Medyascope özel yayınında Özge Çakır Somlyai’nin konuğu, uzun zamandır İsveç’te yaşayan, halihazırda şehir planlama alanında doktora çalışmalarını sürdüren Aslı Tepecik idi. Tepecik, koronavirüs salgınıyla mücadele stratejisi nedeniyle zaman zaman övgülere layık görülen, zaman zaman da eleştirilere maruz kalan İsveç’te salgınla ilgili güncel durumu, yaz boyunca neler yaşandığını, nelerin değiştiğini, nelerin aynı kaldığını anlattı.
İsveç’te salgının başlangıcından bu yana 96 bin 743 koronavirüs vakası tespit edildi. 5 bin 924 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybetti, 24 kişi ise yoğun bakım tedavisi görüyor. Yoğun bakım tedavisine ihtiyaç duyan hasta sayısının azlığına dikkat çeken Tepecik, virüsten kaynaklanan ölümlerin büyük bir bölümünün salgının ilk döneminde, mart-nisan aylarında gerçekleştiğini belirtti. Tepecik, İsveç’te koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin önemli bir çoğunluğunu ise bakımevlerinde kalan yaşlıların oluşturduğunu dile getirdi.
Aslı Tepecik, ağustos-eylül itibarıyla vaka sayılarında görülen azalmayla birlikte, başlangıçta İsveç’in salgınla mücadelesini eleştirenlerin bile hükümete ve İsveç’in bu süreçte benimsediği esnek planın mimarı, salgın hastalıklar uzmanı Anders Tegnell’e hak vermeye başladığını söyledi. Ancak son günlerde vaka sayısında artış görülmeye başladığını belirten Tepecik, yaşlı bakımevlerine ziyaretlerin yeniden yasaklanması gibi, risk gruplarını korumaya yönelik önlemlerin alınabileceğini düşünüyor.
“İsveç’te halkın yüzde 90’ı maske kullanmıyor”
Birçok ülkede salgın nedeniyle kamusal alanlarda maske kullanımı zorunlu hale gelirken İsveç’te Anders Tegnell başta olmak üzere uzmanların büyük bir bölümü maske kullanılmasını tavsiye etmiyor. Tepecik, bugünlerde İsveç’in kuzeyindeki bazı kentlerde belediye yönetimlerinin maske kullanımının gerekli olup olmadığını tartışmaya açtıklarını belirtti ve “İsveç’te maske kullanımı tuhaf karşılanıyor. Maskenin bilimsel olarak kanıtlanmış herhangi bir yararı olmadığını düşünüyorlar. Anders Tegnell böyle düşünüyor ve halk da buna göre hareket ediyor. İsveç’te halkın yüzde 90’ı maske kullanmıyor” dedi. Kendisinin ve eşinin özellikle süpermarketler gibi kapalı ve kalabalık alanlarda yine de maske kullanmayı tercih ettiklerini söyleyen Tepecik, “Maske takınca tuhaf bakışlara maruz kalıyoruz” diye ekledi.
Anders Tegnell, haziran ayında İsveç’te koronavirüs yüzünden çok fazla can kaybı olduğunu kabul etmiş ve “Virüsün yayılmasını önlemek için daha dikkatli adımlar atmamız gerekirdi” açıklamasını yapmıştı. Tepecik, bu açıklamanın ardından ülkede uygulanan koronavirüs testlerinin sayısında artış olduğunu belirtti. İsveç’te, diğer ülkelerde olduğu gibi test merkezleri bulunmuyor. Sürecin işleyişini “Bunun yerine, internet üzerinden sipariş ettiğiniz test kiti evinize gönderiliyor, evde testi kendiniz yaptıktan sonra kapalı bir zarfta geri gönderiyorsunuz” diye özetleyen Tepecik, Tegnell’in haziran ayındaki açıklamasına kadar İsveç’te test uygulamasına karşı olumsuz bir tavır gözlemlediğini belirtti.
Okullarda öğretime devam edilmesiyle ilgili kararı bir bakıma haklı bulduklarını belirten Tepecik, “Eleştireceğimiz bir şey varsa o da topluma salgınla mücadele hakkında detaylı bilgi verilmemesiydi. En azından biz böyle hissettik. Hükümet, İsveç’in özellikle başkent Stokholm ve çevresinin kozmopolit yapısını göz önünde bulundurmadı ve kamuoyunu izledikleri stratejiyle ilgili yeterince bilgilendirmedi. Önlemler genelde tavsiye niteliğindeydi, uygulamadığınız takdirde herhangi bir yaptırımla karşılaşmıyorsunuz. İsveç’te özellikle yerli halk hükümetin söylediklerine harfiyen uymayı tercih ediyor ama böyle kozmopolit bir toplumda herkesin aynı özeni gösterdiğini söyleyemeyiz” dedi.
Aslı Tepecik, Tegnell İsveç’te sürü bağışıklığını salgınla mücadelede bir strateji olarak benimsemediklerini belirtse de toplumun büyük bir kısmının virüse maruz bırakıldığını, dolayısıyla bir nevi sürü bağışıklığı uygulandığını düşünüyor.