Arap Baharı denilen toplumsal hareketlilik bundan on yıl önce Araplar’ın çoğunlukta olduğu coğrafyada ilk olarak Tunus’ta başlamıştı. O gün sokakları dolduran gençler, Tunus’u demir yumrukla yöneten Zeynel Abidin Bin Ali ve yönetimine karşı ayaklanmıştı.
Eylemcilerin taleplerini özetleyen bir slogan şöyle diyordu: “Ekmek, özgürlük, haysiyet.” Bu eylemlerde çoğunluğu oluşturan gençler, sokağa çıkma nedenlerini ülkedeki siyasal ve sosyal adaletsizliğe bağlıyordu. Eylemlerin ardından kısa bir süre sonra Zeynel Abidin Bin Ali yönetimi düştü. Ancak sosyal ve siyasal adaletsizlik sorunları olduğu gibi yerinde kaldı.
Yaklaşık on yıldır ufak protestolar halinde devam eden toplumsal hareketlilik en son 2018 yılının başında kitleselleşmişti. Tunuslular bugün bir kez daha salgının daha da artırdığı ekonomik krize karşı sokağa çıktı.
Hükümetin koronavirüs salgınına karşı sokağa çıkma yasağını 16.00’ya çekmesi üzerine Tunus’un farklı bölgelerinde yaşayan binlerce insan bu kararı, ekonomik sorunları ve yolsuzluk iddialarını protesto etmek için sokaklara döküldü.
Ettadhamen bölgesinde yaşayan ve işsiz olan Skander Brahami, “Salgın var, insanlar ölüyor, şimdi de saat 16.00 yasağını getirdiler, halk bu acıyı yalnız başına göğüslüyor. Koronavirüs bizim ilk endişemiz değil, bize aş ve iş bulun” dedi. Eylemciler siyasetçilerin kendi iktidar kavgalarını verirken salgının aileleri ve insanları büyük bir güvencesizlik batağına çektiğini görmezden geldiklerini belirtiyor.
Tunus İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre şu ana kadar 632 eylemci gözaltına alındı.
Tunus’taki protestoları, Harvard Üniversitesi’nde araştırmalarına devam eden ve Tunus üzerine çalışan siyasetbilimci Aytuğ Şaşmaz’a sorduk: