Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

UEFA Şampiyonlar Ligi finaline doğru – Roman Abramovich’in sanat eseri: Chelsea’nin hikâyesi

Rusya’nın en zengin isimlerinden Roman Abramovich’in 2003 yılında kulübü satın almasının ardından geçmiş yıllarındaki başarısızlıklarının acısını çıkarmaya başlayan mavi-beyazlı kulüp, Thomas Tuchel önderliğinde ikinci kez Avrupa’nın en büyüğü olmanın hayallerini kuruyor. 29 Mayıs Cumartesi günü UEFA Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester City ile kozlarını paylaşacak Chelsea’nin 2003 yılından sonra yaşadığı devrimi, Medyascope‘tan Kubilayhan Kavrazlı derledi.

Roman Abramovich

Roman Abramovich, Chelsea’yi satın aldı

1990’lı yılların sonlarından itibaren Ruud Gullit, Gianluca Vialli ve Gianfranco Zola önderliğinde küllerinden yavaş yavaş doğmaya başlayan Chelsea, 2003 yılının Haziran ayında kulübü satın alan Rus milyarder Roman Abramovich ile yükselişine hız verdi. Chelsea‘yi Avrupa futbolunun en büyük kulüplerinden bir tanesi yapacak bu olayın fitili, 23 Nisan 2003 tarihinde oynanan Manchester United-Real Madrid karşılaşmasının ardından ateşlendi. Manchester United’ın Real Madrid’i sahasında 4-3’lük skor ile yendiği UEFA Şampiyonlar Ligi mücadelesinde oynanan futbol, tüm izleyenleri olduğu gibi futboldan pek haz etmeyen Roman Abramovich‘i de etkiledi. Rus milyarder, 21. yüzyılın en büyük futbol maçlarından biri olarak gösterilen bu maçın ardından İngiltere’den bir kulübü satın alma fikrini aklına koydu ve yaklaşık iki ay sonra Chelsea’nin kapısına dayandı. İngiliz kulübünün mali olarak yaşadığı sıkıntılardan faydalanan Abramovich, Londra temsilcisini 160 milyon euroluk bir bedel karşılığında satın alarak futbol dünyasına adımını attı. Chelsea’nin eski CEO’su Trevor Birch, 2013 yılında London Evening Standard’a yaptığı konuşmasında Abramovich’in kulübü nasıl satın aldığını şu cümleler ile anlattı: ”O zamanlar kimse onun hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Hatta onu ilk tanıdığım zaman İngilizcesi bile yoktu. O gün geldi 10 dakika içinde kulübü satın alıp gitti.”

Joe Cole, Claudio Ranieri ve Juan Sebastian Veron

Claudio Ranieri, yıldızlar geçidi ile sezonu ilk ikide tamamladı

Chelsea’yi satın alan Rus milyarder Roman Abramovich, 2003-2004 sezonunda dönemin başarılı teknik direktörü Claudio Ranieri ile devam etme kararı aldı. 2000 yılından bu yana Maviler’i çalıştıran Ranieri, o güne kadarki hem en başarılı hem de en problemli sezonunu geçirecekti. Abramovich’in oldukça yüksek transfer bütçesi ayırdığı sezonda Chelsea, İrlandalı yetenek Damien Duff, Arjantinli ikili Juan Sebastian Veron ve Hernan Crespo, Fransız yıldız Claude Makelele, Romanyalı golcü Adrian Mutu ve İngiliz gençler Wayne Bridge, Joe Cole ve Glen Johnson gibi isimlere toplam 155 milyon euro bonservis bedeli ödeyerek kadrosuna kattı. Chelsea’ye Abramovich tarafından yapılan bu yatırım, İngiltere futbolunda yeni bir sayfanın açılmasına neden olacaktı. Kulüp tarihinin en iyi sezonlarından birisini geçiren Maviler, 49 yıllık aranın ardından İngiltere Premier Lig’i ilk iki sıra içerisinde tamamlamayı başardı. Ancak ”Yenilmezler” olarak nitelendirilen Arsenal, Claudio Ranieri’nin şampiyonluğa ulaşamamasındaki en büyük sebep olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı. Arsene Wenger’in öğrencileri, 2003-2004 sezonunu İngiltere Premier Lig tarihine geçerek mağlubiyet almadan şampiyonluğa ulaşmıştı. Öte yandan Ranieri’nin Chelsea’si, Arsenal’in önünü UEFA Şampiyonlar Ligi’nde kesmeyi başardı. Chelsea, çeyrek finalde eşleştiği Arsenal’i elemeyi başararak yarı finale yükseldi fakat yarı finalde Monaco engeline takılan Londra temsilcisi, turnuvaya veda etmekten kurtulamadı. Bu veda, başarılı bir sezon geçirmesine rağmen İtalyan teknik direktörün de sonunu hazırlamış oldu. Öte yandan 2003-2004 sezonunda Porto’yu UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaştıran Jose Mourinho, Roman Abramovich’in en büyük gözdesi olmayı başarmıştı.

