayın Erdoğan karşısında şansı ne olacak? Burada çok ciddi bir soru işareti karşımıza çıkıyor. Ne anlama gelecek bu? Diyelim ki Erdoğan bir tarafta yüzde 50 artı 1’i tutturamadı. Ama onun dışında CHP’nin, İYİ Parti’nin, HDP’nin ve Saadet Partisi’nin oylarının toplamı onu geçti. O zaman bütün bunların, yani İYİ Parti’nin, Saadet Partisi’nin ve HDP’nin seçmeninin CHP’nin adayına oy verip vermeyeceği meselesi gündemde olacak.

İkinci turda HDP oylarının geleceği

Burada ilk akla gelen tabii ki HDP oyları. HDP oylarını CHP ikinci tura kalırsa alabilir mi meselesi var. Aynı husus tabii ki ikinci tura kalırsa Meral Akşener için de geçerli. Ve zaten en çok dile getirilen hususlardan birisi de bu, Meral Akşener konusunda. Meral Akşener’in Kürt oylarını alıp alamayacağı konusunda çok ciddi bir tartışma var. İYİ Partililer böyle bir tartışmanın, böyle bir sorunun abes olduğu iddiasındalar ve kendilerinin Kürtlerle bir sorunu olmadığı iddiasındalar. Ama Kürt sorunu konusunda söyledikleri herhangi bir somut, belli bir kimlik bilincine ulaşmış Kürtleri tatmin edecek bir çıkışları olduğu kesinlikle söylenemez.
Bir diğer soru da tabii İYİ Parti ve Saadet Partisi’ne oy vermiş seçmenlerin ikinci turda CHP’nin adayına oy verip vermeyeceği meselesi. Şimdi buradaki husus genellikle kişi profillerinden bakılıyor. Yani A kişisi çıkarsa muhafazakârlar ona oy verebilir, B kişisi aday olursa ona Kürtler oy verir gibi. Ama burada esas yapılması gereken –ki CHP bunu tam yapabildi mi emin değilim–, aday kim olursa olsun bunun bir parti programı, parti perspektifi olarak sunulması gerekiyordu. Yani bu Türkiye’de muhafazakâr olsun, Türk milliyetçisi olsun, Kürt milliyetçiliğine yakın olsun, kim olursa olsun demokrasi, temel hak ve özgürlükler beklentilerini karşılamaya yönelik bir aday profili ve programla çıkabilmesi gerekiyordu. C

Çatı adayı projesi yatınca

HP’nin onu pek yapabildiğini söyleyemeyiz. Bunu yapamamasının en önemli nedenlerinden birisi CHP’nin aslında uzun zamandan beri çatı adayı projesine inanmış olmasıydı. Ve bunun da Abdullah Gül olmasına inanmış olmasıydı. CHP Genel Merkezi bunu çok ciddi bir şekilde hayata geçirmek için çalıştı. Saadet Partisi ve HDP’nin de desteğini aldı; ama malum, biliyoruz Meral Akşener’in adaylıkta ısrarı nedeniyle bu proje rafa kalktı. Bu proje rafa kalktıktan sonra CHP’nin gerçekten bir aday perspektifi, aday bulmakla adaya bir perspektif sunmak konusunda bocaladığını görüyoruz. Bu süreçte çatı adayı olayının yatmasının en büyük mağduru, en çok zorlanan kesim CHP oldu, CHP olacağını göreceğiz, öyle diyelim. Meral Akşener’in, daha doğrusu İYİ Parti’nin bu çatı adayı projesine girmemesinin de belki bir nedeni buydu.
Şunu söylemek istiyorum: Şu aşamada baktığımız zaman, moral olarak baktığımız zaman, hazırlık olarak baktığımız zaman, adayın tanınırlığı anlamında baktığımız zaman, Meral Akşener, CHP kimi çıkarırsa çıkarsın CHP adayının birkaç adım önünde olacak. Ve dolayısıyla ilk turda CHP adayından daha fazla oy alma, CHP tabanından da oy alma potansiyeline sahip. Böyle bir realite var. Dolayısıyla burada İYİ Parti’nin CHP’yle bir yarışa girmiş olduğunu, adı konmamış bir yarışa girmiş olduğunu düşünüyorum. Ve bu yarışı da kazanıyor gözüküyorlar. Ama CHP’ye karşı yarışı kazanıyor olmaları Erdoğan’a karşı yarışı kazanacakları anlamına gelmiyor. Bu konuda pek de cazip bir noktada değiller. Özellikle HDP seçmeni açısından; ikinci tura kalması durumunda, HDP’lilerin, HDP seçmeninin sırf Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak için, ona oy vermemek için Meral Akşener’e oy vereceğini beklemek bana çok inandırıcı gelmiyor. Erdoğan’a da vermeyebilirler. Ama sandığa gitmeme oranının, oy kullanmama oranının çok yüksek olacağını tahmin ediyorum, eğer ikinci tur Erdoğan ve Akşener’le kalırsa. Kürtler açısından böyle bir durum olacağını tahmin ediyorum. Bu da tabii ki Erdoğan’ın lehine olacaktır.

