Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Anayasa Mahkemesi, 10 Ekim Ankara katliamında yaralanan Hasan Kılıç’ın başvurusunu değerlendirdi: “Yaşam hakkının usul boyutu ihlal edilmiştir”

10 Ekim Ankara katliamında yaralanan Hasan Kılıç, kamu makamları tarafından öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olduğunu ileri sürdüğü canlı bomba saldırısı neticesinde yaralanmasından kaynaklanan zararlarının tazmini istemiyle açtığı davada çıkan kararı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. Başvuruyu inceleyen AYM, anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.

10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’nın Ulus semtinde düzenlenen Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi’ne yapılan bombalı saldırı sonucunda 102 kişi hayatını kaybederken yüzlerce kişi yaralanmıştı. Ankara Garı önündeki saldırının ardından alanda büyük bir panik yaşanırken yaralılara ilkyardım yapıldığı ve bu kişilerin hastaneye taşındığı sıralarda alandaki kişilerle polis arasında gerginlikler yaşanmıştı. 

“Saldırı, kamu makamları tarafından önlenebilir nitelikteydi”

Katliamdan yaralı olarak kurtulan Hasan Kılıç, kamu makamları tarafından öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte olduğunu ileri sürdüğü canlı bomba saldırısı neticesinde yaralanmasından kaynaklanan zararlarının tazmini istemiyle açtığı davada, olayın idarenin kusuruyla meydana geldiğine ilişkin iddialarının değerlendirilmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü. Hasan Kılıç tarafından 27 Ocak 2021 tarihinde yapılan 2018/22085 numaralı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi (AYM), anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.

“Saldırıda yaralanan kişilere acil sağlık hizmetleri yeterince sağlanamadı”

AYM’nin bugün (7 Nisan 2021) açıkladığı karar şöyle:

“Başvurucu, miting öncesinde asgari güvenlik önlemlerinin alınmadığını, saldırıda yaralanan kişilere acil sağlık hizmetlerinin yeterince sağlanamadığını hatta bu hizmeti yerine getiren kişilere güvenlik güçlerinin gazla müdahalede bulunduğunu ve bu müdahale nedeniyle cankurtaranların olay yerine geç ulaştığını iddia ederek İçişleri Bakanlığı’ndan manevi tazminat talep etmiştir. Başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine başvurucu, İdare Mahkemesi’nde tam yargı davası açmıştır. Başvurucu ayrıca söz konusu iddialar yönünden elinde bulunmayan bazı delillerin toplanmasını talep etmiş ve Ön İnceleme Raporu’nun bir örneğini İdare Mahkemesi’ne sunmuştur.”

Hasan Kılıç’a 25 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmişti

Açıklamada İdare Mahkemesi’nin, idari hizmetin işleyişine ilişkin kusur bulmadığı belirtilerek sosyal risk ilkesi çerçevesinde başvurucu Hasan Kılıç’a dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte 25 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği hatırlatıldı.

“Delillerin değerlendirilip değerlendirilmediği anlaşılamadı”

AYM’nin yazılı açıklamasında İdare Mahkemesi’nin, söz konusu sonuca nasıl vardığı konusunda herhangi bir gerekçe sunamadığı belirtilirken Kılıç’ın toplanmasını talep ettiği delillerin toplanıp toplanmadığı ve yine Kılıç tarafından sunulan delillerin değerlendirilip değerlendirilmediğinin anlaşılamadığına hükmedildi. Kılıç’ın başvurusunda, olayda yaşamı koruyucu önlemlerin alınmadığı ve güvenlik güçlerinin patlamadan sonraki müdahalelerinin saldırının sonuçlarını ağırlaştırdığı iddiaları da bulunuyordu. AYM, Bölge İdare Mahkemesi’nin bu iddiaları da açık şekilde değerlendirmediğine karar verdi.

“Anayasa Mahkemesi yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir”

AYM’nin açıklamasının sonunda ise şu ifadelere yer verildi: “Başvurucunun açtığı tam yargı davası idarenin yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiği iddiasına dayanmaktadır. Bu husus gözetildiğinde uyuşmazlığın çözümü için gerekli delillerin toplanması ve başvurucunun anılan iddiaların karşılanması gerektiği açıktır. Bu nedenle mahkemelerin anayasanın 17. maddesinin gerektirdiği dikkat ve özende inceleme yapmadıkları sonucuna varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.


AYM’nin kararında atıfta bulunduğu anayasanın 17. maddesi şöyle: 
1. Kişinin Dokunulmazlığı, Maddi ve Manevi Varlığı
Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz, kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz. Meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır.

Ne olmuştu?

10 Ekim 2015 günü Ankara Ulus’taki Ankara Garı önünde Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından düzenlenen ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Emek Partisi (EMEP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi ile Emekçi Hareket Partisi (EHP) gibi pek çok siyasi partinin katıldığı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi ’ne düzenlenen canlı bomba saldırısı sonucunda 102 insan yaşamını yitirmişti, yüzlerce kişi ise yaralanmıştı. İki canlı bomba tarafından yapılan bu katliamı IŞİD üstlenirken saldırı kayıtlara, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı saldırısı olarak geçti. 

Yürütülen yaklaşık bir yıllık soruşturma sürecinin ardından dava başlarken 3 Ağustos 2018 tarihinde tutuklu sanıkların yargılandığı davada karar açıklandı. Bu karar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi tarafından 12 Ekim 2020 tarihinde onandı. Firari sanıklar yönünden yürütülen dava ise devam ediyor. Bu davanın 11. duruşması 9 Haziran 2021 tarihinde saat 09.30’da, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Duruşma Salonu’nda yapılacak.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.