Jose Mourinho

Jose Mourinho efsanesi başladı

Portekiz’in Porto kulübünün Avrupa devlerine rağmen UEFA Şampiyonlar Ligi’ni kazanması, Jose Mourinho’nun itibarını katlamasına neden oldu. Gözünü daha da yükseklere çeviren Mourinho, Roman Abramovich’in kendisini ısrarla istemesi sonucu Chelsea’nin başına geçti. 1 Temmuz 2004 tarihinde kendisini Maviler’e bağlayan sözleşmeye imza atan Portekizli isim, böylelikle hem kulübün hem de İngiltere Premier Lig’in kaderini baştan aşağı değiştirecek kariyerine başlamış oldu. Abramovich, Ranieri’de olduğu gibi Mourinho’nun da istediği transferleri yapabilmesi için büyük bir kaynak ayırdı. 2004-2005 sezonu yaz transfer döneminde Ricardo Carvalho, Tiago, Paulo Ferreira, Michael Essien, Arjen Robben ve Didier Drogba gibi isimlere 154 milyon euro bonservis bedeli ödeyen Chelsea, ”Yenilmezler” lakaplı Arsenal’in tahtını sarsmaya hazırdı. Olağanüstü bir sezon geçiren Maviler, İngiltere Premier Lig’de oynadıkları 38 maçta sadece bir mağlubiyet aldı ve en yakın takipçi Arsenal’in 12 puan önünde 50 yıllık aranın ardından şampiyonluğa ulaştı. Mourinho’nun öğrencileri, sezon boyunca rakip filelere 72 gol atarken kalesinde ise yalnızca 15 gol görerek inanılmaz bir istatistiğin de altına imza attı. Öte yandan İngiltere Lig Kupası’nı da müzesine götürürken UEFA Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalde karşılaştığı Liverpool’a boyun eğdi. Ancak Petr Cech, Frank Lampard ve Didier Drogba gibi isimler, Maviler’in tarihine geçeceklerinin ilk sinyallerini çifte kupa ile taçlanan 2004-2005 sezonunda verdi.

 Frank Lampard-Didier Drogba ikilisi, takımı sırtladı

2004-2005 sezonunda rekorları alt üst ederek şampiyon olan Chelsea, yaz transfer döneminde Michael Essien’i Olimpique Lyon’dan 38 milyon, Shaun Wright-Phillips‘i de Manchester City’den 31,50 milyon euroya transfer etti. Mourinho’nun hedefi ise hem İngiltere Premier Ligi’ni kazanmak hem de UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuydu. Ancak Portekizli teknik direktörün, UEFA Şampiyonlar Ligi hedefi oldukça erken bir tarihte sona erdi. Son 16 turunda Barcelona ile eşleşen Maviler, rakibine elenerek Avrupa’ya veda etti. Öte yandan İngiltere Premier Ligi’ndeki hedefine doludizgin ilerleyen Chelsea, 91 puan toplayarak üst üste ikinci kez şampiyonluğa ulaştı. Frank Lampard ve Didier Drogba ikilisinin toplam 28 gol attığı sezon, Mourinho’nun Chelsea’de şimdilik son mutlu günleri olacaktı.

Andriy Shevchenko  

Andriy Shevchenko, Mourinho ile Abramovich arasında gerilime neden oldu

Roman Abramovich, üst üste iki kez İngiltere Premier Lig kazanan takımının Avrupa’da şampiyonluğa ulaşmasını amaçlıyordu. Bu amaç uğruna her şeyi göze alan olan Rus milyarder, Jose Mourinho’nun istediği oyuncular yerine kendisinin istekleri doğrultusunda transferler yapmaya başladı. 2006 yazında dönemin en popüler golcülerinden Andriy Shevchenko için Milan’ın kapısını çalan Abramovich, Mourinho’nun tüm itirazlarına rağmen Ukraynalı forveti 44 milyon euro karşılığında transfer etti. Shevchenko’ya ödenen bu bonservis bedeli, kulüp rekoru olarak da tarihe geçti. Ancak ”The Special One” (Özel biri) lakaplı Portekizli teknik direktör, Shevchenko transferinden hiç memnun değildi. Bu memnuniyetsizliğin sebebi ise kadroda Didier Drogba’nın bulunmasıydı. Nitekim de Mourinho haklı çıktı. Drogba 2006-2007 sezonunda kariyerinin en verimli dönemini geçirerek rakip fileleri 20 kez sarstı. Ancak 44 milyon euroya mal olan Shevchenko, sezonu yalnızca dört gol atarak tamamlayabildi. Öte yandan Roman Abramovich, Shevchenko’nun kötü performansından Mourinho’nun sorumlu olduğunu düşünüyordu. Özellikle Liverpool’a karşı oynanan UEFA Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Shevchenko’yu kadroya bile almayan Mourinho, Rus milyarderin sabrını taşırmıştı. Chelsea’nin Liverpool’a da elenmesi, Mourinho’nun kulüpteki geleceğinin sorgulanmasına neden olmuştu. Ancak Portekizli isim, bu süreçte yerel turnuvalardaki iyi performansına devam etti. İngiltere Lig Kupası’nda Arsenal’i, FA Cup’ta ise Manchester United’ı geçerek kupalara uzanan Chelsea’de Jose Mourinho, böylece İngiltere kariyerindeki tüm yerel kupaları kazanmış oldu. Öte yandan Maviler, İngiltere Premier Ligi ise Manchester United’ın arkasında tamamlamaktan kurtulamadı. 