CHP başkanlık seçimine damga vuramaz

CHP ne yapabilir peki? Artık çok fazla yapabilecek bir şey yok. Birkaç gün içerisinde adayını açıklamak zorunda, seçenekler de bunlar. Ve bu seçenekler içerisinde kiminle en fazla oyu alabileceğine bakacak. Ama bunların hiçbiri –kim olursa olsun– bu 24 Haziran seçimlerinin başkanlık seçimi ayağına damga vurma şansını CHP’ye vermeyecek diye düşünüyorum. Eğer çatı adayı projesi yürümüş olsaydı çok zor olacaktı Kılıçdaroğlu için. Abdullah Gül’ü kendi tabanına kabul ettirmekte çok zorlanacaktı, çok fire verecekti, yıpranacaktı. Ama oradan çıkabilecek bir başarı Kılıçdaroğlu’nun daha sonraki dönemde önünü açabilecekti. Böyle bir ihtimal vardı. Ama şu hâliyle CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun özellikle seçimlerin bu başkanlık ayağından çok fazla bir beklentisi olabileceğini açıkçası sanmıyorum.
O zaman ne oluyor? O zaman milletvekilliği seçimine daha çok ağırlık verecek CHP, öyle anlıyorum. Ama orada da bir başka sorun var. Sıfır baraj meselesinde yine İYİ Parti’nin çekincesiyle HDP’nin bu “sıfır baraj ittifakı”na dahil edilmemesi meselesi var. Bugün Cumhuriyet gazetesinde görüyoruz, Kemal Kılıçdaroğlu adlarını vermeden bir şikâyet hâlinde. Ama şunu da demiyor: “İYİ parti yanaşmıyorsa o zaman biz de HDP ve Saadet Partisi’yle bunu yaparız” demiyor, diyemiyor. Dün buradaki yayında ele aldığımız HDP faktörü nedeniyle o da büyük ölçüde felç olmuş durumda.
Dolayısıyla bu seçim, 24 Haziran seçimi, en çok CHP’nin başını ağrıtmaya aday bir seçim. Eğer CHP burada, bu kadar zor bir durumda, gerek başkanlık gerekse de milletvekili seçimlerinde bir çıkış yakalarsa –böyle bir ihtimal çok yok, ama diyelim ki böyle bir şey gerçekleşirse– o zaman CHP’nin önü son derece açık olacaktır. Ama şu hâliyle çatı adayı projesinin yatması ve “sıfır baraj ittifakı”nın da felçli bir şekilde doğması diyelim, HDP’siz bir şekilde olacağa benzemesi nedeniyle, CHP’nin yapmış olduğu hesapların büyük ölçüde tutmadığını görüyoruz. Burada tabii Erdoğan’ın seçimleri 24 Haziran’a alelacele koymasının çok büyük etkisi oldu.

