Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Avukat Ayten Ünal: “Nafaka zulmü diye bir şey yok, boşanan kadınlar yoksullaşıyor”

“Nafaka yerine can güvenliğini tercih eden kadınlar anlatıyor” haberimiz sadece bir şiddete uğrayan bir kadının yaşadığı zorlukları anlatmakla kalmadı, nafaka ile ilgili yanlış ve az bilinenleri de ortaya çıkardı. Avukat Ayten Ünal ile işte bu yanlışları ve az bilinenleri konuştuk. Ünal, mahkemelerce uygun görülen nafakanın medyada yansıtıldığı gibi uçuk rakamlar olmadığını, ömür boyu nafaka yükümlülüğü gibi ifadelerin gerçeği yansıtmadığını, bu tür bilgi yanlışlarının zaten mağdur durumda olan pek çok kadını daha mağdur ettiğini anlattı. Ünal, boşanmaların ardından çoğunlukla yoksullaşan tarafın kadınlar olduğunu vurguladı. Ayten Ünal ile Büşra Cebeci görüştü.

Avukat Ayten Ünal’a ilk olarak tartışılan nafaka meselesini soruyorum. Nedir bu nafaka, yalnız kadınlar mı nafaka isteyebilir ve çok yüksek paralardan mı bahsediyoruz?

“Nafaka konusundaki yanlış bilgiler yanlış algıya yol açıyor”

Ünal, konuya dair pek çok yanlış ve eksik bilginin, yanlış bir algıya sebep olduğunu anlatıyor. Bunlardan biri de nafakanın, evlilik sonrasında yoksulluğa düşen tarafa verilmesi durumu. Yani aslında yalnızca kadınlar değil erkekler de nafaka talep edebiliyorlar. Ünal, yürüttüğü bir davada erkeğe nafaka verildiğinden söz ediyor.

Nafakanın yansıtıldığı gibi uçuk rakamlar olmadığını da ekledi Ünal ve yalnızca anlaşmalı boşanmalarda tarafların yüksek miktarlarda nafaka ödediğini, mahkemelerce uygun görülen miktarın genelde 200-300 TL civarında olduğunu, 500 lirayı geçmediğini söyledi.

“Mahkeme zaten çok komik rakamlar veriyor nafaka olarak. Hakimler restoranlara bıraktığı hesap kadar nafakayı kadının geçinebilmesi için uygun görüyor. Bunu 28 yıl boyunca da anlayamadım. Burada erkek nasıl mağdur?”

Ünal’ın şimdiye kadar gördüğü en yüksek nafaka miktarı dört bin TL. Yüksek gelirli bir babadan, özel okula giden çocuğu için talep edilmiş.

Ünal’a göre nafakaya dair en büyük sorun, paranın tahsil edilmesi. “Nafaka verecek olan taraf nafakayı vermemek için her yola başvuruyor” diyen Ünal pek çok erkeğin nafaka vermemek için kendini sigortadan çıkarttığını, işsiz ya da daha az para kazanıyormuş gibi gösterdiğini anlatıyor.

“Boşanmalarda yoksullaşan taraf kadınlar”

Çoğunlukla kadınlar için verilen nafakanın sebebinin boşanmalar sonucu yoksullaşan tarafın genellikle kadınlar olmasından kaynaklandığını anlatan Ünal, nafakanın süresinin tartışılmasını ise şu sözlerle eleştirdi:

“Uzun yıllar evli kalıp çalışmayan, çalışmasına izin verilmeyen kadınlar var. Bu kadın sosyal hayattan, iş hayatından bu kadar uzak kaldıktan sonra istese de bir yaştan sonra yeni bir iş sahibi olamıyor, ‘sen benimle şu kadar yıl evli kaldın, bu kadar sana nafaka veririm o zaman‘ tavrı doğru değil. Burada trilyonlarca ve ömür boyu sürdürülen nafakalar söz konusu değil. Zaten uygulamada nafaka, ihtiyacı olan kişiye veriliyor. Kadınların ihtiyacı yokmuş gibi davranıyorlar. Lafa bakın, ‘Ben birisiyle yattım diye nafaka mı ödeyeceğim?’ diyorlar. Bu söylemler aslında çok yücelttikleri o aile kavramının içini nasıl boşalttıklarını gösteriyor.”

