Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yeni nesil totalitarizm: Çin Uygurları takip etmek için yapay zekâya başvuruyor

Çin yönetimi Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik baskıcı politikaları nedeniyle uluslararası kamuoyunca sık sık eleştiriliyor. İddialara göre, resmi adıyla Sincan eyaletinde 1 milyon kadar Müslüman, toplama kamplarında tutuluyor.

Şimdi ise New York Times gazetesinin ele geçirdiği belgeler ve yaptığı röportajlar, Çinli yetkililerin ayrıca Uygurları takip etmek için ülkenin doğusundaki varlıklı Hangzhou, Wenzhou ve Fujian şehirlerinde geniş, gizli bir yüz tanıma teknolojisi kullandığını ortaya çıkardı. Uzmanlara göre bu, bir hükümetin kasıtlı olarak vatandaşlarını ırklarına göre tespit etmek için yapay zekâya başvurmasının tarihte bilinen ilk örneği.

Müslüman Uygurlar yıllardır yoğun gözlem ve baskı altında yaşıyor.

Çin’in gittikçe büyüyen güvenik kamerası sistemine entegre ettiği yüz tanıma teknolojisi, nereye gidip geldiklerini anlamak için bilhassa Uygurlara yönelik tasarlanmış gibi görünüyor. Bu uygulama ile Çin’in, kendi vatandaşlarını kontrol etmek için yeni nesil teknolojileri kullanarak “otomatikleştirilmiş ırkçılık” çağına öncülük etmiş olduğu söyleniyor.

Her ne kadar çeşitli algoritmalarla insanları ırk ya da etnisite üzerinden sınıflandırmak mümkün olsa da Çin, diğer benzer örneklerden bir noktada ayrışıyor: asayiş nedenleriyle sadece tek bir etnik gruba yoğunlaşmak.

Projede yer alan Çinli start-up şirketlerinden CoudWalk, internet sitesinde ürünlerini şöyle tanıtıyor:

“Eğer bir mahallede aslında bir Uygur yaşıyorsa ve 20 gün içinde mahallede görülen Uygur sayısı altıya çıkmışsa sistem, anında alarm gönderiyor.”

Uygulama, Çin’in ülkedeki toplumsal kontrolünü artırmasına ciddi katkı sağlıyor.

Kaşgar’da bir güvenlik kamerası.

“Demokrasiye yönelik varoluşsal bir tehdit”

Gazetenin görüşüne başvurduğu Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) yapay zekâ uzmanı Jonathan Frankle, başka ülkelere de açılmayı amaçlayan şirketlerin yüz tanıma teknolojisini başka hükümetlere de vermesinin gayet mümkün olduğunu belirterek şunları söylüyor:

“Bunun demokrasiye yönelik varoluşsal bir tehdit yarattığını söylemek abartı olmaz. Bir ülke oldukça otoriter bir şekilde bu modeli kullanmaya başladığında, elindeki bilgileri [birtakım] düşünce ve kuralları dayatmak için 70 yıl önce Sovyetler Birliği’ndekinden çok daha köklü bir biçimde kullanmış oluyor.”

(Sağda) Kaşgar’da bir sivil polis.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.