Erdoğan’ın acelesinin anlamı

Eğer seçimler 2019 yılında yapılabilseydi, o zaman hem çatı adaylığının hem de “sıfır baraj ittifakı”nın temelleri atılabilirdi, zaman içerisinde atılabilirdi. Bu kadar kısa süre içerisinde bunlar olamadı. Çok hızlı kararlar alındı, çok hızlı hesaplar yapıldı. Bu hesapların büyük ölçüde İYİ Parti tarafından yapıldığını görüyoruz. Ve benim kişisel görüşüme göre İYİ Parti yanlış hesap yaptı. Kısa vadede belki ilk turda CHP’yi geçebilecekler. Belki birkaç fazla milletvekili sokabilecekler. Ama İYİ Parti şu anda Türkiye’deki var olan siyasî gidişi değiştirebilecek bir parti görünümü vermedi. Değiştirebilme imkânını, ihtimalini şu ya da bu nedenle reddetti. Böyle bir pozisyon var. Ama İYİ Parti şu anda arkasında belli bir rüzgâr olduğu için yaşanabilecek olan yenilgilerden en az etkilenecek olandır. Ama bir yenilgi yaşanacaksa, gerek başkanlık seçiminde gerek milletvekili seçiminde, bunun faturası esas olarak CHP’ye ve onun genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na kesilecektir.
Şu anda söz konusu olan isimleri, dört ismi tekrarlarsak, İlhan Kesici, Yılmaz Büyükerşen, Muharrem İnce ve Abdüllatif Şener, bunlardan herhangi birinin aday gösterilmesi durumunda her birinin bir diğerine göre birtakım artıları ve eksileri var. Ama bunların hiçbirini tek başına çok büyük bir çıkışı CHP’ye yaşatabileceğini açıkçası sanmıyorum. Eğer öyle bir şey olsaydı zaten biz dört ismi değil, bunların içerisinden birini telaffuz ediyor olurduk. Şu anda neredeyse hepsi eşit konumdalar. Tabii beşinci bir isim çıkar ve herkesi gerçekten –Özgür Özel’in söylediği gibi– çok büyük şaşkınlığa, hatta beklenmedik şekilde iktidarı paniğe sevk ederse, o zaman değişik bir durum olur. Ama Özgür Özel’in o söylediklerinin çok da akla yatkın olduğunu açıkçası düşünmüyorum. Öyle bir şey olsaydı da bir şekilde işaretini alırdık. Yani burada, Türkiye’de siyasette şapkadan tavşan çıkartmak diye bir şey söz konusu olamaz. Türkiye ortada. Her geçen gün daha kötüye giden bir ülke var. Demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukuk devleti konusunda her geçen gün daha kötüye giden bir ülke var. Ekonomisinin de iyiye gittiği kesinlikle söylenemeyecek bir ülke var. Bu ülkenin sorunlarına çözüm olabilmek için çok sistemli, ayakları yere basan, inandırıcı birtakım çıkışlar olması gerekir. Dolayısıyla Türkiye’nin sihirbazın şapkasından çıkaracağı tavşanlara değil, kamuoyunu ikna edecek siyasetçilere ve siyasî partilere ihtiyacı var. Şu âna kadar bu konudaki beklentiler tatmin edilebilmiş değil.

CHP adayının işi zor

Evet, toparlarsak, Erdoğan, Akşener –eğer yüz bin imzayı bulursa– ve yine yüz bin imzayı bulursa Temel Karamollaoğlu, milletvekilliği nedeniyle imzaya ihtiyacı olmayan Selahattin Demirtaş ve CHP’nin imzaya ihtiyacı olmayan adayıyla, beş adayla olacak göründüğü kadarıyla. Bağımsız aday olmak isteyenler var; ama yüz bin imzayı bulabilecek kim olur, açıkçası çok emin değilim. Öyle bir isim de temayüz etmiş değil. En fazla beş adayla girilecek olan bir seçim söz konusu. Dolayısıyla bu seçimde Erdoğan’ın ve Demirtaş’ın zaten geçen seçimden de yarım kalan bir rekabeti var, bunların burayı daha çok etkileyeceğini, tabii ki Meral Akşener’in bayağı bir etkisinin olacağını, konuşulacağını, CHP’nin de bütün bunların arasından Erdoğan’ın, Akşener’in ve Demirtaş’ın arasından kendi adayını öne çıkartmaya çalışacağını görüyoruz. Ama son güne kadar bekletilen CHP adayının her kim olursa olsun bunu yapmasının hiç de kolay olmayacağını tekrar vurgulayalım.
Yarın burada Temel Karamollaoğlu’yla, kendisi Ankara’dan Skype’la bağlanacak, 16:30’da bir canlı yayın yapacağız. Ve kendisi adaylık sürecini anlatacak. İmzaları nasıl toplayacaklarını, neler söyleyeceğini, nasıl bir kampanya yapacağını ve tabii ki çatı adayı olayının nasıl yürümediğini kendisine soracağız. Yarın 16:30’da Temel Karamollaoğlu’yla burada olacağız.
Evet, söyleyeceklerim bu kadar. İyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.