Avram Grant

Avram Grant kriz yarattı

Jose Mourinho ile arası iyice açılan Roman Abramovich, 8 Temmuz 2007 tarihinde Avram Grant‘ı futbol direktörlüğü pozisyonuna getirdi. İkili arasındaki kriz, bu hamlenin ardından daha da büyüdü. Sancılı bir dönemden geçen Chelsea, sezona ise Florent Malouda ve Juliano Belletti takviyeleri ile başladı. Öte yandan ligin ilk maçında Birmingham City’yi 3-2’lik skor ile mağlup eden Chelsea, böylece üst üste 64 iç saha maçında yenilgi yüzü görmeyerek bir rekor daha kırdı. Ancak Jose Mourinho’nun kulüpteki miladı artık dolmuştu. Sözleşmesinin devam etmesine rağmen 20 Eylül 2007 tarihinde Abramovich ve yönetim kurulu ile bir toplantı gerçekleştiren Mourinho, karşılıklı anlaşma yapılarak Maviler’e veda etti. Mourinho ile Abramovich arasındaki krizin büyümesine yol açan Avram Grant ise Portekizli isimden boşalan teknik direktörlük pozisyonuna oturdu. Futbol otoritelerinin kendisinden pek de bir şey beklemediği İsrailli teknik direktör, mükemmele yakın bir performansın altına imza attı. Ligi Manchester United’ın yalnızca iki puan gerisinde ikinci olarak kapatan Maviler, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde ise finale yükselerek tarihinin en başarılı sonucunu elde etti. Ancak Chelsea, finalde karşılaştıkları Manchester United’a penaltılar sonucu yenilerek turnuvayı ikinci olarak tamamladı. Öte yandan Roman Abramovich, takımının bir kez daha UEFA Şampiyonlar Ligi’ni kazanamasının faturasını tüm başarılarına rağmen Avram Grant’a kesecekti.

Andres Inıesta, Chelsea’nin hayallerini yıktı

Roman Abramovich ve Chelsea yönetimi, Avram Grant’tan boşalan teknik direktörlük koltuğuna 2002 FIFA Dünya Kupası’nda Brezilya ile şampiyonluk yaşayan Luiz Felipe Scolari‘yi getirdi. Chelsea ile sözleşme imzalamasının ardından konuşan Scolari, yaptığı açıklamalar ile taraftarların sinirlenmesine neden oldu. ”Chelsea’ya geliş nedenlerinden bir tanesi mali nedenler” diyen Scolari, ‘’59 yaşındayım ve 70 yaşıma kadar teknik direktörlük yapmak istemiyorum” şeklinde konuşarak daha görevine başlamamışken taraftarlar ile arasını açtı. Brezilyalı teknik direktörün Chelsea kariyeri de oldukça kısa sürecekti. Sezon içerisinde inişli çıkışlı grafik sergileyen Maviler, üst üste gelen Livepool ve Hull City puan kayıplarının ardından zirve yarışında yara aldı. Başarısızlığa asla tahammülü olamayan Abramovich ise büyük umutlar ile getirdiği Luiz Felipe Scolari’nin biletini 9 Şubat 2009 tarihinde keserek teknik direktörlük görevine Guus Hiddink‘i getirdi. Hollandalı teknik direktör ile çıkışa geçen Maviler, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde sırasıyla Juventus ve Liverpool’u eleyerek yarı finale yükselmeyi başardı. Yarı finalde ise rakip Pep Guardiola’nın Barcelona’sıydı. Camp Nou’da 0-0 biten ilk karşılaşmanın rövanşında İngiltere’de Barcelona’yı konuk eden ve 9. dakikada 1-0 öne geçen Chelsea, 90+3. dakikada Andres Iniesta‘nın harika golüne engel olamayarak turnuvaya oldukça dramatik bir şekilde veda etti. Öte yandan İngiltere Premier Ligi’nde üçüncü olan Maviler’de Guus Hiddink’in de görevine son verildi.

Carlo Ancelotti

Carlo Ancelotti, ilk sezonunda şampiyon

Chelsea’nin patronu Roman Abramovich, kulüpteki yıldız futbolcuları yönetecek bir teknik direktör arayışının içerisine girdi. Pek çok isim ile görüşmelerde bulunan Abramovich, son olarak Carlo Ancelotti‘de karar kıldı ve İtalyan teknik direktör ile üç yıllık sözleşme imzaladı. Mourinho’dan sonra ilk kez ismi ile taraftarları heyecanlandırmayı başaran Carlo Ancelotti, kendisine olan beklentileri boşa çıkarmayarak Maviler’i 86 puan ile şampiyonluğa taşıdı. Öte yandan Chelsea, sezon boyunca toplamda 103 gol atarak İngiltere Premier Lig’de bir sezon içerisinde 100’den fazla gol atan ilk takım olarak tarihe geçti. Ancelotti’nin yanı sıra başarının mimarları ise Didier Drogba, Frank Lampard ve Florent Malouda üçlüsü oldu. Bu üçlü, Maviler’in attığı 103 golün 63’ünü kaydetti. Ancak Chelsea, UEFA Şampiyonlar Ligi son 16 turunda eski teknik direktörlerinden Jose Mourinho’nun Inter’ine her iki maçta da yenilerek elenmekten kurtulamadı.

Fernando Torres

Fernando Torres’e rekor bonservis bedeli ödendi

Gol rekoru kırılarak kazanılan 2009-2010 sezonun ardından Carlo Ancelotti, UEFA Şampiyonlar Ligi’ni de kazanarak Roman Abramovich’in beklentilerini karşılamak istiyordu. Yaz transfer dönemini pek hareketli geçirmeyen Chelsea, sezonun ilk devresini ise zirve yarışından kopmayarak tamamladı. Maviler, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde de yoluna tüm hızıyla devam ediyordu ve son 16 turunda görece kolay bir rakip olan Kopenhag ile eşleşilmişti. Roman Abramovich ise tam bu noktada devreye girerek İngiltere futbolunu sarsan bir transferin altına imza attı. Ara transfer döneminin son saatlerine girildiğinde Chelsea, Liverpool’un efsanevi forveti Fernando Torres‘i 50 milyon sterlin karşılığında 5,5 yıllığına renklerine bağladı. “El Nino” lakaplı golcüye ödenen bu bonservis bedeli, İngiltere’deki en yüksek transfer ücreti olarak da tarihe geçti. Ancak ne Chelsea ne de Fernando Torres, Roman Abramovich’in hayallerinin gerçekleşmesini sağlayamadı. İngiltere temsilcisi, Kopenhag engelini rahat geçti fakat çeyrek finalde Manchester United’a her iki maçta da yenilerek elendi. Ligi ise ikinci sırada noktalayan Chelsea’de Carlo Ancelotti’nin görevine saatler içerisinde son verildi.

Marina Granovskaia

Marina Granovskaia’nın Chelsea için önemi

Chelsea, 2010 yılında kulübün yönetim stratejisinde önemli bir değişiklik yaparak yıldız futbolcuların yanı sıra kulüpte forma giyemeyen gençlerin önünü açmak için arayış içerisine girdi. Bu noktada ise devreye Roman Abramovich’in kişisel asistanlığını yapan ve 2003 yılından itibaren Maviler’de çeşitli pozisyonlarda görev alan Marina Granovskaia girdi. Rus milyarderin kulüp içerisindeki en güvendiği isim olan Granovskaia, 2010 yılında Hollanda’nın Vitesse Arnheim kulübü ile önemli bir anlaşma imzaladı. Maviler, bu anlaşmaya göre kadroda şans bulamayan genç isimleri Vitesse’ye gönderecek ve oradaki performanslarını yakından takip edecekti. Nemanja Matic, Patrick van Aanholt, Bertrand Traore, Lewis Baker, Dominic Solanke gibi kadroda şans bulayan bazı isimler, bu takıma kiralık olarak gönderildi. Vitesse’deki performanslarına göre bu isimler ya Chelsea’ye döndü ya da satılarak bonservis gelirleri elde edilmesini sağladı. Öte yandan Maviler’in bu stratejisi, günümüzde başka takımların da işin içerisine katılması ile daha da büyüdü. Öte yandan Marina Granovskaia, Chelsea’deki kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya devam etti. 2014 yılında kulüpte yöneticilik koltuğuna oturan daha sonra ise mevkisinde yükselerek direktör sıfatıyla transfer görüşmelerinde direkt rol alan Granovskaia, Nike ile yaptığı sponsorluk anlaşması ile de adından sıkça söz ettirdi. Nike, yapılan anlaşmaya göre 2032 yılına kadar Chelsea’ye 60 milyon sterlin ödeyecek.

Tarihe geçen Barcelona maçı

Roman Abramovich, Carlo Ancelotti’nin görevine son vermesinin ardından adeta ilk başkanlık dönemlerindeki günlerine döndü. Abramovich, tarihinde Andre Villas Boas 1 Temmuz 2011 Porto’dan kopartarak takımın başına getirdi. Tıpkı Jose Mourinho’da olduğu gibi Porto’dan Chelsea’ya gelen 34 yaşındaki Andre Villas Boas, Raul Meireles, Juan Mata, Romelu Lukaku gibi isimler ile güçlendirilmiş Maviler’i yönetmeye başladı. Ancak Chelsea, yeni teknik direktörü ile sezona kötü bir giriş yaptı. Villas Boas’ın Chelsea kariyeri, üst üste gelen olumsuz sonuçların ardından Napoli maçı ile noktalandı. UEFA Şampiyonlar Ligi son 16 turunda İtalya temsilcisi ile eşleşen Maviler, ilk maçı deplasmanda 3-1’lik skor ile kaybetti.  Frank Lampard, Michael Essien ve Ashley Cole gibi takımın önemli yıldızlarını Napoli maçında oynatmayan Villas Boas, Roman Abramovich’i çileden çıkardı. İngiltere’ye dönüldüğünde ise yaşanan West Bromwich mağlubiyeti, Andre Villas Boas’ın kovulmasına neden oldu. Maviler, kısa süre içerisinde Napoli ile rövanş karşılaşmasına çıkacaktı. Teknik direktör seçmek için çok zamanı kalmayan Roman Abramovich, Villas Boas’ın yardımcısı Roberto Di Matteo‘yu takımın başına getirdi. Daha önce Chelsea gibi bir takımın teknik direktörlüğünü yapmamış olan Di Matteo, Napoli karşısında inanılmaz bir geri dönüşe imza atarak turu geçmeyi başardı. Çeyrek finalde de Benfica’yı eleyen Chelsea, böylelikle Pep Guardiola’nın Barcelona’sına yarı finalde rakip oldu. Turun mutlak favorisi Barcelona’ydı. Ancak Chelsea, sahasında oynadığı ilk maçı 1-0 kazanarak İspanya’ya umutlu gitmeyi başardı fakat Camp Nou’da oynanan maç, Maviler için çok sıkıntılı anlara sahne olacaktı. Dolu tribünler önünde oynanan karşılaşmada Barcelona, 35. dakikada Sergio Busquets’in golü ile öne geçti. Bu golden yaklaşık iki dakika sonra ise Chelsea kaptanı John Terry, mücadelenin hakemi Cüneyt Çakır tarafından kırmızı kart ile dışarı atıldı. İngiltere temsilcisi için henüz felaket senaryoları bitmemişti. İlk yarının sonlarına doğru sahne alan Andre Inıesta, Barcelona’nın final kapısını ardına kadar aralayan golü kaydetti. Öte yandan turnuvaya veda etmesine kesin gözüyle bakılan Chelsea’de Ramires’in 45+2. dakikada attığı gol, Maviler’in biraz da olsa umutlanmasını sağladı. Soyunma odasına 2-1 önde gitmesine rağmen ev sahibine bir gol daha gerekiyordu. İkinci yarıya hızlı başlayan Barcelona, 49. dakikada Messi ile penaltı vuruşundan yararlanamadı. Öte yandan Chelsea kalecisi Petr Cech, ikinci yarı boyunca Barcelona ataklarına karşı adeta duvar olmayı başardı. Tartışmalı golcü Fernando Torres ise 90+2. dakikada skoru 2-2’ye getiren golü atarak Chelsea’nin UEFA Şampiyonlar Ligi’nde finale yükselmesini sağladı.

Chelsea, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde şampiyon oldu

Tarihi bir performansın altına imza atarak UEFA Şampiyonlar Ligi’nde finale yükselen Chelsea, bu sefer karşısında Alman devi Bayern Münih‘i buldu. Bayern Münih’in ev sahipliğinde Allianz Arena’da oynanan karşılaşma ise nefesleri kesti. Dakikalar 83’ü gösterirken Thomas Müller’in golü ile yenik duruma düşen Chelsea, 88. dakikada Didier Drogba’nın harika kafa golü ile eşitliği sağladı ve maç uzatma dakikalarına gitti. Bayern Münih, uzatma dakikalarının başlaması ile Maviler’i yarı alanına hapsetmeyi başardı. Ev sahibinin bu baskılı oyunu, 95. dakikada penaltı kazanmalarına neden oldu. Ancak sahneye yarı finalde olduğu gibi bir kez daha Petr Cech çıkacaktı. Penaltı noktasının başına geçen Arjen Robben’in şutunu kurtaran Cech, mücadeleyi seri penaltı atışlarına götürdü. Seri penaltı atışlarında da kalesinde devleşen Çekyalı kaleci, Didier Drogba ile birlikte takımının tarihinde ilk kez UEFA Şampiyonlar Ligi kupasını kazanmasını sağladı. Roman Abramovich’in UEFA Şampiyonlar Ligi hayalini, böylece normal şartlarda yardımcı teknik direktörlük görevinde bulunması gereken Roberto Di Matteo gerçekleştirmiş oldu. Öte yandan Maviler, İngiltere Premier Lig’de sezonu altıncı sırada noktaladı.

