Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Suudi Arabistan’ın Arap müttefiklerinden peş peşe kayıtsız şartsız destek açıklamaları

Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle dünya medyasında Suudi Arabistan’a yönelik eleştirilerin zirve yapmasından sonra, Riyad’ın müttefiklerinden Krallığa destek açıklamaları geldi. Pek çok Arap ülkesi ve kuruluşunun neredeyse aynı zamanda yaptıkları ve birbirine ciddi ölçüde benzeyen açıklamalarda, Suudi Arabistan’a “kayıtsız şartsız” destek verildi.

Ortadoğu Medya Araştırmaları Enstitüsü’nün internet sitesinde yayınlanan yazıya göre, Suudi Arabistan’a destek veren müttefikler arasında Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Ürdün ve Lübnan Başbakanı Saad Hariri öncülüğündeki Lübnan’ın Suudi yanlısı grupları bulunuyor. Kuveyt ise muhtemelen Katar ile Suudi Arabistan arasındaki krizdeki arabuluculuk rolünden ötürü açıklamasını bir gün geç yaptı. Kaşıkçı soruşturmasının sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilen açıklamalarda, Suudi Arabistan’a yönelik medya saldırıları kınanarak, Krallığın Ortadoğu’daki rolü, bölgesel ve küresel barış ve istikrar için önemi vurgulandı. Ayrıca, Riyad yönetiminin olayı şeffaflığa kavuşturmak için attığı adımlar övgüyle karşılandı.

Pek çok açıklamadaki ortak özelliklerden biri de Suudi Arabistan’a yönelik saldırıdan Katar, İran, Türkiye ve Müslüman Kardeşler’in sorumlu tutulması. Mısır’da ve Filistin’de çıkan bazı yazılarda ise ABD, Suudi Arabistan’a ekonomik şantaj yapmakla suçlandı.

BAE: “Suudi Arabistan’ın istikrarı Arapların, Müslümanların ve dünyanın çıkarınadır”

BAE Dışişleri ve Uluslararası İş Birliği Bakanı Şeyh Abdullah bin Zeyid el Nahyan, 14 Ekim’de yaptığı açıklamada, “kardeş ülke Suudi Arabistan’ın” bölgesel statüsüne zarar vermeye çalışan herkese karşı tam bir dayanışma ve herhangi bir zarar verme teşebbüsüne karşı mutlak mutabakat içinde olduklarının altını çizdi. Suudilerin Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü kabul etmesinden sonra BAE, Riyad tarafından atılan adımların, Krallığın dayandığı “hukukun ve adaletin korunmasının yüksek değerleri ve ilkelerini” doğruladığını vurguladı.

Ülkedeki gazetelerde de destek veren makaleler yayınlandı. El İttihat Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hamid el Kalbi, “Kaşıkçı olayının İran ve Katar gibi Suudi düşmanlarının kullandığı bir Truva atı olduğunu” iddia etti. Yazıda şu ifadeler yer aldı: “Bizim için önemli olan, Suudi Arabistan’ın Arap ve İslam dünyasında aynı momentum ve güçle lider bir rol oynamaya devam etmesini sağlamaktır. Suudi Arabistan, bölgedeki krizleri çözmenin anahtarıdır. Suudi Arabistan, büyük bir ruhani ve politik dayanak noktası olmaya devam edecek, çünkü Kaşıkçı meselesini yanlış bir ümit haline getirerek, yanlış ümitlerle ve iç işlerini uluslararasılaştırarak kimse bu rolü zayıflatamaz. Suudi Arabistan, Arap ve İslam dünyasının manevi ve siyasi direği olmaya devam ederken, gerçek İslamı terk etmiş ülkeler karanlıkta saklanmaya devam edecektir.”

Bahreyn: “Suudi Arabistan ve Bahreyn tek bir ülkedir”

Bahreyn Dışişleri Bakanlığı, 14 Ekim’deki açıklamasında, “Suudi Arabistan’a, onun politikalarına, statüsüne ve egemenliğine saldırıda bulunan herkese karşı olduklarını” belirtti. Açıklamada Suudi Arabistan’ın “ulusal ve uluslararası barışa ve istikrara olan katkılarından” övgüyle bahsedildi. Bahreyn Kralı Hamid bin İssa el Halife de “Suudi Arabistan ve Bahreyn tek bir ülkedir” dedi. Suudilerin cinayeti kabul etmesinden sonra ikinci bir destek açıklaması yaparak Suudi Arabistan Kralı Salman bin Abdülaziz’in soruşturma kararının “Suudi Arabistan’ın bir adalet, değerler ve ilkeler ülkesi olduğunu kanıtladığını” belirtti.

