Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türk Tabipleri Birliği, “İstanbul için beş acil tedbir” açıkladı: “İstanbul’daki vaka sayıları son altı haftada 10 kat arttı, daha fazla kötüleşmemesi için kapanma şarttır”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) bugün (6 Nisan), İstanbul Tabip Odası’nın (İTO) Cağaloğlu’ndaki binasında “Daha fazla gecikmeden! İstanbul için beş acil tedbir” başlıklı bir toplantı yaptı. İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, yönetim kurulu üyeleri Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, Dr. Osman Öztürk, Dr. Güray Kılıç ve Dr. Murat Ekmez’in katıldığı toplantıda, İstanbul için alınması gereken acil tedbirler ele alındı. 

Dr. Osman Öztürk, İstanbul’un, Samsun’dan sonra en yüksek vaka sayısına sahip olduğunu ve altı haftalık bir sürede koronavirüs vakalarının 10 kat arttığını belirtti. Öztürk, İstanbul için önerilen beş acil tedbiri şöyle sıraladı:

“İstanbul’daki durumun daha fazla kötüleşmemesi için aşağıdaki tedbirlerin hızla hayata geçirilmesi gerekmektedir:

1- Yaygın test/hızlı aşılama

2- -Ekonomik-sosyal destekli ‘kapanma’/kademeli-kontrollü ‘açılma’

3- Sistematik filyasyon/etkili izolasyon

4- Acil kamulaştırma/yeniden sosyalizasyon

5- Şeffaf yönetim/insan hakları merkezli salgın mücadelesi”

 “Vaka sayıları son altı haftada 10 kat arttı”

TTB’nin açıklamasının tamamı şöyle:

“Ülkemizde 11 Mart 2020’de ilk vakanın resmi olarak bildirilmesinden beri hiçbir zaman tam olarak kontrol altına alınamayan koronavirüs salgını, daha önce Mart-Nisan 2020 ve Kasım-Aralık 2020’da yaşanan pik değerlerini de geçen en yüksek vaka sayısına ulaşmıştır. İstanbul’da şubat ortasında yüz binde 60 olan aktif vaka sayısı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kademeli normalleşme’ açıklaması yaptığı mart ayı başında 111’e, mart ortasında 251’e, bir hafta sonra 401’e, geçtiğimiz hafta ise hızla yükselerek 591’e çıktı. Bu sayı Türkiye ortalamasının üzerinde olup, İstanbul Samsun’un ardından vaka sayısında ikinci en yüksek il durumundadır. Altı hafta içerisinde vaka sayısı 10 kat artmıştır. Bir aylık seyir ‘kademeli normalleşme’ uygulamasının fiyasko ile sonuçlandığını göstermektedir. Ülkemiz günlük yeni vaka sayısında Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sıraya yükselmiştir.

Koronavirüs salgınının ilk piki sırasında alınan tedbirler (ülkeler ve iller arası seyahatin kısıtlanması, restoranların, AVM’lerin ve ibadethanelerin kapatılması, okulların kapatılması, mesai saatlerinin azaltılması, her türlü toplu etkinliğin yasaklanması, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması) vaka sayısında hızlı bir azalma sağlamıştır. Ancak haziran başında kontrolsüz bir şekilde başlatılan açılma nedeniyle salgın tüm ülkeye yayılmış, eylül ayından itibaren vaka sayısında yeniden artış başlamış, ekim ayı sonunda ikinci pik olarak kendini göstermiştir. Kasım ve aralık ayları ise en fazla ölümün yaşandığı aylar olmuş, hastanelerde yoğun bakımlar yetersiz kalmış, hastalar acillerde sedye üzerinde, hastalık şüphesi olan yurttaşlar test kuyruklarında saatlerce beklemiştir. Bunun üzerine ‘tam kapanma’ çağrılarına karşılık alınan yarım tedbirlerle daha uzun sürede olsa da vaka sayında azalma sağlanabilmiştir. Yasaklar sürerken lebalep salonlarda yapılan parti kongreleri, kalabalık cenaze törenleri yanında hak arama ve ekonomik/demokratik talepleri dile getiren eylemlere orantısız güç kullanarak müdahalede bulunma/yasaklama bu dönemde de devam etmiş, ‘salgın tedbirleri’ siyasi iktidarın her türlü muhalefeti baskı altına alma aracı olarak kullanılmıştır.”

Açıklamanın okunmasının ardından tekrar söz alan Dr. Osman Öztürk şöyle konuştu: “Bir yıldır devam eden salgın sürecinde Türkiye’nin en büyük avantajı yaşlı nüfusunun az, genç nüfusun fazla olmasıydı. Ancak bu avantaj doğru kullanılamadı, yaşlı nüfusumuzu koruyamadığımız gibi bugünlerde genç nüfus da yoğun şekilde hastalanıyor. Bu süreçte Türkiye’nin en büyük dezavantajı ise salgına siyasal İslamcı rejim altında yakalanması oldu. Türkiye’nin salgının bedelini bu kadar ağır ödemesinin sorumlusu bu rejimdir.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.