Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İçki satışı yasağına tepkiler büyüyor – Av. Ali Gül: “Valilikler belediye başkanlarının imzalarını almadan, imza var gibi idari işlem yapmış, bu evrakta sahtecilik suçudur”

Alkollü içki satışının 17 günlük “tam kapanma” boyunca il hıfzıssıhha kurulları kararlarıyla yasaklanmasına tepkiler büyüyor. Avukat Ali Gül konu hakkında Medyascope’a konuştu, yasağın kanun dışı olduğunu söyledi. Gül, kararlarda imzalarının bulunmadığını söyleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) belediyelerinin başkanlarını da “kurul kararlarını rastgele imzaladıkları” gerekçesiyle eleştirdi ve dava açabilmek için belediye başkanlarından destek beklediğini belirtti.

Avukat Ali Gül, tam kapanmaya ilişkin yayınlanan genelgede alkollü içki satışının yasaklanmasına dair bir madde bulunmadığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Alkollü içki satışının ne genelgeyle ne de kanunla 17 gün boyunca aralıksız olarak yasaklanması mümkün değil. Kaldı ki yayımlanan kapanmaya ilişkin genelgede de alkollü içki satışına ilişkin herhangi bir ibare yok. Şu anda Türkiye’de alkollü içki satışı serbest. Daha önce hafta sonları bir yasak getirmişlerdi, ‘Tekel bayileri kapalı, haksız rekabet olmasın diye marketler de içki satmasın’ demişlerdi. O zaman da biz buna dava açmaya çalışıyorduk. O zaman gücümüz yetmedi ama araştırma yaptık, birçok yerde il hıfzıssıhha kurullarına karar aldırdılar ve ‘alkollü içki satışının yasaklanmasına dair karar’ diye imzaladılar.

“Türkiye, buyrukla yönetilebilecek bir devlet değil”

17 günlük tam kapanma sürecinde de dava açma hazırlığına girdiklerini ancak sözlü bir yasak getirildiğini söyleyen Ali Gül, şöyle devam etti:

“Biz buna dava açma hazırlığı yapıyorduk, geçen hafta sözlü bir yasak getirildi. Bakanın bir ifadesi vardı. Devamındaki günlerde özellikle küçük illerde polis gidip esnafa ‘İçki satamazsın, bakan söyledi, televizyonda gördük’ gibi saçma sapan sözler söyledi ve satmamalarını ikaz etti, ‘Ceza keseriz’ dedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti buyrukla yönetilebilecek bir devlet değil neticede. Bir karar almak istiyorsanız, hukuksuz bile olsa bir yazıya dayanmanız, karara dayanmanız gerekir bir hürriyeti kısıtlamak için. Ama sözlü olarak nitelediler, çok fazla tepki gelince yavaş yavaş il hıfzıssıhha kurullarında karar almaya başladılar. 23 şehirdi en son, hâlâ da karar almaya devam ediyorlar mı bilmiyorum. 23 ilde de karar aldık, ‘Alkol satışını yasaklıyoruz’ yazmışlar. Kararlarda hep benzer ve dayanağını da ilginç bir şekilde genelgeden alan ifadeler yazmışlar. Hiçbir açıklama, gerekçelendirme bile yok.”

“Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın ‘Zorunda kaldım’ ifadesi yalan”

Alkollü içki satışını yasaklayan il hıfzıssıhha kurulu kararlarına dava açmaya hazırlanırken kararların Antalya hariç yaklaşık 23 ilde oybirliği ile alındığını fark ettiklerini belirten avukat Ali Gül, “belediye başkanlarının evrakta ne yazdığına dikkat etmeden imza attıklarını” savundu ve ekledi:

“Hepsinde belediye başkanları da toplantıya katılmış olarak gözüküyor. Belediye başkanlarının ıslak imzasıyla yayımlamamışlar, kimisi zaten basın duyurusuyla çıkmış. Orada, ‘İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 23. maddesindeki üyeler geldi, toplantı yapıldı, oybirliği ile bu karar alındı’ yazıyor. Biz bunu görünce esasen ilk önce partiye döndük, ben CHP içinde birilerine de sordurmaya gayret ettim. Onlar da bunu yalanlamadılar. Zannediyorum ki Çanakkale Belediye Başkanı üzerinden, hatta doğruladılar, o beyefendi imzalamış son kararı da. Ülgür Gökhan’ın ‘Zorunda kaldım’ ifadesi yalan. Hiç dikkat etmedikleri bir evrak, o şekilde imzalamışlar. İl hıfzıssıhha kurulu kararlarına bakarsanız mesela Kırklareli, öncekilere de bakarsanız bütün imzalar aynı ve ikinci sayfada. Bu şu demek, o imzalar verilmiş. O imzalar toplu halde verilmiş valiliklere, demişler ki sen kararı al geç. Biz tepki gösterdiğimiz için imzalı bir karar yayınladı önce valilik. Ben, Mehmet Kesimoğlu’na kafama göre tepki göstermedim. Kendisinin yardımcısı imza atmış. O karar benim elimde duruyor. Kesimoğlu bana mention attığında onunla da paylaştım. Valilik bunu paylaştı. Sonra bu rezilliği ortaya çıkarınca apar topar o sayfayı değiştirdiler. Aynı kararı yeniden yayınladılar. İmza sayfası değişmiş Mehmet Kesimoğlu’nun başkan yardımcısı ‘İmzadan imtina ediyorum’ demiş. Bu oradaki sahtekârlığın çok bariz bir göstergesi. Ortada bir oybirliği var ise ‘İmzadan imtina ediyorum’ diyemezsiniz. Siz dersiniz ki ‘Ben buna katılmıyorum, muhalefet şerhi yazacağım’. Çünkü Antalya’da bunu Tabipler Odası yapmış. Orada karar oyçokluğu ile alınmış.”

“Valilikler, belediye başkanlarının imzalarını almadan, imzalı gibi idari işlem yapmış. Bu sahtecilik suçudur”

Avukat Gül, il hıfzıssıhha kurullarında kararların oybirliği ile alınması gibi bir zorunluluk olmadığına dikkat çekerek, muhalefet belediye başkanlarının kurul kararlarını imzalamada “korkunç bir tavrı” olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Belediye başkanları bu kararlara imza atmayabilirler. Belediye başkanı diyecek ki ‘Hayır senin böyle bir yetkin yok yasaklayamazsın’. Biz bu uyarıyı yapmasaydık muhtemelen belediye başkanları fark etmeden o kararları zaten imzalayacaktı. İzmir’de başka illerde iki-üç gün olmuş karar yayınlanalı, biz diyoruz ki ‘Sizin imzanızla karar yayınlanmış nasıl olur böyle bir şey?’ Belediye başkanı diyor ki ‘Biz imzalamadık ki’. Yani bizim söylememizle nasıl haberleri oluyor, bunun da cevabını vermeleri lazım. Şöyle bir alışkanlık yapmışlar kendi aralarında, bütün il hıfzıssıhha kurulu kararlarını hiçbir itiraz olmadan imzaladığı için belediye başkanları, valilik apar topar o kararı çıkarmış, ‘CHP’li belediye başkanları da zaten imzalar’ demiş, kurumlara dağıtmış. Benim belediye başkanlarına özellikle yüklenmek gibi bir derdim yok o yüzden Twitter’da yazmadım bunu ama aynı kararı Tunç Soyer aralık ayında imzalamış, hafta sonları içki satışı yasağı kararını. Bunu da imzalayacaktı biz uyarmasaydık.”

Gül, kararlara karşı dava açabilmeleri için belediye başkanlarından destek beklediklerini ve şikayette bulunmaları gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Burada muhalefet belediye başkanlarının da korkunç bir tavrı var. Rasgele imzalıyorlar o belgeleri. Ama valilik, belediye başkanlarının imzalarını almadan, imzalı gibi idari işlem kurmuş. Bu sahtecilik suçudur. Biz bununla ilgili suç duyurusunda bulunacağız ama şimdi Mehmet Kesimoğlu bizim açımızdan imzası taklit edilen kişi. Resmi belgede sahtecilik suçu her ne kadar ihbara, şikayete tabi olmasa da Kesimoğlu ‘Yanlışlık var, o benim imzam’ derse iftira suçundan olay bize dönebilir. Bu noktada belediye başkanlarından resmi bir açıklama bekliyorum. Onlar diyecek ki ‘Biz kararı imzalamadık’. Biz de ona dayanarak diyeceğiz ki ‘Valilik bu kararı imzalı gibi çıkarmış, işlem yapmış, valilik burada görevini kötüye kullanmış aynı zamanda da resmi belgede sahtecilik suçu işlemiş’. Bizim bu iddiada bulunabilmemiz için belediye başkanlarının arkamızda durması lazım. Onların da şikayetçi olması lazım. Ama ben böyle bir şey yapacaklarına da ihtimal vermiyorum. Aralarındaki ahbap-çavuş ilişkisini Mehmet Kesimoğlu’ndan biraz görebiliyoruz. Diğerlerinin ne derece var, ne derece yok bilmiyorum. Ama CHP’li belediye başkanlarından destek bekliyorum.”

Ali Gül ile söyleşimizin tamamını dinleyebilirsiniz:

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.