Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Irak’ta devletin içinden yükselen siyasi güç: Şii din adamı Mukteda Sadr’ın dönüşü

Irak’ın 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından işgal edilmesiyle birlikte işgalci güçlere karşı verdiği mücadele ile gündeme gelen Şii din adamı Mukteda Sadr’ın hareketi, Irak’ta devlet içindeki nüfuzunu önemli ölçüde artırmış durumda. Devlet kademesindeki birçok kritik pozisyonda kontrolü elinde tutan Sadr’ın destekçileri (Sadristler), ülkede ekim ayında yapılacak genel seçimlerde yarışı ilk sırada bitireceklerine inanıyor.

Irak’ta şubat ayında, Şii din adamı Mukteda Sadr’a sadık binlerce milis, devlet güvenlik güçlerinin gözleri önünde, Bağdat ve Irak’ın güneyindeki şehirlerin sokaklarına döküldü ve silahlı kamyonetlerle geçit töreni yaptı. Bu, popülist din adamının takipçilerinin 2000’lerin başından bu yana yaptıkları en büyük gövde gösterisiydi.

Bu olayların hemen ardından Sadr, Irak’ın güneyinde bulunan ve “Şii’lerin kutsal şehri” olarak bilinen Necef’teki üssünden “alışık olunmayan bir şekilde” görüntü verdi ve kendisine sadık “Barış Tugayları”nın terör tehdidi nedeniyle Şiiler’in kutsal bölgelerinde konuşlandırıldığını söyledi. Mukteda Sadr, Irak’ın, kendisine sadık milis güçleri olmadan güvende olmadığını da sözlerine ekledi ve “Güvenlik güçleri çökmüş durumda” dedi.

Sadr’ın muhalifleri ve müttefikleri için verdiği mesaj açıktı: “Sadr sokaklarda ve iktidar koridorlarında. Yıllar sonra geri döndü.”

Sadr Hareketi’nin son iki yıldaki faaliyetleri

Son iki yılda Sadr Hareketi, sessizce Irak devletine hükmetmeye başladı. Hareketin mensupları içişleri, savunma ve iletişim bakanlıklarında üst düzey görevlere getirildi. Birçok hükümet yetkilisi ve milletvekiline göre Sadr Hareketi, devletin petrol, elektrik ve ulaştırma kurumlarına, devlet bankalarına ve hatta Irak Merkez Bankası’na dahi kendi mensuplarını yerleştirdi.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’un yakın tarihli bir raporunda, Sadristler’in 2018’den bu yana en etkili alt bakanlık pozisyonlarından yaklaşık 200’ünü aldığı tahmin ediliyor. 

Bu yeni pozisyonlar Sadristler’e büyük bir finansal güç de getirdi. Reuters haber ajansı tarafından yapılan bir analize göre, Sadristler ve müttefiklerinin son zamanlarda üst düzey görevler aldığı bakanlıklar, Irak’ın 2021 yılı için hazırladığı 90 milyar dolarlık bütçe taslağının üçte biri ile yarısı arasındaki bir kısmını oluşturuyor.

Sadr’ın üst düzey siyasi temsilcisi Nassar al-Rubaie, hareketin yeniden canlanmasını “Bugün her devlet kurumunda görev yapan Sadristler var” diye yorumladı ve ekledi: “Bu Allah’ın bir lütfudur!”

Sadr’ın yakın yardımcılarından din adamı Hazem el-Aaraji ise Reuters’a, Sadr Hareketi’nin 2003 yılındaki duruma oranla her zamankinden daha güçlü olduğunu söyledi. El-Aaraji, “Sadr, Irak’taki en güçlü adam” diye konuştu. 

Hazem el-Aaraji

Eski ABD Irak Büyükelçisi ve Vaşington’daki Arap Körfezi Devletleri Enstitüsü Başkanı Doug Silliman ise “Sadr’ı 2018 seçimlerinden sonra Irak’ta İran ve mezhepçi Şii siyasi nüfuzunun yayılmasının önündeki başlıca frenlerinden biri olarak gördük” dedi.

Diğer taraftan Sadr yanlıları, ülkede önümüzdeki ekim ayında yapılacak genel seçimlerden zaferle çıkmayı bekliyor. Uzmanlar, Sadr’ın hareketinin artan nüfuzunun, ABD ve İran için de sorun oluşturabileceği görüşünde. Sadr, ABD’nin Irak’ta kalan 2 bin 500 askerinin çekilmesi için çağrıda bulundu ve Tahran’a “Irak’ı İran’ın pençesine de bırakmayacağız” mesajını verdi.

Sadr neden bu kadar popüler? 

Sadr’ı Iraklı diğer liderlerden ayıran en önemli nokta, onun geçmişi ve bunun yarattığı popüler çekicilik. 

Babası Büyük Ayetullah Muhammed Sadık Sadr, Irak’ın ezilen Şii çoğunluğu arasında Sünni diktatör Saddam Hüseyin’e karşı büyüyen muhalefete liderlik etti ve 1999’da rejim tarafından öldürüldü. 

47 yaşındaki Mukteda Sadr, babasının “şehit” sıfatından övgüyle bahsediyor ve bu konumunu sık sık kullanıyor. Aynı zamanda Sadr, “Irak’tan hiç kaçmayan bir din adamı” olarak ün kazandı. Saddam sonrası hükümetlerin diğer önde gelen isimleri, ABD liderliğindeki işgalden sonra İran ve Batı’daki sürgünden dönerken Sadr, ülkesinde kalarak mücadele etti.

