Boğaziçi Üniversitesi rektör ataması protestoları: 10 üniversiteli hangi suçlamalardan tutuklandı?

Prof. Dr. Melih Bulu’nun AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının ardından başlayan eylemlerde yüzlerce kişi gözaltına alınırken, ikisi Boğaziçi Üniversitesi’nden toplam 10 üniversiteli tutuklandı. 1 Şubat’tan bu yana devam eden tutuklamalarda öğrencilerin hangi suçlamalardan tutuklandıklarını Hazar Dost ve Fırat Fıstık derledi. 

30 Ocak’tan itibaren başlayan gözaltı, tutuklama, ev hapsi silsilesini kronolojik olarak anlatmak, yargılama süreçlerinde yaşananları, suçlamaları daha net şekilde görmemizi sağlayabilir. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, 4 Ocak’tan bu yana, ”Kayyum rektör istemiyoruz” diyerek gerek okul içinde gerekse okul dışında eylem yapıyor. 9 Şubat Salı günü itibariyle okul içinde devam eden eylemlerde zaman zaman yürüyüşler, konserler, sergiler ve anmalar yapılıyor.

Selahattin Can Uğuzeş ve Doğu Demirtaş: “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve alenen aşağılama” suçundan tutuklandı

30 Ocak’ta, Bulu’ya yönelik protestolar kapsamında üniversitenin içinde açılan bir sergide yer alan LGBTİ+ bayraklı Kâbe görselinin sosyal medyada tepki görmesinin ardından savcılık, ”halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçundan soruşturma başlattı. Olayla ilgili beş üniversiteli gözaltına alınırken mahkeme, 31 Ocak’ta Selahattin Can Uğuzeş ve Doğu Demirtaş’ın tutuklanmasına, iki kişinin de ev hapsi tedbiriyle serbest bırakılmasına karar verdi.

Yargılama aşamasında tutuklama doğru bir karar mı?

Mahkeme, Boğaziçi Üniversitesi Fizik bölümü öğrencileri Selahattin Can Uğuzeş ve Doğu Demirtaş hakkında verdiği tutuklama kararını, savcılığın yürüttüğü soruşturmadan farklı olarak, ”halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve alenen aşağılama” suçundan verdi. Üniversitelilerin avukatı Levent Pişkin, kendisine tutuklamalardaki gerekçeyi sorduğumuzda ”Bu suçun tedbiri tutuklama değil. Ceza alsalar bile hapis yatmaları gerekmiyor” dedi.

Bunun yanında, Uğuzeş ve Demirtaş, soruşturmaya konu olan ”Kâbe” çalışmasını yapan kişiler değil, yalnızca sergiyi düzenleyen kişilerdi. İki öğrenci ifadelerinde, “Eserler bize elektronik posta yoluyla gönderildi, biz de hiçbir düzenleme yapmadan çıkartıp sergiye astık” demişti.

Uğuzeş ve Demirtaş’ın tutuklanmasının ardından Boğaziçi Dayanışması, ”Arkadaşlarımızı serbest bırakın demek için yarın (1 Şubat) Güney Kampüs önünde toplanıyoruz’‘ mesajıyla eylem çağrısında bulundu. 

1 Şubat’ta basın açıklaması yapmaları engellenen Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, polisin okul çevresinde aldığı yoğun tedbirler eşliğinde Hisarüstü ve Bebek bölgelerinde eylem yaparken polis öğrencilere müdahale etti. Kampüsteki Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri de ”Kayyum rektör Melih Bulu bize bir açıklama yapana kadar rektörlük önünden ayrılmıyoruz” diyerek rektörlük önünde oturma eylemi düzenledi.

Polis, 1 Şubat günü saat 21.00 sıralarında okula girerek içeride bekleyişini sürdüren öğrencilere müdahale etti. 

İstanbul Valiliği, okul içindeki oturma eyleminden ve öğle saatlerinde dışarıda yapılan eylemlerde 159 öğrencinin gözaltına alındığını açıkladı.

Aynı gece Boğaziçi Dayanışması, polis nedeniyle yapılamayan basın açıklamasını 2 Şubat’ta yapmak için İstanbul Kadıköy’de bulunan Rıhtım Meydanı’na çağrı yaptı. Fakat İstanbul Valiliği, yapılan çağrı üzerine Rıhtım Meydanı’nı “eylem yasağı olan bölge” olarak açıkladı. 

Polis öğrencilerin 2 Şubat’ta Rıhtım Meydanı’nda toplanmasına izin vermezken üniversiteliler, eylemlerini Kadıköy sokaklarında yaptı. Polis ve öğrenciler arasında olaylar yaşanırken İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Kadıköy’deki eylemlerde toplam 93 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Fotoğraf: Murat Bay

Şilan Delipalta ve Anıl Akyüz: Görevi yaptırmamak için direnme suçundan tutuklandı

Kadıköy’de gözaltına alınan öğrencilerden çoğu 3 ve 4 Şubat günlerinde serbest bırakıldı. Fakat 23 kişilik bir grup, 5 Şubat’ta savcılığa getirildi. Öğrencilerden 10’u tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilirken mahkeme, Şilan Delipalta ve Anıl Akyüz’ün “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan tutuklanmasına karar verdi. 

Şilan Delipalta’nın avukatı Armağan Çağan Yazıcı, tutuklamaların hukuksuz olduğunu belirterek, “Öğrencilerin tutuklandıkları, ‘polise görevini yaptırmama’ suçunun alt sınırı altı ay, üst sınırı ise üç yıl. Anıl ve Şilan’ın daha önce kesinleşmiş suçları yok. Suçun işleniş şekli göz önünde bulundurulduğunda alt sınırdan ceza verilmesi gerekiyor. Zaten bu da yargılamanın sonunda çıkacak karar. Yani altı ay ceza alırlarsa bile hapse girmiyorlar. Fakat şu an hapis cezası bile olmayan bir suçtan öğrenciler tutuklu yargılanıyor” diye konuştu.  

