Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Akın Ünver: Rusya, Türkiye’deki haber savaşını kazandı

Akın Ünver’in Foreign Policy’ye yazdığı makaleyi Okan Yücel çevirdi.

Kremlin’in Türkiye’deki ajandasını gerçekleştirmek için sosyal medya üzerinden sahte haberler üretmesine gerek yok; çünkü yerli kaynaklardaki dezenformasyon zirve yapmış durumda. Moskova tartışmanın iki tarafını da etkilemeyi başardı.

Akın Ünver

Yakın zamanda Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almak için yaptığı teklif medyada yeniden yankılanmaya başladı. Putin ve Erdoğan, Moskova’da bu yeni anlaşmanın detaylarını görüştüğü sıralarda Türkiye Milli Savunma Bakanı da Washington’da bu anlaşmanın NATO müttefikliği için bir tehdit oluşturabileceğine yönelik korkuları yatıştırmak için çabalıyordu.

Washington ve Moskova arasında Ankara ile olan ilişkiler bağlamında gerçekleşen çekişmenin yanı sıra, Türk medyasındaki bir diğer savaş da bu konudaki dezenformasyon üzerinden ilerliyor. Örneğin hükümete yakın bir gazete bu savunma sisteminin PKK’ya karşı kullanılacağını yazarken aynı eğilimdeki bir başka yayın organı da bu sistemlerin ortaya çıkabilecek isyanlara karşı kullanılmak için elverişli olduğunun altını çizdi.

ABD ve diğer NATO ülkeleri, S-400’lerin NATO’nun Entegre Hava ve Füze Savunma sistemlerinin yapısını tehlikeye atacağı konusunda ısrarcılar. Dahası, ABD Kongresi ve Pentagon, S-400 anlaşmasının yürürlüğe girmesi halinde Türkiye’nin F-35 programından çıkartılması için görüş birliği içindeler. Son zamanlarda, pek çok hükümet yanlısı medya organı F-35 yerine yine Rusya’nın öncülüğünü üstlendiği Su-57 programının Türkiye için daha işlevli olacağını iddia ediyor.

Örneğin, Türkiye’deki en büyük haber ajansı (AA) halihazırda kullanılmakta olan F-35 ile, Rusya’nın henüz test aşamasında olan yeni nesil teknolojisi Su-57’yi kıyaslayan bir yazı yayınladı. Bu yazıda ise ABD’nin F-35 üzerinden geliştirdiği tehditlerin beyhude olduğunun altı çizildi. Bir başka köşe yazarı ise Türkiye’nin yardımı olmadan ABD’nin F-35 üretimini geliştirmesinin imkânsız olduğunu iddia etti.

Bu tip tutarsız düşüncelerin yayılması Türkiye’nin ciddi şekilde yozlaşmış bilgi ekosisteminde artık günlük olaylar haline geldi. Medya Okuryazarlığı Endeksi’nin (Media Literacy Index) ölçümlerine göre Türkiye halihazırda en çok sahte habere maruz kalan ülkelerden birisi ve bu konuda da oldukça düşük bir dirence sahip. Medyadaki ağır hükümet kontrolü, alternatif sesleri de ortadan kaldırarak dijital medyayı bilgi manipülasyonlarına daha açık hale getiriyor. Bu da Türkiye’yi uluslararası krizler durumunda organize propagandalara ve manipülasyonlara dayanıksız kılıyor.

Böyle bir ortamda Rusya’nın tıpkı Batı’da yaptığı gibi koordine edilmiş bir dezenformasyon politikası başlatmasına ihtiyacı yok. Olası bir kriz senaryosunda ortaya çıkacak bir sorunu tutarlı şekilde analiz etmenin zaman açısından da zor olduğunu hesaba katarsak Rusya’nın kendi ajandasını takip edebilmesi de daha kolay hale geliyor.