Eden Hazard

Eden Hazard, Chelsea’de

Chelsea yönetimi, Roberto Di Matteo’nun tarihi başarısı karşısında kayıtsız kalmadı ve takımı bir sezon daha İtalyan teknik direktöre teslim etti. Maviler, yaz transfer döneminde ise Eden Hazard, Oscar, Victor Moses ve Cesar Azpilicueta gibi gelecek vaad eden isimleri toplam 95,80 milyon euro ödeyerek kadrosuna kattı. Di Matteo’nun takviyeler ile güçlenen takımı, 2012-2013 sezonuna kötü bir giriş yaptı. UEFA Şampiyonlar Ligi’nin grup aşamalarında alınan başarısız sonuçların yanı sıra İngiltere Premier Lig’de de üst üste dört maçta galibiyet alınamaması, Roberto Di Matteo ile yolların ayrılmasına neden oldu. Chelsea’ye UEFA Şampiyonlar Ligi kupasını kazandıran Di Matteo’nun, Maviler’deki teknik direktörlük kariyeri böylece sekiz ay sürdü. Roberto Di Matteo’nun görevden alınmasının ardından Chelsea, Rafael Benitez‘i 2012-13 sezonunun sonuna kadar teknik direktörlük görevine getirdi. Benitez’in Liverpool’u çalıştırırken Chelsea aleyhine söylemiş olduğu sözler ise Londra temsilcisinin taraftarları tarafından unutulmamıştı. Mavi-beyazlı renklere gönül vermiş taraftarlar, asla İspanyol teknik direktörü sahiplenmedi. Ancak Benitez, kendisine yönelik nefret söylemlerine karşın Chelsea’yi olabildiğince iyi yönetmeyi başardı. İngiltere Premier Lig’i üçüncü sırada noktalayan Benitez’in öğrencileri, UEFA Avrupa Ligi’nde finale yükselerek Benfica’nın rakibi oldu. Son dakikaya kadar çekişmeye sahne olan karşılaşmayı ise Chelsea, 90+3. dakikada Branislav Ivanovic’in kafa golü ile 2-1 kazanarak şampiyon olmayı başardı. Ancak Rafael Benitez, bu başarıya rağmen sözleşmesine sadık kalarak sezon sonunda görevinden ayrıldı.

Roman Abramovich ve Marina Granovskaia

Marina Granovskaia, Mourinho’yu getirdi

Kulübün bir kez daha eski kötü günlerine dönmesini istemeyen Roman Abramovich, teknik direktör konusunda önemli bir karar vermek zorundaydı. Bu noktada sorumluluğu ise Marina Granovskaia üstlendi. Maviler’in efsane ismi Jose Mourinho‘nun yeniden takımın başına geçmesini isteyen Granovskaia, önce Abramovich’i ardından da Mourinho’yu ikna etmeyi başardı. ‘‘Kariyerimde iki büyük tutku yaşadım: Inter ve Chelsea” diyerek kendisini dört yıllığına Londra ekibine bağlayan Mourinho, 2013-2014 sezonuna Willian ve Andre Schürrle ile güçlendirilmiş kadrosuyla başladı. Öte yandan tecrübeli teknik direktör, bu sezonu ”Geçiş dönemi” olarak nitelendirdi. Sezon boyunca şampiyonluk yarışından kopmayan Chelsea, son haftalara doğru alınan sürpriz Crystal Palace ve Sunderland mağlubiyetleri ile şampiyonluğu kıl payı kaçırdı. UEFA Şampiyonlar Ligi’nde ise başarılı bir dönem geçiren Maviler, sırası ile Galatasaray, Paris Saint-Germain’i eleyerek yarı finale yükseldi. Ancak yarı finaldeki rakibi olan Atletico Madrid önünde varlık gösteremeyen Chelsea, sahasında oynadığı rövanş maçında rakibine 3-1’lik skor ile yenilerek turnuvaya veda etti. 

Jose Mourinho, yeniden şampiyon

Jose Mourinho, için geçiş dönemi sona ermişti. Maviler, Mourinho’ya göre 2014-2015 sezonunda yeniden İngiltere Premier Lig’inin zirvesine çıkmalıydı. Bu amaç doğrultusunda transfer çalışmalarına hız veren Chelsea yönetimi, kadrosuna Diego Costa, Cesc Fabregas, Filipe Luis ve Loic Remy takviyelerini yaptı. Öte yandan Chelsea efsanesi Didier Drogba da Londra ekibine geri döndü. UEFA Şampiyonlar Ligi’ne son 16 turunda Paris Saint-Germain’e elenerek veda eden Chelsea için artık ligi şampiyon tamamlamak tek hedef olmuştu. Jose Mourinho’nun öğrencileri, bu hedefi ise olağanüstü bir performansa imza atarak gerçekleştirdi. 32 gol ile ligin en az gol yiyen ekibi olan Maviler, 2014-2015 sezonunu 87 puan toplayarak şampiyon olarak tamamladı. Sezon içerisinde İngiltere Lig Kupası’nı da Tottenham’ı 2-0 yenerek müzesine götüren Chelsea’de Cesc Fabregas, sezon boyunca yaptığı 18 asist ile takımın yıldızı oldu.

Chelsea, sezonu 10. sırada tamamladı

Chelsea için 2015-2016 sezonu felaket ile sonuçlandı. Kadrosuna Pedro haricinde elle tutulur bir takviye yapmayan Maviler, İngiltere Premier Lig’de oynadığı ilk 16 maçın dokuzunu kaybetti. Chelsea’nin patronu Roman Abramovich ise başarısızlığın faturasını bir kez daha teknik direktörüne keserek Jose Mourinho ile yolları ayırdı ve sezon sonuna kadar Guus Hiddink ile anlaştı. Chelsea’yi 16. sırada devralan Hollandalı teknik direktör, ilk maçına Watford karşısında çıktı. Rakibi ile 2-2 berabere kalan Hiddink’in öğrencileri, üst üste 15 maç yenilmemeyi de başardı. Ancak bu yenilmezlik serisinin sekizini beraberlikler oluşturdu ve Maviler, sezonu 10. sırada tamamlayarak uzun yılların ardından en kötü lig derecesini elde etti.

Antonio Conte

Antonio Conte, Chelsea’yi rekor kırarak şampiyon yaptı

Oldukça kötü geçen sezonun ardından Roman Abramovich, bu sefer rotasını Antonio Conte‘ye çevirdi. Juventus ve İtalya Milli Takımı ile başarıdan başarıya koşan Antonio Conte, 1 Temmuz 2016 tarihinde Maviler’in başına geçti. Abramovich, Conte için tüm imkanlarını seferber etmeye hazırdı. Çünkü geçen sezon ligi 10. sırada tamamlayan takımının biran önce zirve yarışında kendisine yer bulmasını istiyordu. Chelsea yönetimi, yaz transfer dönemini transfer ettiği futbolcuların kulüplerine para saçarak geçirdi. Michy Batshuayi, N’Golo Kante, David Luiz ve Marcos Alonso gibi isimleri kadrosuna katan Chelsea, bu transferlere 132 milyon euro harcadı. Ne UEFA Avrupa Ligi’nde ne de UEFA Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etmeyen Maviler, yalnızca İngiltere Premier Ligi’ne odaklandığı sezonu rekorlar kırarak zirvede bitirdi. Conte’nin öğrencileri, 93 puan ile şampiyonluğa ulaştığı ligde sezon boyunca 33 galibiyet alarak İngiltere’de tek bir sezonda en çok galibiyet takım olmayı da başardı.

Antonio Conte ile yollar ayrıldı

2016-2017 sezonunda Chelsea’yi ayağa kaldırmayı başaran Antonio Conte, yeni sezon öncesi takımına takviye yapılmasını istedi. Chelsea yönetimi de Conte’nin isteklerini yerine getirerek Alvaro Morata, Tiemoue Bakayoko, Danny Drinkwater, Antonio Rüdiger ve Davide Zappacosta gibi isimlere akılalmaz paralar ödedi. Londra ekibinin kasasından bu transferler için 206 milyon euro çıkmıştı. Ancak İtalyan teknik direktör, sezon boyunca kadroya büyük umutlar ile katılan isimlerden istenilen katkıyı alamadı. UEFA Şampiyonlar Ligi son 16 turunda da Barcelona’ya elenen Chelsea’de çanlar Conte için çalmaya başlamıştı. Öte yandan Maviler, Manchester City’nin dominasyonu ile geçen ligi beşinci sırada tamamlayarak da büyük hayal kırıklığı yaşattı. Roman Abramovich ise sezonun sona ermesi ile birlikte tıpkı Chelsea’de diğer başarısız olan isimler gibi İtalyan teknik direktörün görevine son verdi.

