Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Mahkemeden yeni karar: Şehir Üniversitesi 400 milyon TL borca karşı 1.2 milyar TL teminat gösterdi, mahkeme kabul etmedi

Ahmet Davutoğlu’nun önde gelen kurucuları arasında olduğu Bilim ve Sanat Vakfı’na (BSV) ait İstanbul Şehir Üniversitesi’nin malvarlıklarına Halkbank tarafından tedbir konulmuştu. Üniversite ile Halkbank arasındaki anlaşmazlık mahkemeye taşınırken, bugün görülen karar duruşmasında mahkeme tedbir kararının devamına karar verdi. Rektör Prof. Dr. Peyami Çelikcan kararla ilgili “Şaşkınlıkla, hayretle, ibretle izliyoruz. Bu kadar açık bir hukuki ihlal karşısında bile mahkeme tedbiri kaldırmama yolunu tercih etti” dedi. Dava, istinafa taşınacak.

İstanbul Şehir Üniversitesi 2017 yılında Dragos’taki yeni kampüsüne taşınmış ve 410 dönümlük arazideki 22 bina korunarak alan yenilenmişti. Bu alan için vakfın bağışçılarının katkıları dışında Halkbank’tan da yatırım kredisi çekilmişti.

Halkbank yetkilileri ile üniversite yönetimi, ekonomik zorlukların yarattığı olumsuz durum nedeniyle 9 Ekim’de bir araya gelerek bir yapılandırma planı hazırlamıştı. Ancak 11 Ekim’de Halkbank’ın İstanbul Şehir Üniversitesi’nin tüm malvarlıklarına tedbir koyduğu açıklanmıştı.

Sekiz parselden sadece biri teminat sayıldı

Halkbank ile üniversite arasındaki tedbir kararı hakkındaki davada bugün karar verildi. Mahkeme, teminat olarak Tuzla arazisi bedelini toplam borçtan düştü ancak diğer parselleri teminattan saymadı. Mahkeme bu kararını Halkbank’ın sunduğu rapora dayandırırken, banka tarafından hazırlanan raporda diğer yedi parselin ekonomik değeri olmadığı, satılamayacağı belirtildi. 

Halkbank tarafından öne sürülen 400 milyon TL alacağa karşılık, İstanbul Şehir Üniversitesi yaklaşık 1.2 milyar TL teminat göstererek, bu alacağı karşılama gücünün üç katına sahip olduğunu ortaya koydu ancak bu teminat mahkeme tarafından kabul edilmedi.

Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Peyami Çelikcan, gösterdikleri teminatların mahkeme tarafından sayılmamasını eleştirdi ve “400 milyon TL civarında olan borcumuzun bir kısmını düşürdüler ancak bizim böyle bir talebimiz yoktu. Biz, teminat kapsamındaki alacağın teminatla karşılanması gerektiğini savunuyoruz. Böylelikle bizim talebimiz mahkeme tarafından karşılanmamış oldu, hâlâ banka hesaplarımızı kullanamaz vaziyetteyiz” dedi.

Davayı, istinaf mahkemesine taşıyacaklarını belirten Çelikcan, “Hukuken garabet olan böyle bir rapor nasıl hazırlanır ve mahkeme nasıl böyle bir rapora dayanarak bu kararı alabilir? Sonuçta konu olan parsel sayısı sekiz. Bunlardan sadece birini geçerli saydılar. Şaşkınlıkla, hayretle, ibretle izliyoruz. Bu kadar açık bir hukuki ihlal karşısında bile mahkeme tedbiri kaldırmama yolunu tercih etmiş oldu” diye konuştu.

“Müzakeyle çözebilecekken, eğitim faaliyetimiz sekteye uğratılıyor”

Rektör Çelikcan, görüşmeler devam ederken tedbir kararı alınmasına ilişkin olarak da “Masada otururken işlemlerin yapılıyor olması iyi niyetle bağdaşlaşmıyor. Sorunu müzakere yoluyla mevcut mevzuat dahilinde çözme imkanı varken dönem ortasına gelmiş bir üniversitenin eğitim faaliyetlerini sekteye uğratacak kararlar almak hukuki olarak da insani anlamda da doğru değil” dedi.

Çelikcan, üniversiteyi yöneten kişi olarak, kamu tüzel kişiliğine sahip bir üniversiteyle kamu bankası arasındaki anlaşmazlığın haciz ve el koyma yoluyla yürütülmesini doğru bulmadığını belirtti ve şunları söyledi: Yasayla kurulmuş, kamu yararına hizmet sunan kurumlarız. Eğitim-öğretim faaliyeti aksatılamaz, ertelenemez ve devam etmesi gereken bir hizmettir. Bunu engellemeye dönük her türlü tedbir de hizmete mani olma anlamı taşır. Kaldı ki, bankalardaki varlıklarımızı kullanılamaz hale getirmek, bankaya da gelir olarak yansımıyor. Banka tedbir koyarak can damarlarımızı kesiyor. Şu anda eğitim ve öğretim faaliyetlerimizi sürdürmek için büyük çaba veriyoruz. Ancak hizmete bağlı faturalar ödemeler var, bu durum devam ederse bir süre sonra tabii ki eğitimi öğretimi aksatacak boyuta varabilir.”

Dava sürecinin de hukuksuz olduğunu söyleyen Çelikcan, “Hukuken mesnetsiz bir durum var ortada. Çünkü bizim borcumuza, kredimize teminat olarak gösterdiğimiz ipoteklerimiz var. Şu an tercih edilen tedbir ve haciz işlemi çok özel koşullarda başvurulan bir işlemdir. Fakat mahkemeye sunulan tedbir dilekçesinde ipoteğe yönelik bir bilgi verilmiyor. Mahkeme de teminatsız alacak işlemi olarak değerlendiriyor. Eksik ve yanıltıcı bilgi veriliyor” diye konuştu.

“Kimi basın organlarında her şey bitmiş gibi bilgiler yer aldı”

Danıştay 13. Dairesi İdari Mahkemesi, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kullandığı Dragos’taki alanın devredilmesine dair kararı Kasım 2018’de iptal etti. Üniversite karara itiraz ederken dosya Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun önüne geldi. Karar kesinleşmemişken Sabah gazetesi yaptığı haberde, üniversiteye ait parsel mülkiyetinin Hazine’ye intikal ettiğini, taşınmazın Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından kullanılacağını iddia etti.

Çelikcan bu haberlerle ilgili olarak da şu açıklamayı yaptı: “Kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Parselle ilgili olarak işlemin iptaline dair alınan kararı özelleştirme idaresi temyiz etti. Temyiz müracaatımız devam ediyor. Süreç sonunda karar ortaya çıkacak. Kimi basın organlarına yansıyan haberlerde ise her şey bitmiş gibi, hatta parselle ilgili tasarrufun değişik kurumlara aktarıldığı gibi bilgiler yer alıyor. Gerçekle bağdaşmıyor. Araziler ve taşınmazlar bizim üzerimize kayıtlı. Herhangi bir yeni işlem yapılmış değil, hukuki süreç devam ederken imkan dahilinde değil zaten.” 

Davutoğlu etkisi

İstanbul Şehir Üniversitesi hakkındaki tedbir kararı için tartışılan ana noktalardan biri de Ahmet Davutoğlu’nun üniversitenin kurucuları arasında yer alması ve kararın eski başbakanlardan Davutoğlu’nun yeni bir parti kurma hazırlıkları sırasında alınmış olması. Davutoğlu, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin malvarlıklarına tedbir konmasına dair sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yayınlamış ve çabanın siyasi bir eylemin parçası olduğunu savunmuştu: 

Davutoğlu’nun açıklamaları ve konunun siyasi boyutuna da değinen Rektör Peyami Çelikcan, “Biz sorunun siyasallaşmasını arzu etmiyoruz çünkü bir eğitim kurumuyuz. Bu tür tartışmalar içinde yer almak bizi yıpratır. Asıl sorunun göz ardı edilmesine sebep oluyor” görüşünü paylaştı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.