Sadr hareketinin Hizbullah ile ilişkisi 

Bazı üst düzey hükümet yetkilileri ve Şii siyasetçilere göre, Sadristler siyasi taktiklerinin bir kısmını Sadr Hareketi’nin yakın temaslarını sürdürdüğü, Lübnan merkezli Şii Hizbullah örgütünden öğrendi. Bu siyasi taktiklerin arasında, seçimlerin kazanılması için Sadristler’in oylarının bölünmemesi gerektiğine yönelik çabalar da yer alıyor.

Reuters’in raporuna göre, 2009 yerel seçimlerinde Sadr Hareketi, Sadr oylarının bölünmesini önlemek için, çıkardığı aday sayısını ayarlarken Hizbullah’tan yardım aldı.

Sadr’ın yardımcısı ve diğer iki Sadrist yetkili, hareketin ve Hizbullah’ın yakın temas halinde olduğunu, yerel ve bölgesel siyasi krizlerle nasıl başa çıkılacağı da dahil olmak üzere siyasi, ekonomik ve askeri anlamda düzenli olarak fikir alışverişinde bulunduğunu söyledi.

Öte yandan Hizbullah ve Sadr Hareketi, milisleri ve siyasi faaliyetleri bakımından da benzer bir yaklaşımı benimsiyor.

Bir diğer önemli nokta ise Sadr’ın ailesinin tarihsel olarak Lübnan’dan geliyor olması.

Bir Hizbullah sözcüsü, örgütün Sadristler de dahil olmak üzere Irak merkezli farklı gruplara yardım ettiğini ve seçimlerde izlenmesi gereken taktikler hakkında fikir verdiğini doğruladı ve iki hareket arasındaki ilişkinin “sürekli ve olumlu” olduğunu belirtti.

Sadr Hareketi’nin yükselişi

Sadr hareketinin yükselişinin nedenleri arasındaki en önemli faktör, Irak’ta insanların iş bulmakta zorlanması. 

Güneydeki Basra kentindeki bir camide iş arayan mezunlar, mart ayında Sadr’ın dini yardımcısı Aaraji ile konuşmak için bir talepte bulundu. Aaraji politikacılarla, Sadr Hareketi’ndeki insanlarla ve hatta Sadr’la konuşarak mezunların iş bulmalarına yardımcı olduğunu açıkladı.

Mezunlardan ikisi, enerji sektöründe iş bulmak için yıllarca diğer siyasi partilerle bağlantı kurmaya çalıştıklarını söyledi. 25 yaşındaki Şihab el-Din Nuri, “Yardım eden tek kişi Sadr Hareketi’ydi. Üç ay önce Basra Petrol Şirketi’nde çalışırken onlar aracılığıyla sabit bir iş buldum. Bir sonraki seçimde onlara oy vereceğim.”

Bazı genç Sadristler ise hareketi terk etme eğiliminde. Eskiden hareketin bir destekçisi olan Kasım, Sadr’ın 2020 yılının başlarında demokrasi yanlısı aktivistlere sırt çevirmesinden sonra, kendisinin ve diğer birçok kişinin hareketten ayrıldığını söyledi ve “Sadr devlet gücünü kazanıyor olabilir ama benim gibi insanları kaybediyor” dedi.

Mukteda Sadr, İran destekli hükümetin devrilmesinden birkaç hafta sonra protestoculara verdiği desteği aniden geri çekmişti. 

Sadr’ın seçimlerde başarı göstermesi durumunda Irak’ın diğer ülkelerle ilişkisi nasıl olacak?

Sadr, Irak’ın içişlerine müdahaleleri nedeniyle Tahran, Vaşington, Londra ve Körfez ülkeleriyle daha önce farklı şekillerde karşı karşıya geldi. Ancak Sadr, aynı zamanda Suudi Arabistan’ı ziyaret eden birkaç üst düzey Şii liderden biri oldu ve İran İslam Cumhuriyeti ile gergin ilişkilerine rağmen ülkede uzun bir süre zaman geçirdi.

Üst düzey bir Sadrist yetkili Reuters’a, “Mukteda’nın Körfez, İran ve Türkiye ile iyi ilişkileri var” dedi ve aynı cümlede ABD’nin de ismini geçirdikten sonra kendini düzeltti.

ABD ile yakın bağları olan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden üst düzey bir yetkili ise “Sadr’ın İran’la karşı karşıya geldiğini görmek çok zor. Sonunda Mukteda, İran’a ABD’den daha yakın olacaktır” diye konuştu.

Batılı bir diplomat ise Batılı devletlerin Sadr’ı, reformları hayata geçirebilecek ve İran destekli milislere karşı koyabilecek tek Irak lideri olan olarak gördüğünü ancak Şii liderin, özellikle ABD ve İngiltere’ye karşı derin bir güvensizlik içinde olduğunu söyledi.

Diplomat, Sadr’ın eşcinselliğe, alkol tüketimine ve kadın haklarına karşı İslamcı duruşuna atıfta bulunarak, “İnsan hakları konusunda da endişeler olacaktır” dedi. Sadr, 2020’nin Mart ayında, bazı ülkelerin eşcinsel evliliği yasallaştırılmasını eleştirmişti.

Kaynak: Reuters

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.