“Ömür boyu nafaka diye bir şey yok”

Ünal ile şiddet mağduru kadınların nafaka talep edemiyor oluşunu da konuştuk.

Ünal, kendilerine başvuran kadınların genellikle haklarını öğrenmek ve tüm haklarını almak isteyen kadınlar olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra kadınların bir noktadan sonra ise canlarını kurtarır gibi boşandığını söyleyen Ünal, bu gibi durumlarda kadınların güvenliklerini sağlamamaktan ötürü nafaka talep etmediklerini de doğruladı:

“Nafaka tartışmalarına dair bir sosyal inceleme yapmak gerekiyor, ben burada ciddi anlamda bir erkek mağdur olduğunu düşünmüyorum. Nafaka tepkileri kadın erkek arasındaki eşitsizliğin bir ürünüyse, kadının toplumdaki eşitsiz koşullarını görmezden gelerek, münferit uygulamalara göre olmaması gerekir. Onların söylediği gibi de süresiz nafaka uygulaması diye bir şey söz konusu değil. Çünkü yasaya göre çalışmaya başlayan kadınların nafakası kalkabiliyor, aynı şekilde evlilik yapan kadınların nafakası kalkabiliyor. Hatta evlenmeyi bırakın, bir erkekle aynı evde yaşayan, yani karı koca gibi yaşayan bir kadının da nafakası kalkabiliyor. Yani ömür boyu nafaka diye bir şey zaten söz konusu değil. Bu tür söylemler yanlış algılara sebep oluyor, dolayısıyla hiçbiri hakikati yansıtmıyor. Mor Çatı bu tür açıklamalardan sonra raporlarını yayınladı. Bu raporlarda mağdur erkeklerin değil, mağdur kadın ve çocukların olduğu, şiddete maruz kaldıkları, şiddet mağduru oldukları için çoğunun canını kurtarmak için nafaka haklarından da vazgeçtiğini ve öyle bir süresiz, ciddi anlamda nafakalar ödenmediğini, nafaka ödememek için erkeklerin sürekli gerçek dışı açıklamalar, yalanlarla ortalığı karıştırdıkları yer alıyor.”

“Babanın çocuğunu görmesini engelleyen bir yasa yok”

Ünal’a, bazı çocuklarını babalarıyla görüştürülmemesini de sordum. Erkeklerin öncülüğünde kurulmuş pek çok dernek ve platform, babanın bu noktada mağdur olduğunu ve çocuğunu göremediğini iddia ediyor. Peki bunlar gerçeği yansıtıyor mu? Gerçekten yasalar, babanın çocuğu görmesine engel oluyor mu?

“Ciddi olayları görüyor ve duyuyoruz. Şiddetin bu kadar yaygın olduğu, eğitimli eğitimsiz fark etmeksizin, kadına ve çocuğa şiddetin yaygın olduğu bir ortamda çocuğu zarar görmesin diye babasına göstermek istemeyen bir kadının var olması çok normal değil mi?” diyor Ünal ve devam ediyor:

“Çocuğuna babalık yapmak isteyen, çocuğunu görmek isteyen babaya anne, ortada hiçbir şey yokken çocuğu göstermiyorsa bunun bir hukukçu olarak da, bir kadın olarak da karşısındayım. Ama evliliği süresince eve uğramayan, çocuğuyla hiç ilgilenmeyen, şiddet uygulayan babalar var. Bu babalar boşandıktan sonra da nafaka ödememek için her yolu deniyor, yani bir nevi çocuğunun sorumluluğunu kabul etmiyorlar. Anne, nafaka vermemek için her şeyi yapan, çocuğunun sorumluluğunu almayan, mahkeme kararıyla görüştüğü çocuğuna bile şiddet uygulayan bir babaya çocuğunu göstermek istemeyebilir. Ben de olsam göstermek istemem. Fakat bu hukuken mümkün değil. Babanın çocuğu görmesi engellenemiyor, bu gibi durumlarda da ancak kısıtlı görebiliyor. Yasa en fazla, erkeğe çocuğunu kısıtlı olarak görme yaptırımı uyguluyor. Ayda bir defa, psikolog gözetiminde görebiliyorlar çocuklarını. Durduk yere de verilmiyor bu kısıtlama, baba çocuk için tehlikeli görüldüğü zaman veriliyor.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.