Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

ABD’li oyuncu Tom Hanks koronavirüsle mücadelesini anlattı: “Kendimi çok yorgun hissediyordum ve hiçbir şeye odaklanamıyordum”

İngiliz The Guardian gazetesinden Hadley Freeman, ABD’li oyuncu Tom Hanks ile koronavirüs deneyimini konuştu. Oscar ödüllü oyuncu, eşi Rita Wilson ile birlikte koronavirüse yakalandıktan sonra geçirdikleri süreci, gerçek bir karamsar olup olmadığını anlattı ve geleceğe dair korkularından bahsetti. Söyleşinin bir kısmının Türkçe çevirisini paylaşıyoruz.  

Mart ayında dünya genelinde birçok ülke, koronavirüs salgınıyla gelen tehdidin boyutlarını kavramaya başlıyordu. Tom Hanks ve eşinin koronavirüs test sonuçları da mart ayında pozitif çıkmış, Hanks’in deyimiyle bir anda “koronavirüs salgınının ünlü felaket habercileri” konumuna düşmüşlerdi. Koronavirüse erken yakalandılar. Hanks ve eşi muhtemelen virüse yakalanan ilk ünlü isimlerdi. 10 Mart 2020 tarihinde koronavirüs test sonuçları pozitif çıkan çift, takip eden üç günü hastanede geçirdi. 

Tom Hanks, bir film çekimi için bulundukları Avustralya’da kendisinin ve eşinin koronavirüs testlerinin pozitif çıktığını bir sosyal medya paylaşımıyla duyurmuştu.

Hastalığın geride bıraktığı herhangi bir yan etki olup olmadığı sorusunu “Hayır, gayet iyiyiz” diyerek yanıtlayan Hanks, “Virüsün vücudumuzdaki etkilerini neredeyse iki hafta boyunca hissettik. Bu süreçte tuhaf bir şekilde benim ve eşimin vücudu virüse karşı farklı tepkiler verdi. Eşim tat ve koku duyularını tamamen yitirdi, sık sık midesi bulanıyordu ve ateşi benden daha yüksekti. Benimse vücüdumdaki bütün kaslar ağrıyordu, kendimi çok yorgun hissediyordum ve hiçbir şeye odaklanamıyordum. Dikkatimi toplayabildiğimde bile bu en fazla 12 dakika sürüyordu” diyor. Gülerek, “Gerçi odaklanamama kısmı benim için genelde geçerli ya neyse” diye ekliyor. 

Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) döndüklerinde, Hanks’in eşi Wilson oldukça sarsılmış ve endişeliydi. Peki Hanks korkmuş muydu? Daha bu soruyu duyar duymaz yüzündeki ifade değişti. Hissettiklerini, “Hastanedeyken kendi kendime dedim ki 63 yaşındayım, Tip-2 şeker hastasıyım, kalbimde bir stent var, bütün bunlar beni risk grubuna sokuyor. Bu yüzden, oldukça endişelendim” diyerek özetledi. Ancak doktorlar onlara, ciğerlerinde zatürre başlangıcına benzer bulgulara rastlanmadıkça ve ateşleri fazlasıyla yükselmedikçe endişelenmemelerini söyledi. Hanks, “Sakin ve iyimser biriyimdir. Öyle ‘Bu sabah uyandık da bakalım yarını görebilecek miyiz’ diye düşünenlerden değilim” diyor. 

“Her ne kadar devlet başkanı aksini iddia etse de kimsenin ’Ben payıma düşeni yapmıyorum işte’ deme lüksü yok”

Tom Hanks’e ülkesinin koronavirüs salgınıyla mücadele yöntemleri hakkında ne düşündüğünü soruyorum. Verdiği cevap, “ABD’de ne yönetimin ne de bireylerin koronavirüs salgını süresince takındıkları tutumu anlamlandırabiliyorum” oluyor. “Herkesin üç temel noktaya dikkat etmesi gerekiyor: Maske kullanmak, fiziksel mesafeyi korumak ve ellerini sık sık yıkamak. Toplulumuzda bunun da siyasal bir mesele haline geldiğinin farkındayım ama bu noktaya nasıl geldik, anlayamıyorum. Her ne kadar devlet başkanı aksini iddia etse de kimsenin ’Ben payıma düşeni yapmıyorum işte!’ deme lüksü yok. Ben büyürken siyasi liderlerin sakin tutumlarıyla topluma örnek olabildiklerini ve bilgece tavsiyeler verebildiklerini gözlemledim. Bugün için ise bunları söylemek maalesef mümkün değil” diyor Hanks, tek kaşı hafifçe yukarıda. 

İzolasyon sürecinin nasıl geçtiğini soruyorum bu kez de. “Aslında halimden oldukça memnunum. Çocuklarımı ve birkaç arkadaşımı görebiliyorum. Hiçbirimizin yanıtını bilmediği, ’Peki ya şimdi ne olacak?’ sorusundan başka bir şey yok aklımda.” 

Onu biraz neşelendirmek için, “Şu an dünyanın herhangi bir yerinde koronavirüsle mücadele eden insanlara bir tavsiyede bulunmak istesen, onlara ne söylerdin?” diye soruyorum. Hanks, “Tavsiye mi? Benim gibi bir adamdan mı? Ben bile kendi tavsiyeme güvenerek hareket etmem” diyor. 

Biraz daha ısrar edince, “’Castaway“i (Türkçe’ye “Yeni Hayat” olarak çevrilen, başrolde Tom Hanks’in yer aldığı 2000 yapımı bir film) çektiğimizde 52 karttan oluşan destede bir kartın eksik olduğunu biliyorduk. Greyhound’da ise (Türkçe’ye “Atlantik Savaşı” olarak çevrilen 2020 yapımı film) canlandırdığım karakter Kraus’un elinde ’Dün, bugün ve sonsuza dek’ yazılı bir kart var. İnsanoğlu olarak elimizde kalan sadece bu. Koronavirüs salgınıyla gelen panik, küresel ekonominin sarsılması, George Floyd’un ölümü… Bütün bunlar hepimiz için birer hesaplaşma. Bizi hayata bağlayacak ne kaldı? Dün ne yaptığımızı ölçüp biçebilir, bugün için bir plan yapabilir ve sonsuza dek umut edebiliriz. Hepsi bu! Benim verebileceğim tek tavsiye bu. Belki çok büyük laflar değil bunlar, ama umuttan başka ne kaldı gerçekten” diyerek tamamlıyor sözlerini Tom Hanks. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.