Ünlü Fransız yönetmen Luc Besson’a yöneltilen suçlamalar ülkesinde sessizlikle karşılanıyor

Kısa bir süre önce dünyaca ünlü Fransız sinema yönetmeni Luc Besson hakkında taciz suçlamaları ortaya çıkmıştı.

Fransız web sitesi Medipart’ta yer alan haberde, oyuncu Sand Van Roy, Besson tarafından tecavüze uğradığını iddia etmiş, ardından Fransız polisleri yönetmen hakkında soruşturma başlatmıştı. Van Roy’un basında yer alan iddialarından sonra üç kadın daha anonim olarak yönetmenin tacize varan hareketlerini ifşa etmişlerdi.

Sand Van Roy
Sand Van Roy

Besson’un avukatı Thierry Marembert aracılığıyla yaptığı açıklamada, kendisinin suçlamaları katiyen kabul etmediğini ve bunları bir hayal ürünü olarak nitelendirdiğini söyledi ve suçlamada bulunan kadını tanıdığını, fakat kendisine yönelik uygunsuz hiçbir hareketinin olmadığını ifade etti.

59 yaşındaki yönetmen Sevginin Gücü, Beşinci Element, Nikita ve Derinlik Sarhoşluğu gibi filmleriyle tanınıyor.

Fransa’nın Weinstein’ı Luc Besson

Fransız sinemasını popülerleştiren yönetmen olarak Hollywood’da dünya starlarıyla çalışan, prodüktör olarak ise global çalışmalara imza atan Besson, Fransa sineması için Weinstein’ın Hollywood’a olduğundan daha büyük önem taşıyor. Ancak Fransa’da suçlamalar, Weinstein’ın Amerika’da harekete geçirdiği feminist dalgayı tetiklemekten çok uzak.

Weinstein’ın tacizleri global bir kadın hareketi başlattı, Besson’a yöneltilen suçlamalar Fransa’da sessizlikle karşılandı

Van Roy’un suçlamaları beklenildiği gibi sinema veya başka sektörlerden benzeri suçlamaları ve ifşaları getirmedi, Fransa’nın kadın sosyal hareketinin fitili olmadı. Van Roy ve diğer ithamlarda bulunanlara, ünlülerden veya halktan Amerika’da olduğu gibi bir destek gelmezken ve sektörde de beklenen etik temizlik yaşanmadı. Ülkede #BalanceTonPorc yani “domuzunu ifşa et” sosyal medya etiketi de beklenen ilgiyi görmedi.

Tarihsel olarak Fransız medyası özel hayata değinmekten çekiniyor

Birkaç çarpıcı örnekle medyanın özel hayata kaçan gelişmeleri kamuoyuna aktarmaktan geri durduğunu görebiliriz. Eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın evlilik dışı kızı, 30 sene boyunca tüm medya tarafından bilinmesine rağmen haberleştirilmemiş, 2012 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak olan eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, ABD’de bir temizlikçiyi taciz edip tutuklanana kadar yıllarca süren şoven davranışları yine aynı kesim tarafından senelerce özel hayat olarak görülmüş ve basında yer bulmamıştı. Ancak Luc Besson’a yöneltilen suçlamalar, Dominique Strauss Kahn’da da olduğu gibi özel hayatın çok ötesinde ve suç teşkil etmekte.

Dominique Strauss-Kahn
Dominique Strauss-Kahn

Peki neden hem kamuoyu, hem kadınlar, hemde basın mağdurların yanında değil?

Nedenlerinden biri Fransa yasalarının, suçsuz bulunanların iftira ve hakaretten karşı dava açıp ciddi yasal yaptırımlara gidebilmesinin önünü açması.

Ancak ağır basan neden, cinsel davranış normlarının, Fransa’da, metoo’nun hız kazandığı Anglofon ülkelerden daha liberal ve özgürlükçü olduğuna inanılması. Ülke basını cinsel baskı ve korkutmaları eleştirmekte gecikirken, cinsel suçları da ifşa etmede mekanizmalar çalışmıyor.

Catherine Deneuve 100 kadınla beraber imzaladığı açık mektupta, metoo hareketinin erkekleri insafsızca cezalandırdığını savunmuş, erkeklerin karşı cinsle olan ilişkilerinin sınırlandırılmasının doğru olmadığını telaffuz edilmişti. Gelen tepkiler sonrasında Deneuve tacize uğramış kadınlardan özür dilemişti.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.