Ömer Şengel, Necmettin Erdem, Akın Karakuş ve Murat Can Demir: Üç ayrı suçtan tutuklandılar, deliller soruşturma dosyasına ait değildi

5 Şubat’ta, Kartal’daki Anadolu Adliyesi’ne yine Boğaziçi Üniversitesi rektör protestolarına katılan öğrenciler savcıya ifade vermeye getirildi. Savcı, beş öğrenci için tutuklama talep ederken bir öğrenciyi adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Mahkemeye çıkan öğrencilerden Ömer Şengel, Necmettin Erdem, Akın Karakuş ve Murat Can Demir tutuklanırken Yunus Emre Karaca’ya “konut terk etmeme tedbiri” uygulanmasına karar verildi. 

Dört öğrenci, ’’kamu malına zarar vermek, polise görevini yaptırmamak için direnme, eyleme katılmak’’ suçlarıyla tutuklanırken mahkemenin, aynı suçlardan yargılanan Karaca’yı adli kontrolle serbest bırakması kafaları karıştırdı. Öğrencilerin mahkemesini takip eden avukat Baran Kaya, ”Öğrencilerin tutuklanması için delil karartma şüphesi ve kaçma şüphesi olması gerekiyor. Fakat bu öğrenciler zaten üç gün gözaltında kaldı. Deliller toplandı” diye konuştu.

Öğrencilere yöneltilen suçlamalardaki delillerin zayıf olduğunu belirten Kaya, “Emniyetin dosyaya koyduğu fotoğraflar var. Onlar da belirsiz. Kimin olduğu belli değil. Emniyet, ‘Bu budur, şu şudur’ diye dosyaya koymuş” diye konuştu. Normal şartlarda tutuklanma için suçun cezasının iki yıldan fazla olması gerektiğini de belirten Kaya, dosyaya savcılığa sorulmadan, “tesadüfi delil” koyulduğunu, savcının bu deliller için ayrı bir soruşturma açması gerektiğini söyledi. 

Fotoğraf: Ümit Bektaş

Beyza Buldağ: Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve suç işlemeye tahrik suçundan tutuklandı

7 Şubat tarihinde ise Muhammed Ünal ve Beyza Buldağ, ayrı yerlerde gözaltına alındı. İki öğrenci, çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanarak cezaevine gönderildi. İstanbul Valiliği, tutuklanan iki öğrenci için yaptığı açıklamada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatları doğrultusunda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından sosyal medyada “provokatif paylaşımlarla” ilgili çalışma yapıldığını belirtti.

Avukat Özgür Urfa, Beyza Buldağ’ın gözaltına alınmasında üç farklı neden olduğunu söylerken, “Bu suçlar, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, suç işlemeye tahrik ve cumhurbaşkanına hakaret’. Beyza’ya ifadesinde Boğaziçi Dayanışması tarafından yayınlanan ’12. Cumhurbaşkanı’na mektup’ başlıklı metin soruldu. Sosyal medyadan tutuklanan diğer arkadaşlarına özgürlük istemiş olması suç sayıldı” dedi.

Savcının Buldağ’ı, ”halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve suç işlemeye tahrik” suçlarından tutuklu yargılanması için mahkemeye sevk ettiğini söyleyen Urfa, yöneltilen suçlamaların hiçbirinin tutuklu yargılamayı gerektiren “katalog suçlardan” olmadığını belirtti. Urfa ayrıca, “Mahkeme, Beyza’yı, deliller toplanamadığı için tutukladı. Delil dedikleri şey zaten emniyette olan cep telefonu. Beyza çıkıp emniyetteki delili nasıl alabilir?” diye sordu.  

Avukat Özgür Urfa, Buldağ’ın tutuklu yargılandığı iki suçun üst sınırın bir yıl hapis cezası olduğunu belirterek, “Ceza alsa bile infazı gerçekleşmeyecek ama tutuklu yargılanıyor” dedi. Urfa, mahkemenin hukuki değil siyasi bir karar verdiğini de söylerken Beyza’nın kamuoyunun ses vermesiyle tahliye edilmesini umduklarını belirtti. 

Muhammed Ünal: Suç işlemeye tahrik suçundan tutuklandı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyesi Muhammed Ünal ise 3 Şubat’ta gözaltına alındı. Ünal’ın avukatı Nagehan Avcil, müvekkilinin gözaltına alınması için herhangi bir makul şüphe olmadığını belirterek şunları söyledi: “Gözaltına alındığında benim adımı vererek avukat istemesine rağmen polisler tarafından bana haber verilmedi. Kendisine ‘Avukat talep etmiyorum’ yazan bir kağıt imzalatmışlar. Ben Muhammed’i sadece savcılıkta görebildim.”

Ünal, “suç işlemeye tahrik” suçundan savcılığa sevk edildi. Avukat Nagehan Avcil, savcının Ünal’ın suç işlediğine dair tek kanıt olarak kendilerine telefon numarasının son iki hanesini gösterdiğini belirterek, ”Muhammed için yapılmış herhangi bir şikayet ya da ihbar yok. Sadece telefonun son iki hanesi suçlamalarda bahsi geçen ‘direniyoruz1’ adlı hesapla aynı” dedi. 

Avcil, Muhammed Ünal’ın tutuklandığı suçun katalog suçlardan olmadığını belirterek, “Bu suçtan tutuklamak mümkün değil. Kaçma şüphesi ya da delil karartma şüphesi yok. Mahkeme, politik bir karar verdi” diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.

İlgili içerikler