The Washington Post’ta Sudarsan Raghavan imzasıyla 10 Mayıs 2020 tarihinde yayımlanan yazıda, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin koronavirüsü bahane ederek, önlem ve yasakları genişletip temel hak ve özgürlükleri kısıtladığı iddia ediliyor.
İnsan hakları savunucuları, Mısır‘ın askeri destekli hükümetinin koronavirüs salgınını ülkedeki baskı ortamını sıkılaştırmak için kullandığını söylüyor.
Mısır hükümeti yetkilileri, salgın hakkında paylaşılan resmi rakamlar ile çelişen açıklamalar yapan kişilere hapis cezası da dahil olmak üzere çeşitli cezalar verdi. Siyasi muhalifler virüsle ilişkilendirilerek hedef alındı. Koronavirüs ile ilgili kısıtlamalar altında, siyasi mahkumlar her zamankinden daha izole ve dışarıdaki dünyadan uzak durumdalar.
Cuma günü, Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, yasal ‘’boşluğu’’ gidermek ve virüsün yayılmasını önlemek amacıyla kendisine ve güvenlik kurumlarına ek yetkiler tanıyan acil durum yasasındaki değişiklikleri onayladı. Ancak aktivistler, bazı önlemlerin hak ve özgürlüklerin daha fazla kötüye kullanılmasına kapı araladığını söylüyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Joe Stork, Sisi hükümetinin olağanüstü hal yasasını kötüye kullandığını belirterek, ‘’Mısırlı yetkililer, ‘gerçek’ halk sağlığı endişelerini ek baskı mekanizmaları getirmeden ele almalıdır’’ dedi.
Ayrıca, İnsan Hakları İzleme Örgütü, yasada yapılan 18 değişikliğin sadece beşinin açıkça halk sağlığı konularını içerdiğini söyledi. Bu değişiklikler arasında, Sisi’nin okulları, üniversiteleri, mahkemeleri ve işletmeleri kapatmasının yanı sıra, yurtdışından dönen insanları karantinaya almasına izin vermesi sayılabilir. Diğer bazı değişiklikler arasında ise vergi ve kamu hizmeti ödemelerini ertelemek, salgından etkilenen iş sektörlerine ekonomik destek sağlanmak bulunuyor.
Ancak bu değişiklikler, herhangi bir acil halk sağlığı durumu olmasa bile, kamu ve özel toplantıları yasaklama veya sınırlandırma yetkisi de içeriyor. Aynı şekilde, alınan bazı önemler kişilerin mal veya hizmet sahibi olmaları, bunları satmaları, satın almaları veya ihraç etmelerini düzenleme yetkisi verirken fiyatların kontrol edilmesini de sağlıyor.
Son haftalarda hükümet, koronavirüs ile mücadele çabalarını eleştiren herkesi hedef aldı
Geçen ay, ABD İnsan Hakları Dairesi, virüs hakkında “yanlış haber” yaydığı iddiasıyla Mısır’da 15 kişinin tutuklandığını bildirdi. Bir doktor ve bir eczane çalışanı, yüz maskelerinin eksikliğinden şikayetçi oldukları Facebook video paylaşımları nedeni ile tutuklandı.
Rejim, hükümetin koronavirüs vakalarını olduğundan az gösterdiğini öne sürdükleri için bazı gazetecileri hedef aldı. Başka bir örnekte; mart ayında hükümet, gerçekte enfekte olan kişi oranının açıklanan vakaların en az 10 katı olabileceğini iddia eden uzmanların verilerini yayımlayan Batılı bir gazeteciyi Mısır’ı terk etmeye zorladı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
100 milyonluk nüfusa sahip olan Mısır’da, yaklaşık 9 bin 400 doğrulanmış vaka ve en az 525 ölüm gerçekleşti. Bu istatistik, çok daha düşük nüfuslu ülkelerden çok daha az. Yetkililer şeffaf olduklarını ve açıklanan sayıların doğru olduğunu belirtiyor.
Yetkililer Müslüman Kardeşler’i suçladı
Mısırlı yetkililer, Müslüman Kardeşler’i, hükümetin virüsü kontrol altına alma çabaları hakkında söylentiler ve yalanlar yaymakla suçladı. İçişleri Bakanlığı da, bu grubun, yakın zamanda virüsten ölen bir doktorun gömülmesini önlemeye çalıştığını iddia etti.
Ancak aktivistler, salgını İhvan’a bağlama çabalarının, rejime muhalif olduğundan şüphelenilen herkese karşı daha fazla tutuklama ve tacize yol açabileceğini söylüyor. Bunun yanında, salgının siyasi mahkumları susturmak için de kullanıldığına değiniyor. Birleşmiş Milletler, 114 bin kadar mahkumun, on binlerce demokrasi eylemcisi, siyasi muhalif, gazeteci ve blog yazarı da dahil olmak üzere aşırı kalabalık bir grubun, hapishanelerde ve gözaltı merkezlerinde sağlık koşullarından yoksun halde tutulduğunu belirtiyor.
Siyasi mahkumların dış dünyayla iletişimi kesiliyor
Hükümet virüsün yayılmasını önlemek için mahkumların kitlesel olarak serbest bırakılması yerine, bölgedeki diğer otoriter hükümetlerin yaptığı gibi, mahkumların ailelerinin ve avukatlarının ziyaret taleplerini reddetti. Uluslararası Af Örgütü Mısır araştırmacısı Hüseyin Baoumi de, “Yetkili makamların, koronavirüs bahanesiyle aslında kontrolünü genişlettiklerini gördüğümüz en önemli alan, siyasi mahkumların dış dünyayla iletişim kurma yeteneğidir” dedi.
Baoumi ayrıca, rejimin salgını, ülkede kalan birkaç sivil toplum kuruluşunu veya çevrimiçi medyayı yıkmak için kullanabileceğinden ya da belki de toplumdaki gözetimi artırmak için virüs izleme uygulamalarını kullanabileceğinden endişe duyduğunu vurguladı.