Yerel kaynaklardaki yanlış bilgiler

Kısa zaman önce Rusya’nın Türkiye’deki dijital medya operasyonlarının bir haritasını çıkardım. 2015’ten 2019’a kadar 183 milyondan fazla Twitter ve Facebook paylaşımlarını derledim. Sonuçlara göre Rusya; ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelere kıyasla Türkiye’ye aynı şekilde direkt bir strateji uygulamıyor. Direkt olarak bir dezenformasyon yaymak yerine bilgi operasyonları için Türkiye’deki yerel kaynaklardan çıkan yanlış bilgilerden en uygun olanları seçip onlar üzerinden ilerlemeyi tercih ediyor.

Türkiye’de faaliyet gösteren Rus yanlısı medya kuruluşları da bugünlerde yanlış bilgiler vermek yerine doğru bilgileri kendi bağlamlarından ve anlamlarından kopartarak veriyorlar. Buna ek olarak aynı hesaplar özellikle kriz anlarında zamanlamayı da kendi lehlerine kullanarak gerçek bir anlatıyı, Türkiye’deki kamuoyu eğilimini Rusya lehine değiştirmek için kullanıyorlar.

Bu yalnızca toplumdaki Rus yanlısı politikaların desteklenmesi eğilimini geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda NATO yanlısı politikaların eleştirilmesini de sağlıyor. Rusya nüfuzunu arttırmak için iki tarafa da oynuyor. Hükümet üzerindeki doğrudan nüfuzu ile hükümet yanlısı ana akım kuruluşlarını etkilerken aynı zamanda Rusya’nın Türkçe yayın yapan en etkili kanalı olan Sputnik Türkiye gibi örneklerde de görüleceği üzere muhalefet yanlısı bir çizgi izliyor. Bu da Rusya’ya hem hükümet yanlısı hem de hükümet karşıtı anlatılar üzerinde hâkimiyet kurma imkânı sağlıyor.

Uçak olayı

Ancak söz konusu durum her zaman bu şekilde değildi. Rusya Suriye’deki iç savaşa askerî olarak müdahale etmeden önce Türkiye’deki dijital medya, Moskova’ya karşı oldukça defansif bir pozisyon almıştı ve bir karasızlık vardı. Dönüm noktası Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi oldu. Bu olaydan sonra Rusya’dan Türkiye’ye yönelik dijital bilgi operasyonları başladı. Uçağın Türkiye’nin hava sahasına girip girmediği meselesinden konuyu saptırmak için bir anda Türkiye’nin Suriye’de IŞİD tarafından kontrol edilen bölgeden petrol alıp başka ülkelere sattığı iddia edilmeye başlandı.

Bu anlatı Rusya’nın en başarılı bilgi operasyonlarından biri haline geldi. Sadece Türkiye ve NATO’nun Rus uçağının yaptığı ihlallere karşı çıkmasını engellemekle kalmadı, aynı zamanda Türkiye ve NATO ülkelerinin arasında Türkiye’nin IŞİD politikasının tartışılmasına da yol açtı. Olayı takip eden haftalar boyunca Rusya’nın gerçekleştirdiği ihlâl değil, petrol ticareti meselesinin gerçek olup olmadığı konuşuldu. Bu dezenformasyon politikası gösterdi ki Rusya Türkiye’yi kolayca yalnızlaştırabilir. Bu olay aynı zamanda Türkiye’nin eksenini NATO’dan Rusya’ya doğru kaydırması açısından da oldukça kritikti.

St. Petersburg buluşmasından sonra

Rusya’nın Türkiye’deki bilgi operasyonları Erdoğan ve Putin’in Ağustos 2016’da St. Petersburg’daki buluşmasının ardından neredeyse tamamen kesildi. Medyaya yansıyanlardan, bu zirvede neler konuşulduğunu detaylarıyla bilmek zor; ancak benim araştırmalarıma göre IŞİD ile yaşandığı iddia edilen petrol ticaretiyle ilgili haberler ortadan kayboldu. Bu görüşmenin ardından hükümet yanlısı medyada ciddi bir Rusya yanlısı pozisyon alınmaya başlandı. Türkiye de, Suriye’de enerji ve silah ticareti gibi konulardaki pozisyonunu yeniden ayarlamak için Rusya ile yakınlaşmaya başlamıştı.

