Avrupa Birliği (AB) ve genel olarak Batılı devletler, Taliban ile nasıl uzlaşılabileceğinin yollarını arıyor. Batılı devletler her ne kadar Taliban ile uzlaşabilmenin Taliban’ın kadın haklarına, temel haklara ve Afganistan’da terörist faaliyetlere izin vermemesine bağlı olduğunu söylüyorsa da, kafaların gerisinde mülteci meselesi var. Muhtemel bir göç dalgasının önlemek gerektiğini belirten Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Kabil’deki yetkililerle temasta olmalıyız. Taliban savaşı kazandı, bu yüzden onlarla konuşmamız gerekecek” dedi.
Bir insanlık trajedisini yaşıyoruz
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, salı günkü (16 Ağustos) açıklamasında, Afganistan’ın başkenti Kabil’den kaçmaya çalışan kalabalığın havalimanında verdiği görüntülerin Batılı ülkeler için “utanç verici” olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Kabil’de batı destekli hükümetin çökmesi ve yabancı kuvvetlerin çekilmesinden sonra, “Sorumluluğunu paylaştığımız bir insanlık trajedisini yaşıyoruz” dedi.
Afganistan’da ABD’den sonra en büyük ikinci askeri birliğe sahip olan Almanya, binlerce Alman-Afgan çifte uyruklunun yanı sıra insan hakları savunucuları, avukatlar ve yabancı güçlerle çalışmış kişileri hava yoluyla tahliye etmeye çalışıyor.
Steinmeier, Almanya Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki konuşmasında, “Kabil Havaalanı’ndaki görüntüler Batı’yı utandırıyor” dedi.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel, komşu ülkelere kaçan Afganlar’a yeterli insani yardımın verilememesi durumunda 2015’teki insani dramın tekrar edebileceğini belirtmişti. Merkel, “Avrupa Birliği içinde ortak bir sığınma politikasına ulaşmak kolay değil. Ortak bir sığınma politikası oluşturmamış olmamız AB’nin bir zayıflığıdır” dedi.
Taliban savaşı kazandı, bu yüzden onlarla konuşmamız gerekecek
Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Josep Borrell salı günü (17 Ağustos) açıklamada bulunarak, AB’nin Taliban ile ancak kadınların hakları da dahil olmak üzere temel haklara saygı duyması ve Afganistan topraklarının teröristler tarafından kullanılmasını engellemesi durumunda işbirliği yapacağını söyledi.
Josep Borrell, Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının, Taliban’ın Afganistan’ın başkenti Kabil’i ele geçirmesini görüşmek üzere yaptığı acil toplantının ardından açıklamalarda bulundu.
Borrell, “Taliban’ı tanıyacağımızı söylemedim. Sadece kadınları ve kızları korumaya çalışmak için bile onlarla konuşmamız gerektiğini belirttim. Bunun için bile onlarla temas halinde olmalıyız” dedi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Borrell, AB’nin önceliğinin AB personelini ve AB için çalışan Afgan yerlileri Kabil’den tahliye etmek olduğunu dile getirerek AB için çalışan yerlilerin sayısını aileleriyle birlikte yaklaşık 400 kişi olduğunu söyledi.
İspanya’nın gelen göçmenlere diğer AB ülkelerine gönderilmeden önce bir süre için sığınma vereceğini belirten Borrell, Afganlar’a yönelik insani yardımın sürdürülmesi ve hatta artırılması gerektiğini ancak yardımın yalnızca belirli koşullar yerine getirildiğinde Afgan hükümetine verileceğini söyledi.
Muhtemel bir göçü ve insani bir krizi önlemek için yeni kurulacak Afgan hükümetiyle bir diyalog başlatmak gerektiğini de sözlerine ekleyen Borrell, “Kabil’deki yetkililerle temasta olmalıyız. Taliban savaşı kazandı, bu yüzden onlarla konuşmamız gerekecek” dedi.
Borrell ayrıca, Kabil’in Taliban’ın eline geçmesini 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin ardından yaşanan en önemli jeopolitik olay olarak nitelendirdi. Borrell, AB’nin Afganistan’a komşu olan ülkelere destek vermesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
BM: “Haftada 20 ila 30 bin arası Afgan ülkeyi terk ediyor”
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) göre, Afganistan’da bu yılın başından bu yana tahminen 400 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. UNHCR’nin Afganistan temsilcisi Caroline Van Buren, haftada 20 bin ila 30 bin kişinin ülkeyi terk ettiğini söyledi.
Caroline Van Buren, “Çok sayıda insanın Afganistan’dan ayrıldığını görüyoruz. Tüm uçuşlar dolu ve giden insanlar seyahat belgesi olan, vize alabilen, başka ülkelerde oturma izni olan insanlar. Fakat şimdi, düzensiz bir şekilde hareket eden, kendi kişisel güvenlikleri için seyahat belgesi olmadan kaçan insanlara tanık oluyoruz” dedi.
Avrupa şu ana dek nasıl tepki verdi?
ABD geçen hafta, risk altındaki Afganlar için mülteci programını genişlettiğini duyurmuştu. Bundan böyle ABD hükümeti ve NATO’nun mevcut ve eski çalışanları, ABD merkezli haber kuruluşları, yardım ajansları ve ABD fonu alan diğer yardım gruplarında çalışanlar yeni mülteci programından yararlanabilecek.
Avrupa İstikrar İnisiyatifi (ESI) adlı düşünce kuruluşunun başkanı Gerald Knaus, Avrupalılar’ın da benzer bir program üzerinde düşünmeleri gerektiğini söyledi ve “En azından son 20 yılda kurumlarımızla çalışmış ve risk altında olabilecek kişilere Avrupa’ya erişim seçeneği vermeleri gerekir” diye konuştu.
Knaus, “Batılı devletlerde sığınma hakkı elde edememesi ya da düzenli olarak ayrılmaları için bir yol bulunmaması halinde Afganistan’da ciddi zulüm riski altında olabilecek bir kitle var” dedi.
Derleyen: Zeynel Yıldırım