Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Keşmir: Şiddet sarmalında Tanrı’yı aramak

Hindistan’ın kontrolündeki Keşmir bölgesinde şiddetin dozu artarken, insanlar teselliyi Sufi mabetlerinde buluyor. Keşmirli gazeteci Samir Yasir, dindar Keşmirlilerin kederine tanıklık eden fotoğrafçı Azan Şah’a konuştu.

Srinagar şehrindeki Jhelum nehri yakınlarındaki Khanka-e-Mula Sufi tapınağını sürekli ziyaret eden Bakhti Begam, yama yama olmuş plastik bir poşetin içinde tuttuğu, kaybolmuş oğlunun çerçeveli fotoğrafıyla sessizce içeri giriyor. Çerçeveyi merdivenlerin üzerine yerleştirirken ellerini açıp Tanrı’ya yakarıyor: “Azizim beni duy, Azizim yaralıyım…” 75 yaşındaki Begam’ın oğlu Manzur Ahmed Wani 22 Aralık 2001’de kaybolduğunda 25 yaşındaydı ve birkaç gün sonra evlenecekti.

Begam evinden buraya gelebilmek için 80 kilometre yol tepiyor
ama dualarına henüz yanıt almış değil: “Çok uzaklardan geliyorum Azizim, yalvarırım Manzur’umu getir bana. 17 yıldan sonra rahat uyuyayım…” Begam fotoğrafçı Azan Şah’ın çalışmasında yer alan pek çok karakterden yalnızca biri.

Çatışmaların on yıllardır sürdüğü bölgede çalışan Şah, Witness adlı kitapta diğer foto muhabirlerinin fotoğraflarıyla birlikte yayınlanan kareleriyle dikkatleri üzerine çekmişti. Witness, New York Times tarafından 2017 yılının en iyi 10 fotoğraf kitabı arasında gösterilmişti.

Ayrılıkçılar Hindistan yönetimindeki, çoğunluğu Müslüman olan Keşmir kentinde 1989 yılından beri şiddetli bir mücadele yürütüyor. Hindistan ve Pakistan arasında çekişmeye konu olan bölgede, Hindistan Pakistan’ı bölgede huzursuzluğu kışkırtmakla suçlarken, İslamabad yönetimi suçlamaları reddediyor.

1990’ların sonlarında azalan direniş, 2016’da Keşmirli örgüt lideri Burhan Wani’nin askerler tarafından öldürülmesiyle birlikte yeniden hız kazandı. İnsan hakları örgütleri bölgede, 1980’li yıllardan bu yana yaşanan şiddet olaylarında çoğu sivil olmak üzere 100 bin kişinin öldüğünü tahmin ediyor. Korku sokaklara yayılırken pek çok kişi yaralarını sarmak için Sufi mabetlerine akın ediyor.

Sufi mabetlerinden medet uman Bakhti Begam gibi binlerce Keşmirli var. Psikiyatrlara göre bu insanların çoğu depresyon, anksiyete ve post travmatik stres bozukluğu gibi sorunlardan muzdarip. Marufa Ramazan da onlardan biri. Her hafta Srinagar’daki Shri Maharaja Hari Singh Hastanesi’ndeki psikiyatrıyla görüşen Ramazan’ın ruh sağlığı geçtiğimiz yıllarda oğlunun ölümünden sonra daha da bozulmuş. Ramazan, karanlıkta oğlu Abir Ahmed’in konuşmalarını duyuyor; oğlunun gülüşü hâlâ gözlerinin önünde. Abir Ahmed 2010’da, katıldığı bir protestoda askerler tarafından vurularak öldürülmüş. Doktora gitmesinin ardından Ramazan, After Dastgeer Sahib’deki 200 yıllık türbeyi ziyarete giderek Sufi azizlere oğlunun hayatta olup olmadığını sormuş. Sonra kapıdan çıkmış ve otobüse binip evine dönmüş.

Sınır Tanımayan Doktorlar’ın 2016 tarihli araştırmasına göre, Keşmir’in yaklaşık yüzde 45’i olan 1.8 milyon insanda benzeri semptomlar mevcut.

Azan Şah’ın Sufi türbesinde çektiği fotoğraflarda görünen herkesin Keşmir’deki şiddet olaylarından dolayı ayrı bir yas ve kayıp hikayesi var. Fotoğraflar, bölgedeki kaos ve belirsizlik duygusunu verebilmek için özellikle bulanık ve titrek çekilmiş. Şah bunu “Tedirginlik duygusunu vermek için özellikle eğik bir açıyla çekmeyi tercih ediyorum” diyerek açıklıyor.

Keşmir’de yükselen mistisizm üzerine yazan İslami Bilim ve Teknik Üniversitesi’nden Profesör Şuvkat Hüseyin bu durumu, “Bu türbeler tanrı ve insanlar arasında bir aracı gibi” diye açıklıyor. Bölgenin ileri gelen psikiyatrlarından Arşad Hüseyin ise, Keşmir’deki bu tür manevi mekanların stresi azaltma kurumları gibi bir işlevi olduğunu belirtiyor: “Bu durum, hiçbir kurum ve çözüm mekanizması olmadığı için başladı ve artık bir kültüre dönüştü. Sağlık sorunları ve özel hayatlarında problemleri olan insanlar kendilerini türbelere attı. Halihazırda, çatışmaların ardından bana gelen kadın hastalarımın hepsi, beni gördükten sonra soluğu türbelerde alıyor. Kendilerinde stres yaratan konuları bir bireye anlatmaktansa manevi ortamlarda dile getirmeyi tercih ediyorlar.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.