El Vatan gazetesinden Nizam Kameşki, 17 Ekim’deki yazısında “Dünyaya bugünün Araplarının dünün Arapları gibi olmadığını göstermeliyiz. Bizler güçlü insanlarız. Açlık ve susuzluğa dayanabiliriz, gerekirse taş yer, deniz suyu içeriz. Bizim gücümüz ve onurumuz her şeyden daha değerlidir. Petrol, su, doğalgaz, elektrik, tarımsal ve doğal kaynaklarımız var. Suudi Arabistan ile dayanışmak bizim için şereftir. Suudi Arabistan’ı zalimlere karşı savunmak için ölürüz. Ölüm bir ayrıcalıktır. Onursuzca ölmek istemiyoruz. Suudi Arabistan, kanımız ve ruhumuzla savunmaya değer” dedi.

Mısır: “Türkiye ve Katar, Müslüman Kardeşler’le mücadelesinden ötürü Suudi Arabistan hakkında yalanlar yayıyor”

Mısır, Suudi Arabistan’a resmi destek açıklamasında bulunarak ciddi bir soruşturma sürdürülmeden önce Suudi yönetiminin suçlanmasına karşı çıktığını belirtti. Cinayetin Suudi Arabistan tarafından kabul edilmesini takiben yapılan ikinci açıklamada, “Riyad yönetimince atılan adımlar Suudi Krallığı’nın gerçeği açığa çıkartmaktaki kararlılığını ve bağlılığını kanıtlamaktadır” denildi.

General Abdülfettah el Sisi yanlısı gazeteler, Türkiye ve Katar’ın Müslüman Kardeşler’le mücadelesinden ötürü Suudi Arabistan hakkında yalanlar söylediğini iddia etti. Pek çok yazıda Türkiye aleyhine yorumlar bulunuyor. El Ehram gazetesinde yazan ve aynı zamanda Medya Düzenlemeleri Yüksek Konseyi Başkanı olan Makram Muhammed Ahmed, yazısında şu yorumu yaptı: “Kesin olan, Suudi Arabistan’la ilişkilerinde ikiyüzlü bir ilişki kurmaya devam eden Türklerin, hem iş birliği yapma arzusunu vurgulaması hem de herhangi bir kanıtlayıcı delil olmadan, cinayet suçlamalarının yayılmasında önemli bir rol oynamış olmalarıdır. İstanbul’daki konsolosluktaki cinayet kayıtlarına sahip olduklarını söyleyenler ve Amerikalılarla bunları paylaşıp tüm dünyaya yaydıklarını duyuranlar onlar. Erdoğan ve Müslüman Kardeşler, Suudi toplumunda isyan çıkarmaya mı çalışıyor?”

Kuveyt: “Muhammed bin Salman, düşmanlarına rağmen yoluna devam edecektir”

Kuveyt resmi açıklamasını diğer ülkelerden bir gün sonra yaptı. Cinayetin kabul edilmesinden önce yapılan açıklamada destek ve Suudi Arabistan’a yönelik eleştiriler karşısında üzüntü bildirildi. Suudilerin cinayeti kabul etmesinden sonra ise Kuveyt Dışişleri Bakanlığı, cinayetin aydınlatılması için atılan adımların “Krallığın gerçeği ortaya çıkarılması yönündeki çabalarını yansıttığı ve bu üzücü olayın arkasındaki isimlerle hesaplaşmak ve adalet önünde çıkarmaktaki kararlılığını gösterdiği” ifade edildi.

El-Siyasa gazetesinden Ahmed Abdülaziz el Carallah, 17 Ekim’deki yazısında “Neden özellikle bu zamanda Suudi Arabistan’a böyle vahşi bir saldırı düzenlendi?” sorusunu ortaya atarak, Suudi Arabistan’a yönelik eleştirilerin Muhammed bin Salman’ın ülkesindeki reform çabalarını gölgeye düşürmek için yapılan bir İran, Türkiye ve Müslüman Kardeşler komplosu olduğunu iddia etti.