Maurizio Sarri

Maurizio Sarri’nin Chelsea’si UEFA Avrupa Ligi’ni kazandı

Manchester City ve Liverpool, İngiltere futbolunu adeta domine etmeye başlamıştı. Big Six’in diğer ekipleri Manchester United, Arsenal, Tottenham ve Chelsea, bu ikilinin performansları karşısında çözüm üretememeye başlamıştı. 2018-2019 sezonuna gelindiğinde ise Chelsea, teknik direktörlük koltuğunu Napoli’ye oynattığı oyun ile büyük saygı uyandıran Maurizio Sarri‘ye emanet etti. Öte yandan Sarri’yi takımın başına getiren Maviler, yaz transfer döneminde yaptığı Kepa Arrizabalaga hamlesi ile futbol kamuoyunun gündemine oturdu. Chelsea, genç kaleci için Athletic Bilbao’ya 80 milyon euro ödeyerek futbol tarihinde bir kaleciye verilen en yüksek bonservis bedelinin altına imza attı. Öte yandan Sarri’nin prensi Jorginho’yu da kadrosuna katan Maviler, her şeye rağmen sezon boyunca Manchester City ve Liverpool’un gerisinde kalmaktan kurtulamadı. Ancak UEFA Avrupa Ligi’nde finale yükselmeyi başaran Chelsea, Londra derbisinde Arsenal’i 4-1’lik skor ile mağlup ederek kupayı müzesine götürdü. Chelsea, bu şampiyonluğu namağlup şekilde kazanarak tarihine bir başarı daha ekledi. Ancak sezonun sona ermesi ile Maurizio Sarri, ailesine daha yakın olmak istediğini gerekçe göstererek Juventus’un yolunu tuttu. Maviler, böylece bir kez daha teknik direktör sorunu ile başbaşa kaldı.

Frank Lampard

Frank Lampard, beklentileri karşılayamadı

Chelsea, 2019-2020 sezonunda takımı efsane futbolcusu Frank Lampard‘a emanet etti. Derby County ile teknik direktörlük kariyerine adım atan Lampard, ilk sezonunda Mateo Kovacic haricinde bir transfer yapılmayan kadrosu ile sezona başladı. Öte yandan takımın yıldız futbolcusu Eden Hazard, yaz transfer döneminde 115 milyon euro karşılığında Real Madrid’in yolunu tuttu. İlk sezonu özelinde kendisinden çok şey beklenmeyen Lampard, genç yeteneklere şans vererek futbolseverlerin gözüne girdi. Mason Mount, Reece James, Tammy Abraham ve Christian Pulisic gibi genç futbolculardan adeta bir yıldız yaratan İngiliz teknik direktör, koronavirüs salgının gölgesi altında geçen İngiltere Premier Ligi dördüncü sırada tamamlamayı başararak takımının UEFA Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılmasını sağladı. 2020-2021 sezonu yaz transfer dönemi ise Chelsea’nin tarihindeki en yüksek transfer ücretlerini dönem olarak kayıtlara geçti. Geleceğin takımını kurmayı hedefleyen Chelsea, Kai Havertz, Timo Werner, Ben Chilwell, Hakim Ziyech ve Edouard Mendy gibi isimleri 247 milyon euro ödeyerek kadrosuna kattı. Ancak yapılan yatırımlara rağmen 2020-2021 sezonu, Maviler için iyi başlamadı. İngiltere Premier Lig’de yaşanan puan kayıpları ile zirve yarışından kopan Chelsea’de taraftarlar, UEFA Şampiyonlar Ligi’ndeki başarılı performansın ne kadar da süreceğini merak ediyordu. Bu süreç içerisinde iyice yıpranan Frank Lampard, takımındaki otoritesini kaybetti ve böylece Roman Abramovich, genç teknik direktörün sözleşmesini feshetti.

Thomas Tuchel, Chelsea’yi finale taşıdı

Paris Saint-Germain, Chelsea’nin Frank Lampard ile yollarını ayırmasından yaklaşık bir ay önce Thomas Tuchel‘in görevine son vermişti. Roman Abramovich ve Chelsea yönetimi de boşta olan Thomas Tuchel’i ikna etmeyi başararak bir buçuk seneliğine teknik direktörlük görevini Alman isme emanet etti. Maviler’in başındaki ilk maçında Wolverhampton Wanderers’a karşı evinde golsüz berabere kalan Thomas Tuchel, daha sonra oynanan 10 maçta da takımının sahadan mağlubiyet ile ayrılmasını önledi. Alman teknik direktörün bu başarısı, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde ise farklı bir boyuta ulaşmıştı. Son 16 turundan itibaren takımı devralan Tuchel, sırası ile Atletico Madrid, Porto ve Real Madrid’i eleyerek takımını sürpriz bir şekilde finale çıkardı. Chelsea, 29 Mayıs Cumartesi günü Portekiz’in Porto şehrinde düzenlenecek UEFA Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester City ile kozlarını paylaşacak.

Thomas Tuchel, üst üste iki sezon iki farklı takım ile (Paris Saint-Germain ve Chelsea) UEFA Şampiyonlar Ligi finaline yükselmeyi başardı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.