Andrei Karlov suikastı, 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsü, S-400 pazarlıkları ve Haziran 2018’deki genel seçimler gibi bir dizi olayda da herhangi bir dezenformasyon operasyonu göze çarpmadı.

Karlov suikastı

Karlov suikastı ciddi bir diplomatik kriz yaratabilirdi. Rusya açısından Türkiye’nin korumakla yükümlü olduğu bir büyükelçinin öldürülmesi kolaylıkla kullanılabilecek bir bilgi operasyonu malzemesi olabilirdi. Ancak Türkçe yayın yapan bütün Rus haber ajansları yalnızca Türk yetkililerin verdikleri açıklamaları paylaşmakla yetindiler. Bu da Moskova’nın bu olay özelinde Türkiye’nin kendi anlatısını inşa etmesine izin verdiğinin bir sinyaliydi. Aynı zamanda ikili ilişkilerin geliştirilmesini istediklerinin de bir mesajıydı.

Olaydan sonraki ilk birkaç saat içinde olayın sahte olduğu veya Türkiye’yi zayıf göstermek için kurgulanmış olduğu gibi bir dizi haber sosyal medyada yayılmaya başlamıştı. Ancak olayın soruşturması bittikten ve bütün resmî yetkililer taziyelerini sunduktan sonra dolaşımda olan bütün yanıltıcı bilgiler aniden ortadan kayboldu.

Dezenformasyon, Türkiye’deki politik münakaşaları takip etmenin öncelikli aracı haline geldi ve bütün siyasî tartışmalara nüfuz etmeye başladı. Hükümet yanlısı medya kuruluşları bu dezenformasyon sarmalına çok daha yoğun şekilde entegre olsa da bu devletin iletişim kaynakları üzerindeki kontrolünün bir sonucuydu. Türkiye’nin politik sistemindeki bütün taraflar bilinçli olarak kendi yetileri ve kaynakları doğrultusunda bu dezenformasyon operasyonlarının parçası haline geldiler.

Rusya Türkiye’deki bilgi ekosistemini manipüle etmek durumunda kalmadı; çünkü bu ekosistem zaten sahte haberlerin sistematik kullanımı nedeniyle yozlaşmış durumdaydı ve dışarıdan müdahaleye karşı savunmasız haldeydi.

Rusların işi kolay

Kremlin iki tarafın anlatılarına da müdahil olduğu ve Rus yanlısı içerikleri yaymaya devam edebildiği müddetçe kimin kazançlı çıkacağını önemsemiyor. Rus yanlısı bir bilgi, hükümetin aldığı pozisyon ile örtüştüğü zaman hükümete yakın kuruluşlar tarafından yayılıyor. Eğer Rusya’nın işine yarayan bilgi hükümetin aldığı pozisyon ile çelişirse bu haberi yayma görevi bu kez muhalif organlara düşüyor. Sonuç olarak Rusların işine yarayacak bir bilgi her şekilde dijital ortamda dolaşıma sokuluyor.

Rusya’nın uçak kriziyle gösterdiği üzere Türkiye’nin Moskova’nın bilgi operasyonlarına karşı olan direnci oldukça zayıf. Yine de Türkiye dış politikadaki dengesini Rusya lehine değiştirmeye başladıktan sonra, Karlov suikastının ardından görüldüğü gibi Rusya’nın bu güçlü silahı ortadan kayboluyor. Bu değişimin bir sonucu olarak, Türkiye Washington’ın F-35 üzerinden yaptığı tehditlere karşı bir bağışıklık oluşturmak için S-400 satın alma konusunda çok daha istekli hale geldi.

Rusya’nın dijital medyada hem hükümet yanlısı hem de muhalefet yanlısı medya üzerinde sahip olduğu nüfuz alanı Moskova’ya ileride gerçekleşecek herhangi bir kriz anında ciddi bir üstünlük sağlıyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.