Ürdün: “Suudi Arabistan’la stratejik ilişkilerimiz var”

Ürdün yönetimi, Suudi Arabistan’la stratejik ilişkilerini vurgulayarak Riyad’a yönelik eleştirileri kınadı. Diğer Suudi müttefikleri gibi, Ürdün hükümeti de Kaşıkçı’nın ölümü ilan edildikten sonra Suudi Arabistan’ın yanında olduğunu belirtti ve “gerekli” adımların atıldığını vurguladı. Hükümet ayrıca, Kaşıkçı ailesine başsağlığı diledi.

Eski Enformasyon Bakanı Salih el Kelleb, 8 Ekim’de el Rey gazetesindeki köşesinde, “Cevaplanması gereken soru, tüm siyasi yetenekleri ve birikmiş güvenlik tecrübesi ile Suudi Arabistan kalibresindeki bir devletin, muhalif vatandaşlarından birinin, İstanbul’daki Suudi konsolosluğu gibi bir devlet kurumuna girmesini bekleyip beklememesi gerektiğidir. Onu yakala, onu sakla ya da kaçır mı? Böyle bir eylemin gizlenemeyeceğini biliyor olmalı. Özellikle de teknolojik gelişmeler dünyayı bir portakalın boyutuna indirdiği bir zamanda. Eğer bu Suudi vatandaşıyla görüşmek zorunda kalsaydı, 10 milyondan fazla insanın yaşadığı İstanbul’un kalabalık caddelerinden birinde yapabilirdi” diye yazdı.

Lübnan’daki Suudi yanlısı gruplar bölge istikrarı konusunda uyarılarda bulundu

Suudi yanlısı Lübnanlı yetkililer ise, Kaşıkçı olayını bölgenin istikrarı için olumsuz sonuçlar doğuracağından endişeli. 14 Ekim’de Lübnan Başbakanı Saad Hariri, “Suudi Arabistan’a zarar vermek için yapılan bu kampanya istikrarı bozuyor ve bölgeyi daha da olumsuz bir duruma sürükleyebilir” diye konuştu. Hariri liderliğindeki El Müstakbel grubu da “Suudi Arabistan’a yönelik herhangi bir tehdit, bölgenin istikrarı ve güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturuyor ve Arap ve İslam toplumunda çatışma yaratıyor” açıklamasında bulundu.

El Müstakbel gazetesinden Ali Nun, Suudi Arabistan’a destek verdiği yazısında şu görüşleri dile getirdi: “Suudi Arabistan, Kaddafi’nin Libyası, Saddam Hüseyin’in Irak’ı, Esad’ın Suriye’si ya da mollaların yönetimi altındaki İran değil. Mevcut gevezelikler ve korkutma taktikleri Suudi Arabistan’ı kendi ülkelerini ve diğer ülkeleri yok eden bu rejimlere döndüremeyecek. Suudi Arabistan şimdiye dek hiçbir terör olayıyla suçlanmadı. Bu anlamda sicili temiz. Olgulara göre, Suudi Arabistan her zaman terör karşısında mağdur bir ülke oldu ve teröre karşı çıkan ilk ülke oldu. Daha da önemlisi, onun liderliği, aşırılıkçılık ve radikalleşmeye karşı savaşı Suudi, Arap ve Müslüman kamuoyunda karşılık buluyor.”

Filistin: “Suudi Arabistan’a güveniyoruz; ABD Arap dünyasında kaosu körüklemek için olayı kullanıyor”

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, “Kral Salman bin Abdülaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Salman yönetimi altındaki Suudi Krallığına güvendiğini” açıkladı. Riyad’ın “Filistin davasına tarihi desteğini” vurgulayan Abbas, “Filistinliler her zaman Suudi Arabistan’ın yanında duracaktır” dedi.

Filistin’de Suudi yönetimine destek, Kaşıkçı’nın öldüğünün ilan edilmesinden sonra da sürdü. El Hayat El-Cedide gazetesi yazarı Besim Barhum, Kaşıkçı olayının, soruşturma henüz tamamlanmamışken Suudi Arabistan’a saldırmak ve şantaj yapmakla Arap dünyasındaki bölünmeyi derinleştirmek için ABD ve Batı tarafından kullanılan bir başka araç olduğunu yazdı: “Bir adamı, konumu ve görüşleri sebebiyle öldürmek, özellikle de gazeteci ise kabul edilemez ve düşünülemez. Meseleyi gerçekçi bir şekilde ele almalı ve geçmişte başka Arap ülkelerine yapıldığı gibi kardeş bir Arap ülkesini parçalara ayırmak için bir planın bir parçası olmamalıyız. Suudi Arabistan, saldırılara maruz kalan büyük ve önemli bir Arap ülkesi.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.